Acil İhtiyaç Listesi: Akıl ve Hüner


Fenerbahçe ligdeki 10. maçını geride bıraktı, puan açısından pek iç açıcı bir durumda olmadığımız net oyun açısından durum ise puanın gösterdiğinden daha kötü. Aykut Kocaman sezon başında 1.5 aylık bir zaman diliminden sonra takımın oturmaya başlayacağından söz etmişti oysa Fenerbahçe her maç üzerine koymak yerine her maç bir önceki maçtan daha beter bir oyun sergilemeye devam ediyor.
Fenerbahçe’nin mevcut kadrosunun çok derin bir yaratıcılık sorunu var, Post-Alex sonrası bu zaten beklenen bir şeydi ama bu kadar yakıcı bir sorun olacağını herhalde teknik heyet de düşünmüyordu. Aykut Kocaman’ın Alex gitmeden de kafasında olan Alex gittikten sonra artık iyice hayata geçen takımın hücum koordinasyonunu Christian’ın üzerine yıkma taktiği şu ana kadar hiçbir işe yaramadığı gibi bundan sonra da pek işe yarayacağa benzemiyor. Christian bir iki maç müthiş oynayıp yararlı işler falan yapabilir ama Fenerbahçe kadrosunda sezon boyunca oyun içi liderlik verilip, sonuca gidecek hareketleri kendisinden bekleyeceğiniz bir adam olamaz. Mental olarak da fiziksel olarak da teknik olarak da yapabileceğinden fazla bir rolü istiyor Aykut Kocaman Christian’dan. Yani iyi bir yardımcı oyuncu rolünden başrol performansı bekliyor ve Fenerbahçe’nin oyununun tıkandığı nokta da burası.

Aynı sorun geçen sene erkek basketbol takımında da yaşanmıştı, aslında fena bir oyuncu olmayan ama mental olarak oyun liderliğini ve sorumluluğunu kaldıramayan Ukiç’e liderlik rolü yükleyerek bir sezonu heba etmişti Spahija. Korkarım futbol takımının gidişi de ona benzeyecek.

İki hafta önce Fenerbahçe Bursa deplasmanında oynuyor maçtan önce bu maçtaki en becerikli ,oyun zekası yüksek oyuncu kim desek Bataglia’yı söyleriz, geçen hafta Fenerbahçe kendi sahasında Antalya ile oynuyor aynı soruyu sorsak Tita ve Assiati’yi söyleriz ama Fenerbahçe’den bir Allahın kulu için de bu adam iki kişiyi geçip bir ara pası atabilir, ya da oyun zekasıyla arkadaşlarını bir anda pozisyona sokabilir diyemiyoruz. Yıllardır Fenerbahçe’yi takip ederim bu kadar beceriden yoksun ve oyun zekası eksik bir kadro görmedim. İşin ilginç tarafı yetenek ve oyun zekası olarak eksik bir takımdan hiç değilse takım savunmasını iyi yapmasını beklersiniz ancak o da yok. Fenerbahçe rakip kim olursa olsun çatır çatır pozisyon veriyor.

Aykut Kocaman’ın vücut dili de söyledikleri de bana Marsilya maçından bu yana pek ümit vermiyor. Marsilya maçının ardından hocayı ilk kez bu şekilde abandone olmuş ve paniklemiş vaziyette gördüğümü yazmıştım ,açıkcası o maçtan sonra hocayla takım arasında bağların koptuğunu da düşünmüştüm. O maçın üstüne büyük bir Alex krizi de atlattı Aykut Kocaman ve ciddi bir şekilde yıprandı. Dünkü maçın maç sonu basın toplantısında söyledikleri de tuhaftı. İkinci yarı Fenerbahçe’nin çok defansif oynamadığını son 3-4 dakika öyle gözüktüğünü, son paslarda hata yaptığımız için pozisyona giremediğimizi söylüyor Hoca.

