Fenerbahçe "Bir Yere Kadar" Fenerbahçelilerindir



"Devamı" butonuna basınca göreceğiniz yazıyı 24 Mart 2011 günü, "Bir Fenerbahçelinin Fikrî Faaliyetten İstifası" başlığıyla yazıp, kendi blog sayfamın faaliyetine son vermiştim.

Bir süre sonra kapılarını çaldığımda, sağ olsunlar, Papazın Çayırı beni misafirliğe kabul etti. 30 Mayıs 2011'de "Mazi Güzeldir" dedik ve başladık. Mazide kalsaymışız, iyiymiş, onu anladık.

"Süreç" kelimesinden nefret ettiren 3 Temmuz sonrası yaşananlar, hamasetle ve bomboş "Hep Destek Tam Destek" sloganıyla yaratılan o kurumsallığın, devasa III. Reich binaları gibi yıkılmasını izletti bize. Sürecin tek temizi, tek omurga sahibi ve tek savaşanı taraftar oldu.

Kitleleri meydana yönlendirip "Aman aman vazgeçtik" diyen "taraftarın yeni kalesi" internet siteleri gördük.

Twitter'da yazdıklarıyla, Dünya'nın bütün ezilenleri kendisine yüz sürüyormuş gibi davranıp, politikacılarla karşı karşıya gelince "Süreç hassas. Aman siyasilere sert çıkmayın" diyen, serserisevmez yeni nesil tribüncü gazetecileri gördük.

Maçlarda sete çıkıp, her fotoğraf karesine boyun uzatan saçı sakalı ağarmış, anlı şanlı tribün aaaaabilerinin (!) hastane bahçelerinden (Şener Şen'in filmde yaptığı gibi) topuğu kıçına vura vura kaçtığını gördük.

Gördük Allah gördük... Hepsinin raconu yerin dibine batsın. Ama batmaz. Batan yine biz olalım.

Kendi blogumda yazmayı bitirmemin sebebi Aydın Kirman'a dair bir haberdi. Blog aleminden komple çekilmemi sağlayan da yine böylesi bir şey oluyor. Tanıştığımdan beri Fenerbahçeliliğine ve tribüncülüğüne gıpta ettiğim bir kardeşimin, Fenerium'a dair haberinin ardından yaşananlar ve öğrendiklerimiz bana "Fenerbahçe, sadece bir yere kadar Fenerbahçelilerindir" dedirtti.

Devam'daki yazının sondan bir önceki paragrafı, bu blog için bir geçerlilik taşımıyor tabii ki. Zira Papazın Çayırı, Fenerbahçe Blogları Aleminin görüp, göreceği en sağlam blog oldu, oluyor, olacak... Sadece idare-i maslahatın cirit attığı bir ortamda, ben kendimde dik durma edebiyatı parçalayacak kalem kuvvetini bulamıyorum.

"Türkiye'de bir iş yapılmayacaksa komisyona havale edilir" gerçeği yüz küsur yıldır ortada dururken, bu şekilde iş görmeye çalışanlara, asıllar dururken fasonlara kızanlara tahammül çağı geldi, geçti. Sokaklarda ve meydanlarda görüşürüz. Eyvallah ağalar :)



BİR FENERBAHÇELİNİN FİKRÎ FAALİYETTEN İSTİFASI

Fenerbahçe'de Semih Bayülken'e ve gruplara kızılırken en çok kullanılan argümanlardan bir tanesi "Fenerbahçeli olmayanların kulübe üye olmasını sağlayarak, oy manipülasyonu yapmaları" idi.

Yıllar geçti.

Günlerden bir gün, Fatih Sultan Aziz Yıldırım, grup tekfurlarının duvarlarla çevrili şehrine girip, surlara "$ ve €" işaretli bayrağı dikerek, develerin tellal, pirelerin berber olduğu grupçuluk çağını sona erdirdi ve hep beraber anlı şanlı "kurumsallık" çağına geçtik.

Lisanslı ürün almayanların sahte Fenerbahçeli sayıldığı, haftada bir kez Fenerium'dan alışveriş yapmayanların hor görüldüğü, "Taraftar Kart" denen plastiğin bir nevi "Sevda ölçer" halini aldığı günler yaşadık.

Bilet fiyatları, öğrencileri ve halkın dörtte üçünü oluşturan alt gelirli insanları Fenerbahçe'den uzağa itti.

Turist Ömer'in görüldüğü takdirde yaka paça dışarı atılacağı bir stadyum sahibi olduk.

Kaymakam Cafer'in kapı şekli geçmişte kaldı.

Hababam Sınıfı'nın yerini zengin çocukları aldı.

