Mehmet Ali Aydınlar: Bir Tutarsızlık Portresi



Dün müstafi Federasyon Başkanı M.Ali Aydınlar’ın açıklamalarını 32. Gün’de hep beraber dinledik. Yine birbirinden veciz tutarsızlıklarla dolu bir saat yaşattı bize sağolsun. Bu kadar tutarsızlık İkizler burcu kadınında bile yok.

Yalan söylemeyi beceremem diyen M. Ali Bey daha ilk soruda Federasyon Başkanlığı sürecinde Başbakanla sadece aday olduktan sonra istişari nitelikte bir görüşme yaptığını belirtti. Bir kere bu külliyen yalan. Haluk Ulusoy sonrası bütün federasyon seçimlerinde Başbakan’ın işaret ettiği adayın Federasyon Başkanı olduğunu bilmeyen yok. Dolayısıyla kendisinin seçim sürecinin Başbakan’ın icazetiyle olmadığını düşünmesi tam anlamıyla komik.

Hemen ardından Aydınlar Uefa tarafından Yunanistan’dakl şike soruşturması kapsamında Olympiacos Volou ve Kavala’ya Yunanistan Futbol Federasyonu ve Tahkim Kurulu kararının ardından soruşturma açıldığını, ulusal federasyonun puan silme cezasından çok daha ağır olan 3 alt lige düşürme cezası verildiğini söyledi. Şimdi Aydınlar’a bu konuda kim bilgi verdi bilmiyorum ama olayın manipüle edildiği ve Aydınlar’ın sürecin başından bu yana Uefa sopasını ne kadar içselleştirdiğinin göstergesi bu örnek.

Doğrusu şu : Yunanistan Futbol Federasyonu bu adı geçen iki takımı küme düşürme kararı verdi,Yunanistan Tahkim’i bu kararı bozup eksi puan cezasına hükmetti, ardından Uefa Avrupa Kupalarında mücadele ettiği yani kendi organizasyonuna temizim diyerek katılan ama temiz olmadığına ulusal federasyonun karar verdiği Volou hakkında soruşturma açtı ve ve 3 sene men cezası verdi, Yani Uefa Aydınlar’ın saçmaladığı gibi Volou ve Kavala hakkında üç alt lige düşme kararı falan vermedi. Bu kararı bu kulüpler eski yöneticileriyle organik bağlarını kesmedikleri gerekçesiyle Yunan Hükümeti aldı ve kulüplerin lisansını iptal etti. Uefa Kavala Avrupa Kupalarında oynamadığı için doğal olarak Kavala hakkında herhangi bir disiplin soruşturması açmadı.

Aydınlar saçmalamalarına devam edip CAS’dan Fenerbahçe lehine bir sonuç çıkmazsa Uefa’nın Fenerbahçe’ye ceza vereceğini iddia ediyor. Oysa bir önceki cümlede de Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne göndermeyerek Uefa tarafından verilecek olası cezayı önlediğini de iddia ediyor. Şimdi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Zaten Avrupa Kupalarında oynamayan bir takım hakkında UEFA niye soruşturma açsın? Kavala hakkında açmış mı mesela ? Şimdi Aydınlar’a şu soruyu da sormak lazım. Madem Fenerbahçe’yi göndermek riskliydi ve sen bu riski göze almayarak Fenerbahçe’nin olası büyük cezalar almasını önledin , soruşturmada adı geçen Beşiktaş ve Trabzon’un Avrupa Kupalarına katılmasına niye göz yumdun? Şimdi bu kulüpler hakkında Uefa tarafından herhangi bir cezai yaptırım uygulanırsa bu kulüpler Federasyona "madem böyle önleyici bir yola gidebiliyordun Fenerbahçe gibi bizi de göndermeseydin" deme hakkına sahip değiller mi?

Fenerbahçe’nin CAS’a Uefa’yı şikayet etme hakkı en doğal hukuki hakkı değil mi? Bir ülke federasyonunun kendi federasyonuna mensup bir kulüp hukuki hakkını kullandı diye “Uefa size ceza verecek” diye kara propaganda yapması nerede görülmüş. Kaldı ki diyelim Uefa böyle hukuksuz bir uygulama yaparsa ülke federasyonu bu orta çağ mantığı karşısında Uefa’nın yanında mı olmalıdır karşısında mı?

Trabzon’u biz almadık Uefa aldı yalanı var bir de. Şimdi bu mesele hakkında ne düşündüğümü daha önce de yazdım, bu iş şike soruşturmasının uluslararası meşruiyeti için hayati önem arz eden bir şeydi. Fenerbahçe yerine Trabzon’un alınmayacağını düşünmek için ya saf olmanız lazım ya da Federasyon başkanı. Şimdi Aydınlar bizden şuna inanmamızı bekliyor:
Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne göndermezsek onun yerine kim gider diye bu Federasyon arasında hiç konuşmamış, o çok güvendiği hukukçuların şahı İlhan Helvacı’ya bu konu hiç sorulmamış, “Uefa neylerse güzel eyler “ şeklinde bir tevekkül yoluna gidilmiş. Uefa’nın ülke şampiyonunun Şampiyonlar Ligi’ne katılmadığı durumlarda yerine o lig ikincisinin katılacağını düzenleyen kuralından bu allame-i cihan federasyon yöneticilerinin haberi yokmuş, çok şaşırmışlar, Trabzon Şampiyonlar Ligi’ne gönderilince, adeta şoke olmuş, dilleri lal olmuş, ağızları mühürlenmiş. Uefa’ya düzenli bilgi aktardıklarını söyleyen, günlük gelişmeleri not ettiklerini anlatan Aydınlar demek ki Trabzon’un iddianamede adının geçtiğini söylemeyi unutmuş, ne yaparsın küçük bir unutkanlık.

Aydınlar’ın ve Federasyon içindeki kliğin Trabzon’un Şampiyonlar Ligi’ne Fenerbahçe yerine gönderilmesinden bal gibi haberleri vardı, bizzat siyasi iradenin de icazeti ve teşviğiyle bunu yaptılar. Böylece iki kuşu birden vurmuş oldular. Hem Uefa sopasını gösterip Fenerbahçe’yi hizaya getirmek hem de Uefa’nın Trabzon’u fiilen şampiyon kabul ettiği yolunda kamuoyu oluşturup kupayı Trabzon’a vermek. Nitekim Trabzon’un kupamızı isteriz geyiğinin en büyük dayanak noktası Uefa’nın kendilerini şampiyon kabul ettiği palavrasıydı.

