- Nasıl Kazandınız?
- Bilmiyorum.
Lig Tv muhabiri Beşiktaş-Ankaraspor maçı sonrası "Nasıl kazandınız?" diye soruyor Aykut Kocaman'a. Aykut "Bilmiyorum..." diyor. Daha sonra "Bu saha ve tribün şartları altında bir futbol takımı maçı nasıl kazanır, takımım bu maçı nasıl kazandı... Gerçekten bilmiyorum." diye ekliyor. Bu hafta iki tane böyle maç izledik. Bu şartlar altında kazanması imkansız olan iki takım kazandı. Peki birileri daha ne kadar bu mucizeler sayesinde paçayı kurtaracak?
Aykut Hoca haklı. Beşiktaş'ın gidişi gidiş değil, oynadıkları oyun, sistemleri, kadroları, hocaları falan umrumda değil ama şu yaptıkları "Samsunspor maçı sendromu"nun hortladığını gösteriyor. 3 sene kaybedilen tüm puanları o maça bağlamışlardı ve bütün gidişatın sorumlusu o maç olmuştu. Bugünlerde de oyuncular gidişattan memnun olmasa gerek benzer bir günah keçisi yaratmaya çalışıyor gibiler. Geçen hafta Cisse'nin kartı çok ağırdı cephesi İbrahim Üzülmez'in dirseklerini ve Toraman'ın Carlos'a attığı kırmızı kartlık tekmeyi özet görüntülere bile almamıştı. Öyle olunca büyük resmi kaçırmak normal tabii. Fakat Beşiktaş Ankaraspor maçında öyle bir resim çizdi ki, fark etmemek imkansız
Üzerinde yorum bile yapmak istemediğim şu hareket
Birazdan aynı hızla devam edip rakibin suratına inecek şu yumruk (ki buna faul bile çalınmadı)
Maç sonunda yapılan bu kişisel şov
Bütün bu psikolojik bozukluk belirtilerine göz kapatıp maç boyu Aykut Hoca'ya söven, maçtan sonra bugün yenilmelerinin sebebini Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe maçlarında şike yapmasına bağlayan bir taraftar kitlesi... Bu yapılanları hakeme yıkan, olmayan bir penaltının verilmemesine bağlayanlar bonus olarak geliyor. Sebep bulmak çok da zor olmuyor.
Aykut Hoca "Bu saha ve tribün şartları altında bir futbol takımı maçı nasıl kazanır gerçekten bilmiyorum" derken bunların hepsini toplayıp tek cümleye sığdırmayı başarmış, maçı en güzel şekilde özetlemiş.
Bunların en tepedeki fotoğrafla alakası ne? Yok. Bir tek bağlantılı nokta Aykut Kocaman. Dün bu pozisyon için pek çok kişi "Ben hayatımda böyle rezalet görmedim" demiştir. Ben görmüştüm, hatırlıyorum ve o gün Aykut Kocaman sahneye çıkmış, mucizeyi oyuncuları değil kendisi gerçekleştirmişti.
Tarihini kesin hatırlamıyorum 93-95 seneleri arasında olması gerek. Ankaragücü ile oynuyoruz, bundan da kesin emin değilim ama maç Türkiye Kupası maçıydı çünkü o zamanlar ligi Cine 5 yayınlıyordu ama bu maçı evde sanırım ATV'den izliyorduk. Bir pozisyonda Ankaragücü atağında top direkten döndü, kaleci Engin'di. Maç direkten dönen bir top sonrası nasıl devam ediyorsa aynen öyle devam ederken birden spiker afalladı, hakem gol verdi. Ankaragüçlüler de dahil olmak üzere herkes dondu önce, sonra Ankaragüçlüler sevindi. Hakem topun kalenin içindeki direkten döndüğünü iddia ediyordu ve golü verdi. Skandal bir karardı çünkü Dünya'da ondan ve yan hakeminden başka herkes gol olmadığını gördü. Aykut o gün sahneye çıktı, Fenerbahçe maçı 3-2 kazandı diye hatırlıyorum, üç golü de Aykut atmıştı sanırım, üçünü değilse bile en az ikisini attı. Bu emin olmadığım kısımları hatırlayan bir okuyucu çıkar ve doğrularını söylerse mutlu oluruz.
