Porto, Sion, Bursaspor ve TFF'nin Açmazı



Geçtiğimiz bir kaç günde UEFA, Sion, Bursaspor ve Fenerbahçe hakkında bazı kararlar verdi. Porto kararı ışığında bu kararları değerlendirmek ve TFF'nin nasıl bir bilgisizlik / korku / baskı atmosferi içerisinde akıl dışı bir karar verdiğini de göstermek gerekiyor.

1- Porto Olayı
Apito Duorado diye bilinen Altın düdük skandalı basitçe Portekiz Ligi'nde faaliyet gösteren bazı hakemlerin, kimi takımların yöneticileri ile anlaşarak müsabaka sonuçlarını etkilediğine yönelik iddiaların ortaya çıkmasıyla başladı. Bu takımlardan bir tanesi Porto'ydu ve iddialara göre Başkanı bazı hakemlere çeşitli menfaatler temin etmiş, bu yolla bazı maçların sonuçlarını bağlamıştı. Üstelik, gerçekten bu neviden menfaatler elde ettiğini itiraf eden hakemler de vardı.

Yani Porto, müsabaka hakemlerini ayarlamak yoluyla müsabaka sonucunu etkilemekle itham ediliyordu.

9 Mayıs 2008 tarihinde, Portekiz Federasyonu, mahkeme safhasıyla bağlantısız bir disiplin yargılaması yaptı ve şikeye teşebbüs suçundan Porto'yu suçlu buldu. Bu suçun cezası olarak da şike girişiminde bulunulduğu kabul edilen 2 maç için Porto'nun 6 puanını kesti.

Bu karardan sonra, UEFA Disiplin Kurulu Porto'yu 2008/2009 Şampiyonlar Ligi sezonundan ihraç etti.

Ancak bu karar, UEFA Tahkim Kurulu tarafından bozuldu.

Benfica ile Vitoria Guimaraes, UEFA Tahkim Kurulu'nun bu kararını CAS'a götürdüler. CAS itirazları haksız buldu ve Porto'nun Şampiyonlar Ligi'ne alınması kararını onadı.

Gerekçe?

"UEFA kurallarına göre, Şampiyonlar Ligi'ne katılacak takımlar yerel veya uluslararası düzeyde, herhangi bir şekilde müsabaka sonucunu etkileyecek eylemler içerisinde bulunamazdı. Buna karşın, Şampiyonlar Ligi'ne Porto'nun katılması kararını vermekle yetkili kurum Portekiz Federasyonuydu"[1]

Ayrıntılı gerekçede, mealen henüz davanın sürdüğü, gerçeğin bütünüyle ortaya çıkmadığı, acele bir kararla hak kaybına yol açılmasının doğru olmadığı belirtiliyor, Porto'nun haklarının elinden alınamayacağı ifade ediliyordu.

Ne öğrendik?

a) Disiplin yargılaması sonucunda Porto'nun müsabaka sonuçlarını etkilemeye yönelik fiiller içerisinde olduğu sabitti.
b) Şampiyonlar Ligi'ne katılmak için takımların müsabaka sonucunu etkilemeye yönelik fiiller içerisinde bulunmaması gerekiyordu.
c) Ancak, kimin Şampiyonlar Ligi'ne katılacağı yerel federasyonun kararıydı ve devam eden bir yargılama esnasında kulüplerin bu hakkı elinden alınamazdı.

Bu olay ne zaman yaşandı? UEFA'nın zero tolerance politikası ortaya çıktıktan sonra.

2- Sion Olayı
3 Yıl önce Mısırlı Kaleci Essam El Hadary'i transfer ederken kuralları çiğneyen Sion'a FIFA tarafından 5 yıl transfer yasağı konulmuştu.

İddiaya göre, Celtic ile FC Sion arasında oynanan Avrupa Ligi eleme maçlarında, FC Sion 5 senelik yasak dolmadan transfer ettiği 5 oyuncuyu oynatmıştı. Dolayısıyla sahaya oynamaya yeterliliği bulunmayan 5 oyuncuyla çıkmıştı.

