Hoca, Yönetim ve Büyük Resme Bakmak



Bu sene artık vaka-i adiye haline gelen iç saha yenilgilerinden birini daha aldık. Eskiden 40 maçlık 30 maçlık seriler yakalayan takımın bir- iki aylık süre içerisinde kendi sahasında üç kez sıradan takımlara yenilmesini hazmetmek açıkçası hiç kolay değil.
Webo transferi sonrası Aykut Kocaman tek forvetli oyun planını revize edip Webo’yu en uca Sow’u sağ kenara Kuyt’u da sol kenara atarak başladı. Taraftarın müthiş desteğiyle önceki maçlara göre daha ısırgan ve istekli bir Fenerbahçe görüyorduk ki sağolsun Volkan bu seneki felaket performansına yine acayip bir gol yiyerek devam edince yine bu sene artık alışkanlık olduğu üzere maça 1-0 geride başladık. Çok planlı ve organize olmasa da ilk yarı itibariyle Sivas kalesinde baskı kurmayı başardık birkaç net pozisyon ve kaçan bir penaltı sonrası devreye mağlup girdik. O kadar baskılı başlayamadığımız ve Sivas’ın kontra pozisyonlar bulmaya başladığı bir dakikada golü bulduk, golden sonra baskıyı daha da artırmamız gerekirken kontrolü kaybettik, son 20 dakika özellikle oyuncu değişikliklerinden sonra takımın hücum etkinliği düşerken Sivas özellikle kalecisinin müthiş isabetli uzun degajları sonrası pozisyon bulmaya başladı ve duran toptan Volkan’ın bakışları altında bir gol daha bulup şampiyonluğa dair umutların yeniden doğduğu bir günü tamamen umutsuz bir geceye dönüştürdü.
Fenerbahçe’nin bu sene ligde kötü gitmesine dair oyuncular isteksiz, koşmuyor falan gibi şeyler üzerinden kötü gidişi oyuncuların bireysel performanslarına bağlayan bir görüş var, Aykut Kocaman’ın istifasından sonra oyuncuların da bizzat bu görüşü doğrularcasına “sorun bizde” diye açıklama yapmaları ve hocaya söz vermeleri de bunu doğrular nitelikte ama sorunun sadece oyuncuların daha çok koşması ya da istemesiyle alakalı olmadığını Sivas maçında da gördük.
Fenerbahçe’nin sorunu anlık günlük bir performans sorunu değil. Bu takımın oyun aklında ve saha içi planlarında problem var. Fenerbahçe’nin ligdeki en verimli oyuncusu Sow. Webo transferi sonrası Webo’yu oynatmak için Sow’u en uçta oynayan oyuncu rolünden sağ içe deplase olarak kaleden uzaklaşan bir rolde oynatmak felaket bir tercih. Yani elinizde kaleye yakın olduğunda iş yapan ama yanında kendisine yardımcı olacak hücumcular bulunmadığı için etkisizleşen bir oyuncu varken onun yanına ya da arkasına bir oyuncu koyacağınıza Webo’yu en uca koyup Sow’u kanata çekmenin akılla mantıkla bir izahı yok.

Aykut Kocaman’ın Kuyt ısrarını da anlamak mümkün değil. Adamın form durumu bir aydır yerlerde sürünüyor ,geçen hafta Antep maçında 2-1’ i bulduktan sonra yine sahanın dökülen ismi Kuyt’ı almak yerine Sow’u oyundan almıştı bu hafta da golü atmış, morallenmiş ve kenardan ortalara en iyi kafa vurabilecek durumdaki Webo’yu oyundan alıp hiçbir şey yapmayan Kuyt’a 90 dakika sabretti. Bir de takımın birinci penaltıcısı olarak Kuyt’ı neye dayanarak birinci penaltıcı seçmişler onu da anlamadım, topla ilişkisi bu kadar problemli olan bir oyuncunun birinci penaltıcı olmasıneresinden bakarsan bak tuhaf.

Kuyt’un neden çıkmadığıyla ilişkin 2-3 ay önce de bir soru sorulmuş ve Rıdvan Dilmen Aykut Kocaman’ın Kuyt’ı takımın ve oyunun lideri olarak gördüğü için onu pek çıkarmak istemediğini söylemişti “Yüzde Yüz Futbol”da. Kuyt zaman zaman katkı yapabilecek mücadele eden fedakar oynayan bir oyuncu olabilir ama saha içi liderlik vasıflarına sahip olabilecek bir oyuncu kesinlikle değil, hele üzerine oyun planı inşa edilebilecek bir oyuncu asla değil. Zaten Aykut Kocaman’ın aklındaki oyun planında en kilit rolleri Kuyt ve Christian gibi son derece yetersiz oyunculara vermesi takımın bu halde olmasının en önemli sebebi. Rol ve görev tanımları yanlış kurulmuş bir kadroda kolay kolay toparlanamıyor. Yani şöyle düşünelim oyunun merkezinin ve aklının Oğuz, Okocha,Baliç, Revivo, Rapaiç, Hoojdonk, Alex gibi oyunculara verildiği bir gelenekten Kuyt ve Christian’ın kilit oyuncu olduğu düzene. Yorum yapmaya gerek yok

Sivas maçını bir kenara koyup büyük resimde başka sorular sormak da lazım tabi. Aykut Kocaman basın toplantısında Emre’yle ilgili “niye gitmişti niye döndü” sorusuna yanıt vermek istemediğini söyledi. Şimdi 6 ay önce Emre’nin affedilmez hatalar yaptığını söyleyerek takımdan gönderilmesini buna bağlıyorsan ve ben de basit bir taraftar olarak “hocaya saygısızlık yaptıysa iyi olmuş gitmesi” diyorsam o zaman bu adam geri dönünce benim de bu adamı gönderen merciden bir açıklama beklemem son derece doğal. Oysa ne yönetimden ne hocadan bir açıklama var. Yani Emre’nin hatası affedilmez değilse neden o zaman yollayıp yerini doldurmak için milyonlarca euro bonservis verip Meireles-Topal’ı aldık. Yok Emre’nin hatası gerçekten affedilmezse 6 ayda ne değişti de geri döndü. Fenerbahçe yönetiminin ve teknik heyetinin “biz yaptık oldu” havasında işler yapması ve taraftarı her durumda kendilerine sorgusuz sualsiz destek vermek zorunda özneler gibi algılamasından artık vazgeçmesi lazım. Bir ay boyunca bir oyuncunun peşinden koşup alamayınca Fenerbahçe’nin menfaatleri için almadık falan diye saçma sapan 90’lardaki olağanüstü hal bölge valisi açıklamaları gibi açıklama yapmaması lazım.