Böyle pozisyonlarda haklı durumdaki takım doğru dürüst itiraz bile edemiyor. Tıpkı Deivid'in golü gibi. İlk yarı sonunda bir korner-aut kararsızlığı sonrası evlatları öldürülmüş gibi hakeme son sürat koşan Denizlispor futbolcuları bu pozisyon sonrası biraz düşünüp "ne yaptık biz, ne saçma?" demişlerdir diye umut ederken maç sonunda Denizlispor teknik direktörünün hakemden şikayetçi olmasıyla saçmaladığımı anladım.
Hatalı karar var, çok hatalı karar var, bariz hatalı karar var, bu seviye arttıkça şaşırma ve itiraz seviyesi artıyor ama Deivid'in verilmeyen golü bu seviyelerin de üzerindeydi. Bu saçmalığın yarattığı şok etkisi futbolcuları kilitliyor, itiraz bile edemiyorlar. Bahsettiğim Ankaragücü maçında Engin bile pozisyonun en yakın gözlemcisi olmasına rağmen doğru dürüst itiraz edememişti. Birileri "hakemler çok uzaktı nasıl görsünler" diye komik bir bahane bulmuşlar bile. Yukarıda Tello'nun attığı yumrukta hakem pozisyonun bir adım önünde, ama faul bile göstermiyor. Mesafe değil basiretle alakalı bazı şeyler. Guiza'ya çalınan ofsayttan da bahsedelim mi? Etmeyelim.
- Bütün bunlara rağmen nasıl kazandık maçı?
- Bilmiyorum.
- Puan farkı azalıyor, tepeye doğru tırmanıyoruz, şampiyon olur muyuz?
- Bilmiyorum. Yok aslında biliyorum, devre arasında ne yapılacağına bağlı.
8 Aralık 2008 20:56
erken ın bahsettiği maç beşiktaş ın şampiyon olduğu sene 94-95 sezonunda ankara da ankaragücü yle oynadığımız lig maçı. o zamanlar anadolu takımları kendi sahalarındaki maçlarda kanallarla anlaşma yapabildikleri için maçı atv veriyordu. aykut un 3 golüyle kazanmıştık ve maçtan sonra selim soydan sevinçten ağlamıştı. sanırım maçın hakemi o zamanlar saç ektirmemiş olan bülent yavuz du ve o tuhaf gol kararını da o vermişti. bülent yavuz eski bir asker olduğu için ve ben de şu an askerlik yapan bir insan olduğum için kendisini eleştirmem tsk iç hizmet kanununa aykırı. askerlik sonrası bu "düşük yoğunluklu futbol"u seyrettiğim futbol maçlarını ve seyredemediğim basketbol maçlarının hikayesini bilahare anlatmaya çalışırım.
8 Aralık 2008 22:50
Bahsedilen gol, topun (kale cizgsine paralel bir sekilde)once ust direge, sonra da yan direge carpip sahaya dondugu pozisyonda (kaleye girmedigi halde) gol olarak adlandirilan pozisyon mu? Yoksa o daha mi onceydi? Artik camiada bir bagisiklik olustu, oyle kararlar gorduk ki, neye nasil itiraz edecegimizi bilemez olduk.
Ha bunda, tepede disariya kuzu iceriye kurt bir yonetimimiz olmasinin da etkisi azimsanmayacak kadar cok.
8 Aralık 2008 23:17
Emin degilim ama iki direge carpmadi diye hatirliyorum. Adam vurdu top cataldan dondu, bildigimiz normal direkten donme pozisyonuydu, sut cok sertti diye hatirliyorum.
10 Aralık 2008 05:28
O poziyo Ankarag'nn değil,bizimdi yahu... Maç 1-1'ken galiba Aykut'un şutundan top üst direğe çarpıp bayağı içeri düşmütü. Yan hakem de Bülent Yavuz da golü vermemişti ama Aykut 2 tane daha yazıp maçı 3-2 kazandırmıştı. Golü vermeyen yankemin "eğer Fener kazanamasa vicdan azabı çekerdim" gibi birşeyler söylediğini yazmıştı gazeteler hatta...
10 Aralık 2008 05:59
H.C.T soyleyince kafam karisti, hakli belki, ama Fatih de onaylamis beni, ben bugune kadar hep Ankaragucunun diye hatirliyordum. Ortada bir karisiklik var :) Yalniz bahsettigim macta topun iceri dusmesinden cok top kalenin icindeki direkten dondu tartismasi vardi diye hatirliyorum, ama bir dolu seyi iyi hatirlamadigim icin buna da emin olamiyorum.