Takımın kötü oynamasından çok Akhisar gibi bir takıma karşı Fenerbahçe gibi bir takımın teknik direktörünün ikinci yarı oynanan felaket futbolu normalleştirmesi bana daha vahim geliyor. Aykut Kocaman’a göre ikinci yarının yarım saati önde olduğu bir maçta Akhisar kalesine şut atamayan,pas yapmayla topu eveleyip gevelemeyi birbirine karıştıran bir takımın performansında bir sorun yok. Daha kötüsü ise “son pasları yapamadığımız için pozisyona giremedik” açıklaması, hak verelim bu tespit doğru ama sormazlar mı adama Hocam zaten bu kadroda son pasları verebilecek hangi oyuncu var diye?

Hatırlayacaksınız Aykut Kocaman Lig Tv’de katıldığı programda futbolcu Aykut’u o zamanki haliyle teknik direktörü olduğu şu takımda oynatmayacağını söylemişti. Bunu kendiyle barışık bir teknik adam yorumu olarak okumak mümkün ancak oyunculuğu ve golcülüğü bir hüner ve zeka alaşımı olan (şair burada Aykut Kocaman’ın oyunculuğundan bahsediyor)bir oyuncuyu bile koşu eksikliği var diye silip atabilecek bir futbol düşüncesinin dışavurumu olarak okumak da mümkün bu yorumu.
Fenerbahçe kaç kilometre koşuyor bilmiyorum hala koşu eksikliği var mı onu da bilmiyorum ama sahada sarı lacivert forma giyen bir takımın bu kadar akıldan ve hünerden yoksun bir takım olmasını içime sindiremiyorum.

Sakatlar düzelince her şey düzelecek düşüncesi de açıkcası biraz Polyannacılık, savunma belki daha dirençli olur ancak hücumda takımı bir nebze sürükleme potansiyeli olan Krasic ile Stoch bu haldeyken Fenerbahçe’nin üretememe sorunu devam eder. Aykut Kocaman transfere pek olumlu bakmıyor ama bu takım devre arasında bir yerlerden “120 ıq falan bir saha içi aklı” transfer etmezse şampiyonluk yarışından çok erken kopar.

Son söz de bu Selçuk mevzusuna dair edeyim. Birileri bir oyuncuyu aşağılayıp eleştiriyorsa onu ayıplayalım eyvallah ama performansa dayalı eleştirilere karşı birisinin iyiniyetinden, aslında çok iyi bir insan olduğundan falan bahisle karşı eleştiri yapmak çok komik oluyor. Selçuk felakaet oynuyor, yada yetersiz diyen birine karşı ama o Topuk Yaylasında ağlamıştı, ya da o emekçileri temsil ediyor falan gibi kontra savunmaların son derece saçma sapan yorumlar olduğunu düşünüyorum. Aman düşmanlara koz vermeyelim aman 3 Temmuz devam ediyor diye eleştiriden kaçınıp her türlü vasatlığı bu bahaneyle örtmeye çalışma eğilimi de son derece tehlikeli bir eğilim.


15 comments:

  1. Unknown dedi ki...

    Hücum-savunma paralel düşünülmesi gereken durumlar. Savunma güçlenirse, hücum gücü de mutlak suretle artacaktır. Fenerbahçe çok çok anormal sakatlıklar yaşamaya devam etmezse bu yarışın içinde sonuna kadar kalır. Aynı anda 5 ilk 11 oyuncusunu, iyi futbolun ışıklarını vermeye başlamış bir zamanda kaybetmek şanssızlık değil de nedir ? O yüzden hocanın "1.5 ay" hesabının sekteye uğradığı da aşikar. Eleştirilmesi gereken başta stoch ve cris olmak üzere, bazı oyuncuların sorumluluk almak istememesi. Selçuk'un oyununu beğenmeyebiliriz ama sorumluluktan kaçtığını, mücadele etmediğini kimse söyleyemez.

  2. B dedi ki...

    "Alex'siz oynamaya alışmak" cümlesini kurduktan sonra, onun yerine Cristian'ı monte etmeye çalışmak, görünürde ve dizilimde hiçbir fark olmaması bana korkunç geliyor. Alex'siz oynamanın bir eksiklik değil de fark yaratmasını beklerdim açıkçası. Yani bu söylem ve oluşan durum "Alex'i çıkarıp takımın kalitesini ve zekasını düşürelim de öyle oynayalım" gibi duruyor şu an. Açıkçası Fenerbahçe'nin Alex zekasında bir oyuncu bulacağını düşünmüyorum. Sistem değişir, merkezde Cristian-transfer yer alır, kanatlardan birine daha yaratıcı bir oyuncu alınır; durum ancak nötrlenir.

