Bir Futbol Anlayışı Olarak
"Kezman Oynamasın"


alex ve kezman

Ligin bitmesine beş hafta kalmış, transfer sezonu biteli üç ay olmuş... Takım ligde bolca kaybettiği puanları telafi etmeye başlamış. Diğer tarafta Avrupa Kupalarında tarihinin en başarılı sezonunu geçiriyor, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükselmiş. İki senedir Fenerbahçe gündeminin bir numarası Zico bu dönemde pek popüler değil, özellikle de Avrupa'daki performansının ardından. Köşe yazılarına değil, işte rekor istatistikler haberleri konu olmakta.

Zico'ya saldıramayan yurdum basın emekçisi en fazla talep gören temasını biraz değiştirmek zorunda. Formül bulunuyor... Konya, Kasımpaşa, Kayseri maçları da cesaret veriyor. İlk yarıda kötü futbol oynayan ve pozisyon üretmekte zorlanan Fenerbahçe ikinci yarılar açılıyor. Tesadüf değil ya hep Semih girdikten sonra açılıyor takım, bu pozisyon sıkıntısı yaşayan 11'de de Kezman oynuyor. Yeni konumuz artık Kezman. Son zamanlarda fazla gol atamaması kaymak gibi gidiyor yanında, vurdukça vurulabilir şimdi. Gelin görün ki Semih - Kezman tartışmalarının yaşandığı bu dönemde sürekli kazanıyor Fenerbahçe. Demek bir bildiği var bu Zico'nun diyemiyor kalemler, "Semih mükemmel asist yaptı, futbolcu dediğin böyle olur", "Ligin gol kralı kenarda oturur mu?", "Semih 11 başlasa ilk yarı biterdi maç" yazıyorlar. Fenerbahçe üç, dört gol atarak kazandıktan sonra bile konu Kezman. Maçlardan sonra televizyonda takip ettiğim tek yorum programında Rıdvan'ın konusu da Kezman. Yarım saatlik programın 25 dakikası Semih - Kezman...

Kezman Kezman Kezman diye diye yedek kulübesine oturtuyorlar adamı. Semih başlıyor 11'de ama o oynarken de takır takır gol atamıyor takım nedense. "Semih delikanlı çocuk, o kadar yedek kaldı sesini çıkarmadı" diyorlar. Kezman asi, sinirli olduğu için ilk 11 oynuyormuş, yoksa sorun çıkarırmış, öyle diyorlar. Yani Zico aslında Semih'i oynatmak istiyor ama sırf Kezman'ın gönlü olsun diye oynatmıyormuş. Bir Allah'ın kulu da çıkıp "Yahu birader bir adam ligin bitmesine beş maç kala neden kariyerini tehlikeye atsın, Semih'i oynatacaksa oynatır, sorun çıkaranı da kadro dışı bırakır gider" demiyor. Dört tane maç için kenarda oturan Kezman'ın varlığına ihtiyacımız mı var cidden? Kim neden korksun sorun çıkartacağından? Hem bu sorun dedikleri nedir ki? Kezman takıma striptiz partisi veriyor ve parti sırasında Semih aleyhine kulis mi yapıyor?

Ankaraspor maçı gelip çatıyor, Semih 11 başlıyor maça, Kezman istenildiği gibi kesik yemiş. Son 10 dakika oyuna alınıyor Kezman. Bildiğimiz hırçınlığından biraz daha hırçın. Ayağına indirilen pası ıskalıyor ceza alanında, o topu geri çevirmeye çalışırken penaltı oluyor. Artık gol atmak derdinde, Alex'ten rica ediyor, Alex "tamam at" diyor. Dakika doksan, hırçın bir şut çekiyor, top da onun hırçınlığına uyuyor. Kovaladıklar adam sendeliyor, yavaşlıyor, yakalamak üzereler. İki dakika sonra maçın bitmesine saniyeler kala gol yiyoruz, şimdi adam yuvarlanmış, yerde yatıyor. Vurdukça vuruyorlar, yetmiyor bir daha vuruyorlar. Bir de şampiyonluğu kaçırırsak vurmak da yetmeyecek, darağacı hazırlanmış bekliyor. Altındaki tabureye tekme atmak için sıraya girmişler.