10 Aralık 2008 06:19
hah olayi tam hatirlayan birini buldum
http://www.macanilari.com/getir.php?fid=199419951903
hatta buraya kopyalayim yaziyi
ben coculuk yillarindan beri futbol kalelerine merakliydim.. belki de fıfa dan once kalelerin arkasindaki metal uzantilari ben mahalle arasinda maclarda kullandigimiz portatif kalelerde yok ederek fileleri iple baska uzak bir boruya tuturma dizaynini denemistim... topun icerden mi yoksa direkten mi geldigini anlamayla ilgili sorunu cozmustum... hakemlik yillarimda da mactan once sahaya cikar kale direklerini kontrol etmeyi cok severdim... fifa olduktan sonra ozellile yabaci stadlarin kalelerini incelemek bana buyuk zevk verirdi..
mactan once 19 mayis stadina ciktik ben kidemli yardimci hakemim, 2 nolu yardimci hakem ali kunak.. macin hakemi bulent yavuz... gozlemcimizde bedri dolkeles.. ben yine kale direklerini kontrol ederken... ali kunak'a donerek aynen soyle soyledim... ali abi birgun mutlaka bir hakem bu kalelerin arkasindaki metal uzantidan basi derde girecek..ali abi de bana som agizini acma bu macta bir olay yasamayalim dedi. ve gulustuk...
musbakanin ilk yarisinin ortalarinda..ankaraguclu hakan çobanoğlu fenerbahce kalesine bir sut atti.. ve top ust direkten geldi.. ancak ali kunak topun icerdeki metalden geldigini sanarak gol karari verdi... bulent yavuz da karara uydu.. devre arasinda bize net birsey soylenmedi ancak.. bazi kimseler gol bazilarini degil dedi.. cep teleofonu yaygin degil... televizyondan gol olmadigi soylendiginde cok uzulduk ancak.. stattada herkes kararsizdi... hatta gozlemcimiz bile gol gormustu... eger simdiki gibi bipli bayraklar.. iletisim sistemi olsaydi.. gol olmadigini soyleme sansim vardi... sonra fenerbahce maci 3-2... kazandi...
mactan sonra benim mac oncesi uyarim.. hakem toplantilarinda anlatilarak. bu tur pozisyonlar icin. hakemlerden ders cikarilamasi istendi... bu olay sonrasi kesin kararimi vermistim.. turkiyedeki statlardan metal uzanti direklerini kaldiracaktim... ama nasil...
donemin genclik spor genel muduru gazanfer doğu.. arastirmaya acik bir universite hocasi.. kendisine projemi anlattim.. ve beraberce.. turkiyedeki profesyonel maclarin oynandigi butun statlarin ozelliklerini cikarttik... bir yayina donusturduk... ve spor bilimleri kongresi..en iyi arastirma odulunu de kazaninca... tff ve gsgm arastimayi dikkate aldi ve statlardaki kale direklerinin tamami alumiyum olarak (travmaya neden olmasin diye).. ayrica arkadaki metal uzantilar... kaldirildi... amacima ulasmistim...
yani geriye donup baktigimda turk futboluna; hakemlik, amator futbolculuk,antrenorluk, dunya futbol bilim kongresi sekreterligi, universitede ve tff de egitimcilik yaparak epey hizmetimiz oldu... ancak ben en onemli hizmet olarak bu olayin degerli oldugunu dusunurum...
Sürhat Müniroğlu
10 Aralık 2008 07:02
Benim de aklımda tam tersi kalmış yahu... Yanlış hatırlıyor olabilirim,hatta bu kadar kişi tam tersini iddia ediyorsa kesin ben yanlış hatırlıyorumdur:)
Bu arada klavyeyi değiştirme zamanı gelmiş sanırım,tuşlar basmaz olmuş,eşek yüküyle typo yapmışız tek bir yorumda...
16 Aralık 2008 21:11
PVH, Aragones hakkında teknik direktör olarak istemiyorum yazmışsın, Antuda gördüm.
Lütfen Aragones ile ilgili son yazımı oku. Belki benim gibi seninde fikirlerin değişir.
16 Aralık 2008 21:41
Ben antu'da yazmiyorum ki, kullanici adim bile yok. Aragones'i bir kere elestirdim bugune kadar, gonderilmesini de istemiyorum, ozellikle devre arasinda hoca gondermek cok buyuk hata.