    Zaten hücumda bu kadro ile bir sorun yaşanacağı aşikar. Sol kenarda Stoch ve Caner; iki ne yapacağı belli olmayan oyuncu, sağda Krasic 1.5 yıldır kafa olarak futboldan kopuk ve topu aldığında yine kafasını kaldıramıyor. Kuyt'ın performansını üst seviyeye çıkabilecek bir hamur yok, Sow çok iyi, yedeği yok. Meireles yaratıcı değil, Cristian başına buyruk vs... Ancak bu kadronun savunmada sorun yaşaması ilginç. En azından savunma konusunda sıkıntı yaşamayabilecek bir kadro. Takım çok gol yemiyor ama bunu Volkan'a borçlu.

    Oyuncular ne kadar kötü olursa olsun, hücum yaratılabilir bir şeydir. Denemeler yapılabilir, diziliş değişebilir. Lakin herhangi bir varyasyon da görmüyoruz hücum adına. Açıp bir Eskişehirspor maçı izleyin; ne dediğimi anlayacaksınız.

    Savunma Fenerbahçe'de oturmuyor çünkü futbolcular teoriye sahip değil. Kanımca savunmayla ilgili onlardan istenen fazla teorik. Hatta hücumda da böyle bir sorun olabilir. Aykut Kocaman'ın karakterinden ve konuşmalarından böyle bir "dedikodumsu" yorum yapıyorum. Top rakibe geçtiğinde Fenerbahçe fazla geriye gömülüyor. Gömülmediğinde saha ve adam paylaşımında sorunlar yaşıyor (gömüldüğünden de fazla).

    İyi giden bir şey göstermek zor. Şampiyonlar Ligi'nde oynaması beklenen bir takımın kadrosu da bu kadar belirsiz ve yetersiz olmamalı. Fenerbahçe'de uzun yıllardan sonra ilk kez bu kadar çok sakat var bu arada, irdelenmelidir.

    Işığı bırakın, parıltı yok. Kadro "yahu ne kötü kadromuz varmış" demeye aday ilerisi için... Bu sezon da öyle.

  3. fishersad dedi ki...

    aykut kocaman çok kaliteli bir insan. lig bu kalitede (insanlık) birini haketmiyor.

    ancak kocaman antalya maçı için sarfettiği "ilk 40 dk'lık iyi futbol-istediklerimizi yaptığımız süre" dediği anda futbol felsefesinin sınırını ortaya koymuş oldu bence.

    tamam iyi güzel de kocamana barselonayı verseniz emin olun yarı dahasında top çevirtir. belki 20 net pozisyona giren takım 5'i zor görür.

    kocamana siirt köy hizmetlerini verseniz süperligde kalır küme düşürmez.

    iyi oyun-istediğini yaptığı ilk 40 dk. fenerbahçenin ne (oynadığı değil!) oynamak istediği ortada.

    fenerbahçe futbol takımı (henüz tam beceremiyor ama) 500 pas yapıp, 1-2 pozisyon verip, 3-5 pozisyon yakalayıp maçı bitirecek. GELECEĞİ BU! dahası yok!

    500 pasın da 350'si kendi yarı sahasında yapılacak. böyle bir maçta 1 tane yediyseniz atmak için 3 şansınız olacak. 2 yediyseniz...

  4. asialkim dedi ki...