Hepsinin şahikası, Galatasaraylı insanların kulüpte cirit atmaya başlamasıydı.

Fenerbahçeli kıtlığına kıran girmiş gibi, kurum yöneticileri ve idari personel, Galatasaraylılardan seçildi.

İçeriden bilgi ve görüntü sızdırmaların bu insanlar kaynaklı olduğu öğrenildikten sonra bile zihniyet değişmedi.

Şahikalar üstünde meydan okuyan bir avuç er vardı. Fakat "yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler" konusunda da sıkıntı vardı.

Olmadı. Bilet fiyatları, halktan uzaklaşma ve diğer konularda fikir ve eylem olarak çarpışan bir kaç avuç insanın gücü düzeni sarsmayı başardı ama değiştirmeye yetmedi.

Ve nihayet bugün Fenerbahçe resmi sitesinde bir haber...

Bugün Hürriyet Gazetesi’nde Ferudun Niğdelioğlu imzası ile yayınlanan bir haberde Fenerium Genel Müdürü Sayın Aydın Kirman’ın kulübümüze üyelik başvurusunun Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’ın itirazı sonucu reddedildiği iddia edilmektedir. Habere göre Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım Sayın Kirman’ın Galatasaraylı olduğu gerekçesi ile başvurusunu kabul etmemiştir. Söz konusu iddia baştan aşağı uydurma bir senaryodur.
"Sayın Kirman’ın kulüp üyeliği için yaptığı başvuru 07.02.2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile onaylanmıştır. Ancak o tarihten bugüne üyeliğin başlaması için yerine getirilmesi gereken prosedürler Sayın Kirman tarafından tamamlanmadığı için üyeliği resmiyet kazanmamıştır. Hal böyle iken Hürriyet Gazetesi’nde yazanların tamamının yalan yanlış bir senaryo olduğunun bilinmesi gerektiğini önemle duyururuz.

Şu açıklamayı yapan, içine sindirebilen, hoş görebilen, "Fenerbahçe'de Galatasaraylı üye olabilir yahu. Ne olacak ki" diyebilen herkesle ayrı Fenerbahçelerin insanıyız.

Bir branşta değil, dokuz branşta, birer şampiyonluk değil, isterse biner şampiyonluk olsun, ben bu düşünce tarzını kabul etmedim, etmeyeceğim.

Bu zihniyete omuz vermedim, vermeyeceğim.

Büyük bir çoğunluğun, "Fenerbahçe Sevgisi" adı altında ses çıkarmadığı onlarca çakallık ve haksızlık ortada dururken; en aşağılık muamelede, en hain zorlamada bile yönetimin istediklerini paşa paşa yapıp, bunu "Fedakarlık" olarak lanse etmek yerine, dik duruş sahibi olmayı ya da illa ki dış etkenler yüzünden bel doğrulamıyorsa çekip gitmeyi düşünmemek...

Hayır, bu fedakarlık değil. Büsbütün kendini kandırmak.

Bu yüzden artık fazladan fikir mücadelesine gerek yok. Söylenebilecek her şey söylendi.

Hakimiyetin kayıtsız şartsız "umursamazların" olduğu bir Fenerbahçe'de, hayatını ve kalbini maneviyat duvarına yaslamış bizim gibi "istemezlerin" yeri yok.

O açıklamada yer bulan anlayışa müsamahakar bakan veya gerekli mücadeleyi yapamadığı halde ortalarda gezen herkes, işlenen günaha ortaktır.

Başkasını bilemem fakat ben ahir zaman ümmetinin bir ferdi olarak, uhrevi olsun, beşeri olsun, bünyede yeterince günah biriktirdiğimi sanıyorum. Daha fazlasına gerek yok.

Gün gelir, devran dönerse başka yerlerde, başka zamanlarda Fenerbahçe üzerine fikir tartışılır. Lakin hal yukarıdaki gibi olunca, zaman zaman kendi özelimizin de yer aldığı, fakat genelde Fenerbahçelilik temelinde yazıların paylaşıldığı bu blogun bir manası kalmıyor. Vitrin, yani eski yazılar olduğu gibi duracak ama dükkanı kapatıyorum.

En sona da bu yazıyı koyalım arşivden. Biz gücümüz yettiğince bağırdık ama cephe düştü. Eyvallah!

Halkın Takımı Üzerine Çirkin Bir Yazı



3 comments:

  1. gumgumok dedi ki...