Benim şu transfer döneminden çıkardığım sonuç yönetimin Aykut Kocaman’ın sene sonunda her halükarda takımdan ayrılacağını düşünmesi dolayısıyla yüksek maliyetli transfer işine girmediği. Yönetimin bu sene bu takımdan bir ümidi olmadığının da bir nevi göstergesi. Açıkçası Fenerbahçe’nin sorunun iki-üç transferle çözülemeyeceğini düşünüyorum ben de. Aykut Kocaman oyunun emek ve koşu kısmını fetişleştirip hüner ve akıl kısmını ihmal edilebilir olarak değerlendirdiği müddetçe Fenerbahçe için hiçbir formasyon hiçbir transfer istenen sonucu vermeyecek.

Fenerbahçe yönetimi için de ayrı bir parantez açmam gerekiyor. Geçen seferde yazmıştım ortada Fenerbahçe yönetimi diye bir şey yok, hareket hali Yargıtay kararı nedeniyle kısıtlanmış, bütün eylemsizliklerini devam eden hukuki sürece atfen açıklayan bir Yönetim Kurulu’muz var. Aziz Yıldırım’a muhalif olan hareketin rezilliği şu anki yönetime koşulsuz destek verilmesi anlamına gelmiyor. Ben yönetimdeki bazı isimlerin Fenerbahçe’nin bu hafta kimle oynadığını bile bilmediklerini düşünüyorum. Tamamen yine tek adama endekslenmiş her şeye karar verenin tek kişi olduğu bir yapıyla devam ediyoruz. Aziz Yıldırım’ın tek adam kültürünün mağduru olup hapislere düşmüş birisi olmasına rağmen ısrarla tek adamlığa teşne yönetim anlayışıyla devam edişini nasıl açıklayacağız ?

Fenerbahçe için toparlanma senesi olabilecek yeniden canlanma senesi olabilecek daha doğrusu olması gereken bir seneyi ne hale getirdik. Futbol takımının antrenörü istifa edip geri döndürüldü, erkek basketbol takımının antrenörünün tazminatı yüksek diye sözleşmesini feshedemedik, erkek voleybolda takıma uyum sağlamış antrenörü gönderip yerine getirdiğimiz antrenörü de gönderdik, kadın voleyboldaki koç bence tüm koçlar içindeki en zayıf halka zaten . Sene başı planlamaların neredeyse bütün branşlarda iflas etmiş olması bir yönetim başarısızlığıdır. Bütün bu sportif planlama hatalarının yanında meydanı tamamen Galatasaray’ın ele geçirmesini izlemeleri de cabası.
Ben Aziz Yıldırım’a hapisten çıktıktan sonra hapisteki tavrının dışarıda da devam edeceğini düşündüğüm için bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyordum. Yıllardır onun tarz-ı siyasetinden şikayetçi olan sürekli eleştiren birisi olarak o gün kongre üyesi olsam sadece Fenerbahçe başkanını Fenerbahçe kongresi belirler mesajını dosta düşmana göstermek için oyumu Aziz Yıldırım’a verirdim.

Ancak başkanın yeni dönemde de eski alışkanlıklarından çok bir şey kaybetmediğini görüyoruz ve benim kendisinden artık bir umudum yok. İşin kötü tarafı yönetime ehil,birilerinin maşası gibi davranmadan Fenerbahçe’yi yönetmeye aday bir muhalefet de yok. Fenerbahçe’nin mevcut yönetime körü körüne bağlı başkanın her hareketinde hikmet arayan ve sayısı epey kalabalık gruplardan da, kulübü ele geçirmek için şeytanla bile işbirliği yapabilecek , trübünde “şike” diye bağırabilecek derecede kendinden geçmiş gruplardan da kurtulup bağsız/bağlantısız bir üçüncü yol bulması lazım. Körü körüne destek de körü körüne muhalefet de bizi uçuruma götürüyor. Artık bir devlet/cemaat projesi olduğu iyice ayyuka çıkan Galatasaray’la mücadele etmek için Fenerbahçe’nin tarihte olduğu gibi sırtını halka dayaması gerek. Ne mevcut yönetim, ne onları devirmeyi kafaya koymuş mevcut oluşum bu mücadeleyi yürütebilecek durumda.

Eğer Fenerbahçe bir üçüncü yol bulamazsa “Dinamo Galatasaray”’un şampiyonluklarında reyting yükselten figüran rolüne doğru hızla ilerliyor. Acıbadem’in durup dururken Cluj’a sponsor olması Schalke kurada çıkar çıkmaz THY’nin Schalke sponsorluğu, bedelsiz sermaye artırımları, iki sene önce meteliğe kurşun atan 70 cente muhtaç olan kulübün gözünü karartıp milyon eurolar saçarak oyuncu alması bize çok şey anlatıyor. Bunlarla sahada mücadele edebilecek bir futbol takımı ve saha dışında mücadele edebilecek bir yönetim istiyoruz . Şu an aradığımız iki şeye de ulaşılamıyor maalesef.


23 comments:

  1. Sonsuz dedi ki...

    4 yıllık bir karanlık seri bizleri bekliyor olabilir !!! Hep destek tam destek mestek de yapmak gelmiyor içimden, çünkü bu yönetim ve bu hocayla olabilecek en yüksek kıvam bu. Takımın 3 kulvarda gidiyor olması kimseyi aldatmasın, hapislerden çıkmış bir başkanın takımı şahlandırması gerekirken saçma salak bir korku pısırıklık sindi kulübe, lafı uzatmanın manası yok bu yılda Kadıköy'de Gsaraya yenilip en dibe vururuz, aslen Kadıköy'de kupayı verip psikolojik msikolojik üstünlüğü kaybetmiştik ama bu pastanın çileği olacak gibi, sözlerime kızanlar olabilir ama her türlü felakete hazırlıklı olmamız gerekir, Gsaray en prestijli yıllarını Aziz Yıldırım zamanında yaşamıştır. Yapılan tesisleri kimse abartmasın, evet güzel projeler ama Gsaray'a da gayet güzel bir stad yapıp verdileri çatır çatır dolduruyor adamlar da stadı, birde üstü müstü kapanacaktı bu stadın, içim şişti geçen seneki şampiyonluk maçından beri şiştiğim zamanlardan birini yaşıyorum. Saygılar

  2. omer sisman dedi ki...

