Primatların sahip olduğu asgari ahlak


Frans De Waal, primatların davranış kalıplarını inceleyen bir dizi deneyi sunarak bir açık gerçeği ortaya koyuyor, ahlak ve ahlaki tutum sadece insanlara ait bir özellik değil. Tersine, primatlar da (ve hatta filler) ahlaki tutum alabiliyorlar, birlikte çalışabiliyorlar, hak ve adalet anlayışı geliştirerek bu yönde talep edebiliyorlar.

Bir deney çok etkileyici. İki denek maymun var ve bunlara doktorlar tarafından bierr taş veriliyor. Sistem basitçe şöyle, denek maymun taşı doktora verdiğinde, doktor ona yiyecek bir şey veriyor (salatalık).

Deneyimizde iki maymun var, yanyana ve birbirini görebilecekleri birer kafesteler. Doktor, maymun taşı verdiğinde doktor salatalık verirse hiç problem yok, maymunlar keyifle salatalığı yiyorlar. Ancak doktor bir oyunbozanlık yapıyor. Maymunlardan biri taşı verdiği zaman ona salatalık veriyor, öteki taşı verdiği zaman ona erik veriyor. Sonuç? Sonuçta kendisine salatalık verilen maymun "isyan" ediyor. Alıyor o salatalığı doktorun kafasına atıyor...

İsyan duygusu bir haklılık ve hak temeline dayanıyor. Taşın karşılığı ya eriktir, ya salatalık. Bir maymun bile, kendisine başka, diğerine başka muameleyi kabul etmez, etmiyor. Maymunlar bile adaleti, eşitliği istiyor.

Daha ilginci, Frans de Waal şöyle anlatıyor: "Bunun ahlaki tutum olmadığını, sadece isyan olduğunu söyleyenler oldu. Ahlaki tutum kendisi erik alırken başkasının salatalık almasına karşı çıkmak denildi. Bazı deneylerde gördük ki, maymunlar arkadaşlarına da erik verilene kadar kendilerine erik verilmesini reddediyor." Yani, bir maymun bile kendisine farklı muamele edilmesine isyan ediyor ve bir maymun bile kardeşine yapılan haksızlığı reddediyor.

Ahlakın, adaletin, felsefi değerlerin insana özel, bize özgü olduğunu zannederek kendimizi büyütmemiz işin bir kertesi, bizim bu temel değerlerin esasında gerisinde olduğumuzu görmek konumuz.

Burada küfür edilmesi hoş değil. Yorumlarda bazen oluyor. Ben de sıkılıyorum. İnsanların içlerinde biriktirdikleri öfke çok büyük.

Ancak bu duyguya bu kadar uzak kalınmasını da anlamıyorum. Çünkü isyan zaten steril bir şey değildir. Haksızlığa uğramış insanların isyan duygusunun yarattığı öfkeye bakıp da onların her birinden Gandhi vari tutum beklemek doğru değil. Keşke, yorumların içeriğini değil de neden böyle bir öfke olduğunu analiz edebilselerdi. Keşke kendilerine hakaret edilmesi ile yaşadıkları alınganlık yerine, bu insanlardaki öfkenin nedenini sorabilselerdi. Keşke, haksızlığa karşı ne yaptıklarına bir bakabilselerdi.

Primatların sahip olduğu asgari ahlak bile diğerleri zulme uğrarken bunu reddetmeyi ve bir haksızlığa uğrarsan isyan etmeyi emderiyor.

Bu kadarcık alandan bile geriye düşmüş ve bunu dahi konuşamayacak hale gelmişsek, kalemi şiire bırakmakta fayda var:

"kim güvenir peki tarihe
iki kaşın arası varsa
yolunu bulmak için ateşi savunmak yetiyorsa
avuçta gül ezip göğe fırlatmak
neye yarar tenimizi yeniden tanımlamaktan başka"


10 comments:

  1. Unknown dedi ki...

    Şimdi belki bu yoruma da kırılacak ama Erkan Goloğlu, Papazın Çayırı'nda Radikal Spor Servisi'ne ithafen yazılan yazıya cevap veremeyip kıvırmış. Kaldı ki her blogta yorumlar gözden geçirilecek diye birşey yok, aklı sıra halen Papazın Çayırı'nı suçlamaya çalışmış ancak yine karşılığını da bu yazıda almış.

