Sezon değerlendirmesi: Transferler


Transfer dönemleri bir kulübün eksikliklerini tespit ederek tamamladığı en önemli dönemler. Eksikleri derken, muğlak tanımlar üzerinden de konuşmaya gerek yok. Çok genel geçer bir tanım yapacaksak, herhangi bir kulüp, transfer döneminde, elindeki maddi imkanlar ve saygınlığının izin verdiği ölçüde, hedefleri doğrultusunda, pazarlama imkanlarını ve buradan gelebilecek olan gelirleri de hesaba katarak, mevcut kadrosunun genel kalitesi altına düşmüş olan mevkilerde o kaliteyi yukarı çıkartacak oyuncular alır veya genel olarak takım kalitesini bir üst seviyeye taşıyacak olan futbolcularla anlaşır. Transfer döneminin amacı basitçe, takımın hedeflere daha uygun bir oyuncu grubuna kavuşmasıdır.

2011 – 2012 sezonu sonunda Fenerbahçe’nin ilk 11’i şu şekildeydi


Bu kadronun yedekleri ise Mert Günok – Özgür Çek, Bekir İrtegün, Bilica, Orhan Şam – Selçuk Şahin, Sezer Öztürk, Gökay İravul, Özer Hurmacı, İssiar Dia, Caner Erkin, Bienvenu ve Semih Şentürk’ten oluşuyordu.

Kadronun temel sorunları da bu şekilde rahatça gözükebilir.

Birincisi, stoper ve solbek mevkii aksıyordu. Ziegler toplam 42 maçta oynamasına rağmen, sıradan bir oyuncu, stoperde ise Yobo’nun yanında oynayan Bekir, Serdar ve Bilica bu mevki açısından yine orta seviye oyuncular olarak gözüküyordu. Fenerbahçe bu kadroyla 34 maçta 34 gol yedi ve maç başına 1 gol yeme ortalaması ile oynadı. (Bu sezon 34 maçta 39 gol yiyerek 1,14'lük bir ortalama yakaladık)

Orta sahanın göbeğinde Emre, Selçuk, Baroni rotasyonu gözüküyordu. Emre sadece 26 maçta ilk 11 oynayabildi, Selçuk 19 maçta ilk 11’de sahaya çıkarken Baroni toplam 41 maç oynadı. Ancak orta sahanın göbeğindeki sorun da tam olarak bu rakamlarla gözüküyor. Emre mevkisi açısından çok iyi bir oyuncu olmasına rağmen devamsızdı, Selçuk ve Baroni ise farklı niteliklerde oyuncular olmalarına rağmen orta sahanın göbeğinde, oyunu çift taraflı oynayabilecek, sertlik ve güce sahip değildi. İleri uçta sağ kanatta bulunan Mehmet Topuz, çoğu zaman göbeği desteklemesine karşın ortalama bir sezon geçirdi. Sezonun süprizi Stoch’un 28 maçta ilk 11 başlayıp 13 gol atması oldu. Alex 34 maçta ilk 11 başlayıp 19 gol atarken forvet oynayan Sow türlü sakatlıklar sebebiyle sadece 14 maçta oynayabildi.

Toplarsak, Fenerbahçe’nin sezon sonunda bir solbek, bir stoper, bir orta saha göbek, bir tane sağ kanat, bir tane sol kanat ve Sow’u yedekleyecek iyi bir forvete ihtiyacı vardı. Asgari 6 transfer yapılması gerekiyordu.

Fenerbahçe sezon başında 9 oyuncuyla yollarını ayrıldı. Bu oyuncular arasında Emre de bulunmaktaydı.

Böylece Emre’nin eksikliğini hesaba katarsak bir solbek, bir stoper, iki orta saha göbek, bir tane sağ kanat, bir tane sol kanat ve bir de forvet oyuncusu alınması gerekiyordu.

Yaz sezonunda 8 oyuncu takıma katıldı. Sol bek olarak Hasan Ali Kaldırım, stoper olarak Egemen Korkmaz transfer edildi. Orta sahanın göbeğine Raul Meireles ve Mehmet Topal alınırken, kanatlara Kuyt ve Krasic alındı. Muhtemelen sezon başında Kuyt’tan forvet yedeği olarak da katkı koyması bekleniyordu. Ekstra oyuncu olarak ise Bucaspor’da oynayan 18 yaşındaki Salih Uçan 1,5 milyon € karşılığında kulübe kazandırıldı. Transferlerin toplam bedeli 39 milyon € tutarındaydı.

