Spor Medyası Pasajında Sesi Büzüşesiceler



Dün geceden beri Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan dört bir yana yayılan Fenerbahçe ateşi konuşuluyor. Sarı meleklerin kazandığı Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası'nın ardından camiaya doyasıya kutlama yaptırmamaya yemin etmiş gözüken bazı tipler, hiç yoktan ortalığı bulandırdı, canlar yaktı.

İletişim çağı / sosyal medya sağ olsun; düzenin çanak yalayıcıları ve onların halka sunduğu haberler "tek bilgi alternatifi" olmaktan çıktığı için, artık kitleleri aydınlatmak biraz daha kolay.

Ama yine de en ufak bir bilgi kırıntısına / muhakeme yeteneğine sahip olmadan ekranlara çıkan, makyajın altında görünmez sandığı için "bin yıllık klişeleri" ekrana dökenler var ki evlerden ırak.

İşte bunlardan bir tanesi de NTVSpor'un kerameti kendinden menkul spikeri Dilara Gönder hanımefendiymiş de haberimiz yokmuş.

Dün gece yaşananlara (her koşulda "bunlar it kopuk" gözüyle bakılan taraftar kişilerden bin kat daha muteber olan) sporcular bile çok sert tepkiler verirken, Dilara Hanım "Olayları çıkaran taraftar ya da polistir diye ayırmamak gerek. Her olayın iki tarafı var birbirini ateşleyen" buyuruyor.

Bu, tek başına "Fetavayı Dilara Gönder Efendi" kitabına konacak cümleyi sarf ettikten sonra (başta Fenerbahçe'nin pasörü Naz Aydemir'den olmak üzere) gelen seri tepkileri görünce kaz kendiliğinden çevrilmeye başlıyor.

Önce "Orada değildim sadece arbedeyi gördüm yani sadece taraftarı suçlamıyorum fakat şiddet görüntüsü bile artık bunaltıyor" şeklinde bir "Çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler" tiradı sergiliyor.

Ama bu cevapta Naz'ın "Bizim otobüse vurmalarının cevabını kim verecek?" şeklindeki sorusuna yanıt yok.

Nitekim cevap az sonra "Bir halt ettik ama dur bakalım nereye varacak sonu" tınısında bir tempoyla geliyor:
"Siz öyle diyorsanız da öyledir. Ama taş atmayı yine de kabul etmiyorum. Hataya hatayla karşılık vermek bu"

Birincisi, tam manasıyla 'durduk yere' gazla, jopla, sopayla, taşla, bilumum alet edevatla, ana avrat yedi sülale söverek gelen bir polis kitlesine karşı "Memur bey, şuraya vurmadınız. Lütfen es geçmeyiniz" diyerek öbür yanağın çevrilmesi tavsiye ediliyor. İkincisi ve daha önemlisi ise burada Naz'ın sorusuna yanıt yok. Cümlenin kuruluşundan, sporcular Bakü'den gelirken ceplerine taş doldurmuşlar da ilk fırsatta polise fırlatmışlar zannı çıkıyor.

Naz Aydemir, olayı yerinde yaşayan birisi olarak Dilara Gönder hanımefendi gibi işkembe-i kübra müessesesini kullanmadığından, mantık silsilesi içerisinde açıklamalarına devam ediyor:
"Atkı vermek isteyen bir taraftarımızın tartaklanmasıyla başladı her şey. Gözümüzün önünde oldu. Kimse bir şeyi körüklememişti"

Dilara Hanım, artık baltayı taşa vurduğunu anlamış durumda.

"Hümanizm - Popülizm - Allah devletin polisine zeval vermesin" üçgeninde bir taşla bir kaç kuş vuracağını ve sorumlu yayıncılık ilkelerini yerine getireceğini düşünürken içine düştüğü cendereden kurtulmanın yolunu, kendisine hak verenlerde arıyor ve retweet coşkusu yaşanıyor.
"İşte burası Türkiye şiddete karşıyım kimden olursa olsun dersin sana da tepki gösterilir @dilaragonder" diye sevimli bir hayran kıssası geliyor.