    raul meireles 15 milyon, miroslav stoch 12 milyon, milos krasic 11 milyon, moussa sow 12 milon, volkan 9 milyon, gökhan 9 milyon, joseph yobo 8,5 milyon, Christian 8,5 milyon, Mehmet topal 8 milyon, Mehmet topuz 7,7 milon, egemen 7,5 milyon toplam da 108,2 milyon euro piyasa degeri burada toplam 11 oyuncu var.
    bunlarin yanina caner 5,5 milyon, serdar 5 milyon, dirk kuyt 4,5 milyon, hasan ali 4 milyon, bekir 4 milyon eklendiginde toplam piyasa degeri 131,2 milyon euro toplamda da 16 futbolcu.
    bunlarin 7 si yabanci statüsünde geriye kalanlar mert, serkan kirintili, orhan sam, selcuk sahin, salih ucan, özgür cek, recep niyaz, sezer öztürk, henri bienvenu, semih sentürk.
    Bu rakamlari burada vermemin nedeni transfermarkt ta halen daha türkiyenin en pahalli kadrosu fenerbahce de gözüküyor olmasi.
    Maalesef hepimizin icin de bunun böyle olmadigi ve galatasaray in kadrosunun bizden daha iyi olduguna iliskin bir süphe var.
    Yukari da ortaya cikan 11 futbolcuyu yanyana koyup sahaya sürdügünüzde maalesef bir ilk 11 cikmiyor. Örnek volkan –gökhan, yobo, egemen, xx,milos (mehmet topuz)-mehmet topal-meireles-stoch, christian-sow sol bek pozisyonu bos kaliyor. Ikinci bölümde ki oyunculari da ekledigimizde Hasan ali, caner, kuyt, serdar ve bekir (selcuk sahin özel bir durum gibi durmakta) assagi yukari bu sezon sahada oynamaya calisan kadro ortaya cikiyor. Buradan yola ciktigimzdak kadroda hic yrarlanilamayan da ha dogrusu herhangi bir katki saglamayan oyuncular da ortaya cikiyor, kaleciler haric, semih, bienvenu, özgür cek, sezer öztürk, orhan sam, recep niyaz, salih ucan bu futbolcularadn ilk ücü bu kadroda bosu bosuna bulunan arkadaslar (aykut hocanin tercihleri bunu gösteriyor) sezer ve orhan sanki bekir ve serdar gibi mevkileri geregi kadroda olmasi gereken oyuncularmis gibi, salih ve recep te, öyle ya da böyle genc kardeslerimiz olarak bu kadroda var olacaklar. (alex olayina hic girmek istemiyorum cünkü var oldugu sürecte kadroda varligi ve yoklugu ayni gibiydi)
    Son dönemde sakatlik dolayisi ile oynayamayan arkadaslarin hepsi siralamada ki ilk 11 oyuncudan olusmakta, meireles, krasic, gökhan (müzminsakat), yobo, her iki mehmet ve egemen toplam 6 oyuncu.
    uzun süreli skatliktan gelip mecburiyetten forma giyen serdar ve sezer. Bu arkadaslar dan bu sene takima yeni katilanlar (erken ya da gec), meireles, krasic, mehmet topal, egemen, kuyt, hasan ali toplamda gene 6 oyuncu. Bu arkadaslar arasindan geldiginden beri sürekli oynayan alternatifsiz hasan ali sonra da kuyt.
    Oynanan ligte toplam 10 mac, avrupa da 7 mac. Maclarin cogunlugunda iki 6 numara ile oynaniyor mehmet topal (selcuk), meireles (chiristian) forvette genelde tek kisi, zaten semih ve bienvenü nün neredeyse hic dakika almamalari nominal olarak 4 forvet oyuncusu görünmesine ragmen takimin neredeyse sürekli tek forvet oynamasi. Üst üste ayni 11 le cikilan mac sayisi galiba 2 mac..
    yukarida ki tüm veriler dikkate alindiginda aslinda ortada daha birbiriyle oynamaya alismis bir takim ya da oturmus bir takim yok (gec gelen transferler, sakatliklar ve kadroda ki atil oyuncularin coklugu) bunun üstüne krasic ve stoch un gercekten cok formsuz olamlari ve takima hic bir katkilarinin bulunmamasi.
    Hasan alinin alternatifinin olmadigi icin su ana kadar hic dinlendirilemeden oynamaya devam etmesi, sow ve kuyt disinda skora katki yapacak forvet oyuncusu olmamasi.
    Hepsini bir araya topladigimiz da da görünen devre arasina kadar su ana kadar oldugu gibi devam edilecegi (sakatliklar ve form düzeyleri) ancak devre arasinda kesinlikle gelenlerin ve de gidenlerin olacagi, dogru kararlar verilirse ikinci yari sampiyonluk icin bir sansimiz olabilecegi görünmekte, eger ilk yari sonunda yaristan tamemen kopmaszak.
    Avrupa ligi icin ise devre arasini gruplardan cikarak gecirecekmisiz gibi göründügü icin devre arasi kadrada yaplacak düzenlemelerle gidile bildigi yere kadar gidilecegi görülmektedir.

