21 Temmuz 2011
Fenerbahçelilik Parayla Olmaz

"Zümre Takımı" denince aklıma hep Galatasaray gelirdi. "Elitist ve Aristokrat" tabirlerinin anımsattığı kulüp de aynıydı... Fenerbahçe mi? Biz "açık ara" halkın takımıydık tabii. Hatta bizzat halktık. Yeşilçam hep Fenerbahçe'ydi, çünkü sokaklar Fenerbahçeliydi. Okulda hiç azınlık olmadık. Hatta Türkiye'nin türlü meclislerinde görülen en büyük çoğunluk bizdik. Sebebi basitti. Halktık. Şimdilerde o halkın ne kadarı bizde, yüzde kaç çoğunluktan bahsedebiliriz, bilmiyorum. Hele bu yazıya konu olan haberden ve yıllardır gördüğümüz benzerlerinden sonra...
Fenerbahçeliler olarak içinden geçtiğimiz bu berbat süreçte, yöneticilerden bir ses bekledik. Ogün Altıparmak'ın televizyonda haykırması, eski kaptanların bir açıklamaya imza atması, avukat Faik Işık'ın karşı tarafın "tarafsız" avukatlarını susturması gibi şeyler elbette önemliydi ama yöneticiler? Bir önceki cümlenin sonundaki işaretle müsemma hallerini sürdürdüler. Sustular. Saklandılar.
"Yargı sürecinde tartmadan konuşmak zordur"
"Hepsi koca iş adamları, biraz da kendi bekâları için, yüksek perdeden konuşamazlar"
"Bekleme sürecindedirler" ve sair cümleler...
Bunların hepsi muteber gözüken ama camia her hücresiyle kaynadığı için "bir yerden sonra" mânâ verilmesi zor olan gerekçelerdi.
İcraatın tamamiyle sekteye uğradığını, büyük bir şok yaşandığını ve "dışarıdaki" idarecilerimizin (yetenekleri bunların altından kalkmaya yetmediği için) "içeriye destek olma ve camiaya moral verme" noktasında yönetsel pratiklerin hiçbirini uygulayamadıklarını sanıyordum.
Halt etmişim. Gayet de akılları başlarındaymış. En azından bir kısmının.
Kurumsal iletişimin ağababası resmi sitemizde bir haber var.
Başlık "Hep Destek Tam Destek"
Muhtevası ise şöyle:
"Üzerinde Aziz Yıldırım'ın fotoğrafı bulunan t-shirtler Shakhtar Donetsk maçından önce satışa çıkacak."
- Efendim? Satış mı?
- Satış tabii. Bedavaya mı verecektik?
- E daha geçen günlerde Fenerium rekor üstüne rekor kırmadı mı? İnsanlar gerek yürüyüş günü, gerek sonrasında gelip, alışveriş yapmasa bile para bırakıp gitmedi mi?
- Olsun... Biz burada kurumsal bir iş yapıyoruz. Şimdi abi, düşün, bak düşün... Tane 10 Lira. Kaba bir hesapla biz o gün 20.000 satsak. Masrafları düştükten sonra ne kalıyor?
- Sus ulan sus! Kurumsallığınız batsın.
Bu hayali diyalogdan sonra, buradan Fenerium'un başındakilere hitaben bir şeyler söylemek istiyorum.
Yaptığınız Aziz Yıldırım t-shirtünü, "fırsat bu fırsattır" mantığıyla 10 TL'ye maçtan önce satarak, sineğin yağını çıkartanların bile sizden daha şerefli bir iş yaptığını ispat ediyorsunuz, muhterem (!) Fenerium yetkilileri. Neden bedava dağıtmıyorsunuz bunları? Ben söyleyeyim. Çünkü sizin için "Fenerbahçe Taraftarı" diye bir şey yok. Söğüş var, yolunacak kaz var, kerizler var. 10 TL bir sürü insana göre para değil ama bu kararı veren sizler, 10 TL verip o t-shirtü alamayacağı için ciğeri yanacak insanların, yani halkın düşmanısınız. İnsanların hüznüne, kederine ve öfkesine ellerini ovuşturup para bekleyerek baktığınız için, mezar soyguncusundan hiçbir farkınız yok.
İçim soğumadı ama neyse... Şimdilik bu kadar yeter...
Günlerdir, sızdırılan belgelerle, yargı bağımsızlığıyla, varlığı bile belli olmayan delillerle uğraşıp duruyor Fenerbahçe taraftarı. Hapisteki başkanına, yöneticilerine ne gibi bir faydası olacağını düşünüyor insanlar. Üzüntüden kalpler de beyinler de parçalanacak gibi.