Ama tabii sosyal medyanın duru durağı yok; acı henüz taze. İnsanlar sinirlenmeye devam ediyor. Dilara Hanım artık bu sinir vaziyetlerinin ortasında, en hassas duyguların insanı:
"Fenerbahçe düşmanı diyenlere son cevabım; gerçekten bu kadar öfke dolu musunuz? Bacağımı kırmak isteyen var. İnanamıyorum tepkinize" deyip, toplum olarak cinnete ne kadar yakın durduğumuzu vurguluyor ama hâlâ kendi bilgisiz fikir yürütmesi yüzünden insanların ne kadar incindiğinin farkında değil.

Ve bir süre sonra (bizzat o saçma sapan polis şiddetinden nasibini alan Fenerbahçe yöneticisi) Hakan Dinçay tarafından kendi kanalında kınamaya maruz kalınca, çıkıp canlı yayında özür diliyor.

Bitti mi? Bence hayır; asıl burada başlıyor.

Omuz omuza olmaktan büyük şeref duyduğum, muhabbetlerinden yüksek keyif aldığım bazı ağabeylerimden ve kardeşlerimden, bu süreç sonunda, ayrıldığım bir nokta var; "Özür dilemek erdemdir" cümlesine kesinlikle katılmıyorum.

Dilenen özrün erdem seviyesinde durması, ancak kabahatin boyunun küçük olması kıstasına bağlıdır. Dün orada kafa, kol, bacak ayırt edilmeden üzerine saldıran kitlenin içerisinde ölen birileri olabilirdi.

Hiç olmayacak bir anda, adeta 'Biraz da biz adam dövelim. Bunlar nasıl olsa futbol taraftarı değildir. Voleybol seven adamlardan ne olacak' kafasıyla yapılmış böyle izansız ve 'takım otobüsüne kadar sıçramış' bir müdahalenin arkasına "ama" kelimesini eklemek, basit bir özürle hoş görülemeyecek kadar büyük bir terbiyesizliktir.

"Kampanyalar yapalım. Dilara Gönder'i işinden edelim. Sürüm sürüm sürünsün" diyen yok elbette ama akıl baliğ bir insanmış gibi davranıncaya kadar sadece işini yapması, haberlere yorumunu katmaması iyi olur.

Şu zulmün binde birini görse, bütün kazandığını psikoloğa yatıracak tiplerin, 'güzel kadın' kontenjanından çıktıkları televizyon kanallarında ahkam kesmeyi kendilerine hak bilmesi başlı başına bir komedi.

Dilara Gönder, Avrupa şampiyonluğunu ülkeye getirmiş kadın sporcuların otobüsüne ve sabaha karşı onları karşılayan taraftarın üzerine saldıranları 'kendi ezberinden' mazur göstermeye çalışarak zulmün bayrağını göndere çekti.

Ülkenin dört bir yanında görülen sığ bir bakış açısına da destek verir mi acaba kendisi?

Hani bir 'Tecavüzü kimse desteklemez ama bunun olma ihtimalini bilen bilinçli kadın da olayı körüklemez' vardır. Ne kadar da benziyor kendisinin tespitine değil mi?

Kafa aynı kafa işte. Ve bu kafa özürle falan temizlenmez.



16 comments:

  1. jbck dedi ki...

    "Ama"dan sonra söylenen hiçbirşeyin anlamı yoktur, bıktık bu tarz cümlelerden. Şiddet görüntüsünden bunalmış hanımefendi, acaba sadece görmekle kalmasa bir de tecrübe etse fikri değişir mi? Biraz gaz yese, cop yese, gözaltında elleri kelepçeliyken dayak yese, tehdit edilse, taciz edilse hala mazur görür mü polis şiddetini?

  2. @ramon1907 dedi ki...