Aydınlar’ın da parçası olduğu bu büyük kurgu Fenerbahçe’ye ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikasına 58. Maddeyi değiştirerek devam edeceklerdi. 58. Maddeyi değiştirme çabası da Fenerbahçe’yi kurtarıyorlar propagandasıyla sunulacak ve dolayısıyla Federasyon’un Beşiktaş ve Trabzon konusunda elini temizleme çabası Fenerbahçe üzerinden yapılacaktı. Bu plan suya düşünce M.Ali Aydınlar’ın da Federasyon başkanı olmasının bir anlamı kalmadı. Kukla rolünü oynayıp başkanlıktan ayrıldı.

Sürecin başından beri bize pompalanan bir şey var "Fenerli Başbakan", "Fenerli Federasyon Başkanı", "Fenerli savcı", "çocuğu operasyon yüzünden kendisiyle konuşmayan Fenerli emniyet amiri" vs.vs. Bu vurguların özellikle soruşturmanın ilk safhasında ne kadar sık kullanıldığını hepimiz hatırlıyoruz. Bu 3 Temmuz sonrası oluşturulan ve modern zamanların en büyük linç kampanyasının duygusal harçlarından biriydi. “Durum o kadar açık ki bu kararı verecek Fenerliler bile bir şey yapamıyor” vurgusunu vermek için planlı yapılan bir kampanyaydı. Gelinen süreçte artık kimsenin Fenerli olmasına ihtiyaç kalmadı dolayısıyla Aydınlar’ın Federasyon Başkanı olmasının da şu aşamada herhangi bir duygusal taşıyıcılığı, ve yatıştırıcılığı kalmadı

Aydınlar’ın istifa gerekçesi ve sonrasındaki süreci anlatması da ayrı bir skandal. Kısmet Erkiner’e bir hafta önce kendisine doğru yolu gösterdiği için teşekkür eden Aydınlar şimdi kalkmış Erkiner’in açıklamaları doğru değil diyor. E kardeşim o zaman seni yanılttıklarını düşündüğün adamlar seni yanıltmadıysa niye istifanı geri almıyorsun. Bir hafta önce aldatıldım deyip istifa ediyorsan, bir hafta sonra aslında aldatılmadıysan istifa gerekçen de ortadan kalkmış oluyor.

Kaldı ki İlhan Helvacı’yla M.Ali Aydınlar’ın beyanlarını bir araya getirdiğimizde de bir tutarsızlık var. Helvacı o gece Aydınlar’a ulaştığını ve ertesi sabah kendisine durumu izah edeceğini söylediğini beyan ederken, Aydınlar istifa mektubunu yazana kadar İ. Helvacı’yla hiç görüşmediğini beyan ediyor.

Aydınlar’ın ifadelerinden aslında Cornu’nun gelmesinin de Aydınlar’ın Fenerbahçeli olması nedeniyle Uefa’nın bir güven bunalımına düşmesi sonucu oluştuğunu öğreniyoruz. Uefa’nın ülke federasyonlarına karışma yetkisinin olmadığını belirten Aydınlar Uefa’nın kendisinden şüphe ettiği için müfettiş görevlendirmesini sineye çekebiliyor. Burada programın sunucusu tarafından Cornu’yla ne konuşulduğuna dair, Cornu’nun Cas’a verdiği dilekçeyle ilgili, Cornu’ya açılacak sözde davayla ilgili tek bir soru bile sorulmaması da enteresan. Cornu ziyaretinde demek ki M.Ali Aydınlar yeterince Fenerbahçeli olmadığını müfettişe ispatlamaış ki Uefa’nın kendisi üstündeki şüpheleri dağılmış.

Aydınlar’ın Fenerbahçe yönetimiyle ilgili söylediklerine gelelim.
Aziz Yıldırım dışarıda olsaydı bu sorunu çözerdik Aziz Bey akıllı uyumlu biridir” diyen adam Fenerbahçe Yönetimi’ni Aziz Yıldırım’a danışmadan karar alamıyor diye eleştiriyor. Aziz Yıldırım’ın gerçekten öyle olduğunu düşünüyorsan Fenerbahçe Yönetimi’nin başkana fikir danışmasını niye eleştiriyorsun diye sormak lazım kendisine.

M.Ali Aydınlar Fenerbahçe taraftarının gözünde bir hiçtir, bırakın başkanlık rüyası kurmayı Kadıköy’de yüzüne tükürülmeden 100 metre bile yürüyemeyecek bir hale gelmiş ve hala utanmadan Fenerbahçeliyim diyebilen bir adamdır. Kulübün en büyük efsanesinin cenazesine gelemeyecek kadar yüzsüz olup hala utanmadan başkanlık hayalim var diye açıklama yapılmaz.

M.Ali Bey kadın voleybol takımına babasının hayrına yardım etmedi, Fenerbahçe’ye sponsor olması Fenerbahçe için değil onun için lütuftur. Acıbadem ismi üç sene önceden çok daha fazla biliniyorsa Fenerbahçe Kadın Voleybol takımı sayesindedir. Keramet sponsorda değil kulüptedir, nitekim Acıbadem bu kulüpten gitmiş başka bir sponsor gelmiş ve Fenerbahçe yine Şampiyonlar Ligi’nin bir numaralı favorisi durumundadır.

M. Ali Bey , siz sponsor olduğu takım yarı final maçını kaybetti diye üçüncülük maçına tepki olarak gelmeyen bir Fenerbahçelisiniz , bu taraftar bunu da unutmadı. Siz ve sizin gibi Fenerbahçe’yi sabote etmek için Fenerbahçeli sıfatını pişkince kullanan kuklaların yeri Fenerbahçe Yönetim Kurulu değil Fenerbahçe Haysiyet Divanı’dır. Şüphesiz Fenerbahçe tarihi sizi hak ettiğiniz yere koyacaktır.