    Azmettik, Galatasaray'ı lig tarihinin en düşük puanlı şampiyonu yapacağız. Dünkü maç Türkiye'de futbol denen şeyin futboldan başka her şeye benzeyen bir sinir harbi olduğunu gösterdi yine. Adı süper olan bu ligin zayıf değil orta düzey takımlarından biri bile tamamen anti futbol oynuyor. Daha 15. dakikadan itibaren her aut atışı 2 dakikada atılıyor, her 3 dakikada bir sahanın muhtelif yerlerinde bir Sivaslı yere kapaklanıp tedavi istiyor. Affedersiniz ama sikmişim böyle futbolu. Adale olsan soğursun, heyecan olsan tavsarsın. Denizli maçı halen devam ediyor sanki. Cüneyt Çakır 85. dakikada kaleciye bir sarı kart gösterir, öylece güya örter bu ayıbı dedik, onu bile göstermedi yahu. Bu mu kardeşim yıllardır süper ligde oynayan bir takım olarak futbol ufkun, teknik taktik kalibren. Bu ligde bir orta sıra takımına karşı yenik duruma düştün mü evliya çelebi sabrı gerekiyor. Ki yenik duruma düşmekte de maşallah üstümüze yok. Hadi düştük, beraberliği de yakalamışken bu panik niye? Sow'u rakip ceza sahasından uzaklaştıran her hamle saçmalık, çok doğru. Semih'i sokmak da. Penaltıyı Sow gibi net şutları olan bir adam dururken Kuyt gibi topa dağınık vuran bir adama bırakmak da ayrı bir saçmalık. Ki daha topun başına geçtiğinde direğe vurur dedik tribünde. Volkan'a hiç gelmeyelim, onun aklı sahada değil bu sene, keşke bir an önce Mert'i oynatmaya başlasak. Çocuk kulübede çürüyecek. Volkan mental olarak bitmiş. Kaleye o klişe tabirle taze bir kan gerekiyor.

  3. Adsız dedi ki...

    acibadem sadece gsın rakiplerine değil telegol e de reklam veriyor sağolsun.

    söylenecek çok şey yok, bundan evvel fatihin yazılarının altına bu takıma daha fazla inanmalıyız yazıyordum, eleştirileri ağır buluyordum. bu ligin HALA alınabilir olduğunu düşünüyordum - fener harika oynayacağından değil, diğerlerinin top oynamamasından - ama dünkü maç sonrasında ben de umudumu yitirdim.

    2-2 berabere kalınan Marsilya maçı gibi göz göre göre verilmiş bir sivas maçı izledik. teknik kadroda Aykut Kocaman'a her ne kadar da destek verdiysem de sene başında yine papazınçayırına yazdığım gibi bu kadar zayıf yardımcılarla çalışmasını anlayamadım, bugün de anlayamıyorum. Hocanın aklı bir nevi taşlaşti, yeni akım ve enerji kabul etmez halinde, belli ki sene sonunda gidecek, ancak en azından bu dönemde yanına 1-2 tane futbol aklı transfer etse, şu yarım sezonu ismail kartal yerine başka bir isimle geçirseydi fena mı olurdu?

    herneyse, o yardımcılar da olsa değişecek bir şey yok. bu sezon kayıp bir sezondur. benim adıma Fenerbahçeyi ve Aziz Yıldırımı desteklemek adına 2 sebep kalmıştır; 1 - formadaki arma, 2 - Hala belaltı vurmaya çalışan orospu çocukları, ermanından mehmetine.

  4. AFIADOR "Korelmis Kalemleriniz için" dedi ki...

    Bu Aykut ve A.Yildirim takimi kume duserecekler. Emir buyuk yerden; Mr.President'ten. Aykut Mr.President'in Fenerbahcedeki entrikaci,icten pazarlikli veziri,masasi. Neden?: ¨Cunki bu sike davasinda topluma ''Bakin hak yerini buldu'' diyecekler Fenerbahce kendiliginde kume duserse (dusurulerse!). Bu bir komplo teorisi degildir. Gorunen koy kilavuz istemez. Maalesef bilerek yapilan yanlislar devamli halde tekrarlanmasi bunun bir acizlik veya aptallik olgusunu ortandan kaldiriyor. Bunlar bilincli bir sekilde tekrarlaniyor. Elde bircok somut ornekler var. Halen hicbirsey olmamis gibi bu Aykuta siki-siki sariliyorlar. A.Yildirim gibi kibirli, burnundan kil aldirmayan herseyi bilen, hiper egolu yonetici nasil oluyorda bu spor bilimleri ve yonetimi adina hicbirsey bilmeyen, hizipci, tukurdugunu devamli yalayan,korkak (bence korkaklardan cesur iyi insanlarin cekinmesi lazim; Korktuklari icin seni sirtindan hancerlerler ve tarihte bunun cok ornekleri vardir.) birine bu kadar kredi veriyor? 1-Ya kendiside oyledir. Ama iki canbaz bir ipte oynamaz! 2-Ya da boynundaki ilmek baskasin elinde oldugu icin karsi gelemiyordur. -Daragacinda da olsam son sozum Fenebahcedir, -Fenerbahce icin 1 saniye dusunmem diyorsan o ilmek nekadar sikarsa siksin yolundan geri donmeyeceksin sonunda olum olsa dahi. ''ACILIN KAPILAR SAHA GIDELIM.'' Sevgi eylem gerektirir. bu eylemide karsiliksiz seven halk yapar. Cok gec olmadan partizan taraftar mudahale etmeli ve devrim gerceklesmeli, yoksa yarin cok gec olabilir.

  5. zachpaulsen dedi ki...

    Galatasaray'ın nasıl bir devlet/cemaat projesi olduğu kanaatine vardınız anlayamadım. Elinizde nasıl bir bilgi/belge var? Galatasatasay kulübü gücünü Galatasaray lisesinden, Galatasaray kongresinden ve aynı Fenerbahçe gibi milyonlarca taraftarından alır.