UEFA, bu durumu tespit edince, İsviçre Federasyonuna bir mektup yazarak, Sion'u Avrupa Ligi'nden çekmesini önerdi. Aynı Türkiye'ye olduğu gibi, şayet bu gerçekleşmezse doğabilecek sonuçları bildirdi.

İsviçre Federasyonu, süreçle ilgili yargılamanın halen devam ettiğini ve bu konuda bir karar veremeyeceğini ifade etti.

İsviçre Federasyonu UEFA'nın talep ettiği kararı almayınca, UEFA harekete geçti ve Sion'u kupadan ihraç etti. [2]

Ne Öğrendik?

1- FIFA ve UEFA kurallarına göre Sion'a bir yasak konulmuştu ancak Sion bu yasağa açıkça uymadı. 5 oyuncuyu üstelik bir UEFA turnuvasında oynattı. Bu durum maç raporu ile tespit edilebilecek somut gerçeklikte bir hadiseydi.

2- UEFA mektup yazarak İsviçre Federasyonu'na durumu bildirdi.

3- İsviçre Federasyonu, ortadaki hadise bu kadar bariz olmasına rağmen, UEFA kararına uymadı ve yargılamanın devam ettiğini buna saygı duyulması gerektiğini bildirdi.

4- UEFA bunun üzerine Sion'u Avrupa Ligi'nden eledi. İsviçre Federasyonuna bir ceza vermedi, öcüler İsviçre'yi yemedi.

3- Bursaspor Olayı
UEFA TFF'ye bir mektup göndererek, Fenerbahçe hakkında bir soruşturma yürüdüğünü, Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılan her takım gibi müsabaka sonucunu etkilemeye yönelik bir eylem içerisinde olmadığını bildirmesi gerektiğini, şayet böyle bir eylem içerisinde yer almışsa, UEFA'ya yalan beyanda bulunduğu için, ağır yaptırımlarla karşılaşabileceğini, bu şartlar altında Fenerbahçe'nin kendi iradesiyle Şampiyonlar Ligi'nden çekilebileceğini, bu olmazsa TFF'nin kendi yetkisini kullanarak Fenerbahçe'yi Ligden çekebileceğini, bu iki durum da gerçekleşmezse, UEFA'nın kendi yetkisi dahilinde 1 senelik idari tedbir uygulayabileceğini ve soruşturma açabileceğini bildirdi.

Bütün bu ihtimalleri değerlendiren TFF, Porto örneğinden bir ders alarak, soruşturmanın sürdüğünü, Fenerbahçe'nin henüz bir ceza almadığını, UEFA'nın geçmişte ceza alan takımları dahi Ligine aldığını, kulübün şike yapmadığına ve iddiaların asılsız olduğuna inandığını, süren bir yargılama esnasında kulübün haklarından mahrum bırakılamayacağını, TFF'nin durumu ve sonuçlarını ilgili kulübe bildirdiğini ve tüm iyiniyeti gösterdiğini bildiren bir mektup yazmak yerine, şak diye Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden çekti.

Durumu görüşen UEFA'nın ilgili komitesi de hakkında soruşturma süren bir diğer Türk takımı olan Trabzonspor'u Şampiyonlar Ligi'ne ekledi.

Bursaspor bu karara itiraz etti.

UEFA ne cevap verdi?

konunun muhattabının UEFA olmadığı ve kararı Türkiye Futbol Federasyonu'nun aldığı belirtildi.


Sonuç

1- Şampiyonlar Ligi'ne ve Avrupa Ligi'ne kimin katılacağını belirleme yetkisi yerel federasyonundur.

2- Sion örneğinde olduğu gibi açık bir aykırılık olsa dahi UEFA, yerel federasyon kararına uyar, daha sonra kendi disiplin hükümlerini uygular.

3- Porto örneği açık bir şekilde, "transfer yasağı olan bir kulübün bu yasak sürerken 5 oyuncu transfer edip UEFA turnuvasında oynatması" kabilinden armut gibi ortada olan bir durum olmayan şike soruşturması sürerken, yargı sonucunun beklenmesi gerektiğini, bu süreç sırasında da Federasyonun kulübü Şampiyonlar Ligi'ne gönderebileceğini ifade eder.