18 comments:

  1. peralta dedi ki...

    kadıköy'de bilet alıp maça gelemeyecek adam başkanlıktan bahsediyor, televizyonu kırmamak için kapadım. davayla uzaktan yakından alakası olmayan sion olayını örnek verirken m.ali birand'ın tepkileri ooolamaları auuulamaları, midemi bulandırdı resmen. propaganda halen sürüyor. m.ali birand bile "uefa sopayı gösterdi yani" diyerek bunu telaffuz etti dün. en katıldığım paragraf, fenerli başbakan, fenerli TFF başkanı, fenerli savcı muhabbeti. geçtiğimiz günlerde akşam gazetesinde çok manidar bir haber yer aldı. ukic'in derbiden önce parmağının kırılmasını utanmadan "bu iyi haber" diye gülücükler saçarak paylaşan muhabir, savcı berk için "sarı lacivert tribünleri özledi" haberini yaptı. bu şu demek; bakın fenerbahçeliler, mevcut yönetiminiz öyle suçlar işledi ki, tribünleri özleyen savcı berk bile bağrına taş bastı bu operasyonu yaptı. hatırlayalım temmuzun ilk haftasını, baransu ne diyordu, "emniyet sorgusu esnasında kişilerin önüne paralar tapeler ve fotoğraflar konduğu zaman sustular, susma haklarını kullanmak istediler." öyle bir soruşturmaydı bu, hem benim diyen fenerliler yapıyordu, hem de suçu işlediği iddia edilen zatlar kanıtlar karşısında çaresiz kalıyordu. bu nitelikte bir soruşturmanın adının sanat eseri konması boşuna değil.

    şimdi böyle bir durum var. bir fenerbahçeli olarak tek ümidim başkanımızın savunmasının körleşen vicdanları bile harekete geçirecek kadar sağlam olması. eğer öyle olmazsa propaganda yoğunlaşacak, saran'ın radyosporundaki tetikçilerinden, telegol'e kadar aziz yıldırım'ı yok etme süreci devam edecek. MAA'nın başkan adaylığı için mayısa kadar istenen ortam oluşturulmaya çalışılacak. ben böyle tahmin ediyorum. inşallah başkanımızın savunması çok çok sağlam olur ve bu süreçten alnımızın akıyla çıkarız.

    ancak sonu ne olursa olsun, fenerbahçe şikeye tenezzül ettiyse, aziz yıldırım'dan hesap soracak olan bu leş kargaları değil, ilk günden beri desteğini esirgemeyen fenerbahçe taraftarı olacak.

  2. haluk dedi ki...

    Ulan adam açık açık UEFA'ya gittim küme düşürmek istemiyoruz dedim diyor. Adam açık açık Fenerbahçeyi düşüren Fenerbahçeli federasyon başkanı olmam diyor. Hala size yaranamıyor. Utanmazlar sizi. Gobels sizi görse biz hiçmişiz der.

  3. erimoc dedi ki...

    Bu adam zaman geçtikçe kendini kaybediyor dahası bunun farkında da değil,bir dediği bir dediğini tutmuyor.Kardeşim eğer bir uçuruma yuvarlanacaksak hep beraber düşeriz taraftar,yönetici,sporcu ama sevdamızdan dönmeyiz.Ben o maçları seyrettim kimse beni inandıramaz sahada bir şey olduğuna sen şüpheye düşmüşsün okuduklarından kurguladıklarından,sana yapılanlara rağmen hala onların sözcüsü ve savunucusu gibisin ne diyeyim Allah şaşırtmasın ama Fenerimede yakınlaştırmasın.

  4. oguzdag dedi ki...

    Muazzam güzel bir yazı olmuş, varya sonunu okurken, hani filmlerde olur ya, bir mektubu okurken yazanın sesinden söylenir, sonlara gelince okuyanın kendi sesine döner ve biter, aynen öyle, sanki kendim söylemiş gibi bir "ohhh be" çektim... Elinize sağlık...

  5. 2Os dedi ki...

    MAA’nın sahip olduğu FENERBAHÇE’lilik sıfatı sebebiyle kayırıyor damgasının altında kalmamak ve yine bu özelliğinden sebep FENERBAHÇE’nin menfaatlerini yorumlama ihtiyacı hissetmesi ikileminden cıkamamıstır. Ve artık kangren halini almıs tutarsızlıklarının rahatsızlıgını fazlasıyla hissediyor. Ben sahsen dustugu bu durumdan dolayı uzuluyorum.

    Mahkeme surecının baslamasına bırkac gun kalmısken; birlikteligini muthis bır sekilde korumayı basarmıs camıamızın gucunu yıpratmaktan baksa bir ise yaramayacak yorumları ise beni yeterince rahatsız etti. Sırası mıydı be adam! Zaten Mayıs’ta bir baskanlık surecı var, eger samımıysen o zaman ıstedıgın kadar kendı goruslerını savunursun.

    Bir de icimizde oldugundan bahsettıgı “sessız cogunluk “ yorumuna takıldım. En iyimser bir bakısla bunun ancak iddiaların haklı olarak ispatlanacagı endısesını tasıyanlar olabilecegini dusunuyorum. Yoksa en azından benım cevremdeki tum FENERBAHÇE’liler tamamıyle destekci durumdalar.

  6. A . A dedi ki...

    "kadıköy'de yüzüne tükürülmeden 100 metre yürüyemeyecek olan" MAA başkan olmak istiyor.

    bu adam kör, cahil, gerçeklerden uzak, maşa bile olamaz bu adamdan ne yazık ki.

    "Siz ve sizin gibi Fenerbahçe’yi sabote etmek için Fenerbahçeli sıfatını pişkince kullanan kuklaların yeri Fenerbahçe Yönetim Kurulu değil Fenerbahçe Haysiyet Divanı’dır. Şüphesiz Fenerbahçe tarihi sizi hak ettiğiniz yere koyacaktır.

  7. Mitya dedi ki...

    Dahasi da var Fatih.

    1- Mehmet Ali Birand'in bir yerde "karari siz mi aldiniz" minvalindeki bir sorusuna "TFF yonetim kurulu" aldi diyerek karar verme mekanizmasinin - olmasi gerektigi gibi - baskanda degil, yonetim kurulunda oldugunun altini cizdikten bir bes dakika sonra Fenerbahce kulubunun asbaskanlarini yonetim kuruluna danismadan karar almadiklari icin elestirebiliyor. Bir tarafta modern, demokratik, kurumsal Mehmet Ali Aydinlar, diger yanda otokratik, tek adamci, gayr-i demokratik Mehmet Ali Aydinlar.