  2. Adsız dedi ki...

    Kohlberg’e Göre Ahlaki Gelişim
    Dönem: Gelenek Öncesi Düzey
    1.Dönem: Ceza – İtaat
    2. Dönem: Çıkara Dayalı Alış Veriş
    Dönem: Geleneksel Düzey
    3. Dönem: Kişiler Arası Uyum
    4. Dönem: Kanun ve Düzen
    Gelenek Ötesi İlkelere Dayalı Düzey
    5. Dönem: Sosyal Antlaşma
    6. Dönem: Evrensel Ahlaki İlkeler

    Gelenek öncesi düzeyi açıklamaya gerek yok… Günümüz dünyasında hala birçok insan bu düzeyde bir ahlaka sahip…

    Geleneksel Düzey: Bu düzeyde ailenin, grubun ya da kişiden beklediği davranışlar kişinin kendi inançları kadar değerlidir. 3. Dönem :Bu evrede kişiler arası uyum ya da iyi davranış; başkalarını hoşnut kılan, onlara yardım eden ve onlar tarafından beğenilen davranıştır. Kısaca toplumun beğendiği davranışları yapmak diyelim…4. Dönem :Yasa ve kural yönelimi vardır. Otoriteye ve kurallara uyma ve toplumun isteklerini yerine getirme yönelimi başlamıştır. Kurallara uymanın nedeni, toplumsal sistemin–düzenin korunmasıdır.

    Gelenek Ötesi İlkelere Dayalı Düzey (Özerk Ya da İlkeli Düzey) Bu düzey, evrensel geçerliliği olan ahlak kurallarını, değer ve hukuki anlaşmalarını korumak esastır. 5. Dönem:İyi eylem, tüm toplum tarafından kabul edilmiş normlara göre tanımlanır. Temel hakları çiğneyen anlaşmalar ahlak açısından taraflar isteyerek girmiş olsalar bile geçersizdir. Örneğin insanın sömürülmesi ve kölelik sistemi taraflar arasında anlaşma olsa bile kabul edilemez. Bu evredeki anlayışa göre, hiçbir yasa bir insanın ölümüne neden olabilecek uygulamayı meşru gösteremez. Ancak aynı zamanda kimse de çalma hakkına sahip değildir… 6. Dönem : Altıncı evrede hayatın değeri, her türlü kişiler arası ilişkiden ötede, zorunluluk olarak kabul edilir... Bu evrede evrensel etik ilkelerine yönelim vardır. Söz konusu hayatın değeri olduğunda bunun kime ait olduğu, ne tür bir ilişki, yakınlık veya sözleşme çerçevesinde olduğu önemli değildir (Mercin 2005).

    Kohlbergin kuramı ahlak konusunda elbette herşeyi söylemez… Ancak ahlak konusunda da birçok bakış açısı getirmektedir.. Ahlaki tavrı kişilere mi, olaylara mı yoksa ilkelere, evrensel değerlere göre mi gösterdiğimiz önem kazanmaktadır… Kohlbergin yücelttiği ve değer verdiği ahlak, değerlere dayalı ahlaktır…

