Teşekkürler Roberto Carlos
Roberto Carlos'un transferi ve Fenerbahçe günleri yönetimin hatalı vizyon algısının kanıtı gibiydi. Aynı süreçte kaybedilen Appiah, Tuncay, Aurelio yerine bu seneye kadar oyuncu alınmadı çünkü Roberto Carlos alınmıştı, parlak spotların altında Fenerbahçe olarak sunulan Roberto Carlos'un ismiydi. Bu dönemde Fenerbahçe -hiç şaşırtıcı değil- şampiyon da olamadı, çünkü sahada isimler değil cisimler oynuyordu ve isimlere bağlanan umutlar değil iyi oyuncular başarı getirirdi.
Roberto Carlos Fenerbahçe'ye gelmeden önce oynadığı son Dünya Kupasından dolayı şu linkteki haliyle anılıyordu. Dünyanın en büyük sol beki olması, çok ünlü bir marka olması, çok önemli bir insan olması durumu değiştirmiyor. Bize gelen Roberto Carlos 1998'deki değil şu yukarıdaki linkte Henry'i uzaktan eli belinde izleyen Carlos'tu. Böyle bir oyuncunun alınması yine de güzeldir ama Türkiye'nin en çok kazanan futbolcusu olması, form durumu ne olursa olsun oynaması ve taraftardan sınırsız kredi alması haksızlıktır. Yönetim bunları hep pazarlama yöntemi olarak kullandı. Carlos elinde taraftar kartı top sektirirken gelecek iki sezon bu transfere güvenilerek bir tane bile vasat üzeri oyuncu alınmayacağını tahmin bile etmiyorduk. Bize anlatılan Roberto Carlos'un Fenerbahçe'nin marka değerini arttıracağı ve çok daha iyi oyuncular transfer edeceğimizdi. Tam tersi oldu.
Amaç iyi futbolcu transferi değil, isim almak ve pazarlama yapmak olunca Roberto Carlos'u aldıktan sonra oyuncu almanıza gerek kalmıyor. Fenerbahçe yönetiminin büyüklük anlayışı da aynen böyle olunca Roberto Carlos sürekli büyütülerek sunuldu ve ardından ne transfer gördük ne iyi oyuncu. Roberto Carlos'un oynadığı yıllardaki katkısı Ümit Özat'tan fazla değil, ne hücumda ne defansta. Ümit Özat'ın çok daha az maliyetle, çok büyük tepkiler altında oynadığı oyunun yarısını bile oynamadı. Geldiğinde Fenerbahçe'de görev alacağını defalarca tekrarlayan Carlos geçen sene Real Madrid'e gitmeye çalıştı, beceremedi. Bu sene defalarca, her hafta gitmek istediğini yineleyerek sonunda Brezilya'ya döndü. Sanırım bahsettiği görev Brezilya'da yakın arkadaşlarına "Fenerbahçe var Türkiye'de, büyük takım" demek olacak. Aldığı yaklaşık 10 milyon euro'ya bakınca çok değerli bir görev gibi görünüyor. En büyük rezaletse Carlos'un alınması değil geçen sezon sonunda sözleşmesinin uzatılmasıydı.
Batistuta da Arap takımının birisinde oynadı, Dünyanın en büyük golcülerinden Romario'nun Amerika'da, Arabistan'da gezmediği kulüp kalmadı. O kulüplerin marka değerinde artış falan olmadı. Roberto Carlos gelişiyle de gidişiyle de Fenerbahçe'ye bir şey kazandırmamıştır. Aldığı para ve verdiği katkıya bakarak bunu rahatça iddia edebiliriz. Kendisine teşekkür ediyorum, çünkü Fenerbahçe'yi zengin Arap şeyhlerinin kulübü sanan ve 5 kuruşluk futbol oynamayan emekli tayfasına milyonlarca dolar veren insanlar eminim bu sene sonunda sözleşmesini 3 sene daha uzatırdı. Onlar için büyüklük isimlerde. Suçları da yok. Roberto Carlos'a övgü yağdırmak için Tuncay'a, İbrahim Kutluay'a hakaret edebilen insanlar onları destekliyor, onların her söylediğine inanıyor ve her söylediklerini yapıyorlar. Onlar için Fenerbahçe Roberto Carlos'un ismi kadar büyük. Bu sene şampiyon olursak Roberto Carlos'a muhakkak plaket ve madalya gönderilsin çünkü gitme kararını almasa böyle bir şansımız olmayacaktı.
21 Aralık 2009 00:58
çok ilginç bir yazı olmuş. sence roberto carlos'un çeyrek finalde hiç katkısı olmadı mı?
onun oynadığı 2 sezonda takımı carlos mu kurdu da şampiyonluk kaybedildi?
roberto carlos'dan sonra vasat üstü futbolcu alınmadı ne demek?
kağıt üzerinde bakarsak..