    2- Mehmet Ali Aydinlar diyor ki Erkiner'in aciklamalari yanlismis, icine yorum katmis, Helvaci ve TFF hukuk ekibi bu yalani ifsa etmisler. Tekrardan UEFA'nin savunma metnine bakiyoruz:

    "The request did not constitute a "compelling injunction to withdraw" the Club‚ as alleged‚ which is in any event not a term of art reflecting a UEFA procedure or measure. It remained entirely within the discretion of the TFF‚ if not satisfied by the evidence before it (and only before it) of the strength of the case that the Club or its officials had been involved in match fixing‚ to say that it regarded it as premature to withdraw the Club from the UEFA Champions League and that it decided not to do so. If the TFF were correct in that decision‚ or even justified in taking that view‚ it would self-evidently have had a good defence to any disciplinary proceedings against it‚ should UEFA have chosen to have brought them".

    Turkcesi:

    "Bu talep iddia edildigi gibi kulubun ´(sampiyonlar liginden) zorla cekilmesini´ mecbur kilmamaktadir‚ zira bu zaten UEFA prosedur ve uygulamalarina aykiridir. Bu karar tamamiyle TFF´nin inisiyatifinde olup TFF onundeki (ve yalnizca onundeki) kanitlardan kulubun ya da yoneticilerinin sikeye karismis oldugundan tatmin olmamasi halinde simdilik kulubu sampiyonlar liginden cekmenin erken oldugunu belirtebilirdi. Eger TFF bu kararinda hakli olsaydi‚ ya da verdigi bu karar belli bir mesruiyet icerseydi‚ zaten UEFA´nin istemesi sonucunda gerceklestirecek herhangi bir UEFA disiplin sorusturmasinda otomatikman [ister istemez‚ dogal olarak‚ kendiliginden] iyi bir savunmasi olurdu".

    Simdi burdaki kritik nokta "or even justified in taking that view" ibaresi. Zira Fenerbahce sampiyonlar liginden men edildigi zaman suclanan yoneticileri savunma vermedikleri ve bahsedilen iddialarin, savcilik bulgu ve belgelerinin tamami federasyon ve tutuklulara intikal etmedigi icin hukuki olarak kati bir karar almak zaten olasilik dahilinde degildi. Hal boyleyken degil Isvicre'de Liberya'da dahi bir kurum hakkinda disiplin sorusturmasi yurutulemez. Dolayisiyla TFF Fenerbahce'yi sampiyonlar liginde oynatma karari verebilseydi bu hareketinde kesinlikle ve kesinlikle "mesru" davranmis olacakti.

    3-Mehmet Ali Birand sorunsali. "Fenerbahce'yi dusuren baskan olmak istemediniz, dogru mu?" diye sordugunda Aydinlar maalesef yoneticilik maharetini, daha dogrusu yetersizligini, tum ciplakligiyla gosteriverdi. Kafasi calisan bir adam bu soruya son derece basitce "Mehmet Ali Bey, bu soru son derece yanlis ve bulundugumuz sureci basitlestirmeye yonelik bir soru. Ben federasyon baskani olarak her kulube esit uzakliktayim, hukuki prensiplere sadigim, Fenerbahce'nin cikarlarindan evvel Turk futbolunun cikarlarini dusunuyorum. Evet, elbette boyle bir karar alinmasi durumunda cok uzulurdum, yikilirdim, biterdim, ancak bu karar hukuki olarak verilmesi gerektigi zaman bu karari vermekten baska da carem olmazdi" demek yerine icerik olarak ayni, ancak uslup olarak ozellikle bizim topraklar gibi cakallarin volta attigi bir memlekette sarf edilmemesi gereken bir sekilde bu sacma soruyu cevapladigi icin simdi beyninde 300 gram eksik dolasan insanlar Fenerasyon diye yazismaya basladilar bile. Daha bunun Kutahyali capsizi var, Toroglu aygiri var, Ulueren yavsagi var, var da var. Tekrar tekrar oynat, bir iki kas goz, Erman'dan "oooooh, abiciiim, ise bak yaa, ise bakk yaaaaa," tamamdir.

  8. Mitya dedi ki...

    4- Basindan beri dedigim gibi bu adam ingilizce bilmiyor. Ingilizce bilmeyip uluslararasi baglantilari olan, nitelik olarak hem yerel hem de uluslararasi tuzel kisiligi olan bir kuruma degil baskan, nasil aday olunabiliyor gecelim. Bu ulkede bunun vaka-yi adiyeden olmasini da gecelim. Peki madem Ingilizce zayif, madem UEFA sorumlulari ile dogru duzgun fikir alisverisinde bulunamiyorsun, nasil oluyor da "Turk futbol tarihinin en buyuk skandali" patlak verdiginde UEFA temsilcileriyle profesyonel bir tercuman olmadan gorusebiliyorsun? Helvaci'nin ne konustugunu bilmiyorsun, Lutfi'nin Ingilizce saglamsa - ki ondan da bayagi kuskuluyum - onun da konustuklarini anlamiyorsun, ve muhtemelen bunlar sana donup "baskanim soyle soyle soyluyorlar" diyorlar, sen de buna gore karar filan aliyorsun. Kulaktan kulaga yani. "Turk futbol tarihinin en buyuk skandalini" cozerken. Helal olsun.

    5- Yonetici benim nazarimda ongorulemeyen sorunlari cozmek icin vardir. Eger zaten rutin islerle ilgilenilecek ise o halde sokaktan birisini de TFF'nin basina getirip yonet denebilir. Bu sorun ortaya ciktiginda yapilacak tek sey vardi-hukuki olarak izlenmesi gereken yol haritasini cikarmak, bunu harfiyen uygulamak, bunu uygularken mumkun oldugunca az hasarla bu sureci atlatmak. Medyada cikan raporlara, bulgulara, belgelere itibar etmemek, resmi kurumlarla iletisim halinde olmak, kamuoyuna izlenmesi gereken yolu acikca anlatmak, bunun hukuki kaidelerle belirlendigini ifade etmek. Bu yapilmadigi icin, federasyon kurullari duzgun isletilemedigi icin, Fenerbahce diger takimlardan medya ve kamuoyu baskisiyla ayri bir yere oturtuldugu icin, Fenerbahce uzerinden kopartilan firtinaya goz yumuldugu icin bu noktaya geldik.

