Güzel Bir Gün
Nasıl özlemişim Fenerbahçe’yi. Samimiyetle söyleyeyim, bu milli maçlar beni heyecanlandırmıyor. Özellikle Bosna maçında bir futbol maçını izlemekten kaynaklanan doğal bir adrenalin bile hissetmedim. Boş, bomboş, kesinlikle anlamsız bir top depikleme oyunu gibiydi. Üstlerindeki formaları çıkartıp örneğin bir Rusya Sırbistan maçı olduğunu hayal ettiğimdeyse içimi öyle bir sıkıntı bastı ki Acun Ilıcalı ile Var Mısın Yok Musun izlemek istedim.
Tabi delirenler, kendinden geçenler vardır. Objektif blog yazarı ve futbol yorumcusu olsaydım, herhalde bir Colo Colo – Palestino maçı kadar çoşabilirdim. Bu gibi hallerde objektif blog yazarı olmak inanılmaz bir şey olmalı. Colo Colo – Palestino maçında heyecandan tırnaklarımı yediğimi, ellerimin titrediğini, futbol aşkıyla yana kavrula Mecnun’a döndüğümü düşünüyorum, abi daha bunun Real maçı var, Barcelona maçı var, “İşte Premier League bu” var haftasonu kasırga gibi, fırtına gibi geçer herhalde, hafta başına işe gittiğimde “yumruk yedim, çılgına döndüm ben” diye ofiste otururum.
Objektif değilim. Bunun da bir avantajı var, nasıl özlemişim Fenerbahçe’yi. Bunlar sahaya bir çıktılar, dedim ki of be of, Boğaza bakar gibi, buz gibi bir rakı koymuş gibi, çıtırdamış bir lüferi hüpletir gibi seyre daldım. Bursalı çocuklar var, üstlerinde Bursa forması, bir iki tatlı velede bakıyorum, sonra hop Alex’i görüyorum, diyorum ah be abi, o sahalara ne güzel gidiyorsun, o yeşil çimler ayaklarının altında nasıl hoş duruyor, başla resitaline de kulaklarımızın üstünde tepinen davlumbaz derbinin pası gitsin.
Dur bak bu noktaya bir geleyim. Bu derbi maçı izledim. Bir bok anlamadım. Bir kere bir derbi maçta Sabri susmaz. Susuyorsa derbi değildir. O ne lan. Sabri bile gereksiz agresiflik yapmıyor. Neredeyse anaokulu halısahaya gitmiş gibi, böyle bir uhuvvet çökmüş herife. Allah’tan şu Ramazan günü Mustafa Sarp kafayı atıp sarı kartla sıyrıldı da “Hah bir Galatasaray derbisi” dedirtti. Franco ceza sahası dışında topu eliyle itekleyince de tam oldu. Biraz derbiye benzedi maç. O neydi lan öyle, stres yok gerilim yok, bomboş defansın ortasında leblebi gibi topa vurup sayı toplamalar, bonus çıkmış gibi gelen goller.
Bursa Fener maçı daha iyi. Bir kere Fener var. Fener varsa maçta bir heyecan var, bir olay var. Bursa taraftarı da bunu biliyor olacak ki, maçın başındaki nazik karşılamaları maç sırasında da tezahürat olarak geri döndü.
Ama resitali gene Kaptan yaptı. Alex, abi bak açıkça söylüyorum gel panellerde konuş, Bienal’e katıl, Louvre da sergilen. Öylesine gol atılır mı? Başkalarının topu taca atamayacağı yerde Kaptan gol yapıyor, üstüne de bir ufak koyup bitiriyor, yanında da kalamarı iyi ediyor. Birileri, onu dağla, bayırla, odunla, kalasla karşılaştıra dursun, o dağdan Mount Rushmore çıkartıyor, bayırı sürüp organik tarıma geçiyor, odunu kalası da şömineye sokuyor.
Sahada Çubuklu varsa, dünyada hala güzel şeyler var demek, yoksa objektif yazarlar ve bitmeyen “Fener pozisyon bulamadı ki” geyikleri.