    Geçtiğimiz 10 yılda; Fenerbahçe nasıl ki stadını yaptıktan sonra, stadın getirdiği ivme ile birlikte gelirlerini katlayarak artırdı ve bir sürü dünya yıldızını getird; Galatasaray da aynı sürteçten geçiyor. Stadı açılalı 2 yıl oldu; 40 bin civarı kombine ve localar satılıyor. Fenerbahçe taraftarında yıllar önce oluşan kulüp aidiyeti ve lisanslı ürün alma alışkanlığı stat sayesimnde gelişiyor ve kulübe büyük gelir kapıları açılıyor. Paranın kaynağı budur başka bir şey değil. yoksa kimse ne Galatasaray'a bir kuruş verir ne de cebinden bir kuruş harcar. Bedelsiz dediğiniz 1. sermaye artırımı için Galatasaray önümüzdeki 3 yıl boyunca tüm tribün gelirlerini ipotek ettirip aldığı kredi ile gerçekleştirdi; 2. sermaye artırımı SPK'dan geri döndü ve onun için de şimdi yeniden kredi arayışında. Emin olun bu yolların aynından Fener ve Beşiktaş da geçecek kaynak yaratma adına onlar da sermaye artırımına gidecekler.

    Deloitte'un yayınladığı rapora göre şu an Avrupan'nın 30. kulübü gelir yaratmada. 95 milyon € gelirle. Sadece bu yıl ŞL'den 30 milyon€ şu ana kadar gelir elde etti. Ve tabi bu harcanan paralar aynı zamanında Aziz yıldırım'ın zamanında yaptığı yıldız transferlerinde olduğu gibi heyecan yaratmak, pazarlama, yatırım ve gelecek yıllarda da şampiyonlar ligi arenasında var olacağı beklentisi ile yapılan harcamalardır.

    Cluj ve Schalke konusunda imanızı anlayamadım. Kurayı UEFA mı ayarladı diyorsunuz? Ya da en az bizim kadar iddalı Cluj'un ki son maçta Manchester'ı orada yenen Cluj'un Galatasaray'a yattını mı ima ediyorsunuz? Bunlar gerçekten çok büyük komplo teorileri.

    Galatasaray şu an kullandığı o stat için büyük bedeller ödemiştir. Hala ödemeye ve ödetilmeye de devam ediliyor iktidar tarafından. Bugün ülkede iktidarın her yere nufüz ettiğinin ben de farkındayım ama Galatasaray devlet/cemaat eksenli demek köklerini çok derinlerden alan ve farklı kesimlerden gelen bir sürü insanın gönül verdiği bir camia için ağır bir ithamdır.

    Blogunuzu yıllardır okuyorum, takip ediyorum. zaman zaman tarafgirliğiniz objektifliğinizin önüne geçiyor, bir takım görüşleri paylaşmıyorum ama lütfen eleştri getirirken insaflı olun.









  6. xander dedi ki...

    tv de gösterdiler mi bilmiyorum ama webo beni çıkarın diye işaret etti.
    gerisi zaten hepimizin bildiği şeyler.

  7. tofi dedi ki...

    eline sağlık, cok güzel analiz olmus, düzlüğe cıkmak sportif başarıyla olur. Dün maçta da konuştuk bunu arkadasımla; kuyt ve christian'a gösterilen tolerans nedir, salih gibi sorumluluk alan, ara pası verebilen yetenek orda dururken ısrar neden, ve haftalardır berbat oynayan-takımı yakan- volkan, neden mert yada serkanla değişmez, adamlık, fenerbahçelilik eyvallah da, kaleci takımın yarısıdır, ilk yarı o denli baskılı oyun varken saçma sapan golu içeri aldı, çok teknikmiş gibi 20 metre önündeki stopere pası veremiyor, belli ki kafası karışık, biraz kesilse bundan o da faydalı çıkabilir. tek sevincim, forvet oynamayı çok çok iyi bilen webo'yu bu takıma katmamız, bu takım forvette webo, sow şeklinde ve gobekte salihin yanında topal veya meireles veya emre, ve sağda kesinlikle topuz şeklinde düzelir, geçen yıl 11 gol atan stochu da 18 de tutmalıyız. bi söz de taraftarımıza, yazıklar olsun diyorum. ilk yarı dilleri dışarıya çıkacak kadar koşup, baskı yaptılar, sivas cok iyi savundu ve bu ligin belki de en güçlü adamı eneramo sayesinde gol yemediler, sen devre arasına giren takımı yuhalıyorsun. şakamısınız anlamıyorum, daha napıcaklardı, ben içeride daha baskılı bir ilk yarı hatırlamıyorum, ve kaçırılan bir de penaltı var, ayıptır.

  8. miracsaral dedi ki...

    hiçbir büyük takımın şu durumda başında olamayacak ve bunu kendisinin de, futbolcuların da başkanın da ve taraftarların da bildiği adam fenerbahçenin başında. neden hala burda? bilmiyoruz. adamın dibi olduğu için mi? adamın dibiliği nasıl bir kurumdur bilmiyorum ama Aykut Hoca kadar Zico'nun da adamlığı vardır diye düşünüyorum. Ona niye sabretmedik. Adam deniz barış-selçuk şahin orta sahasıyla Şampiyonlar Ligi maçına çıktı. Forveti Mateja Kezman-Semih Şentürk ve İlhan Parlak'tı. Sol kanadında Uğur Boral vardı. Sağ kanadında bugün Türk Kulüplerinin yüzüne bakmadığı deivid vardı. Zico tek başına fenerbahçe'ye duyulan tüm nefreti üzerinde topladı, yok etti ve pozitife çevirdi. Ama gönderdik. Neden? 2.sezonunda kaçan bir penaltı yüzünden şampiyon olamadık diye. Takım yürüye yürüye şampiyon olamadığı için. Şimdi yürüye yürüye sivas'ı bile yenemiyoruz be başkan. Harcanan 40 milyon da cabası.

