Sorun Kaptanda mı Kaptanlıkta mı?


emre

Alın size sitcom referansıyla başlayan bir yazı daha. Zaten sadece futbol üzerine yazıp insanlara afyon verdiğimiz ve topluma faydalı olamadığımız yetmiyormuş gibi bir de sitcom referansları vererek toptan zararlı oluyoruz. Gerçi Shakespeare referansıyla başlamak için uğraştım ama çıkmadı, ileride o da olacak inşallah. Jerry Seinfeld'in Seinfeld başlarken verilen stand-up kesitlerinden birisi (The Boyfriend'den)
At the health club, people are working out and they're training, getting in shape but strangely, nobody's really getting in shape for anything. The only reason that you're getting in shape is that so you can get through the workout. So we're working out so that we'll be in shape for when we have to do our exercise.
Yani diyor ki "Spor salonunda egzersiz yapılıyor ve insanlar forma giriyor fakat garip olan şu ki insanların forma girmesinin bir sebebi yok. The sebep var o da egzersizi bitirebilmek. Yani egzersiz yapıyoruz ve forma giriyoruz çünkü egzersiz yaparken formda olmamız gerekiyor."

Tabii burada olay iyice karikatürleştiriliyor ve egzersiz yapmanın diğer tüm amaçları görmezden geliniyor fakat birazdan değineceğim konuda karikatürleşmeye gerek yok. Futbol takımlarındaki kaptanlık müessesesinden bahsedeceğim. Emre kaptanlık bandını takınca çok konuşuldu, aynı şeyleri tekrar etmeye gerek yok. Bir anlam yüklenen bu bandı Emre'nin takmaması gerekiyordu. Diğer yandan bunları tartışmadan önce senelerdir kafayı taktığım kaptanlık müessesesi hakkında konuşmak isterim, bir de kaptanlığın ne kadar gereksiz olduğundan...

Önce takım kaptanının resmi veya resmi olmayan görevleriyle başlayalım. Kaptan saha içinde para atışına katılır, hakemle konuşulması gereken durumlarda o konuşur ve, ve başka da bir görevi yok... Takım içinde abilik yapmak, yeni gelen oyunculara "aramıza hoş geldin" demek, iki haftada bir resmi siteye "taraftarımız arkamızda olunca bizi kimse durduramaz" demeci vermek de bizim kaptana yüklediğimiz görevler. Bu görevleri de hesaba katınca herkesin katıldığı bir takım kaptanı belirleme kriterleri var

- Takımda uzun yıllar görev almak
- Taraftarlarca ve diğer oyuncularca sevilen bir oyuncu olmak
- Etkili iletişim kurmak
- Mümkünse hakemlerle aynı dili konuşmak
- Mümkünse iyi bir oyuncu olması
- FM'de influence'nin 20 olması, gerçek hayatta bunu bakışlardan anlayabiliyoruz. Örneğin İbrahim Üzülmez'in bakışlarından anladığımız kadarıyla influence en fazla 8, fakat Alex frikik için top başında eli belinde beklerken attığı bakış influence'nin 20 olduğunun kanıtı.

Bunların hepsini bir araya toplayan oyuncu bulmak zor tabii ki. Örneğin Beşiktaş kaptanlarından İbrahim Üzülmez'de 1 numaralı özellik dışında hiçbirisi yok. Bir de Beşiktaş özelinde Kadıköy'de çıkılacak maçta Nobre'nin kaptan olması maddesi var fakat o bizi ilgilendirmiyor.

Kaptan olma vasıflarını geçtik, şimdi kaptanın yaptığı ve yapmasını beklediği şeylere dönelim.

- Hakemle iletişim kurmak
- Arkadaşlarıyla iletişim kurmak
- Taraftara mesajlar vermek

Yani Jerry Seinfeld'in en başta anlattığı hikayedeki mantık örgüsü aynen burada da karşımıza çıkıyor. Bir oyuncuyu saygı gördüğü ve iyi iletişim kurabildiği için alıp kaptan yapıyoruz çünkü sahada iyi iletişim kurmamız gerekiyor. Kafa karıştırmamak için daha ayrıntılı açıklamam gerekiyor burada

Bir oyuncu takım arkadaşları arasında sevilen, taraftarca saygı duyulan ve uzun yıllar o takımla oynayıp takımla özdeşleşmiş bir oyuncuysa ve de insanlarla iyi iletişim kurabiliyorsa zaten bu vasıfları sebebiyle sözü en fazla dinlenen ve en fazla itibar edilen oyuncu hem sahada hem de saha dışında o olacaktır. Sizin bu oyuncuya koluna bant takmanıza, bir vazife vermenize gerek yok, zaten adamda doğası gereği var bu özellikler. Diğer yandan kaptanlık bandı takarak oyuncunun takımda oynadığı süreyi 5 yıl arttıramadığımıza ve 2 saniyede saygı duyulan bir insan haline getiremediğimize göre kaptanlık bandının hiçbir pratik amacı kalmıyor. Tamamen amaçsız bir bant bu, banttan başka bir şey değil. Protesto için takılan siyah bantlar çok daha anlamlı.