Saldırı üzerine analizle bu kadar yapabiliyorlar. Kezman gidecek "Semih bu takımın forveti mi?" gibi 20 senelik kalıplarını raflarından indirecekler. Başka bir forvet alınacak, üç maçta gol atamayacak, "Semih neden kenarda" diyecekler. Yok, hayatımda hiç öyle "Hep destek tam destek, biz sahip çıkmazsak kim çıkar" mantığıyla sağda solda yazılan üç beş eleştirinin takımı baltaladığını iddia etmedim ama son senelerin en başarılı takımı hakkında iki oyuncu dışında daha elle tutulur bir şeyler konuşulabiliyor olması gerek diye düşünüyorum. Sonunda el ele başardılar konuşa konuşa. Kezman artık eli ayağı titreyerek vuruyor toplara.

Yukarıdaki kısmı Denizli maçından önce yazmıştım. Denizli maçı yazdıklarımı daha da net ortaya çıkardı. Kezman'ın istediğimiz formu yakalayamadığı gerçek. Fakat mesela en fazla sayıda Fenerbahçe taraftarının bulunduğu antu forumlarında Denizli maçı başlığına bakın. Kezman'ın boş kaleye kaçırdığı golle başlıyor, maçın sonuna kadar Kezman - Semih. Binlerce insanın bu kadar kolay, bu kadar boş argümanlarla yönlendirilebilmesine şaşıyorum, noktalama kurallarını bile bilmeden bunu başarabilenleri takdir ediyorum. Denizli maçında Alex de bomboş kafayı auta vuruyor, Aurelio dokunursa gol yapacağı pozisyonda dokunamıyor, dakika 74'te bu sefer Semih bomboş kaleye atamıyor ama sadece Kezman konuşuluyor. O da kaçırabilir, attığı gol güzeldi istekli oynadı denilemiyor. Hele bir de zamanında "bu takımdan gitsin Kezman" yazanlar var ki emin olun sahadeyken Kezman gol atsın istemiyorlar. 11 kişinin oynadığı oyunda başarıyı ve başarısızlığı tek kişiye indirgeyebilen zihniyetin hata yaptım demesi veya abarttım demesini beklemiyoruz zaten. Fakat kanatlar işleyince keyif veren futbolu, maç içindeki dinamik taktiği, Kazım ve Uğur'un ekstra katkısını, defansın mükemmel performansını bile konuşamayacak kadar körsen ve otomatiğe bağlamış makine gibi Semih - Kezman'dan başka bir şey bilmiyorsan konuşma be arkadaş, yeter artık konuşma... Maç rahat ve güzel bir oyunla 4-1 bitti, tonla gol kaçırdık, bunlara rağmen bakalım bu hafta kaç gün Kezman-Semih lakırtısı dinleyeceğiz.


1 comments:

  1. aethewulf dedi ki...

    ve şimdi şunu düşünelim, hafzanallah kezman o golü atamasaydı ve maç 3-1 bitseydi ne olacaktı? işte o zaman gökkubbe çökecek, medya imparatorluk imparatorluk gökten yağacak ve hepimizin kafasına punto punto bağıracaktı: kezmandan bir halt olmaz.

    yalnız harika bir gol olduğu için değil, akıl sağlığımızı koruduğu için de gole şükretmeliyiz, belki bu gol "skor yazarları" gegevesine bir fasıla olacaktır. belki böylelikle, ilk kez, şunu duyacağız: fenerbahçe çok çok güzel oynadı ve işte ondan kazandı.

    beyler bayanlar bunun adı:

    multimedya kapak!

Yorum Gönder