İddianameden Seçmeler



Gerçekten müthiş bir iddianame ile karşı karşıyayız. Sanat eseri dedikleri kadar var. Zira Ahmet Dursun'a ait tapu senedi ile "1500 TL alındı. Selim aldı anneme verdi" yazılı bir kağıdın, "yapılan aramalarda ele geçirilen malzeme" gibi C-4 plastik patlayıcıdan bahseder ciddiyetle bahsedilmesi insanı etkiliyor. Ama hemen göze çarpan bir kaç noktayı burada ele alayım.

1- Örgüt Şüphesinin Doğuşu!

Savcıya göre Aziz Yıldırım Mahmut Özgener ile yakın ilişki içerisindeymiş. Yıldırım Özgener'den bazı şeyleri istiyor, Özgener de bunları yapıyormuş. Bu sebeple "Aziz Yıldırım hakkında da örgütsel ilişkilerinin tespiti ve ortaya çıkartılması için" adli çalışma başlatılmış.

İyi de Mahmut Özgener bugün serbest? Şayet Özgener ile Aziz Yıldırım arasında bir örgüt bağlantısı olduğundan şüphelenildiyse ve Özgener Yıldırım'ın her dediğini yapıyorsa neden serbest? Yok aralarında bir örgütsel bağ yoksa ortada daha büyük bir saçmalık var. Varolduğu iddia edilen Aziz Yıldırım örgütünün Fenerbahçe yönetimi dışında bir mensubu yok? Zira savcıya göre Ali Kıratlı, İbrahim İşçen ve sair insanlar zaten "Peker Grubu" ile bağlantılı ve Aziz Yıldırım o örgüte "dahil" değil.

Yani Aziz Yıldırım öyle bir örgüt kuruyor ki, Fenerbahçeliler dışında mensubu yok. Örgüt mensupları da yasal derneğin faaliyetleri çerçevesinde kongre ile seçiliyor. Yasal bir derneğin, kanunen zorunlu tutulan faaliyetleri çerçevesinde seçilip, hiyerarşik bir şekilde yönetim kurulunu oluşturan insanlara da örgüt üyesi diyorlar. Evet bir örgüt gerçekten var, kuruluş tarihi 1907, adı Fenerbahçe!

Yine savcıya göre örgüt olduğunun delili şu, insanlar çok korkuyor, çok saygı gösteriyor, emirlerini harfiyen yerine getiriyor, ödül ceza sistemi var.

Şimdi bakıyoruz. Tayyip Erdoğan'dan AKP teşkilatı çok korkuyor, çok saygı duyuyor. Tayyip Erdoğan işleri yapamayanlarla çalışmıyor (bkz: Nimet Çubukçu) veya işlerini iyi yaptığını düşündükleri ile de çalışmaya devam ediyor (Bkz: Ali Babacan) Demek ki Tayyip Erdoğan da mazallah bir örgüt lideri olabilir? Hiyerarşi var mı? Var. Ödül ceza sistemi var mı? Var. Aşırı saygı var mı? Var. Tayyip Erdoğan'ın emirleri harfiyen yerine getiriliyor mu? Yasa bile çıkartılıyor! Yani Tayyip Erdoğan 'ın parti çalışmaları kapsamında yaptığı işler savcıya göre örgütsel faaliyet olabilir. Dahice!

Savcının, büyük ekonomiler, büyük kurumlar yönetimi konusunda bilgi eksikliği var. Bu kadar büyük kurumların başkanları hiyarşik bir düzende çalışırlar, talepleri zaten ast üst ilişkisi içerisinde oluşur ve emirdir. İnsanlar da bu kurumda çalışmaya devam etmek istedikleri için bu emirleri yerine getirirler. Bu davranışlar, dernekler, siyasi partiler veya her türden kurum için normal faaliyetlerdir, istisna değil. Yasal olarak işleyen bir dernek zaten böyle işler. Doğal hayatın akışı budur. Aksi zaten komedi olur, rezillik olur, pespayelik olur.

2- Üç yıl üstüste şampiyon olacağız

İddianameye göre bu söz 2010 - 2011 sezonundan önce verilmiş. Savcıya göre Fenerbahçe gibi büyük takımların şampiyon olamaması yönetimin başarısızlığı olarak kabul ediliyor (doğru), son yıllarda yaşanan sezon sonunda şampiyonluk kaçırılması camiada şok etkisi yaratmış (doğru), bu nedenle Aziz Yıldırım 2010-2011 yılı başında 3 yıl üstüste şampiyonluk sözü vermiş, ancak sezon içinde bu iş zora girince "örgütsel faaliyete başlamışlar"

YANLIŞ

Çünkü Aziz Yıldırım 3 yıl üstüste şampiyonluk sözünü 2010-2011 sezonu öncesinde değil, 2009 Mayısında verdi. (bkz 16 Mayıs 2009 tarihli Yeni Şafak Gazetesi) Yani ne zaman verdi? 2008-2009 sezonu sonunda. Yani ne zaman için geçerli? 2009-2010 sezonunda. Peki o sezon ne oldu? Fenerbahçe son maçta şampiyonluğu kaçırdı!

