Kimse Vazgeçilmez Değildir


maldonado

Aurelio, Appiah, Tuncay, Alex, Deivid. Hiç biri vazgeçilmez değil. Maldonado, Josico, Uğur, Alex, Deivid. Mevcut orta saha. Fenerbahçe’nin yeni transfer mottosu, “Fenerbahçe’nin menfaatleri doğrultusunda”, “kadro arasındaki uyumu bozmayacak” oyuncular olarak adlandırılan “Josico, Burak Yılmaz, Maldonado” gibi isimleri alıp, hali hazırda kadro içerisinde bulunup uyum sorunu yaşamayan ve Fenerbahçe’nin kalibresini yukarı taşıyan Tuncay, Aurelio gibi futbolcuları kaybetmek. Elbette herhangi bir futbolcunun takımda 23 sene oynaması için pratikte hiçbir sebep bulunmuyor, Ronaldinho’nun satılabildiği bir çağda hiçbir oyuncu da takımdan gönderilemez değil, bir şartla elinizde bir Messi varsa. Ancak siz Aurelio'ları gönderip Maldonado'ları alıyorsanız, teknik direktör için bir vazgeçilmez oluyor, Maldonado.

Bu basit bir mantık, işin içine Messi’yi Ronaldinho’yu sokmam tamamen heyecan yaratıp okuma azminizi teşvikten, yoksa kalanı sıkıcı. Zira basit, bilindik ve çok kolay anlaşılabilir bir fikir üstüne kurulu bu yazı: Hiçbir oyuncu vazgeçilmez değildir eğer yerine aynı yetenek ve kalitede bir başka oyuncu varsa.

Transfer politikasının temeli, mantıklı olanı, takımın kalite ortalamasının altında kalan mevkilere bütçenin el verdiği en kaliteli futbolcuyu almaktır. Basitçe, takım kalitesinin altında kalan mevkiler belirlenir, bu mevkilere uygun futbolcu adayları çıkartılır ve finansmanın el verdiği en uygun futbolcular alınır. Buradaki fayda maliyet analizinin temel rasyosu da aynı kalitede aynı tipte bir oyuncuyu satın almak bonservis bedeli gibi ekstra masraflar sebebiyle elindeki kaliteli oyuncuları tutmanın daha ucuz olmasıdır. Örneğin Alex’i takımda tutmanın maliyeti her zaman Alex gibi bir oyuncuyu almaktan daha ucuz olacaktır, eğer 20 yaşında geleceğin yıldızı olarak gösterilen bir Brezilyalı bulmamışsanız.

Takımlar bu tip maliyetleri küçültmek, devirdaimi arttırmak ve potansiyel yıldızları şimdiden alarak yeteneklerinden istifade etmek için uluslar arası çalışmalar yürütür, araştırma / izleme birimlerinden istifade eder, bunun yanında da eksik mevkilerini tespit ederek sezon boyunca potansiyel transfer hedeflerini belirler. Böylelikle modern ve mantıklı bir kulüp transfer döneminde yırtık perdeden fırlamış hokkacıbaşı gibi dımdızlak ortada kalmak yerine planlı, mantıklı bir transfer operasyonu yapabilir

Bu temel gerçek ortada ise, bu halde Fenerbahçe’nin son zamanlardaki transfer politikasını nasıl değerlendirebiliriz?

Aurelio’ya bir milyon dolar vermemek için Josico’ya 1 milyon dolar vermek veya Tuncay’a daha fazla para vermemek için Uğur Boral’ı satın almak, Fenerbahçe’nin daha az para harcamasına veya genel olarak takıma herhangi bir fayda sağlamış olabilir mi? Şimdi elimizdeki ÖSS tipi “Aziz Yıldırım tipi transfer problemi”ni biraz derinleştirelim.

“A.Y’nin 8 yabancı kısıtlı takımında bulunan milli futbolcu M.A 5 senede toplam 156 maçta takımda oynamıştır ve Türk statüsündedir. M.A, A.Y’den senede 3 milyon € istemiştir.
Yabancı bir kulüpte oynayan milli futbolcu E.B, sezonun yarısını sakat olarak geçirmektedir ve senede 4.3 milyon € istemektedir.
Yabancı bir kulüpte aynı mevkide oynayan J ise senede 11 maç oynamıştır. V takımının yedek oyuncusudur. 1 Milyon € istemektedir.

M.A’ya hali hazırda Senede 2 milyon € vermekte olan A.Y’nin normal şartlar altında ortalama zekaya sahip makul bir vatandaş olduğundan hareketle düşününüz.”

Düşündük. Ortalama zekaya sahip makul bir vatandaş bu şartlar altında M.A ile sözleşmeyi uzatır, J ile de yabancı kotasını dolduracağına takımın ihtiyacı olan kanat mevkiine bir oyuncu daha alır.

Gerçekte ne oldu? Mehmet Aurelio gitti. Josico geldi. Aynı Alex’in gidişinin yolu yapılırken yerine takıma katılacak olanın belirsizliğiğ, Tuncay giderken Uğur Boral’ın alınması gibi. Bu oyuncuların hiç biri elbette vazgeçilmez değil, vazgeçilmez olan doğru tercih yapmaktır, vazgeçilmez olan mantıklı rasyonel hareket etmektir, vazgeçilmez olan yöneticilerin kulübün menfaatini öne koymasıdır.

Bu da ancak takımın ortalama kalitesinin daha düşük bir finansman ile yükseltilmesi ile olur, her sene milyonlarca dolara takım kalitesinin altında transferler yaparak kadroyu zayıflatarak değil.

Şimdi transfer dönemindeyiz, henüz Gökhan Emreciksin ile dahi anlaşılmış değil. Takımın en az 2 kanat ve 1 adet önliberoya ihtiyacı varken bu atalet, bu şaşkınlık insanı çileden çıkartıyor. Şampiyon olması yalnız beklenen değil, bu sezon olabilecek ve elde kalan “tek hedef” olan bir takım için buncasına basiretsiz başlayan bir sezondan sonra biraz basiret görmek hakkımız olmalıydı. Yönetim yapılabilecek en kötü seçimleri yaptı, bundan bir ders çıkarmalıydı.

Heyhat 5 Ocak’a kadar bekleme talimatından başka bir şey yok,

Oysa bilsinler kimse “vazgeçilmez değil” Fenerbahçeliler de “aynı veya daha yüksek kalitede ancak kendilerine daha az maliyet ödetecek” bir yönetimi bu yönetime tercih edebilir hızla. Nihayeten şu söz hep doğru, herkes için doğru, teğet geçmez mazallah:

“Fenerbahçe için kimse vazgeçilmez değildir, vazgeçilmez olan tek şey Fenerbahçe’dir.”
Aziz Yıldırım


0 comments:

Yorum Gönder