    "Firmadaki gelişmelerden müşterilere ne? Müşterilere hesap mı vereceğiz?"
    Yöneticilerin ve yöneticicilerin mantığı bu işte.
    Forma al, kombine al, taraftar kart al, fenercell al, fenernet al, caddede yürü, kadıköyde miting yap, metrise git, silivriye git, çağlayanda dayak ye, havaalanında dayak ye, kendi stadında dayak ye... Bunları Fenerbahçen için yap.

    Ee, tamam yapalım da sen ne yapıyorsun?
    Emniyet taraftarına habire dayak atsın, savcılar seni süründürsün, siyasiler senin üzerinden oy hesabı yapsın, uefa senin yerine rakibini alsın, cev senin yerine rakibini alsın, cas'tan çekil, pfdk'dan ceza al, uefa'dan yine ceza al, herkes aleyhine yalan yanlış her şeyi söylesin, yazsın...
    Bunlara karşı sende gördüğümüz tek aksiyon, Fenerium'dan fenerlileri atmak. Onu da bir GS'li yapıyor.

    Tabi burada neden böyle diyen saf taraftar soruları sormayacağız. Kimin neden yönetici koltuklarında durduğunu gayet iyi biliyoruz.

    Yalnız sevgili Canarino, bunların karşısında çekilmekle de olmaz derim. Don Kişot gibi hissedebilirsin, lakin insanların konuşma dilini keşfetmesi bile verilen ortak emekle olmuştur. Taraftarın çoğu 3 temmuz sonrası işin derinine daldı, çok şey gördü, ortak bir emek verdi. Forma, kombine, kart almak yani para vermek dışında bu kulüp için neler yapabileceğini, kulubün kendisi için ne ifade ettiğini daha iyi gördü.

    Fenerbahçe sevgisi için para harcayan taraftar bunun karşılığını beklemez; ama soru soran, tartışan, dayak yiyen, biber gazı yiyen, yollara düşen, 1 mayıslara giden taraftar bu ortak emeklerinin karşılığında kendisine hala müşteri gibi davranan, yıllanmış emekçilerine cv ile alınan bir çalışan gibi davrananlardan hesap bekler. Hepimize biraz zaman lazım. Daha sonra mücadelenin yönü değişecektir.

  2. correios dedi ki...

    @canarino
    Kalemine saglik, guzel yazilarinla ufkumuzu genislettigin bir gercek. Yazdiklarinin coguna katiliyorum. Ancak bazen iyi niyetli yapilan ancak bir sekilde basarisiz olan eylemleri de hosgormek gerektigine inaniyorum, taksim'e taraftari yonlendiren grup sonrasinda organizasyonu iptal ettigini belirterek basarisiz olmustur, dogru. Tirstilar mi? Tehdit mi aldilar bilemem... Ama adamlar en azindan cabaliyor, fenerbahce icin birseyler yapmaya calisiyor. Sozkonusu grupla hicbir alakam yok, ama ben birlik olmamiz gereken boyle bir donemde hem senin gibi yazilar yazan, hem de basarili olsun olmasin beli eylemleri organize etmeye calisan insanlara sahip cikilmasi gerektigini dusunuyorum! Malum karsi cephe kalabalik, biz bir de birbirimizle ugrasmayalim. Senin de defalarca belirttigin gibi adamlar klubun icine kadar nufus etmis...

  3. Adsız dedi ki...

    “Forma al, kombine al, taraftar kart al, fenercell al, fenernet al, caddede yürü, kadıköyde miting yap, metrise git, silivriye git, çağlayanda dayak ye, havaalanında dayak ye, kendi stadında dayak ye... Bunları Fenerbahçen için yap.”

    Hay ağzına sağlık kardeşim… YÖNETİM BU Arada ne yapıyor dersiniz ?? Kendilerinin namus ve onur davamız dediği, taraftarın bu süreçte en çok beklentisinin olduğu bir davayı, bu taraftarın hislerini umursamazca ve adeta alay ederek geri çekiyor… Ben davanın çekildiğini öğrendiğimde beynimden vurulmuşa döndüm… Şimdide aydın kirman konusu.. Hayatımda hiç bu kadar öfkelendiğimi ve küfür ettiğimi hatırlamıyorum… CAS davasının çekilmesinde dahi bekleyelim bakalım ne olacak diyerek yaşadığım acıyı içime gömdüm… Ama şu son olayı affetme şansım yoktur… Resmen biz taraftarla alay etmektir bu hareket… Yönetimi bu konuda faks yağmuruna tutalım.. Hatta imkanı olanlar birde telefonla bu konudaki aymazlığı gerektiği şekilde eleştirsin… 3 Temmuzdan bu tarafa büyük taraftarımız diye sağda solda CAKA satıp, ilk fırsatta taraftarı hiçe sayan böyle yönetim istemiyorummm…

Yorum Gönder