Bir iddianamede her iddianın gerçeklerle bağlantılı olması ve çok ciddi araştırılması gerekir. İddianameler makale değildir, hata kaldırmaz. Gerçek delillere veya somut hayatın gereklerine uymayan her şey, iddianemeyi çürütür. Savcının görevi, "delil yaratmak" değil gerçekler ışığında somut olguyu ortaya koymaktır.

E iyi de henüz daha zamanlama bile doğru değil. Savcının hipotezi şu, Aziz Yıldırım şampiyonluk kaçtığı için 2010-2011 sezonu başında büyük bir söz verdi, bu sözü yerine getirmek için de belirli suçları işledi.

İyide adam bu sözü 2009 yılında verdi. O sezon şampiyonluk kaçtı. O sezona dair bir iddia da yok. Yani adam demek ki, şampiyonluk kaçıyor diye suça bulaşmıyor? Öyle bir motivasyonu yok?

Bütün iddianame Aziz Yıldırım'ın motivasyonunu bu "sözü yerine getirme" konseptine bağlıyor ama adamın öyle bir motivasyonu olmadığı buz gibi ortada.

Peki bunun önemi ne? Bunun önemi şu. Savcı bütün olayları bu motivasyon gözüyle yeniden değerlendirip yorumluyor. Böyle bir niyet var ve bu niyete ulaşmak isteyen bir örgüt var diyerek eylemleri okuyor. Halbuki böyle bir motivasyon yoksa bütün eylemler başka türlü yorumlanabilir.

Yani iddianamenin temeli bir "yanlış anlama"ya dayanıyor. Sanat eserine bak.

3- Örgütten ödül: Kıbrıs Seyahati

İddianameye göre örgütün ödül ceza mekanizması var. Başarılı olanlara ödül veriyorlar.

Başarı ne? Şike operasyonunu gerçekleştirmek. Yani düşünün onlarca maç takibatı, yüzbinlerce doların transferi, bu görüşmelerin yapılması. İnanılmaz bir operasyon.

Peki bunun ödülü ne?

Savcıya göre ödül şu, Aziz Yıldırım bu kadar büyük operasyon yöneten Ali Kıratlı'yı ödül olarak Kıbrıs'a tatile gönderiyor.

Kıbrıs'a..

Paris, Londra, Bangkok bile değil.

Kıbrıs..

Uçak bileti almış başkan. Milyonlarca dolar operasyon, gelen şampiyonluk.. Ödül bu.

Bence savcının da bir tatile ihtiyacı var.


9 comments:

  1. TF dedi ki...

    Yani iddianamenin temeli bir "yanlış anlama"ya dayanıyor. Sanat eserine bak.
    bu tespit cok yerinde.. aynen dediğiniz gibi butun herşey bu yanlış anlama (anlamama(anlayamama)) ışığında yorumlanıyor.. bu tespit her mecrada herkesiz gözüne sokulmalı!!!

  2. (Süper)Cem dedi ki...

    aceleyle yazmış iddianameyi diyeceğim ama yok, o kadar da zaman geçti. gerçekleri görmek için sadece biat etmemek mi gerekiyor? ya da kör derecesinde aptal olmak mı?

  3. flyingdupe dedi ki...

    "Bir iddianamede her iddianın gerçeklerle bağlantılı olması ve çok ciddi araştırılması gerekir........Savcının görevi, "delil yaratmak" değil gerçekler ışığında somut olguyu ortaya koymaktır."

    bu olayın sonu bu şekilde bağlanacaktır. iddianamenin tutarsız noktaları dava sürecinde tutarlı hale getirilecek, hatta bana kalırsa olduğu gibi doğru sayılacak. bu ülkede hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var. gerekirse kanıtta yaratılacaktır, hatta bizim saçma bulduğumuz kayıtlar, görüşmeler zaman içinde öyle güzel servis edilecek ki, siz bile inanacaksınız bunlara. ben kendi adıma bu tiyatroyu 3-5 senedir izliyorum bu ülkede.