    'güzel kadın' mı?
    yok artık güzellikle olacak iş değil, o bence hıncal'dan toripllidir. #liselimedya dan oıması da muhtemeldir. yürüyedur liseli medya

  3. Cengiz dedi ki...

    açıkçası twitter'da şurda burda bayağı ses getirmiş bir olay olmuş ama şahsi kanaatim şu ki medyada kasıtlı olduğundan kimsenin şüphesi olmayan yayınlar yorumlar dinledik izledik ve onlara bile bu kadar tepki gösterilmedi ama şimdi spiker bir kızcağızın yaptığı bir gaf tt oluyor. bu açıkça bir canlı yayın gafıdır ve tam bilgi sahibi olmadığı konuda yorum yapmıştır. hatalı davranmıştır, üstelik sonradan dilediği özür de kabahatini örtecek kadar samimi değildir. ancak polisin dün geceki müdahalesini ıskalayıp aptalca bir hata yapmış olan bir spikere tüm öfkeyi kusmak da eşeği dövemeyen semerini döver misali oluyor.

  4. akula dedi ki...

    birazcik onuru varsa kendi gider ,istifa eder zaten

  5. Ayabakan dedi ki...

    Banu Güven, Mirgün Cabas, Ruşen Çakır, Nuray Mert, Emre Kongar, Can Dündar... Kenan Onuk
    Spor gecesi: -bizi- izlediğiniz için çok teşekkür ederiz.
    Densizler!!!

  6. TolgavOz dedi ki...

    Cengiz'e katiliyorum, özrünü samimi bulmasaniz bile daha bu ülkede hala kendini hakli yerine koyupta bir gram özür dilemeyen adamlar var...Say say bitmez! Ayrica hakkinda iddialar oldugu için ayni gece Telegol'e baglanip ayar veren Fatih Terim kadar olamadi hiç bir yöneticimiz! Ancak resmi siteden kinarlar.

  7. Zamane Delisi dedi ki...

    Kadını karakolda evire - çevire dövüp olay basına yansıdıktan sonra, "ama kadın konsomatristi" diye açıklama yapan emniyet kafası ne kadar sağlıklıysa, bu kafa da o kadar sağlıklı işte.
    Tüm yazı gediğini bulan taş gibi.

  8. Adsız dedi ki...

    @TolgavOz - Zaten bağlanmasınlar telegole. ne işleri var öyle kötü niyetli bir sirkte?

    @Cengiz - Katılıyorum. Bu kız kötü niyetli değil, seviyesi bu sadece. Farklı bir zihniyette, belki Fenerbahçe sempatisinden de yoksun, ama zorlama bir tepki değil onunki, sığ hayat görüşünün doğal bir refleksi.

    Asıl kötü niyetli, bilinçli zarar veren orospu çocukları var, hormonlu kafalarıyla, suratlarına yansıyan ruh çirkinlikleriyle, sarı bıyıkları sarı dişleriyle saldırdıkça saldıran kompleks yuvaları var. Onlar dururken bu kıza bu tepki yersiz. Bence konuyu uzattıkça kazanılan başarıya bizler de gölge düşürüyoruz.

    Yönetimden ya da bu işlerin ehli Fenerbahçelilerden ricam Sarı Meleklerin MAA döneminden bu yana kupaya giden macerasını çok güzel, samimi bir belgesele toplayıp, bu başarının hak ettiği pozitif ilgiyi görmesini sağlamasıdır. Bu başarının marketing i doğru yapılmalıdır.

  9. gumgumok dedi ki...

    Sorunun temeli burda güzellik kontenjanından girmiş olması, bilgisizliği, fenerbahçe düşmanlığı falan değil bence de.
    Fenerbahçeli(!) arkadaşlarımdan bile "polis durup dururken vurmaz" yorumunu alıyorum. Bu Türkiye'nin genel bir sorunudur. Yazıda da bahsedilmiş, devletin kutsal, kolluk güçlerinin de kutsal fedailer olarak algılandığı bir yerdeyiz.
    Hrant'ın katiliyle fotoğraf çektiren polis terfi alıyor. 1 Mayıs'ta kafede oturmuş bir adamı döven polise bir yaptırıp yok. Festus Okey'i öldürenleri tüm teşkilat koruyor. Hamile bir kadını tekmeleyenlere karşı, hamile kadın suçlanıyor. Hopa'da polisin öldürdüğü adama rahmet dilemeyi bırakın, bana ne diyen bir başbakan var. Milletvekili yumruklayabilecek kadar güçlü hissediyor artık polisler kendini.