15 Eylül 2009 00:34
Sanırım sen futbolu değil, sadece Fenerbahçe'yi seviyorsun.. :)
15 Eylül 2009 00:55
futbol oldu mu seviyorum gerçekten. bak onu anlatayım, geçen stoke city chelsea maçını izledim, bayağı iyiydi. gs - bjk maçından daha güzeldi.
ama fenerbahçe hepsinden güzel. sinirlenirken de, sevinirken de bir manası var. chelsea gol attı mı attığı kadar, fener atarsa başımın üstünde yeri var.
15 Eylül 2009 02:04
Abi bunlarınki derbi değil danışıklı dövüş alıştık, artık midem bile bulanmıyor !!! Varsa yoksa herşeymiz Fenerbahçemiz...
15 Eylül 2009 04:21
milli takım çoktandır 'mesele' takım benim için. hatta geçen yaz bu yabancı ellerde türk çocukları okula gitmek istemiyor çünkü arkadaşları dalga geçiyor diye duyduğum için milli takım kazansın istemiştim. yoksa umrumda bile değildi. estonya maçını izlemedim bile. bosna hersek maçı sırasında baktım yanina wickmayer' in maçı var, onu seyretmeye dalmışım.
belki diyorum, belki göğsünde ortası ay yıldız kırmızı kuşaklı beyaz forma olsa, fatih terim ve bir kaç futbolcunun takımla ilişiği kesilse... benimki boş bir iyimserlik mi yoksa?
o topa girmeyeyim istiyorum her defasında ama olmuyor. biz oyunumuza bakalım diyorum, bambaşka oyunlar var ki gözümü alamıyorum.
baros geliyor mesela aklıma; dakika on küsür olmadan birilerinin formasında tutarak bir adım geriden eşlik ediyor ona. sonra birden bire mustafa sarp' ın neden galatasaraya transfer edildiğini anlayıveriyorum. meğer adam 'haci ekolü' ndemiş.rakibe attığı kafadan daha fazlasını bekliyorum ondan da. pekala hakeme tükürebilir,ayağına basabilir. yalnız o kadar öfkelenmişken indirmeliydi o yumruğu. franco' nun müdahalesinin dışarıdalığını beraber maç izlediğimiz galatasaraylı arkadaşıma yeminler ettiğim halde anlatamadım ki burada ne yapayım.
sonra fenerbahçe oluyor her yer ve her şey. nasıl korner bayrağının yanında bir futbolcunun peş bölgesini rakibine dayayıp zaman geçirmesini fenerbahçeli bir oyuncuya yakıştıramıyorsam, hakeme yaptıklarını da yakıştıramıyorum. hakemler bir şekilde motive olmuş 'ben fenerbahçe maçında şunları yaptım' ı cv sine eklemek derdinde, rakipler tatlı- sert oyunu şiar edinmiş.
ama yine de güzeliz be. hem de çok güzel. alex' in topu köşeye bırakışı güzel.trübüne koşması güzel. ve birden unutuveriyorum sercana değil de luganoya gösterilen kartı, maçların ve maç sonlarının çirkin adamı ali tandoğanı, hakemi. dedim ya alex güzel.deplasmandan dönüş güzel.
ve bu yazıyı okuyunca anladım ki, taraf olup objektif olamamak güzel.
15 Eylül 2009 10:36
Yahu ben bu konuda yine fever pitch'den asirma yapacaktim ama konuyla ilgili kismin hangi bolumde oldugunu unuttum, bulamiyorum. Bir dahaki okumaya artik.
15 Eylül 2009 11:43
konu başka aslında ama arada bir dile getireyim dedim. maçta staddaydım. fenerbahçeliyim ama Bursa'da oturuyorum. Arkadaşlarım bursasporlu olduğu için hemen fenerbahçe taraftarının yanında bir yerde seyrettim maçı. ( bursaspor tarafında )
Fenerbahçe seyircisini ilk defa bir deplasmanda izledim ve gayet performanslı buldum. başından sonuna kadar desteklediler takımımı. Fakat koltukları niye söktüler inanın anlamadım çünkü yanlarındaki tribün bağıran çağıran bir tribün değil. durup dururken galeyana geldiler. bu da böyle bir anım olsun hem de objektif olsun.
16 Eylül 2009 10:12
Keyifle okudum