  4. fishersad dedi ki...

    ACI GERÇEK

    mustfa balbay 4 yıldır içerde.
    üniversite öğrencileri hakim karşısına çıkamadan yüzlerce gün içerde.
    ergenekon, balyoz, oda tv, kck, aydınlık, hopa... ve şike...

    kopya soruşturma-iddianame-kovuşturmalar...
    sonuç? yok!
    iddianame "aziz yıldırım suç örgütü"...
    4 yıl içerde kalmasını hangi güç engelleyecek?
    hakim "tahliye" demeden olmayacak tabiki.
    hakimin tahliye demesi için, hukuka, vicdana, ahlaka ihtiyaç yok. bunlara bakılmıyor zaten. konjonktür uygun olduğunda "biri" hakime tahliye edebilirsin dediğinde çıkacak aziz yıldırım...

    bu kadar hukuksuzluğun yıllardır süregeldiği düzende, KİM DUR DİYECEK?

    a) hukuk, adalet anlayışı, vicdan vb.
    b) hakim gücün kendi isteği
    c) kulis vb. ile hakim gücün iknası (adam satma)
    d) zorlama-anarşi

    a ve b şıkkı mümkün değil.
    c'yi zaten istemiyoruz

    d) kaldı. kolay gelsin

    "anarşi" buradaki anlamı kamuoyu baskısı oluşturabilmek, demokratik yollardan sesini gür çıkarmak...

  5. gurkan dedi ki...

    iddianamanin mantikli veya mantiksiz olmasina bagli olarak kararlarin alinmasi icin o ulkenin hukuk devleti olmasi. en temel prensipten yoksun bir ulkede bence insanlar bosuna bu iddianameleri falan okuyorlar.
    zaten her gecen gun akp'nin oyu artiyor bu sebeple bu sorusturmadan da olumlu bir sey beklemeyin bence.turkiye'de bundan sonra ancak basbakan giderse akp'nin oyu azalir, baska bir durumda azalmaz. halk kendine benzedigi icin, muhafazakar oldugu icin, uckagitci oldugu icin, dindar oldugu icin akp'yi desteklemeye devam eder.
    sene sonu fb kume dusurulur, gecen seneki sampiyonluk ts'a verilir.federasyon da gorevi birakir, yerine asil kisiler cemaatten atanir.
    bu sene ve bundan sonraki 2-3 sene gs yine sampiyon olur. tr'deki zeka ve egitim duzeyi de cok dusuk oldugu icin insanlar fatih t'i yine goklere cikarir. fb'nin 2 sene falan icinde basina cemaatten biri baskan olur, fb sampiyon olur, butun bu olanlar da unutulur.
    hapisteki fb'li yoneticiler de omurlerinin sonuna kadar(veya akp gidene kadar) hapisten cikamazlar.

  6. Covani dedi ki...

    Cok guzel bir yazi. ama şike yapildigi cok acik olan konusmalar icin hic yorum yapilmiyor. Siz gercekten mi okudugunuzu anlamiyorsunuz? İlhan bey ve digerlerinin bariz sekilde iletisimlerinde suc unsuru oldugunu gormuyor musunuz? Yoksa Fenerbahçemizin memfaati icin bu mu gerekiyor. Körü körüne Aziz Yildirim arkasinda durmak ve savunmak.

    peki İbrahim Akin yalan mi soyluyor? Manisa maci iletisimleri yalan mi? Ekimler, dikimler, tarlalar, rahat olun hallettikler gunluk hayatimizin vazgecilmez parcalari mi? bu kadar yozlastik mi?

    gercekten bunlarla ilgili yorum ve dusuncelerinizi yazmanizi bekliyoruz.

  7. onur dedi ki...

    2009-2010 sezonu hakkında bir iddia olmamasının sebebi o tarihte soruşturmanın başlamamış olması; dolayısı ile teknik takip yoktu, kanıt yoktu. Nasıl konacaktı ki iddianameye?

    Bu kadarcık bile mantık kullanamayıp, fanatikçe "demek AY'nin böyle bir motivasyonu yoktu" çıkarımı yapan bir yazı aslında okunmayı da haketmiyor ya, geç kaldık o konuda...

  8. momos dedi ki...