    6-Mehmet Ali Aydinlar diyor ki, ki burada gulmekten kendimi alamadim, UEFA "Turkiye Sike Masasi" kurmus. Nasil oldugunu anlatayim. UEFA'nin Isvicre'deki merkezinde bir masa var, yaninda filtre kahve makinasi, printer, falan filan, bunun basina Turkce bilen birini koymuslar, bu internetten haberlere girip bakiyor, not filan aliyor, Fransizcaya cevirip ilgili kisilere gonderiyor. Ya da daha vahimi Turkiye'den Galatasaray ve Trabzonsporlu manyaklarin gonderdikleri maillere bakiliyor, "aha durum vahim" deniyor. Enteresan olan bu "Sike Masasi" diger takimlar hakkindaki iddialari bir turlu goremiyorlar, bakiyor bakiyor goremiyorlar, ardindan Trabzonspor'u Sampiyonlar Ligi'ne alinca bizim baskanin "basindan asagi kaynar sular iniveriyor". Pekala UEFA'nin bu organize "Sike Masasi" nasil oluyor da TFF'den, Turkiye'deki kurumlardan, kuluplerden daha cok bilgiye haiz olabiliyor? Mumkun mu? Medyayi takip ediyorsa bilgi ayni, belge ayni, haber ayni.

    7- Aydinlar gercekten iyi niyetli olabilir, ancak iyi niyet boyle kurumlarda, milyar dolarlik bir endustride yeterli olmuyor. Sen futbolu yonetiyorsun be adam, profesyonelce calisman gerekiyor, akilli olman gerekiyor, duzgun bir teskilat kurman gerekiyor. UEFA Sike Masasi kurmus bak, sen boyle bir sey kurdun mu? Sansal Buyuka da iyi niyetli bana kalirsa, ama adamin kendisinden tut yillardir basinda oldugu, bilincli olarak kurdugu organizasyona bak cay demle. Yakismiyorsunuz hic biriniz.

  9. hakate dedi ki...

    3 temmuzdan beri birbirine tamamen zıt o kadar çok açıklama yaptı ki,kendileri acilen tıbbi psikolojik desteğe ihtiyacı var bence,yazık ya bu kadar mı çivisi çıktı bu ülkenin

  10. samael dedi ki...

    Güzel yazı...

  11. Adsız dedi ki...

    Mehmet Ali Aydınlar demeçleriyle Fenerbahçeye, içinde bulunduğumuz sürece ve aslında herşeyden evvel kendisine zarar veriyor.

    Herşeyden önce çok net olarak Fenerbahçenin suçluluğuna inanmış vaziyette, bu da özellikle tarafsız bir kurumun başkanı olmuş bir şahıs için başlı başlına üzücü. Bu vicdani rahatsızlıktan ötürü yönetimi, başkanı ve hatta taraftarı eleştiriyor, ve bu eleştirinin ne kadar derin bir hata olduğunun bence farkında değil.

    İkinci olarak kendisinin renklerini, kişiliğini bir kenara koyup sadece yöneticiliği üzerinden değerlendirmek gerekirse ne TFF başkanlığı ne de Fenerbahçe başkanlığını kaldıracak dirayet ve profesyonellikte değil. Genel kurul ve sonrasında ki istifa süreci en kibar tabirle tam bir fiyaskodur. Bazı çevreler milyar dolarlık şirket sahibi vb cümlelerle başlayıp "koca koca" adamların yöteciliklerinin eleştirilmeyeceğini ifade ediyorlar - yanılıyorlar. Hitler de iyi yöneticiydi, eserleri ortada. Yöenticilik kolay zanaat değildir, her milyoner ya da milyarderi iyi yönetici sanmak ise tarih bilgisi eksik insanların refleksidir.

    Son olarak; bu yaşananlara bakınca "eğer başkanımız MAA olsaydı" diye düşünüyorum bir Fenerbahçeli olarak...Herkesi mutlu etmeye çalışıp kimseyi mutlu edemeyen, devletin, baskının, uefanın önünde el pençe divan duran, taraftarın iliklerinde hissettiği HAKSIZLIK duygusuna tercüman olamayan bir başkanım olsaydı...inanın şike iddiasından beni üzdüğünden daha da fazla üzülür ve hicap duyardım..

    Sayın Aydınlara tavsiyem Fenerbahçe ve kendisinin selameti için ACİLEN susmasıdır. Bu klüpte miladını doldurmuştur, birileri zorla başımıza getirse dahi doku uyuşmazlığından kabul görmeyecektir. Fenerbahçe taraftarıyla MAA nın frekansları artık ayrıdır, kendisi bunun farkında değildir.

    Kendisine bir eski sevgiliye seslenir gibi sesleniyorum; artık sus da seni de beni de daha fazla rezil etme. Biz ayrıldık, sen başka ben başka, bunu kabul et.

  12. emin dedi ki...

    IQ su düşük bukalemunspor taraftarları için anlayabileceklerini düşündüğüm bir açıklama getireyim:
    MAA nın açıklamaları ve yaptıkları bizim mi sizin mi yüreğine su serpiyor. adam nasıl bir Fenerbahçeli ki söylediklerinden ve yaptıklarından hep biz mutsuz oluyoruz ama cincon ve hamsiler mutlu oluyor...

    ya da şöyle söyleyim... Haluk Ulusoy "yukarda Allah var, ben galatasaray için daha ne yapayım" dedi mi hiç? deseydi bu söylemi kime yarardı? böyle bir şey demediği için Fenerbahçe'li mi yoksa?

  13. 2Os dedi ki...

    Sike sucunun gerceklestigine dair sonuca ulasilabilmesi icin oncelikle bu sucu isleyenlerin savunmalarinin sozlu ve yazili olarak alinmasi gerekir. Ayrica savcinin hazirlayip mahkemenin de kabul ettigi iddianamenin sadece bir iddia oldugu bilinmesine ragmen bunun dayanak gosterilmeye calisilmasi aczin isaretidir. Etik kurulu karari tavsiye niteliginde olup sucun olustugunun tespiti ancak sozkonusu maclarla
    iliskilendirilebilmesiyle mumkun olur ve bu islem henuz baslamamistir bile.