Kağıt üstünde bakıldığı zaman bu transferlerin doğru noktalara olduğu söylenebilir. Ancak ne yazık ki hayat kağıt üstünde gitmiyor.

En baştan başlayalım, Hasan Ali Kaldırım iyi bir solbek. Ancak hala yedeği bulunmuyor. Sezon başında Ziegler de gönderildiği için Fenerbahçe Hasan Ali Kaldırım – Özgür Çek rotasyonuna kaldı. Egemen Trabzon ve Beşiktaş’ta oynamış başarılı bir stoper olmasına rağmen takıma adapte olamadı veya Bekir’i kesemedi. Kendisinden ancak sezon sonuna doğru biraz verim alınabildi.

Orta sahaya alınan Raul Meireles ve Mehmet Topal ikilisinden Mehmet Topal takıma daha fazla katkı sağladı. Raul, Kuyt’ın 54 maç oynadığı sezonda sadece 33 maç oynayabildi. Aldığı haklı haksız kartlar ve cezaların yanı sıra, düzensizliği ile de takımın omurgasını eksik bıraktı. Üstelik, o mevkinin gerektirdiği profesyonel agresiflikten, güçten ve caydırıcılık gibi özelliklerden de yoksun bir oyuncu olarak gözüktü.

Krasic sezon boyunca hiç yoktu ve ne sol ne de sağ kanada herhangi bir katkı sağlayabildi. Onun aksine Kuyt takıma inanılmaz bir katkı sağlasa da teknik vasıfları düşük olduğu için bu katkının doğrudan sonuca yansıdığı çok az maç izleyebildik. (Kendisi hakkında kötü konuşmayacağıma dair Yoğurtçu'da yemin ettim.) Mücadeleciliği, takıma yaptığı liderlik ve saha içi motivasyonu ile önemli bir unsur olsa da onun teknik eksikliklerini kapatabilecek, oyunun kilitlendiği noktalarda ekstra katkılar sağlayabilecek bir oyuncu ihtiyacı gözüküyor.

Alex’in gidişinden sonra onun mevkisini Baroni doldurmaya çalıştı. Baroni tahmin edileceği gibi bu mevki için de çok yetersiz bir oyuncu. Esasında Baroni tam olarak hangi mevki için yeterli bir oyuncu olduğunu tam olarak çözemediğim bir oyuncu. Dolayısıyla bu problemi çözme yükünü uygun fiyatla gideceği herhangi bir başka takım taraftarının omzuna bırakmasını diliyorum. Bir kaç senedir kendisini izliyoruz, biz bu denklemi sonuca erdiremedik, bir de onlar şanslarını denesinler.

Sol kanatta ise Stoch’un hayatın diğer zevklerine olan motivasyonunun saha içinden daha fazla olması nedeniyle rotasyondan çıkması ile bu kanat tam olarak boş kaldı. Stoch sezon boyunca sadece 18 maçta ilk 11'de oynayabildi, 1597 dakika süre aldı ve hiç gol atamadı. 1597 dakika yaklaşık 26 saat veya Stoch'un iki haftalık gece yaşantısında barlarda harcadığı süreye eşit.

Ne oldu? Sezon ortasında Fenerbahçe yine tam da bu eksiklikler nedeniyle Ziegler, Emre ve Webo’yu transfer etti. Bu oyuncular takıma bir kadro derinliği katsa da nihayetinde Ziegler mevkisi ve kapasitesi, Emre kronik sorunları nedeniyle ancak belirli bir ölçekte katkı sağlayabildi. Webo ise inanılmaz verimli bir transfer olarak kendini gösterdi yine de Sow'suz kalan Webo'nun, Vito Corleone'siz kalan Sonny, Batmansiz Robin, Tayyip Erdoğan'dan ayrı düşmüş Egemen Bağış gibi olduğu da bir gerçek.

Bir ara toplam yaparsak, Fenerbahçe ihtiyacı olan mevkilere yüksek bedeller ödeyerek bazı futbolcular aldı, ancak bu futbolcuların yapısı, karakter ve oyun özellikleri nedeniyle ancak çok az bir kısmından üst düzey verim alabildi, takımın da kronik sorunlar olan sol bek, stoper, orta saha göbek ile kanat bölgelerindeki eksikliği devam etti, bu sorunlar giderilemedi.