İçiniz rahat olsun. Çıkacak kararın ne olduğunu bilemiyoruz ama karşı cephenin durumunu görüyorsunuz işte.
Ekrem Açıkel'ler, Mehmet Baransu'lar, Rasim Ozan Kütahyalı'lar, ne kadar "tutulmaz" adam varsa, hep karşımızda. Ellerinde hâkim tokmağı, masaya vuruyorlar da vuruyorlar.
Bilmedikleri şey, zamanında Fenerbahçe'nin başından bu dertlerin bin beterinin geçtiği.
Eninde sonunda öğrenecekleri şey ise Fenerbahçe'nin yıkılmayacağı.
Bırakın bu kalibredeki insanları bir tarafa; Fenerbahçe'yi Türkiye'de hiç kimse yıkamaz. Bugün "En sonunda işini bitirdik" diye sevinenlerin karşısına, yarın yine çıkar Fenerbahçe. Bu yukarıda ismi geçen adamların "gözünün feri toprağa bakıp, tek ayağı çukura girerken" karşılarına çıkar, "Siz mi, biz mi ulan?" der Fenerbahçe. Siz mi, biz mi?
Biz tabii. Ama ne şekilde bir "biz"?
Her şeyden önce şunu bilmemiz gerek.
Halk olmadan bir şey olmaz. Halk olmadan Fenerbahçe olmaz.
Lisanslı ürün ve plastik kart fetişizmine, pahalı bilet fiyatlarını ekleyerek kulüp kasasını para doldururken, halkın düşük gelirli kesimini kendimizden ittik. (Biraz kendimden intihal yapacağım). Fenerbahçe değil, başka bir şey olduk.
Bir zamanlar...
Fenerbahçe, Baba Yaşar'dı.
Fenerbahçe, Hababam Sınıfı'ydı.
Fenerbahçe Cilalı İbo'ydu.
Fenerbahçe, Turist Ömer'di.
Fenerbahçe, halktı, halkın takımıydı.
Şimdi olsa, Baba Yaşar'ı lisanslı ürün değil de Emel Sayın'ın ördüğü bereyi giyiyor diye stadyumdan kovarlar.
Hababam Sınıfı, taraftar kartı olmadığı için maça giremez.
Cilalı İbo ile Turist Ömer, stadın yakınında görülse polise şikayet ederler; "Bu çapulcuların burada işi ne?" diyerek.
İşler değişti Fenerbahçe'de.
Bu yazdıklarım hamaset değil, bir gerçeğin yalın kılıç ortaya dökülmesidir.
Ve bu rezil süreç, her türlü kötülüğünün yanında bizim için bir şanstır.
Bu şansı üç otuz para için tepmemek gerek.
Sevgisizlik ortamını bir daha geri dönmemek üzere gömmek gerek.
Stadyumun kapılarını halka açmak gerek.
"Lanet olsun bir t-shirtün satışından gelecek 200.000 - 300.000 dolara. Cümle âlem bir ve beraber olduğumuzu görsün" diyebilmek gerek.
Parası olmayan Fenerbahçeliyi de Fenerbahçeliden saymak gerek.
Oraya ayıracak parası olmadığı için üzerinde lisanslı ürün olmadan gezen Fenerbahçelilere "Acâib'ül-mahlukât ve garâib'ül-mevcudât" diye bakmamak gerek.
İçerideki yöneticiler parmaklıklar arkasında her sabah mapushane içtimasına çıkarken ve dışarıdaki taraftarlar her gece "Nasıl uyuyacağım?" diye düşünürken, üç kuruş için cepheyi daraltmamak gerek.
Velhasıl...
Fenerbahçe'nin "Halkın Takımı" olma özelliğini elinden almaya çalışarak, maneviyatımıza tekme tokat girişenlere, aynı Mavi Boncuk'ta Münir Özkul'u dövenlere bağıran Tarık Akan gibi gücümüz yettiğince bağırmak gerek:
"Ne vuruyorsun lan orospu çocuğu?"
Bu kavgayı ancak halkın sayesinde kazanırız. İçeridekiler ancak halk savaşırsa tekrar özgürlüğüne kavuşur. Bu mücadelede hiçbir neferi geri çevirmeye hakkımız yok.
Kaynaklar:
Halkın Takımı Üzerine Çirkin Bir Yazı
Fenerbahçe Değil, Başka Bir Şey Olduk
Bir Fenerbahçelinin Fikri Faaliyetten İstifası