    3 Temmuz sonrasında medyanın, diğer takım taraftarlarının, iktidarın gösterdiği ahlaki tavrı kohlbergin ahlak kuramında nereye denk düştüğünü hep birlikte gördük… Aziz yıldırımı ve fenerbahçeyi sevmediği için, yada aziz yıldırımın işine geleceği için yaşanılan ve yapılanlara tepki göstermemek kohlbergin çıkara dayalı alış veriş düzeyini göstermektedir… Papazın çayırını bu konuda gösterdikleri tavır nedeniyle tebrik etmek lazım… Erkan gologlu kişiler üzerinden cevap vermeye ve topu taca atmaya kalkmıştır… Maalesef şike davası olarak adlandırılan garabette memleket sathında ahlak açısından tam bir fecaat yaşanmıştır… Ayrıca ahlakın sözden çok eyleme denk düştüğünü unutmamak lazım… Bu konuda Fenerbahçe taraftarının gösterdiği reaksiyon her türlü sözün üstündedir…

  3. ersoy dedi ki...

    yazının bir bölümünde isyan eden insanların küfürde edebileceğini ve küfür edileninde bunda sorumluluğu olduğunu söymişsiniz. bence sakat bir çıkarımdır bu. diğer takım taraftarlarının tribünlerinde koro halinde bize küfür etmeleri bu şekilde değerlendirilmeli mi? bence hayır. isyan haktır, isyan, başka bir isyanı başlatacaksa isyan değil kaosdur. her ne kadar yazılan onca şeye cevap ver(e)memiş olsada kişinin küfür konusundaki isyanı haklıdır. kaçak dövüşmüş, olsun.

    konunun diğerleri tarafından anlaşılamamasının en büyük nedeni bu zaten. bizler delilleri görmeden, tapeleri okumadan "şike yapmadık" demedik. linci ve adaaletsizliği görüp isyan ettik. çok sağlam temelleri vardı isyanın, onun için aylarca sürdü. bizleri içine çekmek istedikleri basit oyuna girmedik, direk en haklı olduğumuz konuda kaldık. adalet, adil yargılama, medya linci dedik hep. "şikeci, ben sana inanmadım ki, vb" hezayanın sebebide budur. kimselerin demediğini (diyemediğini) o hor gördükleri futbol holiganları ( kendi tabirleri bu ) deyiverince iyice ayarı kaçırdılar. isyan ediyorlar (hesapta), neden politik olamadılar diye deli divane oluyorlar. politize olmayı ne sanıyorlarsa artık. bazen insanların dayatılan ile değil sadece ve sadece kendi kuralları ile yaşamasının politize olmanın kralı olduğunu bilmiyorlar. yada bilip utançlarından yüzlerini çeviriyorlar, "ben sana inanmadım ki" diyorlar.

  4. asturias dedi ki...

    Umarım yazıyı okuyup, kendisinin primatlarla kıyaslandığını düşünmez şimdi. Gerçi yazarın ne anlattığından çok aşağıda yazan yorumları okuyor. Adamın algı reseptörleri kapalı.

  5. DenizEr dedi ki...

    en sonunda dayanamadim bu "Erkan Goloğlu" kimmis diye girdim bi kac yazisini okudum. ne yazik ki kendisi reddetmesine ragmen klasik entel gecinen, yazilarina gereksiz ve cok da oturmayan alintilar, bakis acilari, vs serpistirerek fark yarattigini sanan birisi cikti. tam da burdaki ilk "Entelektüellerin Şike Soruşturmasıyla İmtihanı" yazisinda bahsedilen grup... zaten ne kadar fos oldugunu son yazisinda da gozler onune sermis. bu kadar muhatap olunup cevap yazmaya degmezmis... allahtan internet var da bu gazetelere mahkum kalmiyoruz...

  6. solo dedi ki...

    Ernesta'nın küfür ile ilgili yaptığınız çıkarımlara yazdığı eleştriye katılıyorum. Bir isyanın dışavurumu olarak küfür, pek de kabul edilebilir değil.

    Sanki şu radikal spor tayfasını çok ciddiye alıyoruz, şu Gist haberi dünya üzerinde yapılmış herhangi bir şikeden daha mı ahlaklı bir eylemdir. Bu haberi yapan servisten mi ahlak öğreneceğiz.

    Ntvspor'da Yenilsen de Yensen de programına artık Fenerbahçeliler katılmasın, bunlar çok ahlaklı, çok temiz kirletmeyelim oraları.

