Dünya Kupası Başlarken



Bir Dünya Kupasını daha göreceğiz ölmez sağ kalırsak 24 saat içinde. Biz futbolsever faniler ömrümüze çentik atılan dört yıllık periyotlardan bir tanesini daha idrak ediyoruz. 8 yaşında adam akıllı futbol izlemeye başlasak ve ortalama ömür 70 yıl desek 15-16 dünya kupasını kanlı-canlı seyretme olanağımız var demektir. Bu benim gördüğüm 6. dünya kupası. Demek ki yolun üçte birinden fazlasını geçmişiz hicri futbol takvimine göre.

Artık eskisi gibi merak ettiğimiz, ismini duyduğumuz ama kendisini izlemek için geniş zamanlar bulamadığımız yıldızları görme sahnesi değil Dünya Kupası. Haftada üç kez Messi’yi canlı canlı koltuğumuzda görüyoruz. Robben’i, Drogba’yı, Rooney’i neredeyse kendi yerel liglerimizdeki futbolculardan daha fazla biliyoruz. Ancak sahnenin farklı olması yine de başka bir merak katıyor. İsmini duyduğumuz, şöhretini bildiğimiz bir oyuncuyu izlemenin merakından ziyade, çok iyi bildiğimiz bir oyuncunun efsane olmak için herkesin geçmek zorunda olduğu bir sahnede ne yapacağını merak ediyoruz daha çok.

Hatırladığım ilk futbol organizasyonu 1988 Avrupa Şampiyonasıydı. Doğal olarak da ilk futbol anıları turuncuya çalan herkes gibi o gün bugündür uluslararası turnuvalarda Hollanda’yı tutarım. 1990 Dünya Kupasındaki Hollanda-Mısır maçında Müslüman diye Mısır’ı destekleyen çevremdekilere laik birisi olduğum için değil Gullit’in Van Basten’in olduğu bir takım nasıl tutulmaz diye tepki gösterdiğimi hatırlarım. Bu turnuva için hayalim Hollanda’yla Arjantin’in finalde karşılaşması ve Hollanda’nın 1978’in rövanşını alması.

Egemen doktrinin her alanda içselleştirmeye çalıştığı “kaybedenleri kimse hatırlamaz tarih kazananları yazar”a inat tüm zamanların en yakışıklı final kaybedeni 1974 ve 1978 Hollandasıdır bence kim ne derse desin. 2000 ve 2002'deki penaltılarla kaybedilen iki yarı final de yine şövalye kaybedişidir. Delice defans yaparak değil çatır çatır top oynayarak kaybedilmiştir.

Artık eskisi gibi takımların kadrolarını ezberlemiyorum, Dünya Kupası defterleri tutup her maç golleri, kartları falan yazmıyorum, ama yine de eski yoğunlukta olmasa da dünyanın bütün futbolseverleriyle aynı noktaya odaklanacağımı bilmek heyecan verici. Aynı yıl içinde hem futbol hem basketbol hem de kadın voleybolda Dünya Şampiyonası olunca yıllık izini de nerede kullanacağını şaşırıyor insan. Honduras hükümeti gibi maç saatlerine göre mesai saatlerini ayarlayan bir hükümetimiz de yok maalesef. Mesai saatine denk gelen 14:30 maçları yüzünden 4-5 maç kaçıracağız ama ne yapalım telafi ederiz onları da. Bol sürprizli bol gollü ve Hollanda’nın şampiyon olduğu bir Dünya Kupası diliyorum. Herkese iyi seyirler.


1 comments:

  1. aydın dedi ki...

    Untulan hislere ek olarak eski takımlar da kalmadı.Brezilya ve Almanya eskisi gibi değil.
    İtalya yolun sonunda.Arjantin karışık, Hollanda bir zamanların görkemli kadrosuna sahip değil.
    Bir tek İngiltere değişen oyunculara rağmen aynı yapıyı korudu.
    İlk kez heyecansız izleyeceğim çünkü destekleyecek takım bulamadım.Şimdi alsınlar endüstriyellerini başlarına çalsınlar.

Yorum Gönder