    TFFnin ve MAAnin, FENERBAHCEnin dumen suyunda oldugunu soyleyen zihniyetin su anda kulup ile MAA arasinda yasanan durumu da bir oyun diye gormek istediginden eminim.

    58inci maddeyi degistirme cabalarinin sonucsuz kalmasina sebep olanin Aziz Yildirim'in ve FENERBAHCE'nin karsi cikislari oldugunu gormek istemiyen de ayni zihniyettir. 58. madde de değiştirilmeye çalışılan şikeye teşebbüs eden takımların küme düşürülmemesi idi. Fenerbahçe için "şike yaptı" damgası zaten vurulduğu, bu yüzdende CL ye gönderilmediğine göre 58.maddenin değiştirilmesi için bunca uğraşın hangi takımlar için verildiği çok açıktır.

    Ahlaksızlık sınırlarını çoktan aşan bir pişkinlik ve travmatik ezikliklerinin yarattığı nefrete bağlı gözü dönmüşlükle yapilan linc girisimi karsisinda tutarsizliklarin dile getirilmesine tahammul edemeyisleri bu linc girisiminin bir ispatidir. Kaldi ki bu gorusler ve savunmalarin belirtilmesi savunma hakkinin layikiyle kullanildigi anlamina gelmez.

    Gecen sezon hakem hatalarinin sadece FENERBAHCE lehine gerceklestigine kendini inandirmak istiyenler eger hakli iseler; bu sorusturmada neden bir tane bile hakemin olmadigi durumunu nasil aciklayacaklar? Aylar boyunca Aziz Yildirim ve "cetesinin" her anini takip eden ekip mi beceriksiz, yoksa basarisizliklarina bir kilif bulmak icin paronayaklik sinirlarini zorlayan bir guruhun uydurumalari mi butun bunlar? Diyorlarki birileri bu durumu aciklayacak tapelerin ortadan kaybolmasini saglamistir. E o zaman adama sormazlar mi ayni guc nasil oldu da diger konulardaki suclamalara delil diye gosterilen abukluklari ortadan kaldiramadi?

    Trabzonun bu davaya sirf FENERBAHCEnin gazinin alinmasi amaciyla dahil edildigini soyleyenler ve Serdar Adali'nin soyledigi bizi Aziz Yildirim'a meze yaptilar soylemini dogru bulanlar, nasil olur da bu davanin samimi bir sorusturmaya dayandigini soyleyebilir. Bu sucu isleyenlerin uzerine gitmek icin inandiriciligi pekissin diye icerigini sulandiran bir ekibe ne kadar guvenilebilir ki?

    Iskembeden sallamakla olmaz... Son 5inin skoruna kadar olmak uzere 13 macta kesin sike oldugunu soyleyenlerin baslattigi surec ile alakali iceride sadece bir ve disarida da sadece uc futbolcunun olmasi nasil bir iskembenin sallamasidir sizce? Cete iliskisinin bu kadar net takip edildigi bir incelemenin neden bir sucustu ile sonuclandirilmadigi, butun veriler elde edilmesine ragmen tutuklamalarin neden secimler sonrasina birakildigi ve neden zaten sucun islendigine iman etmis buyuk cogunlugun dusuncelerinin pekistirlmeye calisilmak icin ugrasildigi sorulari dile getirilmemektedir?

    Matematik bilgisi birden ona kadar sayi saymakla sinirli olan insanlarin uc bilinmeyenli bir denklemi anlamaya calismasini beklemek adaletsizlik olarak yorumlanabilir ancak butun bu surecin aslinda ne oldugunu anlamaya cesareti oldugunu soyleyen kisilerin cok daha ayrintilara inmesi gerekir. Sportif yargi tabiikide hukuki yargi surecinden bagimsiz islemelidir ama bunun yangindan mal kacirircasina sonuclandirilmasini istemek; hazir kanaat istenilen yondeyken sonuca ulasilsin dusuncesinin urunu mudur? Biz bu dusunce ile hareketin neticesinde cl'ye haksiz yere gonderilmedik ve zarara ugradik. Sike sonucuna varilacak olsa bile bizim cl'ye alinmamis olmamizi haklilastiramaz, cunku men karari verildiginde kesinlesmis ne sportif ne de hukuki bir hukum yoktur. Simdi ayni tarz bir zarara ugratilmis olmaktan cekinmek cok mu haksizdir?

  14. 2Os dedi ki...

    Sahanin ici disi savlari sportif ve hukuki surecin nerelerden sorumlu oldugunu belirtmek icin cikmistir. Suclamalarin içinde gerçeklik payı olabilecek birsey var mıdır dusuncesıyle bizim kadar samimice tartisan bir kitle saniyorum ki yoktur.

    Tutarsizliklari artik bir kangren halini almis MAA'nin; 32inci gunde hangi somut delili ortaya koydugunu anlayabilen oldu mu acaba, cunku benim hayal gucum biraz sinirli gibi. Ayrica FENERBAHCEnin cikarlarindan baska birsey dusunmeden hareket ettigini dusunulen bir kisinin yine o FENERBAHCE camiasi tarafindan ne derece hain ilan edilmis olmasini nasil acikliyacaklar? Hepimiz gerizekaliyiz ve bizim icin calisip didinen bir adami bile goremiyoruz oyle degil mi?

    UEFA'nın FENERBAHCEnin cl'ye alınıp alınmama kararını tamamıyle TFF'ye bıraktıgı ıfadesıne ragmen hala daha bu kararın alınmasını UEFA talep ettı yaygarasını yapmaktakı bu anlamsız ısrarcılık neden? Bununla beraber sorusturmanın argumanları ıle ılgılı bır yorumlama surecıne UEFA hıcbır sekılde gırmıs degıldır. Menfii bir kanaate sahıp oldugu ıcın FENERBAHCEnin cl'e gonderılmesıni ıstemedıgını belırtmemıstır. UEFA tum sorumlulugu TFF'ye bırakarak "eger sucsuz olabılme durumu %1lık bır ıhtımal ıle bıle olsa mumkun ıse" gonderebılırsınız demistir.