Bu sezondan çıkan bir tane ders olmalı, demek ki sadece ihtiyaç duyulan mevkilere oyuncu almak yetmiyor, o oyuncunun niteliği, devamlılığı ve oyundaki eksiklikleri çözme becerisine de sahip olması gerekiyor.

Bu sezon, aynı bir önceki sezon gibi hala sol bek, stoper, orta saha göbek ve kanatlara oyuncu almamız lazım. Bunun yanında forvet arkasındaki orta saha mevkiine de bir oyuncu ihtiyacı gözüküyor. Fenerbahçe’nin Raul / Selçuk, Emre / Topal, Baroni / Salih rotasyonundan oluşan merkez bölgesi istikrarsız ve verimsiz. Bu şekilde bakıldığı zaman, geçen seneki transfer operasyonun da başarısız olduğunu söylemek lazım. Eğer eksiklikler aynen devam ediyorsa, o zaman o transferlerden başarılı diye sözetmek de mümkün değil.

Bu oyuncuların da herhangi bir oyuncu olmaması, belirli bir oyuncu tipinde olması gerekiyor. Örneğin orta saha göbekteki oyuncunun devamlı, istikrarlı ve mücadeleci –günlük deyişle Appiah tipinde- bir oyuncu olması, arada bir söylediğim gibi Uruk Hai standartlarında sahada forma kapması gerekiyor.

Baroni’nin bugün doldurmaya çalıştığı mevkiye ise oyunun iki bölümünde de katkı sağlayabilen, teknik yeteneği yüksek ve duran top kullanabilen bir oyuncu alınması, bu oyuncunun da çift antreman sonrasında bir çift antremanı da gece yaşantısında yapmaması tercih edilir.

Stoper mevkiinde Yobo’nun da sorunları düşünülürse en az iki oyuncu alınmasında büyük fayda var. Böyle baktığımız zaman önceliğin solbek mevkiinde olmadığını söyleyebiliriz. Ziegler – Hasan Ali Kaldırım ikilisi, iyi bir orta saha göbeği, önlerinde iyi bir sol kanat oyuncusu ve yanlarında iyi bir stoper ikilisi ile bu işi rahatlıkla götürebilirler. Zaten bir solbekin Marcelo olsa bugün Fenerbahçe’nin sahip olduğu fundamental sorunlar ortadayken çok önemli bir fark yaratması da mevkisi itibariyle mümkün değil.

O halde Fenerbahçe’nin transfer listesinde asgari 2 stoper, 2 orta saha, 1 kanat oyuncusu olması gerekiyor. Bu durumda Fenerbahçe'nin Volkan – Hasan Ali Kaldırım – Stoper – Stoper – Gökhan, DMC – Emre / Topal, AMC, Kuyt – Sow – AML gibi bir dizilişle sahada olmasını dileriz.

Bu bakımdan son günlerde konuşulan Fernandes ve Emenike transferleri de kağıt üstünde iyi transferler olarak gözüküyor ama Emenike’nin sakatlığı, Fernandes’in Hugh Hefner olma hayalleri bu transferlerin de endişe yaratmasına neden oluyor. Üstelik daha stoperlerden, DMC’den bahsetmedik bile.

Şimdiden söylemek lazım, gelecek sezonun şampiyonunu bu sene yazın yapılacak transferler belirleyecek. Beşiktaş stat değiştiriyor, ekonomik sorunları devam ediyor ve yeni bir teknik direktör bulması gerekiyor, Trabzonspor’un çok temel mali ve idari sorunları var. Dolayısıyla şampiyonluk yarışı bir süpriz olmazsa bir kez daha Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçecek.

Galatasaray çok iyi bir orta saha ve forvet hattına sahip. 2 yılda kurulan bu omurganın üzerine iyi stoper transferleri ile gelecek sene daha da güçlenmiş bir kadroya sahip olacak. Aradaki bu farkı kapatmanın ilk yolu, etkin, güçlü ve derin bir kadroya ulaşarak kadro kalitesini yukarı çekmekten geçiyor. Eğer her zaman olduğu gibi ortalığa büyük yıldız isimleri atıp, transferin son gününde Josico, Maldonado, Kezman, Bienvenu benzeri transferler yapılacaksa, şimdiden yönetime hiç zahmet etmemelerini söylemek lazım, sene başında Şampiyon olmamayı kabul edip, sonra gerginlik yaratmanın alemi yok.