    Ve bunların tümü devletin kutsallığı, dokunulmazlığı altında haklı görülüyor. Birkaç taraftar dayak yemiş, çok mu? Nasıl olsa bişeyler yapmışlardır. Dilara Gönder de, buna izin veren, zihniyetini otoriteye teslim etmişlerden sadece biri.

    Özür, düşüncesinin değiştiği anlamına gelmez. Ama en azından bu tepkiler özellikle basında, gözönünde olan birinin daha dikkatli olması gerektiğini öğretir.

  10. cengo dedi ki...

    Bu bayanın yaptığı terbiyesizlik tamam da arkadaş yönetim niye hiçbir şeye sesini yükseltmiyor ya? Lan bi tepki koyun, şu takımı yedirmeyin leş kargalarına yeter be arkadaş. Arkanızda 20 milyondan fazla insan var neyden çekiniyorsunuz?

  11. Mattt dedi ki...

    3 temmuzdan sonra Fenerbahce tamamiyla degisti, ozellikle taraftari bambaska bir boyuta gecti. Hersey bir kenara, sevginin gucunu ve direnisini sadece bu ulkeye degil tum dunyaya gosterdi. Fenerbahce, Aziz Baskanin yonetimi ve yonetim kurulumuzun bilincli ve profesyonel bir disiplinle calismanin meyvesini10 yil icinde avrupanin en iyilerinden biri olmakla aldik. Bunun teyidini ise Ingiltereden, hollandadan gelen grup grup spor uzmanlarinin klubumuzun 10 yil gibi kisa bir surede boylesine buyuk bir sicrama yaptiran yonetim anlayisini analiz etmek icin gelmeleri degilmidir. Katar prensinin hayalindeki klup Fenerbahcedir! Yada yabanci bir memleketin milletvekili cikagelir sportif iliskilerimizi gelistirelim diye klubumuzu ziyaret eder, sebebi ise Fenerbahcenin buyuklugudur!

    Bu buyuklugun harci sadece ve sadece sevgidir! Bu oyle bir sevgidir ki atadan kalmadir genlerimizdedir. Bizim dedelerimiz an geldi cubukluyu giyip sahalarda savasti, gece oldu kayiklarla top tufek tasidi tan agardi cephelerde savasti.
    Ulkesi icin savasti, ozgurlugu icin savasti, sevgisine olumu bagladi ve yine savasti. Insanin fitratindan dolayi dedelerimizin nenelerimizin butun yasam tecrubeleri bize sevgi ve onur basligi altinda genetic olarak aktarildi. Bu onurlu insanlarin torunlari su an 2.ci savasini veriyor, dedelerinin nenelerinin izlerinden giderek ve sadece sevgiyle!!

    Ama bugun etinden butundan baskaca bir seyi olmayan kici kirik biri cikar Fenerbahce taraftarina sevgisiz der ve kafasinca neyi ima etmeye calisiyorsa, igneli bir sekilde bunlarin arasinda (tarfatar ile sari melekler) ozel bir bag var diyerek her ne ise bir seyleri killandirmaya calisir, aklini bokuyla yemis kari. Anlamadim ki saka mi bu?!… piyasa yapiyor olmalisin, nasil olsa bu ulkenin bir gunah kecisi var… yoksa imajiner dunyanda cok mu sevgisiz kaldin canim!?

    Aloooo, bu takim avrupa sampiyonu olarak geldi ve her zamanki gibi taraftari yine yanindaydi.
    Bu sevgiyi, sevgisiz kalmislara nasil anlatabilirsin, sahip olamadiklari bir seyin tadini bunlara nasil tattirbilirsin?!

    Biz, tirnagimizla disimizle sevgi ve emekle bu imparatorlugu kurarken yoneticilerimize insaatcilik yapiyor dediniz ve bugun tvlere cikip Fenerbahce bu modern tesisleri sayemizde kazandi diyemezsiniz, hakkiniz yok buna, hadi ordaannn arsiz herifler!!

