Cholet Maçı: Bildiğimiz Mirsad, Özlediğimiz Emir



Başarı olunduğu için salona teşrif eden 4-5 bin kişiden mahrum ama resmi rakama göre 10245 kişi gibi hiç de azımsanamayacak bir seyircinin önünde, Barcelona ve Siena maçları gibi felaket bir başlangıç yaptık. Lavrinoviç'in iki boş üçlüğü sokamaması ve savunmadaki felaket pozisyon hatalarıyla bir anda 10 sayı öne fırladı Cholet. Oğuz Savaş ve Mirsad'ın girmesi ve Ukiç'in kontrolü ele almasıyla 4 dakikalık uyuma seansından çıkan takım çeyrek sonunda Mirsad'ın ve Kinsey'in basketleriyle yakalamayı başardı ve ilk çeyrek 16-16 geçildi. Bu çeyrekte yediğimiz 16 sayının 12'si ilk dört dakika içindeydi. Ömer'in Mejia üzerindeki savunması, Mirsad ve Oğuz'un içeride kontrolü sağlamasıyla ikinci çeyrek savunmamız oturdu, ara sıra Falker alamet-i farikası olan hücum ribauntu sezgisiyle ekstra sayılar kazandırsa da çok canımızı yaktığı söylenemez. Hücumda akışkanlığı sağlayıp Emir'in şahene asistleriyle farkı açmaya başladık ve ilk yarıyı 38-30 önde kapattık.

İkinci yarının başında Lavrinoviç'i boyalı alanda kullanmayı akıl edince arka arkaya 8 sayı bulduk Litvanyalı oyuncunun elinden. Mirsad asist, top çalma, skorun yanına bir de şahane blok ekleyip maçı tamamen bizim lehimize çevirip kenara geldi. Üçüncü çeyreğin sonlarına doğru 15'ten 20'ye doğru çıkan fark, Emir'in geçen senelerdeki kimliğini hatırlaması, Kaya-Oğuz ikilisinin pota altından bulduğu kolay sayılarla 30'u buldu ve maç 93-61 sona erdi.

Maçın yıldızı tabii ki bütün arkadaşları uyku modundayken girip takımı ateşleyen Mirsad. 10 sayı, 8 ribaunt, 3 asist, 3 top çalma ve 1 blokla istatistik kağıdının her tarafını doldurdu. Beni oyundan ve sonuçtan çok bu maça dair mutlu eden şey Emir'in performansı oldu. 11 sayı ve 11 asistlik double double ile sezon başından bu yana bir türlü ritim bulamayan halinden kurtulup geçen yıllardaki yapabildiklerinden bir kesit sundu bize. Cholet'in en iyi yaptığı şey olan hücum ribauntlarında 18-11 geride olsak da onları 21 top kaybına zorlayarak bu açığımızı kapattık. Hücumda Ukiç'in devreye girmesiyle takımın bütün dişlileri yerine oturdu. Takım olarak yaptığımız 28 asist bu seviyede müthiş bir rakam, takım olarak toplam 125 verimlilik puanı da çok etkileyici. Bu rakamlar bu sene Euroleague'de ulaştığımız en iyi rakamlar. Üç dört maçtır sallanan takımın böyle bir performansla ayağa kalkması son derece sevindirici.

Top 16 bu seviyeden bir iki adım daha sert bir atmosfere sahip olacak. Real Madrid ve Cajo Laboral'ın gruplarında ikinci olmaları sonucu onlarla eşleşmeyecek olmamız sevindirici, aynı şekilde üçüncü torbadaki en belalı takım olan Barcelona ile de ilk grupta oynadığımız için eşleşme durumumuz söz konusu değil. Benim için ideal grup birinci torbadan Panathinaikos, üçüncü torbadan Zalgiris ve dördüncü torbadan da Virtus Roma. İdeal de olsa ölüm grubuna düşsek de Top 16'da kullanabileceğimiz sert bir uzuna kesin olarak ihtiyacımız var. Lavrinoviç bugün sadece 2 ribaunt aldı ve savunma sertliği çok düşük düzeyde. Kaya dışındaki diğer uzunlar da sertlik konusunda çok gerideler. Her ne kadar Oğuz bu maç fena olmasa da Sean May'in neden alındığını anlamış değilim. Ne oyun içi sertliği var, ne ribauntçu diyebileceğimiz bir adam ne de kalın bir vücudun avantajlarını savunmada kullanabilen bir yapısı var. Onun yerine biraz uzun ve hiç değilse ribaunt alabilen bir uzun almamız çok daha yerinde olurdu.

19 Ocak'a kadar 25 gün gibi bir süre var ve bu süre içerisinde ligde de zor maçlar oynayacağız, şu mübarek Cuma gecesinden başlamak üzere Ukiç'in sakatlanmaması için dua etmemiz lazım, Ukiç'siz sıradan bir takıma dönüyoruz, üstelik Ukiç'in yerine kaydırılan oyuncuların ana rolündeki verimini de kaybediyoruz Ukiç'in yerini kompanse etmeye çalışırken. İyi bir kura şansı ve sakatsız belasız bir dönem sonrası op 8 tabi ki imkansız değil ama yine de işler zor.


1 comments:

  1. Sinn. dedi ki...

    Seyirci azlığını maçın saatine bağlıyorum ben. 20:15'te başlıyordu, 21:45'te başladı. Eğer maç yine o saatlerde olsaydı ben gidecektim mesela.

Yorum Gönder