5 comments:

  1. Unknown dedi ki...

    -1-
    benim fikirlerim de şunlar;

    öncelikle teknik direktör değişimi lazım. genç nesil teknik direktörlerden biri olmalı. eski tüfek denememizi aragones ile yaptık ve ağzımızın payını aldık. çağımızın gerektirdiği hücum futbolu varyasyonları sahaya yansıtabilecek, taktik bilgisi üst düzey olan bir teknik direktör.
    zannetmiyorum ama aykut kocaman ile devam edeceksek de çalıştığı kadroyu genişletmemiz şart. ismail kartal bence yıllar önce sivas'ı göz alıcı bir futbolla bu lige taşırken rüştünü ispatlamıştı. bence iyi. ama özellikle defans anlayışını ve hücum varyasyonlarını zengin hale getirmek için hocaya yardım edecek taktisyen antrenörler olmalı. büyük takımların tamamında yapılanma bu şekilde. elbette son kararı hoca verecek ama bu düşünce zenginliğini yaratmak lazım.

    ikinci olarak (belki de aslında birinci olarak) yeni bir yönetim olmalı. başkan kalmayı düşünmemeli. ali koç olsa çok iyi olur ama olmazsa da o tarz biriyle devam etmeli fenerbahçe. bu tip bir yöneticinin asıl yapacağı iş iyi bir yapılanma olmalı. bu yapılanmanın en önemli unsuru da fenerbahçe'nin kendi alt yapısından beslenen bir takım haline gelmesinin sağlanması. bu çok önemli bir konu üzerinde çok tartışmalıyız. barcelona son kazandığı şampiyonlar ligi finalinde ilk onbirde alt yapıdan 8 oyuncu kullandı. çok ileriyi görerek kadrolarına kattıkları messi dahil. alt yapının yapılandırılmasında fair play konusu vazgeçilmez unsur olmalı, çocuklar sadece teknik olarak değil mental olarak da yetiştirilmeli. bunlar elbette şu anda da yapılmaya çalışılıyordur ama görüyoruz yetersiz. ülke olarak her türlü takımdan bir oyuncumuz gittiği yerde sudan çıkmış tavuğa dönüyor, eli ayağına dolaşıyor. bence bunun nedeni tamamen mental eksiklik.

    bir diğer eksiklik transfer planlamasının çok sallapati olması. uzun süredir elemelere transfer yetiştiremiyoruz. biz her yıl söylemekten bıktık yönetim ve teknik kadro aynı ihmalkarlığı yapmaktan bıkmadı. haziran ayı sonu itibarı ile tüm transferlerin bitmesi gerek.

    zigler çok eleştiriliyor. bence eleştiriler haksız. iyi oyuncu. hasan ali ve gerektiğinde oraya geçebilecek caner nedeniyle takımın en sağlam yeri bence defansif sol. aynı şeyi kale için de söylemek isterim ama volkan'ın garip çıkışları ve bu sene bazı maçlarda gördüğümüz konsantrasyon eksikliğinden yediği goller soru işareti. ama arkadaki kalecilerimiz de sağlam olduğu için o mevkiyi de es geçelim. sağ bek sıkıntılı bir mevki. sadece gökhan var. yedek orhan ise çoktan bu takımın oyuncusu olmadığın gösterdi. zaten sene sonunda olmayacak gibi. buraya bence varsa alt yapıdan yoksa ülke içinden bir yerli takviyesi yapılmalı. defansın ortası ise çok karışık. çok şey beklediğim serdar olmadı. yobo geçen seneye göre kötü oynadı ama o'nun hakkında yorum yapamıyorum. egemen çok riskli oynuyor. faydası çok. ama daha çok duran toplarda. soru işareti. kapasitesinin üzerinde oynayan tek bekir vardı bu sene ama bu hali bile fenerbahçe için yeterli değil bir soru işareti de ona.