    Sımdı eger soylenildigi gıbı TFF kesın bır sıke yapılmıstır kararı vermıs olsaydı kı boyle bır kararın verılmedıgını bılıyoruz. Bu karara ıstınaden cl'ye gondermedık denebılır ve kımse de bır usulsuzluk oldugunu ıddıa edemezdı. Boyle bır karar olmadan men edılıyor olmak haksızlıga ugramak olmuyor mu? Artık bu tutarsızlıklar abartı sınırlarını cok fazla zorlamaya basladı. Hadı dıyelım boyle bır karar vardı, o zaman "bızı dusurun" dedıgımızde yıne bu olmayan karara ıstınaden neden dusurulmedık? Bu durum dahılınde de bır haksızlıga ugradıgımız sonucu cıkmıyor mu? Ozetle: eger suclu oldugumuz kararı verılmemıs ve hakkımız olan cl'ye gonderılmemıssek hakkımız yenmıstır, yok hayır bu karar verılmıs ıse de bu sezona baslanmadan dusurulmemıs olmamız sonucunda 1 sene daha fazla zarar edecegız bu durumda da hakkımız yenmıstır.

    Hala acık degıl mı? Daha nasıl yazmamiz gerekıyor bılmıyorum, saka mı yapıyorlar anlamısta degılım. Beyler; 58ıncı madde degısıklıgı surecının basarısız olmasını saglayan FENERBAHCEdır. Taraftarın, Azız Yıldırım'ın ve Yonetımın kesın olarak karsı
    oldugunu bıldıren tutumudur. Biz camıa olarak FENERBAHCEmızı hıcbır pazarlıgın aracı yaptırmayız, eger sucluysak cezamız ne ıse onu cekerız demedık mı? Bunları gormuyor ve hala 58ıncı madde konusunun FENERBAHCE yandasları tarafından organıze edılen bır olay oldugunu soylemeye devam ediyorlar ve bunu sıkenın bır delılı olarak gosterebilenler bile cikiyor.

    Adaletın gecıkıyor olması ve TFF'nın surecı dogru yonetemıyor olusunu bıle FENERBAHCEnın sucu olarak gormek istiyenlerin ne kadar hakkanıyetlı yorumlar yapabılecegi kusku sebebi degil midir? Muhakak kı adalet cok hızlı bır sekılde tecellı etmelıdır ama bu her suc ısnat edılenın yargılama tamamlanmadan suclu ılan edılmesını gerektırmez. Kaldı kı ıddıanamelerın %60nın beraatle sonuclandıgı bır ulkede oluyor bu olanlar.

    Gecen sezon FENERBAHCEnin cogu maci hakemlerin yanli tutumuyla kazandigini iddia edenler bu sorusturmada neden bir tane bile hakemin olmadigi durumunu nasil aciklayabiliyorlar? Aylar boyunca Aziz Yildirim ve "cetesinin" her anini takip eden ekip mi beceriksiz, yoksa basarisizliklarina bir kilif bulmak icin paronayaklik sinirlarini zorlayan bir guruhun uydurumalari mi butun bunlar? Diyorsun ki birileri bu durumu aciklayacak tapelerin ortadan kaybolmasini sagladi. E o zaman adama sormazlar mi ayni guc nasil oldu da diger konulardaki suclamalara delil diye gosterilen abukluklari ortadan kaldiramadi?

  15. 2Os dedi ki...

    Son 5inin skoruna kadar olmak uzere 13 macta kesin sike oldugunu soyleyenlerin baslattigi surec ile alakali iceride sadece bir ve disarida da sadece uc futbolcunun olmasi nasil bir iskembenin sallamasidir sence? Cete iliskisinin bu kadar net takip edildigi bir incelemenin neden bir sucustu ile sonuclandirilmadigi, butun veriler elde edilmesine ragmen tutuklamalarin neden secimler sonrasina birakildigi ve neden zaten sucun islendigine iman etmis buyuk cogunlugun dusuncelerinin pekistirlmeye calisildigi sorularini kendilerine sormak istemiyorlar?

    CL'ye gonderılmeyıs haksızlıgına alalacele alınmıs bır karar sonucunda ugramıs bır camianin, simdi ayni tarz bir zarara, sıke kararının saglıksız bır sekılde alınmasıyla, ugrayabılecegımızı dusunuyor olusumuz cok mu yersız bır endıse?

    0 tolerans sadece bize uygulanmasi gereken bir kriter midir? suclu olma ihtimali %99 olan ile %1 olan arasinda suphelilik varligi acisindan ne fark vardir? Bunu anlamak bu kadar mi zor? 0 tolerans degil de kesin kanaat sozkonusuysa ligden de dusurulmemiz gerekirdi. 0 tolerans konusunda aleyhimize sekilde bir cifte standart uygulanmasi, suclu bulunduysak ligde devam ettirilerek ekstra sezon kaybi yasayacak olmamiz veyahut suclulugumuz kesinlesmediyse mevcut hakkkimiz olan cl'ye katilmamizin engellenmesi durumlarindan en az bir tanesi gerceklestigine gore hala daha nasil zarara
    ugradigimizi anlayamiyorlar mi?

    FENERBAHCEmizin uzerinden kendi menfaatlerini koruma hesabina girenlerin yine FENERBAHCEmizin yararina oldugu gosterilen faaliyetlerde bulunuyor olmasi bizim soylemimiz hicbir zaman olmamistir. Kabul edebilecek olgunlugu gosteremeyeceklerinden sebep goremediklerini biliyorum ancak bizim soyledigimiz ozetle
    su degilmidir; SUCUMUZUN GEREGI NE ISE O YAPILSIN, EGER KI SUCLUYSAK. BIZ SUCSUZ OLDUGUMUZA "INANIYORUZ" VE SADECE ADIL YARGILANMA TALEP EDIYORUZ. SUCLU OLDUGUMUZ
    HALDE CEKILMESI GEREKEN CEZADAN HAKSIZ YERE KURTULMUS OLMA LEKESINI ISTEMIYORUZ. Durum
    bu iken ve ortaya cikmaya baslayan gercekler FENERBAHCEnin 3 Temmuz sonrasinda ne kadar serefli bir tutum izledigini ve hakli oldugunu bir bir gostermeye baslamistir.