Sembolik bir anlamı var tabii kaptanlığın ama yine aynı mantık hatası sebebiyle o anlamı kaptanlığa yüklüyoruz. Zeki Rıza Sporel Fenerbahçe'de kaptanlık yapmasa da efsane olacaktı. Rıdvan da, Cemil Turan da... Bu oyuncular kaptanlık bantları sebebiyle efsane olmadılar. Efsane olmalarının sebebi kaptan olmaları ile aynıydı zaten en başta. Fenerbahçe Alex yerine Ali Bilgin'i kaptan yapsa 50 sene sonra Ali Bilgin mi hatırlanacak?

Bu kadar önemli bir meseleyse bu, neden basketbolda bu kadar öne çıkmıyor, takımlarda kaptan kim, kim değil bilmiyoruz? Şimdi düşünün, kaptanlık kurumu kaldırılıyor, o bant artık takılmıyor, para atışına her maçta kaleciler gidiyor. Futbol ne kaybeder?

- Gazeteler "Alex'e kaptanlık yaradı", "Delgado kaptan olunca açıldı" gibi saçmalıklarla sütunları dolduramaz.
- İbrahim Üzülmez gibi futbolcular emekli olunca CV'lerine "Beşiktaş 200 maç - 5 sene kaptanlık - 2 gol" yerine "200 maç - 2 gol" yazar ve CV'leri rezil görünür. Şirketlerde beyaz yakalı herkese bir çeşit müdür ünvanı verilmesi ve onu gururla CV'lerine yazmaları gibi "Assistant to the Regional Manager"

Kaldırın şu gereksizliği Allah aşkına.


3 comments:

  1. oralardaniyivurur dedi ki...

    Alex, görünmeyen çok iş yapıyo kaptanlık manasında.
    Mesela, yanlış hatırlamıyorsam Antalyaspor maçında, sadece Gökhan Gönül çağırılmak istendi, ilk başta orta sahaya kadar geldi selamladı, pankart açtık,(Bu formanın hakkını verenler unutulmazlar) ve gitti. İkinci kez Gökhan'ı çağırdığımızda, Alex Gökhan'a gitmemesini söyledi, ki çok doğru bir hareket yaptı. Eğer sadece Gökhan gelseydi tribünlerin önüne, gazetelerde ne manşetler görürdük kimbilir

  2. ugur parildak dedi ki...

    takımların kaptanları bir şekilde kendi takimlari için degil rakip takimlar için var aslinda.. yani simdi mesela shaktar ile oynayacaksin. adamlar silme karadenizli.. ukranyali adamlar ama "uy" diye konusuyorlar falan..

    simdi sen rakip takim elamani olarak "ya hocam adaminiz topsuz yerde pandik atiyor" u kime soylicen? mesela kalksin diyorsun, gitsen kaleciye söylesen "bilader 6 numara pandik atiyor" desen, kaleci de donse gelse "valla bilmiyorum ki kardesim, ben bu takımın yabancısıyım" dese, soyleyecek lafın var mı? yok..

    işte o baglamda ibrahim üzülmez gibi, ismail güldüren gibi adamlarin kaptan olması şart.. en azindan takimi biliyor "atmaz yahu uydurma terbiyesiz" der mesela..

    bilmem anlatabildim mi? basketbolda da kaptanlik müessesinin olmamasinin yegane nedeni basketcilerin çok large insanlar olmasi.. zaten 40 dakia sürüyor maç, 30 dakikasinda top havada, topun eline degdigi süre 40 sayi atsan da 5 dakikayi gecmez.. bu noktada kaptan olsa ne olacak olmasa ne olacak? yani sandal misali düşün basketbolu.. öyle sikko bir ortamda kaptan desen birine gülerler.. futbol ama titanik. bi şekilde buz dagina carparsan sorumlunun kim oldugunu tak diye bilmen gerek...

  3. Sosyal_FB dedi ki...

    Manevi bir yan/yon sadece. Bu maneviyat tahtina oturtacak; Zeki Riza, Can Bartu vb. isimler bulmak imkansiz artik ama bu imkansizliga inat "bayrak adam" yaratmak konusunda en onemli yapi taslarindan birisi bu, bana kalirsa. Birini kaptan yaparsin ve o artik senin bayrak adamindir. En azindan oyle olmalidir. Gerci bizim gibi buldugu her bayrak kumasini parca pincik eden (Bkz. Ibo) bir camiada "Kaptanligin Anlami"nin tartisilmasi da gayet dogal.

Yorum Gönder