  2. Unknown dedi ki...

    -2-

    orta saha -eğer elimizde tutabilirsek- artık uzun süre salih'e ait olacak. çok önemli bir oyuncu. aslında hala bu takımda olmasını hazmedemesem de emre de buranın kaçınılmaz gediklisi. bu ikisinin yanına sorunsuz bir meireles iyi gider ama sanrım kafasında bu ülkeyi bitirmiş. değilse yaptıklarına anlam vermek çok zor. keşke kafaca da hazır olsa ve kalsa. zaman zaman burda zaman zaman da başka yerlerde kullanılan kuyt ise takımın en vazgeçilmez oyuncusu. takımın gizli lideri. o'na daha da sorumluluk vererek farklı yerlerde kullanmaya devam etmeliyiz. bu gölgeye pahalı da olsa topla adam geçebilecek ve taktik becerisi yüksek bir orta saha oyuncusu da lazım. sinirlerine hakim olan bir caner zaten sol tarafı kimseye bırakmaz. bu sene bizi orta sahada en çok zorlayan şey, pas şiddetini iyi ayarlayamayan oyuncularla oynamamızdı. buna topal ve baroni de dahil. zaten top hakimiyetleri çok üst düzey olmayan ileri uç oyuncularına derinlemesine ve şiddeti ayarlanmş pas verecek oyuncularımız sadece salih ve bazen emre. bu iki oyuncu sıkıştığımız zaman topla katedebilme özelliğine sahipler ve bu açıdan ligimiz için eşsiz değerdeler.

    en büyük sorunumuz ise ileri uçta. nedense yıllardan beri bu bölgede bir türlü istikrar sağlayamadık. sow ve geldiğinden beri iyi işler yapan webo, takım tertibinin kısırlığının yanı sıra bazı özelliklerden yoksun olmaları nedeniyle istediğimiz forvetler değil. eğer emenike de alınıra (eğer alınırsa her ikisi de yedek olur) aynı tarz oyuncularla burayı doldurmuş oluruz. bu oyuncuların en büyük eksikliği adam geçme özelliklerinin nerdeyse sıfır düzeyde olması. aynı zamanda hava hakimiyetleri de üst düzey değil. top kontrolleri oldukça zayıf. gol pozisyonlarında acımasız değiller. asist özellikleri de yok gibi bir şey. kora kor mücadelede iyiler. özellikle webo rakip defansı bloke etmede iyi ama yetmiyor. bence buraya güney amerika stilinde oynayan ve dar alanda iyi işler yapabilecek bir oyuncu şart. topla birlikte hızlı düşünüp bunu uygulayabilecek yüzdesi yüksek oyuncu lazım. basında yazılan transfer haberleri doğruysa hala bu tarz bir oyuncu düşünen teknik kadromuz yok. aslında elimizde belki de dünyadaki bu anlamda en iyi oyunculardan biri olan recep var. ama o'nu kullanmak gibi bir hedefi var mı teknik kadronun ya da elimizden kaymak üzere mi tam bir muamma.

    bunlar benim düşüncelerim. aykut kocaman'ın koşu mesafesi ilkesi çok saygı duyduğum bir şey değil. elbette önemli bir konu ama maçı kazandıran unsur bu mesafesinin ne kadarının değerli olup olmadığı ile alakalı.


  3. Sonsuz dedi ki...

    İstikrar için Aykut'a mahkum olduk, çünkü iyi kötü işi götüren Fatih Terimin kurulu düzeni karşısında tekrar yapılanmaya girmemiz hendek geçerken at değiştirmek gibi olur. Aykut Kocamanın ilk yılından bu yıla gelene dek ki puan düşüşü önümüzdeki yıl içinde hiç iç açıcı değil, korkarımki Gsarayın 4. yıldızı takışını ve yine üst ast tripli esprilere muhatap olacağımız kesin. Aziz yıldırımın tekelleşmesi ve başka hiç bir adayın çıkamıyormuş hissi üstüne takımın formsuz ruhsuz görüntüsü takımımdan iyice soğumama sebep oluyor. Umarım Fenerbahçe beni utandırır ve tutku ateşimizi yeniden harlandırır.

  4. Unknown dedi ki...

    Aykut Kocamanın teknik diektörlüğü hakkında söylenecek çok söz var. öncelik aykut'un futbol hakkındaki görüşlerini çok beğenen birisi olduğumu ifade etmek istiyoru. aykut'un özellikle üzerinde durduğu "koşu mesafesi", "tempolu/deparlı koşu" ve "yararlı koşu" kavramlar günümüz futbolunun en temel özelliklerinden birkaçını oluşturmaktadır. son onyıllardaki futbol anlayışına baktığınız zaman koşuların ne kadar önemli olduğunu görürsünüz. ancak son birkaç yılda koşu anlayışında da değişiklikler olduğunu görüyoruz.

    artık sadece koşmak da yeterli değil. özellikle hucum da tempolu koşular yapan takımlar başarıya ve çok gol atabilme başarısına sahipler. alman futbolunun da son yıllardaki başarısı tempoyu koşulara bağlı olduğunu unutmamakta fayda var. hucum da çok adamla yapılan tempolu koşular savunmanın dengesini bozup, hucumda çoğalmanızı ve rakibinizden 1 ya da 2 adam fazlaymış gibi oynamanızı sağlar. almanların teknikle birleşen tempolu ve yararlı koşuları sayesinde iki alman takımı şampiyonlar ligi finali oynayacak.