  9. Unknown dedi ki...

    Fatih arkadaş çok güzel yazmış,Aykut Kocaman'ın en inançlı destekçisiydin ben;F. Bahçe Arsen Wenger'ini buldu diye düşünüyordum. Ama korkunç yanılmışım. Aykut Kocaman bugüne kadar gördüğüm(yaşım 40) en dogmatik, saplantılı hoca.Böylesi gelmedi daha. 8 galibiyet, 7 beraberlik 5 mağlubiyet(yanılmıyorsam 3 ü iç sahada) ve hala Emre bile gelmesine rağmen sahada parkta gezer gibi gezen Baroni'yi forvet arkası, haftatardır dökülen Kuyt'ı her maç oynatması ve inanıyorum ki kalan haftalarda da oynatacak olması onun ne menem bir saplantılı hoca olduğunu gösteriyor. Yine Webo gibi hareketli pivot santrafora rağmen forveti ikilemekten korkması da korkaklıkta ligin en iyi hocası olduğuna işaret ediyor. Ayrıca insan ilişkileri buı kadar zayıf bir adamın da hocalık yapması bence mümkün değil;haftalardır sol kanat da tüm enerjsiyle oynayan H. Ali yi ve iyi kötü defansif görevlerini yapmaya çalışan M. Topal'ı(Antep maçında asist onun) kadro dışı bırakması buna en güzel örnektir. İlk onbire almasan dahi yanında oturtacağın güvenilir iki oyuncuyu da küstürmekten geri kalmamıştır Kocaman. Bütün bunların yanısıra takıma antreman yaptırma yeteneği de vasat ötesidir;antremanları izleyen biri olarak takımın ciddiyetsiz bir 5 e 2 top kapma, dar alanda çift kale maç dışında çalıştığına tanık olmadım.Tek bir organize atak geliştirmeden oynanan maçlar da bunun kanıtıdır.Yine iyi durumda gelen her oyuncunun geriye gittiğini görmekteyiz;Meireles e baktığımızda onun bile artık sıradanlaştığına tanık olduk aynını M. Topuz a da yapmıştı.Netice itibarıyla bu yıl kayıp bir yıl artık,Bu vizyonsuz, korkak,futbol bilmez ama konuştuğu zaman bildiğini zannettiğimiz dogma futbol adamının giderek yerine onun yaptıklarının tam tersini yapacak bir futbol adamı geldiğinde ezeli rakibimizle yarışır duruma gelme umudunu taşıyacağız.

    Bu arada ben yine de formsuz Volkan ın düzeleceği, umuduyla bir fantezi yaparak bir onbir yazmak isterim: Sistem 4-1-3-2. Volkan- Gökhan,Bekir,Yobo,H.Ali-M. Topal-M. Topuz, Meireles,Emre-Webo,Sow.
    Not:Salih ise orta üçlüdeki tek alternatifim olurdu.

  10. Unknown dedi ki...
    Bu yorum yazar tarafından silindi.
  11. fatih dedi ki...

    @zachpaulsen
    cluj'a galatasaray çıktıktan sonra acıbadem'in sponsor olması ve schalke'ye de galatasaray kurada çıktıktan sonra thy'nin sponsor olmasının çok da tesadüfi bir şey olmadığını düşünüyorum. haklısınız belki komplo teorisidir ama aynı şey fenerbahçe'nin rakiplerine yapılsa elli bin tane komplo teorisi okurduk yaygın medyada. benim devlet/cemaat odaklı dediğim desteğin en görünür yanı voleybolda icra ediliyor fenerbahçe'nin elinden cl'nin nasıl alınıp gs'ye verildiği, sonra galatasaray'ın f4 düzenlemesi ve galatasaray koçunun çat diye milli takım koçu olması çok da tesadüf değil. galatasaray bütünüyle cemaat/devlete teslim oldu demiyorum sadece dönemsel bir çıkar uyuşması söz konusu ve galatasaray yönetimi de bu konjonktürel uyuşmadan son derece memnun

  12. Unknown dedi ki...

    kuyt hakkındaki yapılan tespitlerin hemen hiçbirine katılmıyorum. aykut hoca kuyt'tan ne bekliyor bilemem ama gayet iyi bi takım lideri olabilir. şu anda formsuz olduğu şüphe götürmez ama iyi olduğu her dönem bu takımın en değişmez oyuncularının başında gelir ve sonucu değiştirme potansiyeli en çok olan oyunculardan biridir. kuyt üzerinden yapılan teknik eleştiriyi yetersiz buluyorum.

    bence takımın temel problemi aykut hoca'nın taktik yetersizliği. kafasında çizdiği ve doğru olduğunu zannettiği oyun planından bir türlü vazgeçmek istemiyor çünkü üzerinde hiç düşünülmemesi gereken varyasyonu hemen hiç olmayan son derece çağ dışı bir taktik. basit ama etkisiz. artık etkisiz demek daha doğru olur, bundan 7-8 yıl önce bu şablon gayet işe yarar bir plandı. ilerde bol adaleli, mutlak suretle afrikalı, rakiple boğuşmayı seven, takım arkadaşları gelene kadar topu koruyacak v.s. özelliklere sahip bir oyuncuya maçı teslim etme devri çoktan kapandı. atak yapmak için o kadar uzun süreniz yok artık. ama aykut hocamız nasıl bir gönül bağıyla bu plana bağlandıysa bir türlü kopamıyor.

    hocamız oyunu çok beğendiğini de deklare etti maç sonunda. asıl facia bu. rakip kim? sivas. daha önceki kadıköy rakibi kimdi? elazığ. aradaki deplasman? antep.
    buraya yazıyorum; bu takımlardan biri ya da ikisi küme düşecek bu sezon. bu rakiplere karşı kurulan baskının iyi olduğundan dem vuruyor aykut hoca. sonuç? 1-2

    hani antrenör şansı-şanssızlığı diye bi tabir var ya; bu aykut kocaman'da şans olarak çok fazla. son üç hafta oynadığımız rakipler eğer başka olsaydı inanın delik deşik olmuştuk. yatsın kalksın fikstüre dua etsin. elazığ maçını hatırlayalım. uzun süredir fenerbahçe taraftarı olarak oynanan futboldan bu kadar utandığımı hatırlamıyorum.
    aykut hocamız işin içinden çıkamamış olacak ki bir teşhis daha yaptı; yaşananların "dönemsel" olduğunu söyledi.

    doğru. "dönemsel" bir sıkıntı yaşıyoruz ve ne yazık ki bu "dönem" sona erdiğinde fenerbahçe düzelmesi çok ama çok zor bir duruma düşecek.
    artık buna alışıp, rakip takım taraftarı arkadaşlarımızla kafa bulmadan önce bir daha düşünüp çenemizi kapalı tutalım. her durumda dalga geçilecek biz olacağız çünkü. takımımız sıra takımı olma yolunda istikrarlı bir şekilde hızla yol alıyor. kimi taraftarlarımız için sıra takımı olmak çok sorun değil, onlar bizde olmadıklarını düşündükleri bazı "değerler" üzerinden mevcut durumumuzu koruma derdindeler (sanki başa oynayan takım olmak için bu değerlerden fedakarlık yapmak gerekirmiş gibi, sanki fenerbahçe bu ülkenin en büyük takımı unvanını alırken elde ettiği başarıları hep değersizlikler üzerinden kazanmış gibi, sanki şu an takımı sürükleyen yönetici-teknik kadro dışında başka değerli insan yokmuş gibi) ama ben eski fenerbahçe'mi istiyorum.