- la liga gol kralı guiza
- türk futblunun yetiştirdiği en kariyerli futbolcu emre
- carlos'la aynı sezon gelen gökhan gönül
- geldiğinde milli takım oyuncusu olan ali bilgin
- geldiğinde süper lig'in parlayan ismi burak yılmaz
- bir zamanlar taraftarın çok sevdiği kazım kazım
birde bu sezon gelenler var..
topuz, özer, baroni, santos, bilica vs..
kağıt üzerinde gayet iyi transferler yapıldı. aşı tutar tutmaz o teknik direktörün bileceği iş.
şampiyonlar liginde carlos tecrübesiyle takımı yönetirken böyle düşünmüyordun herhalde ya da inter maçında sahanın en büyük yıldızının fenerbahce de olduğunu görmek seni sinirlendiriyordu sanırım.
büyük futbolcu gelse amaç iyi futbolcu değil isim almak denir. iyi futbolcu gelse dünya yıldızı değil denir.
lütfen marjinal olmak adına ümit özat ile roberto carlos'u kıyaslayıp komik duruma düşmeyelim.
zaten lafa gelince ümit özat'a, deniz'e, selçuk'a herkes sonuna kadar destek çıkar. tribünde küfür etmez ıslıklamaz neden daha fazla şans verilmiyor diye üzülür. sonra kadıköyde başka takımın taraftarları gider bizim çocuklarımıza küfür eder.
"biz mi? biz destek oluruz canım. ne ümit özat'ı ıslıklamak mı saçmalamayalım, hem carlos'a ne gerek vardı di mi? hem ortega'ya ne gerek vardı ceyhun yüreğiyle oynuyordu orda.."
21 Aralık 2009 01:58
Bir kere yukarida verilen transfer ornekleri saka gibi. Bu adamlarin hangisi Roberto Carlos olmasa Fenerbahce'ye gelmezdi? Bu sezon gelenlerin ornek verilmesi de bir garip, bu sezona kadar transfer yapilmadi diye yazmisiz zaten yazida. Dibe vurulan bir sezondan sonra bir zahmet transfer yapilsin. Besiktas'tan kovulan Burak gibi adamlari da iyi oyuncu diye yedirmeyin Allah askina.
Carlos sampiyonlar liginde takimi nasil yonetiyordu? Bunu somut cumlelerle ifade eder misiniz? Ne yapti tam olarak, eksik olan neydi de Carlos verdi? Marjinal olmak adina istatistik verilmez. Ortada rakamlar var, asist sayilarina, yapilan orta sayisilarina bakiyoruz. Kotu denilen Umit bile Carlos'tan cok katki verdi diyoruz, Umit Ozat yeri doldurulamaz mukemmel bir oyuncudur da demiyoruz. Yoksa Selcuk'a sonuna kadar kim destek cikalim diyor, biraz mantik...
Devre arasi da Figo'yu ikna edelim futbola donsun. Lille'i elersek Liverpool karsisinda en buyuk yildiz Fenerbahce'de olur, sinirleniriz.
21 Aralık 2009 03:15
yazıda "iki sezon bu transfere güvenilerek bir tane bile vasat üzeri oyuncu alınmayacağını tahmin bile etmiyorduk." demişsin. bununla carlos geldikden sonra carlos ayarında oyuncu bekliyoruzun farkı var. ki ben la liga gol kralının gelmesinde aragones kadar carlos un takımımı olmamızın da etkisi oludugunu düşünüyorum.
en basitinden çeyrek final oynadıgımız sezondaki inter maçında kezmana boştaki alexi görmesini işaret eden adamda carlosdu. sonra alex deivide o golün asistini yaptı. youtube dan bakabilirsin.
carlos'un sahada da soyunma odasında şampiyonlar ligindeki başarımıza yüzde yüz katkısı olmuştur tecrübesi ve yeteneğiyle.
şimdi o kadrodan carlos'u çıkaralım yerine ümit özatı'ı koyalım. sence o kadro aynı yerlere gelir miydi? gelirdi dersen tamam eyvallah söyleyecek birşey bulamam.
o yüzden verdiğim ceyhun-ortega örneğiyle hiçbir farkı yoktur ümit-carlos örneğinin.
ayrıca burak geldiğinde çoğu fenerbahçeli toparlanacağını genç bir oyuncu olduğunu ve yedek kulübesini güçlendireceğini düşünmştür. ayrıca iyi oyuncudur diye yedirmiyorum parlayan bir isimdi diyorum.