  5. asialkim dedi ki...

    Fazit: aykut hocaninda bu yukarida görünen sartlar dolayisi ile su an var olan kadro yapisi ile cok fazla bir sey degistirmesinin mümküm görünmemesidir. Bu kadro türkiye de sampiyon ve ya avrupada final oynarmi maalesef cok zor, cünkü sürec baslamis ve devam etmekte. Belki devre arasi bir ya daiki nobre örnegi olursa futbol bu hersey mümküm…

  6. Unknown dedi ki...

    Benim ciddi ciddi çözemediğim şeyler var Aykut Kocaman ile ilgili. Fenerbahce şampiyon olduğu sene Antalyaspor maçından sonra oynanan futbol çoğunlukla keyif verdi, baskılı bir futbol oynayabiliyorduk, ve belli ki Aykut da bu durumdan memnundu. İleride basmaya çalışan, atağa hızlı çıkan, 1-0 ile yetinmeyen bir takım anlayışı oturmuştu. Evet, takım şimdikine nazaran çok daha dengeli ve güçlüydü, ama o takımın da sezonun ilk yarısında nal topladığı gibi bir gerçek de var. Velhasıl, o futbolu oynatmış, veya o futbolu seyretmiş ve sayesinde şampiyon olmuş bir teknik adam nasıl oluyor da şu bize reva görülen ilkel futboldan az da olsa tatmin olabiliyor? Aklım hafsalam almıyor.

    Bir de aylardır beni çıldırtan bir mesele var. Akhisar maçında oyuna giren Sezer gayet etkiliydi. Ki bunca zaman 18'e giremeyen, hatta yerine Salih, Selçuk gibi adamlar tercih edilen bir konuma getirilmiş olmasına rağmen çıktı gayet rahat ve sakince topunu oynadı. Madem bu adam top oynayabiliyor, madem 3-4 milyon Euro verilip satın alındı, nasıl oluyor da iki senede toplam 3-4 maç anca forma bulabiliyor? Nasıl oluyor da yıllarca forvet oynamış bir antrenör orta sahayı Selçuk-Cristian-Topaldan oluşturmaktansa bir kez olsun şu rezil Selçuk yerine Sezer'i deneyemiyor? Galatasaray'ın çıktığı 11'e bak--dörtlü savunmanın önünde Yekta-Hamit-Selçuk-Amrabat-Umut-Burak--hepsi hücumda savunmada olduklarından daha etkililer, hiçbiri bir Fenerli karikatür Selçuk değil. Demek ki takım doğru dürüst inça edilirse, doğru bir taktiksel diziliş ve taktik uygulanırsa illa dört tane kazma dikmek gerekmiyor orta sahaya.

    Ve beni en çok sinirlendiren mevzu ise bu takıma kim dahil edilirse edilsin alındığı günkü kalitesinden ve formundan geriye gitmeye başlıyor. Fenerbahçe'ye gelip de kendisini bulan bir adam henüz görmedim. Madem verdin 8 milyon Euro civarında bir para, sen bu Krasiç'i adam edeceksin. Stoch 1,25m Euro alıyor ise trip filan atmayacak, eşek gibi top oynayacak.

    Yahu bir de takımın tüm maçlarını tekrar tekrar seyrediyorsun, bütün gün takımla berabersin, sözde maçın her anını yeniden yaşıyorsun, falan filan, bir gün de çıkıp şu Volkan'a her aut atışında yarım dakika zaman geçirme de be. Adam sanki kameraya face time verirmiş gibi aheste aheste aut kullanıyor, her auta giden topta böyle bir yan yan uflamalar puflamalar, sanki Volkan bir takım diğerleri başka takım. Tam takım gaza gelmiş, adrenaline pompalıyor herkes, bizimki almış topu eline çevirdikçe çeviriyor! Hatta geçen sene ligin sonundaki Galatasaray maçında 2-0 gerideyken takımı rölantiye sokan biraz da Volkandır. Topla oynamada vallahi bir Bekirdir iki Volkan, o derece vahim durum.