  13. gumgumok dedi ki...

    Bence sadece oyun aklında değil, yönetimde, hocada ve futbolcuların tamamında bir 'düşünememe' hali oluştu ve bunu kırmak artık çok çok zor.

    Sow gibi bir adamın solda oynamasını teknin direktörlük tercihleriyle ya da melekeleriyle anlatamazsınız. Kuyt'ın oyununa sırf hırsı sebebiyle 90 dakika dayanılmasını, Volkan'ın kale boş olsa daha kötü olmaz sözünü ilk defa gerçeğe dökecek şekilde performansına rağmen yedeğe çekilmemesini, 1 ay boyunca tek bir oyuncu transferiyle ilgilenip alınamamsını, gönderilme sebebinin yazıda belirtildiği gibi olan bir oyuncunun bu sefer para verilerek geri alınmasını anlatamazsınız. Bu kadar tekrarlanmış bir oyuna rağmen şablon değiştirmeyip oyuncu pozisyonları değiştirmeyi nasıl bir 'doğru bildiği fikirde ısrar'a bağlayabiliriz. Burada bir şuursuzluk oluştu ve maalesef kıramayacak duruma geldik sonunda.

    Her şeye rağmen, bu baskı ortamında yine kendini toplayıp sağlıklı kararlar alabilecek tek kişinin Aykut Hoca olduğunu düşünüyorum. Sene sonuna kadar takımın başında olacağını, elindeki kadronun bu olduğunu kabullenip işine tekrar sarılmalıdır. Tüm bildiklerini ve daha önce yaptıklarını tekrar gözden geçirip, en azından böyle gitmesinin mümkün olmadığını görmelidir.

    Bundan sonrası 4-4-2 mi olur, yedeğe çekme işlemlerinin en çok oynattığı Volkan-Kuyt-Baroni üçlüsünden başlanması mı olur bilemem. Belki birkaç farklı dokunuş, biraz olsun sportif sonuçlar getirir de biraz akıllar başa gelir diye umuyorum.

  14. gumgumok dedi ki...

    Galatasaray konusunda gelen eleştiriyle ilgili:

    Galatasaray cemaat orijinine girmiş değildir elbette. Buna en başta Galatasaray divan kurulu karşı çıkar diye düşünüyorum. Fakat görünen çok açık gerçekler var. Onlardan biri de şu anda iktidarda güç paylaşımı yapanlar ve bunu daha da ileri götürmek isteyenler, Galatasaray'a yol açıyor. Bu bir projedir. Galatasaray da bu projeyi teslim alıp yürütüyor. Galatasaray'ın siyasetle bir derdi olmayabilir; fakat siyasetin spor kulüpleriyle ilgili bir derdi var. Devletin, basının, yargının, meclisin, ordunun, emniyetin, üniversitelerin her bir katmanında söz sahibi olmak isteyenler, spor gibi Türkiye'nin en güçlü eğilimlerinden birinde de elbette olmak isteyecektir. Galatasaray da bunun en güçlü giriş kapısı olmuştur.

  15. BOSS dedi ki...

    @fatih @zachpaulsen
    cluj ve schalke örneklerine, denizbank'ın m.united sponsorluğunu da eklemek isterim. (bayan arıboğan'dan bahsetmeme gerek yoktur herhalde)

    "futbol aslında futbol değildir" diye bir söz vardır ya hani,
    değilmiş!

    benim için futbol; 3 temmuz günü itibariyle artık bir spor organizasyonu olmaktan çıkmış, bir hesaplaşmanın ve akabinde gelecek büyük bir intikamı ruhunun taa derinliklerine kadar yaşatacak bir ateş haline gelmiştir.

    balyoz ve ergenekon davalarında güçlenen kirli eller, hoca efendilerinin taraftarı olduğu takımın önünü açmak gayesiyle fenerbahçe'yi de alaşağı etmek fırsatını iyi kullanmışlar, savcılarıyla, hakimleriyle ve medyasıyla topyekün alçak bir saldırıdan geri durmamışlardır.

    benim için futbol; bu alçaklara karşı direnmek, savaşmak ve muzaffer olmaktır artık!

    sivas'a yenilmişiz.
    ne gam!

    benim yenildiğim gün, başkanın yıkıldığı gün'dür.

    ve biliyorum ki;
    "mazlumun intikamını aldığı gün, zalimin zulmettiği gün'den çok daha korkunçtur"

  16. Unknown dedi ki...

    Yorumumda Onbir yazarken Bekir faciasini atlamisim,oysa M.topal yobo ile stoperde cok daha iyi bir ikili olurdu kanisindayim.fakirin umudu iste ,dogmatik bir hoca olunca sanal hayaller kaliyor bize...

  17. Unknown dedi ki...

    Kaynak belirterek paylaştım. çok güzel net bir yazı. teşekkürler.

  18. Adsız dedi ki...

    Aykut Hocam’a çok inanmış ve kendisinin hep destekçisi olmuştum… Ancak Antep maçındaki açıklamasıyla birlikte benim hocamıza olan tüm inancım bitti… Futbol aklı ile taktiği ile ve futbola olan bakış açısıyla yetersiz olduğu bu sezon gün gibi aşikâr ortaya çıktı… Emre’nin gönderilmesine dahi razı olmuş, destek vermiştim… Emre’nin gönderilmesi GS MEDYASI ve bürokrasisine verilen bir kurbanlıktı… Bu takımın bir değil üç Emre’ye ihtiyacı varken, sırf tepki görüyor diye Emre’yi göndermiş ve gs medyasına karşı zafiyet göstermiştik… Ancak bir HAYAL uğruna bu durumu bile kabullendik… Aykut Hocamızın FENERBAHÇEMİZİN alexs fergusonu olmasını istemiştik… Ancak hayaller gerçekleri görmemizi bir süre geciktirse de, gerçekler tüm üstünü örtmelerimize rağmen kabak gibi ortaya çıkıyor…