4- UEFA, bunu bildiği için fişi kendi çekmeye yanaşmamış, bıçağı Federasyonun eline vermiş, TFF ya apaçık bütün bu olaylardan habersiz olduğu ya da ağır bir baskı altında kaldığı için hukuken yapması gerekeni yapmamış ve Fenerbahçe'nin hukuki haklarını elinden almış, büyük bir zarara uğratmıştır.

5- Bu karar sebebiyle bugün federasyon büyük bir tazminat ödeme yükümlülüğü altında olduğu gibi, Türkiye futbolu da işin içinden çıkılmaz bir buhrana sürüklenmiştir. Zira, ligin Şampiyonu Fenerbahçe'nin doğal hakkı gaspedilmiştir, yerine gelen Trabzonspor bu işten menfaat sağlamıştır ancak kendisi hakkında da bir soruşturma sürmektedir. Yani şayet Soruşturma sürdüğü için kulübün hakları elinden alınabiliyorsa bu halde Şampiyonlar Ligi'ne katılması gereken takım Bursaspor'dur. Yok soruşturma süreci yukarıdaki örneklerden de açıkça gözüktüğü gibi böyle bir haktan mahrum edilmeye yeter değilse, o zaman Şampiyonlar Ligi'ne katılması gereken takım Fenerbahçe'dir. Bir başka deyişle ya Bursaspor haklıdır, ya Fenerbahçe. UEFA, kararı TFF'ye aldırdığı için, bu açmazın mesulü de tabi TFF'dir.

TFF şunu açıkça ortaya koymalıdır:

Eşitlik ilkesi gereği, hakkında soruşturma süren bir takımı hangi gerekçe ile Şampiyonlar Ligi'nden mahrum bırakmış, diğerini ise hangi gerekçe ile Şampiyonlar Ligi'ne katmıştır?

Şayet Şampiyonlar Ligi'ne katılım hakkı soruşturma sürdüğü için elinden alınmışsa, bu halde hangi sebeple Bursaspor'un hakkı yenmiştir?

TFF, baskı altında öyle bir işbilmezlik yapmıştır ki, eşitlik ilkesini ihlal etmiş, bunun sonucunda da tüm kulüplere eşit yaklaşması ve aynı durumdakilere aynı yaptırımı uygulaması gereken bir federasyon olma niteliğini kaybetmiştir. Bir kararla 2 mağdur yaratabilen, büyük bir haksızlığa imza atmıştır.

Elbette bunun sonuçları olacaktır ve etrafı saran panik halkası da tam da bu sonuçlardan kaynaklanmaktadır.

[1] http://www.dailymail.co.uk/Champions-League.html
[2] http://www.guardian.co.uk/fc-sion


8 comments:

  1. (Süper)Cem dedi ki...

    Bursaspor'un da afilli bir hukuk adamıyla çok temiz tazminat davaları açması yakındır, olması gerekendir.

  2. ecdatca dedi ki...

    Fenerbahçe olayında TFF bilgisizlik kurbanıdır dmek te onlara yakıştırılan kadar safdillik olur. Bu düpedüz Fener operasyonunun siyasi rasyonelidir. Siyaset böyle istemiştir, TFF de gereğini yapmıştır. Bundan öte laf söylemeye gerek yok. Zira 7s a verilen bir seçim sözü vardır.

  3. selyym dedi ki...

    Tüm bunlardan çıkan tek sonuç var. F.Bahçe Spor Kulübünün 2010-2011 futbol sezonunda şike yaptığına mahkemeler aracılığı ile karar verilecek olduğudur.
    Bu şeklide hem TFF, hem "Türk Futbolu" kurtulacak, bu kaostan çıkmış olacaktır. F.Bahçe ise küme düşürülmeyecek, puan silme cezası ile süründürülmeye devam edilecek, bu sayede de Süper Lig kulüplerinin gelirleri sağlama alınacaktır.
    Türk mahkemelerinin alacağı bir tek karar F.Bahce'nin anlaştığı avukat Mr. Dupont'u da boşa çıkaracaktir. Bağımsız mahkemelere inanan varsa beri gelsin!
    Bu senaryoyu F.Bahçe lehine bozacak iki öğeden biri F.Bahçe taraftarının şiddet içermeyen tepki ve eylemleri ile F.Bahçe Yönetiminin akıllı liderliği olabilir. Önümüzdeki 4 hafta bu soruların cevabı için yeterli olacaktır.