  7. Unknown dedi ki...

    Akhisar Belediyespor her ne kadar Fenerbahçe karşısında mağlup olmuşsa da; takımımıza inanıyor ve güveniyoruz. Lig'de kalacağız. Fenerbahçeye'de ligde başarılar diliyoruz.
    www.akhisarbelediyespor.com

  8. Adsız dedi ki...

    Fenerbahçede futbol konuşmak ne kadar adil, insaflı bilemiyorum.

    Şampiyon kadroya bir kaç rötuşla en az 2-3 sene daha atbaşı oynayacekken eli kolu bağlanıyor.

    Silbaştan, nispeten yetenek yoksunu ama yürekli bir grup sporcuyla başkansız, rotasız ve parasız 1 sezon daha geçirmek durumunda kalıyor.

    Başkan çıkıyor ama mahkeme kararı herkesin sırtında kambur, saha dışı taciz ve mücadele bitmek bilmiyor. Bir de üstüne açıkcası bana hala oldukça kötü niyetli gelen, bu sürece dahil karakterlerin genel tutumu dışında zorlama, hesaplı, planlı bir Alex vedası...5 maç seyircisiz oynaması da cabası.."Alex nerede" diye şuursuzca bağıran çoluk çocuk ve bayanlarımız...

    Sene 2012, Hafta 10, Alex'den bu yana 6 maç, 4 galibiyet, Avrupa liginde muhtemel liderlik, ligde liderin 5 puan arkasında - vaziyet budur bunca yaşananlar sonrasında. İyi mi? Hayır. Kötü mü? Hiç değil.

    Buna rağmen yaratılan havaya, kamuoyuna bakın...Psikolojik harekat devam ediyor denildiğinde kastetilen budur, yoksa sahada top oynanmadığını görmeyen, inkar edebilecek olan yok..

    Elinde hala Bienvenu gibi "sürecin getirdikleri" ve yine hala yerine koyamadığı santos, niang, emenike gibi "sürecin götürdükleri".

    Biri de çıkıp yıllar sonra anlatsa belki 3 temmuz sonrası "ben Fenerbahçeye gelmem" demiş yabancı/yerli oyuncuları, belki sürecin etkilerini daha iyi bileceğiz...

    Toparlarsam: Biliyorum Aykut Kocaman NARKOZ futbolunu oynattığı zaman, Sezer, Salih, Recep gibi oyunculara rotasyonda bir türlü yer açamadığı zaman, Krasic, Stoch gibi yuksek potansiyelli oyunculardan verim alamadığı zaman, oyuna müdahelelerinin geciktiği, ya da yaratıcılıktan uzak olduğu zaman bu yukarıda yazdıklarımı hepimiz, BEN DAHIL, unutuyoruz. Gözümüz sinirden bir şey görmüyor.

    Ancak - yazılan herşeyi herhangi bir işletmede, kendi çalıştığınız ya da sahip olduğunuz kurumda düşünün ve kendinizi bu adamın yerine koyun. O zaman gerçekten konuşmadan evvel yutkunursunuz. Bugün Fenerbahçe hala ayaktaysa sebebi basta Aykut Hoca ve taraftarlar, sonra da onlara duruşlarıyla cevap vermiş sporcularımızdır. Yönetim ve geri kalanlar, başkan dahil bence 3uncu sıradalar..

    Bunun bilincinde olalım, sürdürülen kampanyanın bilincinde olalım, ve sonrasında edepli eleştirilerimizi yapalım.

    Aykut Kocamanın zamanla bizi çok daha iyi yerlere getireceğine şüphem yok.

  9. gumgumok dedi ki...

    Yapılan açıklamaların gerçekten düşünülenleri yansıttığını düşünmüyorum. Futbolcuların ve hocanın söylediklerine, tavırlarına baktığımızda ciddi şekilde baskı altında olduklarını hissedebiliriz.