    Cristiyan üzerine takım planlaması yapmak bir teknik direktörlük faciasıdır… Soyunma odasında mağlubiyete isyan edip, sorumluluk almayan adama hesap soran EMRE kötü adam oluyorsa, AYKUT HOCA DA, AZİZ YILDIRIMDA FENERBAHÇE taraftarını ya zerre anlamamışlar yada taraftarı iplemiyorlar demektir… Emre’nin yanına iki tane daha emre koymaları gerekirken, mağlubiyeti kabullenmeyen, direnen adamı sırf gs medyasından ve Fenerbahçe düşmanlarından gelen tepkiler nedeniyle gönderdik…

    Bursa maçında ben teknik adam olsaydım, Emre’nin cristiyanla kavga etmesine gerek kalmazdı… Çünkü hesabı Emreden önce ben sorardım… Kadıköy de belki de ömrümüzün en büyük acısını yaşatan takımın başında bulunan Aykut Hocamız o maça alexsle başlamamıştı… Ve alexsi 75. Dakikada almıştı… O gün o maçta FENERBAHÇE kadrosunda oyuna ve sonuca etki edecek en önemli oyuncumuzu kişisel egosu uğruna ve inadı uğruna kenarda oturtan Aykut Hocamız bize en büyük acıyı yaşatmıştı… Buna rağmen sırf bir rüya adına Aykut Hocamıza destek verdik…

    Yeni sezon başlarken Emre’nin gönderilmesiyle ben beynimden vurulmuşa döndüm… Takımın lideri, ateşleyicisi ve oyun aklı olan en önemli bir silahı bir hiç uğruna gönderiliyordu… Yerine iki iyi adam alınır diye kendi kendimi avuttum… Ama sabit fikirli olan Aykut Hocamız gene bildiğini okuyor, eline geçen fırsatı altın tepsi içinde Türk Sporunda en nefret ettiğim adam olan Terim’e sunuyordu… Öyle kötü bir takım planlaması ile sezona giriyorduk ki, tıpkı geçmişteki birçok sezonda yaptığımız gibi panik transferlerle durumu düzeltmeye çalışıyorduk… Ama bir kere baştan yanlış yapmıştık… Artık dikiş tutmayacağını görmek ve bilmek için profesyonel sporcu olmaya da, teknik adam olmaya da gerek yoktu…

    Sivas maçını izlemedim… Zaten bu sezon hiçbir maçı izlemiyorum… Aykut Hocam’ın bu yanlışların hiçbirini yapmasa dahi Galatasaray’ın şampiyon yaptırılacağını adım gibi biliyorum… Bu durum ayrı tartışılacak bir durum… Sonuç değişmese de biz futbol doğrularını yapalım da olur muyuz olmaz mıyız hep birlikte görmüş olurduk… Ama Aykut Hocamız sağ olsun Galatasaray’ın işini öyle bir kolaylaştırdı ki, snejder ve diğer transferle alınan mali riski dahi sıfırlattı…

  19. Adsız dedi ki...

    Antep maçında sow sol da oynatılmış… Bir teknik adamın Sow’u solda oynatması için aklını peynir ekmekle yemesi lazım… Semih son beş maçın dördünde gol atmış, takıma bir hava katmışken neden ilk on birde başlatılmaz… Fenerbahçe neden baskı kuran ve bu sayede çift forvet oynayacak bir takım olamaz… Hele de sowu parlatacak yegane adam olarak semih varken bu nasıl olurda akıl edilemez ??? 100 yıllık kulüp, 18 lig şampiyonluğu olan bir takım kendi liginde içerde dışarda rakiplerince çekinilen bir takım olmaktan çıkmışsa ve ligden düşmemek için çırpınan bir takımın ( Elazığ ) hocası FENERBAHÇEYİ yeneceğim diye bu kadar iddialı olabiliyor ise, bu hale gelmiş takımın başında bulunan teknik adam İFLAS etmiş demektir…

    Her şeyi bir kenara koyuyorum, webo ile maça başlamak Semih’e yapılmış bir nankörlüktür… Acaba Aykut hocam semihin yaptığı “benim de yanlışlarım oldu, hocamın da oldu” açıklamasına mı takıldı yoksa… Aykut Hocam kişisel alınganlık ve takıntıları uğruna FENERBAHÇEMİZE büyük bir MALİ DARBE vurmak üzere… Keşke işin tek boyutu mali darbe yememizle bitse… Bir de Galatasaray’ın ve nefret ettiğim Terim’in peş peşe şampiyonluklara yelken açmasına Aykut Hocam adeta destek veriyor gibi saçmasapan tercihlerle en büyük yardımı yapıyor…

    Bu takım kötü planlanmış bir takım… Ama bu takımın en yetersiz halkası Aykut Kocaman hocamız olmuştur… 3 Temmuz süreci sırasında gösterdiği duruş nedeniyle Aykut Hocamıza ömrümün sonuna kadar minnettar olacağım… Kendisine asla saygısızlık etmeyeceğim… Ama Aykut Hocamla başarılı olamayacağıma dair olan inancımda aynı oranda keskinleşti… Aykut Hocamızda devre arasına girerken aslında iyi bir FENRBAHÇELİ olarak istifa etmişti… Bir kez daha istifa etmesini beklemek biraz saygısızlık olur… Ancak yönetim derhal Aykut Hocamızı görevden almalı ve onu da bizleri de rahatlatmalıdır… Son olarak Allahtan tek dileğim Terimli Galatasaray’ın şampiyon olmaması, onun dışında isterse Trabzon dahi olsun duası ile yorumuma son veriyorum…

  20. sen naber ya.. dedi ki...