    Aklima gelenleri oldugu gibi paylasmak istedim umarim kimse gereksiz yere ayni seyleri tekrarlamis oldugumu dusunmez.

    Herkese iyi geceler,

  16. flashback dedi ki...

    Herşeyin farkında olanlar var ancak ortada farklı şeyler de dönmüyor değil. Bir gecede yüzlerce insan eleştirdi diye. Bir yazı için Güzel yazı dedi diye ihraç edildi bir taraftar forumunda. Şu kadar bu kadar etkili olması olmaması ayrı bir konudur. Birileri birileriyle oturmuş anlaşmış!
    çıksınlar Büyük FENERBAHÇE GENEL KURUL'un karşısına ALSINLAR BOYLARININ ÖLÇÜSÜNÜ

  17. ce-public dedi ki...

    Ben MAA nın ciddi bir psikolojik sorunu olduğunu düşünüyorum.Muhakkak yardım almalı...
    Bir Futbol sevdalısının üzüntülü ve kederli anlarında,ailesi dışında dayanacağı tek yer camiasıdır...
    Camiadan dışlanmak,evlaltlıktan reddedilmekten beterdir...

  18. Mattt dedi ki...

    Bugunlerde bunlarin kafalarina kafalarina balyoz gibi vurmak icin cok malzeme ciktida takatimiz kalmadi iste, 14 temmuzdan beri aml oldugumuz icin hastanede olmamiz gerekirken kendimizce bir taraftar olarak nobet tuttuk uzerimize dusen gorevi yerine getirmeye calistik ve home care istedik yeterli olmayacagini bile bile. Neyse, renkdaslar hic kimseyi aratmaz vaziyette tam yol gidiyorlar.

    Bazen buyuk buluslar yanlislikla ortaya cikar, bir anda 25-30milyonu politize ettiler. Fenerli artik dusunuyor, sorguluyor ve sesini yukselterek tepki koyuyor biri digerinin yoklugunu aratmiyor!

    Ve simdi sira sende baskanim, bu son tango senin, bunlarin kafalarina teker teker vur ki adini tarihe “Kazikli Baskan” diye yazalim… Kazikli Voyvoda’da kimmis?! Turk spor tarihi, kaziklara oturtan baskan diye adini yazacak!!
    Bu kaziklar birilerine kiymikli geldi ki 3 gun sonra tekrar zilleri ellerine taktip geri donduler.

    Once, ligler zamaninda baslayacak dedi ve sonra 1 ay erteledi. Cornu soyle yapacak boyle edecek ipimizi cekecek dedi ama yine yalanladi. CASin avukati bir belgeden bahsetti yaa benim haberim yoktu kendisine cok tesekkur ederim dedi istifa sebebini de “…hayata bakışım, iş yapış biçimim, etik anlayışım ve dünya görüşümle tezat bir görüntü oluşturdu…” diye beyan etti ve sonra yine yalan dedi!

    Dolapderenin bohcaci karilari gibi bir tek sen dogru soyluyorsun bu mahallede, vayy a.koyum bea! Her saat basi birilerini yalanladin… once tesekkur ettin sonra yine yalanladin… yetinmedin kendini de yalanladin ama yine de bir tek sen dogrusun, hayatini yalanlayan adam!
    Hayydeeee carsafci geeldiii haanimlaaarrr.

    Herifin yonetim anlayisina bakin! 32.gun’de: “tff’deki cocuklar… heh hehh… benden cekiniyor da onun icin istedigim belgeyi 3 saat gecmesine ragmen bana gondermiyorlar ve bunun uzerine istifa mektubunu kaleme aldim” dedikten sonraki halvetine tekrar bir daha bakin!! Demekki tff’de dahi kimse z.kine takip ciddiye alipta karsilik veren yokk!

    Bir insanin fitrati kokusmus curumus olmasin! Yalan dolan hokkabazlik baldan tatli gelir bu tiplere. 3 gun sonra dayanamadi yine kendini yalanladi ve sokaklara dustu, baskanlik niye olmasin… haydeee bohcaci geldi hanimlaaarr!

    Eskiden bizim mahalle bohcacilarin mekaniydi. En cokta dolapderenin bohcacilari gelirdi. Genc kizlari tek basina ise gondermez yanlarinda illa ki kurda kusa yem etmeyecek bir kasar bulunur ve sokaklari ikili dolasirlardi.
    Carsaflariimm vaarr, nevresimlerim vaarrr, guzel guzel ceyiizlikkleriimm vaarr, caarsafcciii geldiiii haniimlaarr…
    Cok cambazlardi, bir caputu dahi allayip pullayip mahallenin kadinlarina veresiye kakalar, resmen mahalleyi haraca baglarlardi.

    Bizim icinde gunun piyangosu mahallede bohcaci gormekti her ne zaman mahallede bi bohcaci gorsek hemen evlere kosar ve kapi zilinin calmasini beklerdik muhabbet edebilmek ortam hazirlayabilmek icin. Ne zamanki islerini bitirip evden ayrildiklarinda hemen peslerinden kosardik, eller pantolonun ceplerinde on merkezde birlesmis bir sekilde asna fisne isleri konusurduk belki is cikar hesabina:) Dilber cok citir bi kizdi, zayif, kirli bir esmerlik, basinda pembe cicekli bir esarp ve simsiyah kocaman kocaman gozler ama mevludenin her bir pampisi en az 10 kiloydu sivri burunlu ve camiz bakisli… hayydeee bohcaci geelldiiii, haaniimlaaarrr…

    “Her bir maddesi mesnetsiz…” vayy anasini sayin seyirciler… mesnetine tazzikliim sana bisii olmasin …
    “…Ana hedefi ve stratejisi her satırından rahatlıkla anlaşılabilen, bu öfke ve hezeyan dolu açıklamanın, kendisinin içinde bulunduğu durum nedeniyle…” Gustav Jung bunun yaninda halt etmis! Birak bu ayaklari, ne diyosun 1 milyona fit’miyiz ;)

    Haa ne mi oldu bizim bohcacilarla asna fisne isleri?! Her ne kadar ugrastiysakta ne dilberden ve ne de mevlude’den is cikaramadik bir turlu… cunku onlar orospu degildi!!

Yorum Gönder