    Basbakaniniz, bu takimin Avrupa Sampiyonlugunu kutladi da bizmi gormedik duymadik?! Ama elbette, Avrupa Sampiyonlugundan cok daha onemli birsey var bu memlekette: bir lig macinda Fenerbahce ile berabere kalmis olmak basbakaninizdan tebrik telefonu almayi hak ettirir.
    “fattihciim, Fenerle berabere kalmissiniz tebrik ederim…
    yaa sorma basbakanim aslinda yenicektikte saracoglu buyulu oldugu icin cinler kale diregini yamultmuslar”
    Tayyip bunun onlemini almak icin egitim yilina +1 eklemeli… sistemde degisiyor tam zamani iste.
    +1 yilinda, gelecek nesillere “Cinni Ilimler: cin ilimlerine giris, cinni yonetim ilimleri ve metodlari, cinni sosyal iliskileri, cin ve insan topluluklari hukuu…” gibi ilimlerde ogretilmeli. Nasil olsa trt’nin muazzam bir alt yapisi var, cinni egitime gorsel olarak katkida bulunabilir, nasa’dan bilim insanlari brifingler verir, falan filan iste.

    Ote yandan Fenerbahce Avrupa Sampiyonu olmus! Ne tebrik etmesi kutlamasi… taraftarlarina, otobuslerine tas atin yumruk atin gaz atin, cocuklarin kolunu bacagini kirin, hatta telsizlerinizden kursunda sikabilirsiniz diye emir de verin!
    Bittiler artik, taraftara aleni bir sekilde saldiriyorlar, direnci kiramadilar, ve hazmedemiyorlar bu yuzden taraftara saldirmaya basladilar cocuklarin kollarini bacaklarini kirarak yoksa hircinliklarinin saldirganliklarinin sebebi nedir?!

    Ellerinde Bizi ve Aziz Baskani suclayacak hicbir seyleri yokk… birakmayin ve Yuklenin!!!

  12. minisker dedi ki...

    Bu blog'u takip eden biri değilim, zaman zaman taraflardan biri ne düşünüyor acaba diye göz gezdiririm ve çoğunlukla da katılmam burada yazılanlara. Bununla birlikte şu sözüm ona "entelektüel" uslüpla, alıntılarla, ılımlı görünmeye çalışıp eleştirinin düzeyini kaçıran yorumlarınızla bir hayli rahatsızlık verdiğinizi bildirmek isterim. İçi dolu görünüp tamamen fanatizm duuygusuyla bezenmiş yorumlarınızı internet gibi herkese açık bir ortamda dile getirmeseniz daha iyi olur kanaatindeyim. Eleştirdiğiniz tavırlara, kılıç gibi keskin çıkışlara aynı şekilde karşılık vermek çatışmaları daha da uzatır diye düşünüyorum.

    Saygılarımla

  13. fatih dedi ki...

    @minisker "internet gibi herkese açık bir platformda dile getirmeseniz daha iyi olurmuş", ey allahım nerde dile getirelim kırlara çıkıp bağırarak mı ? rahatsızık veriyorsak okumazsın olur biter hayret bir şey ne adamlar var yahu

  14. aethewulf dedi ki...
    Bu yorum yazar tarafından silindi.
  15. aethewulf dedi ki...

    ahaha bir de saygılarımla diye bitirmiş.

    "sözüm ona entellektüel üslupla, ılımlı görünmeye çalışıp, eleştirinin düzeyini kaçıran yorumlarıyla bir hayli rahatsızlık veren" birilerine niye saygı duyuyorsun ki? bunlar nasıl bir saygıyı hak ediyor ki tapu kadastro genel müdürlüğüne dilekçe yazar gibi arz ederimle, saygılarımla bitirmek zorunda hissediyorsun kendini? birine sunturlu hakaret ettiğin zaman da "saygılarımla" mı diye bağlıyorsun cümleyi?