  4. uzerindeyuregindenbaskamuskatasimayan dedi ki...

    içerik oluşturmaya herkes elinden geldiğince katkı versin.

    her yeni gün belleklerin tazelenmesi için:

    http://asinaptik.blogspot.com/2011/09/leviathana-kars-bir-fenersin.html

  5. cromvemitra dedi ki...

    Bence bu soruşturmada Fenerbahçeyi sıkıntıya sokacak bir kaç konu var.Aziz başkanın,yönetici arkadaşları ile "tarlalar yeşillendi mi?" diye konuşması,Ankaragüçlü Uğur Uçar'ın "evet,bana şike teklif ettiler diye ifadesi. Bir de yazıldı ama yalanlandı mı takip edemedim, Bülent Uygun'un eşinin telefonda "yine şike mi yaptın Bülent" diye konuşması var diye aber yapılmıştı.Bence tek bunlardan sıkıntı olursa olur.Bunlarla ilgili net bilgileriniz var mı?

  6. emre dedi ki...

    Simdi aethewulf arastirma yapmayi bilen ve anladigim kadari ile hukuktan iyi anlayan birisi olarak TFF'nin kararlarinda ki bu carpikliklari biraz vaktini harcayarak ortaya cikartabiliyor, ama TFF bunyesinde hukugu, futbolu sporu bilen bir cok profesyonele ragmen boyle bir hataya "baski altinda" imza atiyor oyle mi? Yani baska bir degisle TFF tecrubesizliginin kurbani olarak istemeden boyle bir hata yapiyor (boyle oldugunu bilse yapmazdi amcasi...) Hadi canim sende! ecdatca'ya sonuna kadar katiliyorum, TFF kurumlari ile butun bu olasiliklari degerlendirmistir, ama bunu bir sekilde kilifina uydurabilecegine inanmistir. Bu oyunu bozabilir miyiz? Eger TFF'nin bunu yanlislikla yapmis olduguna inansaydim, umutlu olabilirdim, ancak pek de icacici gozukmuyor. Insallah adalet er ya da gec tecelli edecektir diye temenni etmekten fazla yapabilecegimiz bir sey oldugunu dusunmuyorum.

  7. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Bu yazıdan, özellikle Porto kararından, bariz şu çıkıyor; UEFA bize 1 kuruş tazminat ödemeyecek. Çünkü biz olası sonuçları bildirdik, bunun üzerine kararı TFF aldı, biz de karara uyduk diyecekler.

    İleride suçlu bulunsa da, henüz suçluluğu kanıtlanmadan hakkı gasp edildiği için Fenerbahçe dava açıp tazminat kazanacaktır. Ama bunun muhatabı UEFA değil TFF olacaktır. TFF de bizi küme düşürmeyeceğini söyleyerek, yöneticilerimizle anlaşır. Olay tazminatsız veya sembolik bir tazminatla kapanır.

    Hani derler ya buraya yazıyorum diye, aha işte buraya yazıyorum.

  8. Ozan Y. dedi ki...

    Benim bu konunun sonucu ile düşündüğüm ise, tazminat talebinin bir tek TFF'na karşı işleyeceği, milyon eurolar telaffuz edilen bu durum karşısında, bu tazminatı ödememek için TFF'nun Fenerbahçe'yi bir şekilde haksız çıkaracağıdır. Yargının düzgün işlemediği, olayın siyasi boyutlarının olduğunu da hesaba katarsak, küme düşürme olmayacak ama eksi puan ile başlatıp, sike varlığı (!) kanıtlanacak. TFF yüklü tazminat ödemekten kurtulacak, Fenerbahçe'nin alacağı tazminat ile daha da güçlenmesinin önüne geçilecek.

Yorum Gönder