    Aykut'un aklındaki futbolun içinde hızlı paslaşan, gerektiğinde öne gerektiğinde yana topla oynayabilen, defansta kaptığı toplarla hızlı kontra atak yapabilen, özellikle iç saha maçlarında topa ve oyuna hükmeden bir takım ortaya çıkartmak için çabaladığını görüyorum. Aykut'un bu noktada iki şanssızlığından birincisi eski futboldan kalma oyuncular ve eski alışkanlık yavaş yavaş yenme çabasıdır. ikinci şansıslık ise aldığı oyunculardan beklediği verimi bulamamasıdır. özellikle krasic gibi bir oyuncudan bütün sezon sıfır verim almak Aykut'u çok zorlamıştır. bence krasic kötü bir oyuncu değil. oynadığı çok az maçta da kötü niyetle saha çıkmadığını gördüm. ancak krasic'in sakatlık ve sezon başı hazırlık kampı yapmamış olması onu fizik olarak yerlerde görmemizi sağladı. belki iyi bir hazırlık dönemi sonrasında verimli olacaktır. hatta bireysel görüşüm eğer kalırsa gelecek sezon çok başarılı olacağı yönünde....

    Aykut'un elindeki takım öenmli eksikleri olmasına rağmen son kötü takım olduğunu düşünmüyorum. aykut'un özellikle orta saha ve merkez hucum oyuncusu olarak alacağı oyuncuların çok önemli olacaktır. defans oyuncusu konusunda ise bence eldeki defans oyuncuları sağ bek hariç yeterlidir. Aykut hızını, fiziğini ve tekniği birleştiren bir takım ouşturursa eldeki stoperler yeterli olacaktır.

    burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: ne kadar iyi hucum edersek defans üzerindeki yükde o kadar azalacaktır. webo'nun iyi niyetinden, kuyt'un iş ahlakından ya da sow hızından şüphemiz yok ancak bu hucum hattı topu hızlı ve ayağa oynayabilecek yetenekte değil. sow dışında patlayıcı hucum oyuncusundan yoksun bir takım izledik. emenike gibi patlayıcı bir oyuncuya kesinlikle takımın ihtiyacı var.

    hucum etmek ya da savunma yapmak takım oyunu ile mümkün olabilir. takım oyununu yaratacak bölge ise orta sahadır. Fenerbahçe'nin en büyük sıkıntısı da ortasahadır. oyunu iki yönlü oynayabilen, pozisyon almasını bilen ve tempoyu orta saha oyuncularına ihtiyacımız var. salih, emre, baroni, raul, topal ve selcuk rotasyonu kendi içinde iyi bir kimya oluşturmuyor. bu oyuncular (baroni hariç) iyi niyeti ile oynadıkları ve belli bir kalitenin üzerinde oldukları için zaman zaman iyi işler yapıyor ancak maçları domine etme konusunda zayıf kalıyor. kağıt üzerinde orta saha oyuncularımıza kötü denemez ancak eksikler var. daha hızlı paslaşan ve dikine oynayan oyunculara ihtiyacımız var.

    bu yazıda Fenerbahçe'nin bu sezonki futbolu gibi dağınık oldu. benim transfer hakkındaki görüşüm orta sahaya bir ya da iki iyi oyuncu, hucuma da patlayıcı gücü olan (emenike gibi) bir oyuncunun alınmasının yeterli olacağı yönündedir. ayrıca veysel sarı çok yönlü bir oyuncunun da katkı sağlayacağına inanıyorum. ama en büyük tranferimiz daha hızlı oynayan, daha hızlı ve iyi paslaşan bir takım olmak için eldeki oyuncuların verimi yükseltmektir. Krasic, Salih, Recep, Berkay gibi oyncuların hazırlık kampı süreci takım için önemli olabilir.

  5. Ertuğ Kaya dedi ki...
    Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Yorum Gönder