    şekil şemalin de ötesinde "internet gibi kamuya açık yerlere yazmayın" ne demek? entellektüelliğin sosuna, özgürlükçülüğün zerresine kapılmamış, koskoca bir faşizan zihinle "yazılarınızı okuyorum, katılmıyorum, neden katılmadığımı ve yazılarınızda neyin yanlış olduğunu objektif gerekçelerle açıklayabilecek melekelere sahip olmadığım için türlü çeşit benzetme ve "entellektüel soslu", "fanatik" kelimelerinden üretilmiş şablonla tasvir edeceğim, bunun sonucunda da sizden FİKİR VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ, KAMUYA AÇIK BİR ŞEKİLDE KULLANMAMANIZI rica edeceğim ne demek?" Babanın malı mı lan internet? internete yazmayın ne demek? beğenmediğin düşünceleri otomatik olarak yasaklamak, yok etmeyi meşru gören zihninin neresini hangi şablon eleştiriye sığdırayım? illa ki nazi misin, manyak mısın, mobutu sese soko'nun kankası, kim jong il'in pazarcısı mısın diye mi soralım?

    şimdi beğenmediği düşüncelerin internette yazılmasına tahammülü olmayan bir zihnin ayaklı timsali senin yazdıklarını esas alarak kendimizi "haklı" eleştiriye maruz kalmış gibi hissedebilir miyiz? sen buraya gelip de yazdığını okuyan iyiniyetli üçüncü şahısların "aaa ne doğru demiş çocuk panpa" diyeceğini mi sanıyorsun? Basbayağı karşıdakine hakaret edip saygılarımla bitirecek kadar cümle bütünlüğü olmayan, beğenmediği fikirlerin de yasaklanıp yok edilmesini isteyen bir andavallık anıtı olarak burada yükselmenden başka hangi sonucu şu blogun okuyucuları çıkaracaklar? Başka hangi sonuç var ki çıkarılacak?

    İnternetin en güzel tarafı şu, beğenmiyorsan zorla gelip de evde bilgisayarına oturup, browserı açıp, papazincayiri yazıp, bu siteye girip, kafanı sabit tutup buradaki herhangi bir yazıyı okuyup, sonra yorum gönder bölümüne yazı yazmaya zorlayacak hiçbir irade yok. Senin seviyenden ifade edeyim, internet gibi kamuya açık bir yerde illa ki bu noktaya gelip de burada 0-6 yaş "beğenmediğim için yok olmasını istiyorum annea" düşünceni sunmak zorunda değilsin, hatta geçtim zorundalığı, tam da bunu yapmamakla mesulsun. Sonuç? Entellektüel sossuz yazayım hazmı kolay olsun, işte kapı işte sapı. Hadi iyi yolculuklar.

  16. minisker dedi ki...

    Buraya kadar okuma zahmeti gösterip bir hayli "saygılı" uslüpla verdiğiniz cevap, içeriğiyle karakteriniz konusunda ipuçları veriyor olsa da saygıda kusur etmemek gerekiyor. Kaldı ki karşındakine her durumda saygılarımla diye hitap etmek entelektüelliğin sosuna birazcık banmış herhangi bir kişiye yakışır bir davranış olur. Lakin "lan, manyak, andaval" gibi hitapların ötesinde itiraz edeceğim nokta şu ki değinmeye çalıştığım nokta yanlış anlaşılmış sanırım. Olay kendi gözlüğünüzle bakıp, cümleyi bir başka şekilde okuyup çevirdiğiniz "beğenmediğim için yok olmasını istiyorum annea" değil. Olay tam da verdiğiniz cevabı da kapsayacak şekilde kullandığınız uslüp. Bu, kendini taraf hisseden kişiler arasında çekememezliği ve en ileri raddesinde nefreti körükleyecekken (cevabınızı da kapsayan) yazılarınızdaki uslübü eleştirmiştim yoksa fikirlerinizin, yazılarınızın varoluşunu değil. Hala kendi gözlüklerinizle okumaya devam edecekseniz yine de saygılarımla sayın aethewulf.

Yorum Gönder