  7. gerilerden gelen kemalettin dedi ki...

    çok demokrat Radikal gazetesine dün Erkan Goloğlu'nun yazısının altına bir yorum gönderdim. Dedim ki, "blogda size yönelik hayet de usturuplu bir dilde yazılmış eleştiriler duruyor, onlara yanıt vermeyip de dışarıdan yorum eklemiş bir kişinin zaten sonradan silinmiş olan kötü sözü üzerine blogu kötülemeniz biraz çamura yatmak olmuyor mu?".
    Tabii ki Radikal bu yorumu yayınlamadı. Çamura yatmak sözümü küfür addetmiş olmalılar.

  8. Cengiz dedi ki...

    hani biraz daha eleştirseniz "basın özgürlüğüne ve basın emekçilerine yapılan bu hain saldırı..." diye başlayan süslü ajitasyonlarla devam edecek gibi görünüyorlar. iyisi mi bize uzak şeytanlarına yakın dursunlar.

  9. Adsız dedi ki...

    papazın çayırı ekibi olarak sizlere bir önerim var… Fenerbahçenin resmi maçları ile ilgili olarak bloğunuzda bir bölüm ayırsanız… Örneğin maç yayını başlığı altında, maçın ilk on biri, istatistikleri ve kısa bir özeti de olabilir… Biz Fenerbahçeliler için medyada taraftar olarak doğru düzgün görüş bildireceğimiz bir site yok… ayrıca geniş olarak yorum yapacağımız site de yok… Hem biz Fenerbahçeliler için bir buluşma yeri olursunuz… Hem de blogdaki yazılarınız daha geniş kesimlere ulaşır diye düşünüyorum… Tabiki bir blog sitesi olduğunuzu biliyorum… Ama dediğim gibi sadece maçlar için bir bölüm ve bizlerinde takımımızla ilgili gerçekten görüşlerimizi özgürce bildireceğimiz bir sitemiz olur… Fenerbahçe karşıtlığı olan sitelerde doğru düzgün yorumlara maalesef rastlayamıyoruz… Ayrıca birçok site küfür, argo ve rezilce yorumlardan geçilmiyor… Örnek mynet, sporx ve benzeri siteler… Sitenizin yükünü arttıracağını biliyorum ama bu önerim ile sitenin daha çok kullanıcısı olacağına inanıyorum… Ayrıca sitenize üye olanlardan da sitede yayınlanmak üzere yazılar göndermesi uygulamasını da bir düşünün derim… Böylece sitede değişik konularda da yazılar oluşabilir.. Bir nevi imece usulüyle zaman zaman sizlere de böylece destek verilmiş olur… Özellikle maç yayını ile ilgili önerimi dikkate almanızı isterim… canlı maç anlatımını kastetmiyorum… maç bitiminde maçla ilgili bilgilerin ve maçın kısa bir özeti ile istatistiklerinin yer aldığı, altında da bizlerin maçla ilgili yorumlarının olacağı bir düzenekten bahsediyorum… yazı konusundaki önerimin de sitenizi zenginleştireceğini düşünüyorum…

  10. solo dedi ki...

    @berkmert (bu konu altında olmadı ama madem konu açılmışken)aslında sözünü ettiğin konu için bir çok fenerbahçe blogu mevcut, hem de hakkını vererek yapıyorlar. Ayrıca sadece futbol için değil voleybol, basketbol için de bir çok fenerbahçe blogu mevcut, hatta sırf kadın basket için bile fenerbahçe blogu, altyapılar için bile bu bloglardan var. Fenerblog neredeyse atıl hale gelmeye başladı, güncellemeler falan yapılsa bu bloglara ulaşım kolaylaşır ve işin doğası gereği en iyiysi zamanla bir buluşma yeri haline gelir. Fenerblog moderatörleri okuyorsa eğer buradan da onlara bir rica olsun...

Yorum Gönder