şimdi sen bana gelip ortada rakamlar var istatistikler var falan dersen bu iş kariyerlerindeki bütün istatistiklerini ortaya dökmeye kadar gider. bakalım istatistiklere o zaman selçuk emre'den daha çok katkı vermiştir diyelim.
ha buluruz sol beke gökhan gibi bir adam o zaman carlos'u eleştiririz. 2008 sezonunda sol beke carlos yerine şu gelsin diyebilir miydin?
bazı adamlar vardır ki sahada olması bile keyif verir taraftara carlos'da bunlardan biri işte. keşke bizde bıraksaydı futbolu. tamam son zamanlarda oynadığı futbolla herkesin tepkisini çekti ama idmanlarda gökhanla karşılık oynaması bile bizim için bir artıdır.
geçen sezon fenerbahçe takım halinde kötüydü o sezonun etkisiyle carlos'u yargılamaktan saçma birşey olamaz..
21 Aralık 2009 05:47
Lafa gelince herkes destek olurmuş da sonra küfür edermiş..
Bu kinaye neden?
Misal Ümit Özat'ı hiç sevmezdim ama bir gün olsun, ıslıklamadım, ıslıklayana da her zaman sardım. Bir genelleme yapmadan önce, oturup bir kaç kez düşünmek gerek.
Fenerbahçe'nin Türkiye'de, değil Ali Bilgin'i ya da Burak Yılmaz'ı, herhangi bir yerli sporcuyu alamayacağını düşünmek de büyük bir gaflet ayrıca. Bunun için Roberto Carlos'un R'sine bile ihtiyacımız yok.
21 Aralık 2009 05:56
Yahu adam geldi bir gun bir tane deplasmana gitmemezlik yapmadi,sikindirik kupa maclarinda bile sahaya cikti,bir gun antremana cikmamazlik,kampa katilmama (izinsiz) olayina girmedi.Sahada ne verdigi gorecelidir sen begenmezsin ben keske 1 sene daha kalsaydi derim.Sen cl'de ne yapti dersin ben cok sey derim.Ama dunyanin gelmis gecmis en iyi sol beki belki de en cok taninan tek solbeki bu ulkeye gelip bu 3. sinif spor anlayisina bir gun bile hassiktir demedi bizler her gun derken.Ve sanilanin aksine bize gelirken katar liginden degil Epl'den ve Italya'dan ciddi talipleri vardi.Bir futbolcunun takima katkisi sadece attigi gol ile,asist ile ortaya konmaz.Hagi Alex'den cok daha az skor ve asist yapmistir belki ama takima katkisi hangisinin ki fazlaydi desem fanatik Fenerli ben bile Hagi derim butun cirkefliklerine,ahlaksiz spor anlayisina ragmen.
21 Aralık 2009 18:52
@canario
canario yazıda carlos'dan sonra vasatın üstü adam gelmedi denmiş onun üzerinde ali bilgin ve burak yılmaz örneklerini verdim. carlos sayesinde ya da carlosun getirdiği vizyonla geldiler falan demedim. yorumu okumadan sallamak büyük gaflet ayrıca.
21 Aralık 2009 19:04
Burak Yilmaz'in vasat ustu ilan edilmesi bile benim tartisma gucumu tuketiyor, ustelik alindigi gun verilen tepkileri bile hatirliyorum. Bir sey demeyecegim artik.
22 Aralık 2009 00:04
Roberto Carlos'tan sonra iyi transfer yapilmadi denmis. Hadi oyle olsun.
Peki bunun Roberto Carlos'la iliskisi nedir? Carlos mu dedi ben size yeterim, transfere gerek yok diye? Kulubun parasi mi kalmadi hepsi Carlos'a verilince?
Yapilan transferler sirf marka degeri artsin, reklam yapilsin diye oluyorsa ne diye Burak Yilmaz, Guiza vs. alindi. Kewel ve Baros daha isimli, hem daha da ucuzdu.
Kulubun son 2-3 sezondur transfer stratejisi felaket ama bunu Carlos'la iliskilendirmek manasiz. Zico'yu Carlos gonderdi, Aragones'i o tavsiye etti deyin de tam olsun.
22 Aralık 2009 03:05
bizdeki taraftar kitlesi gibisi dünyada yoktur. ortegaya go home diye bağırırız. dünyanın en iyi sol bekini istemeyip dudak bükeriz. onu uğurlayanlara da tepki koyarız.
23 Aralık 2009 15:54
Bak, hala genelleme... "Bizdeki taraftar kitlesi" denen şey, sanki birlikte yaşıyormuş gibi yazılmıyor mu, Monty Python izliyor gibi oluyorum.
24 Aralık 2009 16:23
Monty Python'a güldüğün kadar genellemelere de gülüyorsan sende bir sorun var demektir.
Neyse hadi seni dışarda bırakalım.
Ya da belki Monty Python'dan başka tarzlara geçiş yapman lazımki satır aralarını okumayı öğrenebilirsin. Denmek istenen "sen ıslıklamıyorsun ben ıslıklamıyorum o zaman kim ıslıklıyor" idi. Ayrıca genellemenin tanımını da bir öğren. Kendi takımımından biz diye bahsetmeyecek miyim? İlla birlikte mi yaşamamız lazım. Ki zaten maç anlarında stadda birlikte yaşıyoruz. Di mi ya?