    @covani
    hangi şike yapıldığı çok açık olan konuşmalardan bahsettiğini anlayamadım. bir defa konuşmaların tam dökümü yok elimizde. yayınlanan bölümlerden de zorlama bir yorum olarak şike algılanabiliyor. şahsen okuduğumu anlayan biri olduğumu düşünüyorum ama ben okuduğumdan kesin şike algısı çıkarmadım. daha çok algıladığım kaba saba günlük konuşmalar. birşeylerin halledildiğinden bahsediliyor, bu herşey olabilir, maç öncesi güvenlik önlemleri, maç içindeki bazı hazırlıklar veya bambaşka bir konu hakkında bile olabilir bu söylem. şifreliyse bu konuşmalar bu şifrenin dökümü de yayınlanmalı. tüm konuşmalar deşifre edilmeli. belki iddianamede bunlara yer verilmedi, dava sürecinde konuşulacak ancak tam da bu noktada aylardır bu blog derdini anlatmaya çalışıyor, henüz elle tutulur bir şey yokken ortada bu tarafını seçme ruh hali nedir böyle? mesele aziz y.a karşı olmak olmamak, bjkli gsli olmak değil ki. ortada ciddi bir iddia var. benin tek talebim sahibinin iddiasını kanıtlaması. kanıtlamadığı sürece kimi suçlayabilirim ki? hele takımımın bundan neden zarar görüyor? eğer futbolun beklemeye zamanı yoksa, eldeki görmediğimiz kanıtlarla neden tff bir karar vermiyor? tff şunu yapsa, kanıtlar gizlidir kimseye gösteremeyiz ancak kimsenin savunmasını almadan o kadar eminiz ki eylemden feneri küme düşürüyoruz dese inan bu kadar tepkili olmazdım. sonuçta bir riskin altına girdiler derdim, üzülürdüm, isyan ederdim ama takımımı bank asyada desteklemeye devam ederdim. bakın iddianame yayınlandı halen ortada bir karar yok, alamıyorlar, yıl sonuna erteleyecekler. ama açık olan bir ceza var ki fb şl.den men edildi. İsyanım ortada kanıtlanmamış, kanıtlanmasına yaklaşılmamış bir iddianın cezasını taraftarlara çektirenlere.

  9. rene gallimard dedi ki...

    @covani

    tape dediğin telefonla arayıp dinlediğin masal hattı..

    daha açık ifade edelim.. şöyle bi konuşma olsun ;

    aziz yıldırım : ilhan git muhasebeden 500bin dolar al, sivaslı futbolculara dağıt, maçı bize versinler..

    ilhan ekşioğlu : tamam başkanım paraları sivassporlu oyunculara şike için dağıtıyorum..

    konuşma daha net olamaz dimi.. heralde olamaz.. bu konuşma bile kanıt değildir.. o paraları alan oyuncular nerde, bu konuşma gerçekleşmiş mi, sonra vaz mı geçilmiş, uygulanmış mı, uygulanabilmiş mi.. bu konuşmanın bile kanıta, suç üstüne ihtiyacı var.. gelicek zamanın biçimlendirilmesi için yapılmış telefon konuşmasını "o zaman" diliminde böyle bişi yaşanıp yaşanmadığını kanıtlayamadan delil diye gösteremezsin, masal olur, komik olur, komplo olur..

    ki konuşma metinleri bu düzeyde diil, tarlalar ekildi mi, başaklar çıktı mı.. haa çıktı amına koim, başaklar çıktı, git tarladan delil diye bi çuval başak al getir mahkemeye..

    durum budur, gerizekalı diilsen anlarsın diye düşünüyorum..

    @onur

    bu soruşturma ne zaman başlamış, geçen sene aralıkta, 6222 nolu yasadan aylar önce.. bu soruşturmanın dayanak noktası ne 3 sene şampiyonluk sözü, motivasyonu.. 2009-2010 senesinde şüphelenilen durum için aynı yasalar, aynı şartlar altında bir sene sonra başlıyor soruşturma..

    o tarihte soruşturma başlamamışsa bişi yoktur inancı iki mantıklı cümleyi yan yana kuramayan savcı için oldukça yüksek bi inanç.. hatta sadace fenerbahçeden nefret eden gerizekalı kitle tarafından inanılası..

    ikinizede söylüyorum, nefretiniz aklınızın önüne geçmiş, size gerizekalı rolü verildi, sizde bunu kabul ettiniz, oynuyosunuz.. ve tabi diğer milyonlar.. bu rolü biraz daha oynarsanız yaşıcağınız bir hukuk devleti, seviceğiniz bir takım yada kadın olamıcak, hepsini sike sike elinizdenm alıocaklar..

    ama yok fenerbahçe küme düşsün.. düşsün amına koim, yıllar sonra anlatırsınız, fenerbahçe nefreti yüzünden ülkeyi sattık dersiniz çocuklarınıza..

    siktirin gidin şimdi beyinsizler..

Yorum Gönder