    Geçen sene bu kadar destek görürken, bu sezon tersine bir tepki sözkonusu. Henüz 2. ay dolmamışken, 5 maç oynamamışken istifa sesleri, yuhalamalar başladı. Takım geçen seneyi de zaten başka faktörlerin yoğun bir baskısı altında geçirdi. Bu sene, istedikleri bir ortamda bir süre futbol oynamaları gerekirken; bu sefer başka türlü baskıyla karşılaştılar. Şampiyonlar ligine gidilemedi. Herkesin ona endekslendiği kaptan gitti. Basın, basınlığına devam etti. Taraftar doğru ya da yanlış istifa isteyerek baskı kurmaya başladı.

    Elbette takımda direk oynayabilecek yeni 5-6 futbolcu var. Bunlar geçen sene yoktu. Ama takımın genel havasında bir gerginlik, tutukluk olunca onlardan da verim alınamaz. Diğer taraftan sakatlıklar yüzünden ilk 11 oyuncusu bir türlü belirlenemedi, omurga oturmadı. Ki üstüne 3-4 oyuncu eklemek gerekiyor bunun. Ayrıca takım öyle ya da böyle taraftar desteğinden mahrum 10 maç oynadı.

    Tüm bunların arasında daha iyi bir oyun oynayamaz mı takım? Oynamalı. Akhisar karşısında böyle oynanması bu şartlarda normal mi? Değil. Ama henüz ortam bu kadar bulanıkken, ışık göremiyoruz demek bence doğru değil. Önce bu bulanıklık ortadan kalkmalı.

    Çalım atan oyuncu eksikliği ya da oyunu okuyacak bir akıl eksikliği olmadığı doğru. Ama Antalya'nın ya da Bursa'nın bizden daha iyi oynamasının nedeni Tita, Batalla değildir diye düşünüyorum. Takımda şu oyuncuların hazır ve güçlü olduğunu düşünelim. Volkan-Gökhan-Yobo-Gökhan-Hasan-Meireles-Topal-Topuz-Cristian-Selçuk-Kuyt-Krasic-Stoch-Caner-Salih-Sezer-Sow. Bu takım yaratıcı oyun oynamayabilir belki. Ama hücum oyunu oynayabilir, baskı kurabilir, birçok gol pozisyonuna girebilir, savunmayı da iyi yapabilir.

    Son olarak Selçuk konusunda bir not eklemek isterim. Selçuk, aldığı milyon euroları düşündükçe emekçi diye savunulmanın abes kaçtığı bir oyuncu. Doğrudur. Bu tarz bir savunmanın yanlış olduğuna katılıyorum. Ama Selçuk maalesef ki hala bu takımın vazgeçilmezlerindendir. Takım ne zaman baskılı oyun oynayıp, geriye hızlı koşar; o zaman Selçuk'tan vazgeçebilirsiniz. Ama Akhisar maçında bile görüldü ki, Selçuk bu takımın savunma anlamındaki birçok açığını kapatıyor. Birçok gol pozisyonu vermemizin asıl sebebininse yedek stoperlerimizin yeteneksizliği ve pozisyon bilgisizliği olduğunu düşünüyorum.

  10. fishersad dedi ki...

    genel hakkında çeşitli yorumlar yapılıyor aslında bunları toparlamak lazım. taraftarın bakış açısını ölçmek için. size görev düşüyor, ön bilgi için bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
    1- Kocaman iyi bir teknik direktör, zamana ihtiyacı var, konjonktür ve 3 temmuz süreci bu süreyi uzattı, sabretmek lazım.
    2- Kocaman kötü bir teknik direktör, ne kadar zaman alırsa alsın oynatacağı futbol fenerbahçenin oynaması gereken futbol olmayacak.
    3- Kocaman iyi ama oyuncu kalitesi düşük. daha kaliteli oyunculara ihtiyaç var.
    4- ... (başka görüş varsa eklenebilir).

  11. fishersad dedi ki...

    sahada "iyi oyun"u gören var mı?
    (zaman zaman bazı maçlarda oyuncular sistemden çıkıp kafalarına estiği gibi oynadıklarında- saldırgan olduklarında- canları istediğinde vs. bunun dışında gören var mı?)

    oysa Kocaman gördüğünü söyledi bir kaç maçta. antalya maçı mesela... o her zamanki gibi kabız olduğumuzu maçın ilk yarısında...