    yazıya büyük ölçüde katılıyorum, teşekkürler.
    takım ve yönetim dengesizlikleri yetmezmiş gibi kişisel bozukluklardan dolayı taraftarıda dengesizleştirdiler.! öyle bir fenerbahçeli, aziz yıldırımcı, hani üçgeni kurdular ki! takımı yada oyunu eleştirdiğimiz an hain ilan ediliyoruz! hiçbir taraftar grubuna bağlı değilim ama karabük maçında tirübündeydim ve aykut istifa diye bağırdım! şimdi sosyal platformalarda eleştirenleri hain ilan ediyorlar! bu kadar fenerbahçe dinamiklerinden haberdar olmayan bir taraftarlık olamaz, o stadda alex de yuhalandı, aziz yıldırımda hatta aykutta yuhalandı zamanında! ne var yani? bu sususun, yuhalamayın shaip çıkın uyarıları, ayıp oluyor serzenişleride nerden çıktı? bu taraftar rüştüyü dövmedi mi? ozaman ayıp değilmiydi? aykut şampiyon olsa da 2-0 dan 2-2 galatasaray ve marsilya beraberliklerini, alez kompleksi nedeiniyle sahamızda kalkan kupanın hesabını veremez!
    bir diğer husus ise sistem ve oyuncu transferleri! sistem oluşturmakta ve alıştırmakta sorun yok,basit konular bunlar! önemli olan saha içinde ki duran top ve oyunun seyrine göre yapılacak olan futbol oyunları! işte takımda olmayan bu! ön direkde gökhan gol atacak yaad attırcak diye 14 tane korneride ön direğe kullanmak da nedemek arkadaş anlayamıyorum ya?! ilk geldikleri gün kuyt ve meireles gibi geçen maç da emre ve ziegler de iyi oynadı ama ilerleyen zamanda bu kargaşa ve düzensizlikte onlarda tıpkı diğer lejyonerler gibi ezilip,temposuzlaşacak!
    futbolcuların ağzında bir "hatalarımızdan ders alıcaz,daha çok çaışıcaz" lafları 20. hafta oldu ders alacaklar daha! spor bir addaa işidir hele ki futbol başlı başına mücadeledir! futbolcuda birazda amatör ruh olacak, topa koşarken "beni geçemez,beni yıkamaz" iddaasıyla oynamayan futbolcudan hiçbirşey olmaz! dikkat ederseniz burak yılmaz gibi bir kabiliyet düşmanı çatır çatır gol atıyor,neden? çünkü adamın bir ideali var! o golü atacak! takla da atsa, kendini yere de atsa,elle de atsa atacak! olay budur!
    ve ençok katıldığım mevzu! yönetimin hareket kabiliyetinin kısıtlandığı! fenerbahçe başkanlığı bunu kaldırmaz! fenerbahçe tarihi boyunca herzaman ezeli rakibi, ebedi hain galatasaray başta olmak üzere birileriyle mücadele içinde olmuştur ve taraftarından ve camiasından aldığı güçle birazda agresif yapısıyla bu görevini sürdürmüştür! mesela bir özhan canaydın yada ünal aysal tipi şahısların fenerbahçe de başkanlık yapamayacağı daha çok ali şen aziz yıldırım gibi karakterlerin başkanlıklarının daha verimli olduğu gerçektir! yönetim 2 şey arasında karar vermeli ve meşru bir mücadele için bunu taraftara bildirmelidir!
    ya fenerbahçeyi birkaç yıllık bir sesssizliğe gömüp mücadele edecekler yada güvenilir veya değil, kongre üyelerine ve taraftara güvenip makamı terk edip kendi mücadelelerini verecekler! ama taraftarı "şampiyonluk gelecek başarı gelecek kareografi yapıcaz" vaatleriyle kandırıp, zaman kazanma politikasını bırakacak!
    herkese saygılar! evladıma miras bu sevda

  21. mergung dedi ki...

    Ben aslında Aykut Kocaman'ın takımın iyi oynadığı sözüne bir dereceye kadar katılıyorum. Önceki maçlara göre çok daha istekli ve ileriye doğru baskı yapan bir takım vardı sahada, ta ki Volkan'ın yumurtlamasına kadar. Burada ve diğer sosyal mecralarda yazılanları okuyorum. Volkan ve Kuyt'un mutlaka dinlendirilmesi gerektiğine sonuna kadar katılıyorum. Ama öte yandan bu yıl esas problemimizin sağ kanadımız, özellikle Gökhan Gönül olduğunu düşünüyorum. Dikkat ederseniz yediğimiz gollerin % 80'i onun boşalttığı kanattan geliyor. Ben bu kadar disiplinsiz, dağınık ve savunmada sorumluluk almayan bir sağ bek görmedim. Kuyt da geriye pek yardım etmediğinden, bir yandan sağdaki açıkları kapamak, bir yandan da diğer oyun disiplini olmayan Egemen'in yardımına koşmaktan helak olan Bekir hata yapınca baş günah keçisi ilan ediliyor. Bence, Gökhan kendine gelene ve Yobo da geri dönene kadar geri dörtlümüzün Mehmet Topuz - Bekir - Mehmet Topal - Hasan Ali şeklinde olması lazım. Bence bu yıl en istikrarlı oyuncumuz uzak ara Hasan Ali ve Ziegler geldiği anda kadro dışı kalmasının ona büyük haksızlık olduğuna inanıyorum.

  22. nikos1907 dedi ki...


    Aykut hoca bu takımda başarılı olmak zorundadır, bu taktik bu dizilişte mi olur ,4-3-3 mü, 4-3-1-2 de mi olur 4-4-2 de mi olur farketmez.. sampiyonluk halinde taraftar sorunu da verilen gereksiz bonservis ucretleri de örnek:krasıc, diğer problemler de çözülür en önemlsi fb taraftarının psikolojsi kendine gelmiş olur bi nebze.


    33. hafta malum takımla maçımız var eğer sampiyonluk gelmezse yeni sezonun (en az) ilk 2-3 maçında yine saha kapanır.
    Böylece kötü senaryoya göre yeni bir teknk adam ve belki yeni bir yönetim ile diğer sezona da yansımaları devam edecek ve sil bastan yapılarak taraftarlardan sabır istenecektir ne yazık ki..


    Son olarak 3 kulvarda yarışma sonunda ziraat kupası ya da hicbir kupa gelmeyecekse, lige ağırlık verilmesi daha mantıklı gözukmektedir.

  23. Unknown dedi ki...

    Bu hafta sonu Mersin ile yapilacak maca da Cristian Baroni ile baslaycak bir teknik direktorun adaletsiz oldugu tescillenecektir.Bu adamin 5 mac Maldonado,1 mac Aleks olmasiyla ilk onbiri 90 dk oynamayi garantilemesi,Salih e yapilan en buyuk haksizliktir.oysa aksiyonu bol bir orta saha icin dortlu defansin onune M.Topal Emre Meireles(M.Topuz) onlerine Salih,Sow ve Webo duzeniyle cikilsa istenen rakip kalede pas aksiyonu cok daha kolay olurdu kanisindayim ama dogmatik ve saplantili olan Kocaman Baroniden de 2 gol disinda katkisi olmayan Canerden de ve sahada dokulen Kuyt tan da vazgecmez ve bizi kahretmeye devam eder bu kesin.Bu kahir onun gitmesiyle sezon sonu son bulur ama bize de bir iki yila malolur malesef...

Yorum Gönder