  12. Sekhranikos dedi ki...

    Herşeyden öte insanı karamsarlığa iten aynı maçı izlemiyor oluşumuz Aykut beyefendi ile. Her maç sonrası açıklaması insana acaba yanlış mı gördüm hissi uyandırmamalı bir teknik adamın.

    Son açıklamasında ligi domine etmekten ve eski oyunundan bahsediyordu beyefendi. Lkain 17 de 16 yaptığı periyot dahil takımın iyi oynadığı maç sayısı 5-6 yı zor geçer. Dominasyon dediğin daumun oynattığı futbola az buçuk yakışır bir ifade lakin Aykut'un TD lik kariyeri boyunca hiç bir dönem kullanabileceğpi bir ifade değildir.

    Bildiğin her takımında olduğu gibi burda da aynı ezikliğe devam. hep ezik oynatırdı yine öyle değişen bir şey yok. değişeceğine dair herhangi bir emare de yok. Zaten ağzını futbola dair her açtığında koşmaktan bahseden biri at çiftliği işletseymiş daha isabetli olurmuş. Yanlış yerde yanlış işle uraşıyor gibi. Ver 11 at ver hipodromu gör bak nasıl yönetiyor koştura koştura.

  13. deddaq dedi ki...

    ben mochenglandbach macinda sahada fenerbahce yerine ingliz takimi var sandim, inanilmaz oynadik, saygilar.

  14. alihoca dedi ki...

    Dakika 72;

    Maç 2-0
    Rakip Kırmızı Kartla 10 Kişi;

    Oyuncu Değişikliği,
    Cristian Çıkan-Selçuk Giren Oyuncu;

    Yedekte;
    Garibim Recep NİYAZ

    Şunu akılla izanla şunla bunla açıklayabilene helal olsun...

  15. omer sisman dedi ki...

    Bugün AEL maçındaydım. Bir anonsçuyu görevlendirmişler, maçın başından sonuna kadar sınır tanımayan detoneler birliği başkanı edasıyla "lay lay laylay laaaay" türünden maymunluklar yaparak binlerce insanı koyun güder gibi gütmeye çalıştı adam. Kıçını yırttı tabir yerindeyse. Maçın tek güzel anları olan ikinci yarıdaki tribün şovunu bile piç etti. Maç olmuş 2-0, tribünler karşılıklı paslaşıyor, amcam ordan "Napaaardım bilmem..." diye başka tezahürata gütmeye çalışıyor, "Islık ıslık ıslıklayın" diye yırtınıyor. Ulan sanki Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona'yla oynuyoruz, bırak taraftar kendi ritminde gitsin iki dakika. Bütün bu kıç yırtarcasına taraftar gütme çabası, bir an olsun Alex de Souza tezahüratı başlamasın, gargaraya gelsin diyeydi herhalde, nitekim 90. dakikada bu tezahürat da geldi ve stadın yarısı Alex'e sevgisini dile getirirken kalan yarısı yuh çekti. Yahu, kardeşim, siz kimi seviyorsunuz? Fenerbahçe nedir? Mistik bir şey mi? Alex gibi bir adama olan sevgisini bu taraftar bıçak gibi kesip atsın mı yani? Böyle hafızasızlık, vicdansızlık olmaz yahu? Sen on yıl kime âşıktın arkadaş? Kimse de çıkıp "Dış mihrakların işi, Alex'i kullanıyorlar, takım baltalanıyor" filan demesin. Tribünde bir duygu bölünmesini hissetmemek elde değil. Daha düne kadar kaptanımız canımız olan Alex'in isminin bile tabu olmasını kimisi çok çabuk sineye çekiyor. Bunlar tesadüfen Fenerbahçeli. Aynı duygularla Galatasaraylı, Beşiktaşlı da olabilirlerdi. Bunlar için maç kazanılsın da, gerisini boş ver, Ahmet gelmiş Mehmet harcanmış, umurlarında değil. Fenerbahçe bugün o son dakikada Alex'i ananlarda yaşıyor.

Yorum Gönder