Transfersizlik veya Uçuruma Doğru


17 Maç sonucunda ligde 27 puan topladık. Tam 21 yıldır bundan daha az puan topladığımız bir tane sezon yok. En son 1991 yılında benzer bir tabloyla karşılaşmıştık. Ligin lideri Galatasaray ile aramızda 5 puan fark var, ligde puan bakımından dördüncüyüz. Aynı zamanda ligin en fazla gol atan 6. takımıyız. Beşiktaş, Galatasaray, Eskişehirspor, Antalyaspor ve Bursaspor bizden daha fazla gol atmış. Ligde en az gol yiyen üçüncü takımız. Yine de averaj bakımından 6. sıradayız. Galatasaray ve Beşiktaş ile eşit sayıda beraberliğimiz var ama ligde oynanan 17 maçın sadece 7 sinde galip gelebilmişiz.

Futbol temelde basit bir oyun. İyi oynayan her zaman kazanamayabilir, saha dışı faktörler elbette önemlidir, hakem hataları, oyuncu grubunun psikolojisi, şans faktörü adıyla anılan bütün her şey de oyuna dahildir. Bütün bunlar da bizim oyunu büyüleyici bulmamıza neden oluyor. Ancak futbolun bir kuralı varsa onu da basitçe izah etmek mümkündür, iyi futbol iyi futbolcularla oynanır.

Formasyon, teknik taktik anlayış, antreman disiplini, tesisler, imkanlar hepsi verimi arttıran yan faktörler. Büyük kulüpleri büyük yapan şey büyük futbolculara da sahip olmasıdır. Bir ordu gibi düşünürsek elinde doğru teçhizat, modern imkanlar ve silahlar olmayan bir ordu ne kadar disiplinli olursa olsun savaş kazanma kabiliyetini de kaybeder. Tomahawkların olduğu çağda atlı birliklerle savaş kazanmak nasıl hayalse, belirli kalitenin altındaki futbolcularla da büyük hedeflere ulaşmak o kadar hayaldir.

Fenerbahçe hikayesi de temelde büyük, göz alıcı, büyüleyici oyuncuların forma içerisinde yarattıkları büyük hikayelere dayanır. Can Bartu'lar, Lefterler, Alpaslan Eratlılar, Selçuk Yulalar, Rıdvanlar büyük oyunculardır. Ekstra işler yapabilen, büyük kabiliyetler bizi kendimizden alır. Onların maç içerisindeki muhteşem çalımları, inanılmaz şutları, akıl almaz golleri bizim mutluluğumuz, sevincimiz olur. Onların hikayesi ve yaptıklar formayı da yükseltir.

Orta sınıf kaliteye sahip bir oyuncu grubuyla şampiyonlar ligi şampiyonu olamazsınız. Elinizde Xavi - Iniesta - Puyol - Messi ve daha nicesi olması sizin şampiyon olacağınız manasına gelmeyebilir ama rakiplere göre şansınızın daha fazla olduğu da açıktır.

17 maçı aklımızdan bir geçirdiğimiz zaman Fenerbahçe'nin karşı takıma bazuka gibi saldırdığı, yağmur gibi üstüne çöktüğü, fırtına gibi oynadığı bir tane maç hatırlayamıyorum. Örneğin Anelka, Tuncay, Aurelio, Appiah ve Alex'li kadronun yarattığı türden bir baskıya, etkiye şahit olamadık. Fenerbahçe hallice bir anadolu takımı gibi oynuyor ve hallice bir anadolu takımının alacağı sonuçları alıyor.

Neden? Çünkü kadro yetersiz. Bu kadar basit. Bunun iki temel sebebi var.

1- Elimizdeki oyuncu grubu psikolojik olarak yorgun. 2009 sezonundan beri bu oyuncu grubunun yaşamadı melanet kalmadı. Son maçta şampiyonluğu Bursa'ya kaybettikten sonra bu oyuncu grubunun biraz dinlenmesi ve yenilenmesi gerekiyordu. Çok önemli bir değişiklik olmadan 2010 - 2011 sezonuna başladık. Herkes için üzücü geçen bir ilk yarıdan sonra ikinci yarıda kadro inanılmaz bir başarı hikayesi yazdı. Her maç final havasında oynandı. Mucizevi maçlardan sonra (yine de pek iyi oynamıyorduk) Fenerbahçe şampiyonluğu kazandı. Oyuncu grubunun tam rahatlaması, tatile çıkması, psikolojik olarak öteki sezona hazırlanması gerekirken 3 Temmuz sürecini yaşadık. O sezonda da yaşamadığımız şey kalmadı. Haksız kararlar, her maçtan önce ortaya çıkan iddialar, iddianamenin kabulü, tutukluluk kararları, Başkan'dan ve kilit yönetim kurulu üyelerinden yoksun, transfer yapabilme gücü elinden alınmış, finansal olanakları kısıtlanmış bir kulüp büyük bir direniş gösterdi. Yine de büyük bir mücadele göstererek işi son maça kadar götürdük, son maçta şampiyonluğu kaybettik, Türkiye kupasını kazandık.

Elimizdeki oyuncu grubu 20 - 30 yaş aralığında genç insanlardan oluşuyor. Olağanüstü hal şartları altında geçen 3 sezondan sonra bu insanların psikolojik olarak aşınması normal. Bu sezon ilk yarıda yaşanan etkisizlikte bunun da elbette payı var.

2- Kadro daraldı. Lugano, Andre Santos, Niang, Emenike gibi isimler kadrodan ayrıldı. Bu sezon Alex ve Emre de gitti. Şampiyonluğu getiren kadronun daha da geliştirilmesi gerekirken, mevcut seviyeyi sağlayan temel oyuncular da takımdan ayrıldı. Yerine gelenler ise aynı seviyeyi gösteremedi.

Şimdi eldeki kadro yaratıcı gücü kısıtlı, ekstra işler yapma becerisi eksik, mücadele kabiliyeti de sınırlı bir kadro.

Orta sahamız Baroni, Topal, Meireles, Kuyt, Caner yetersiz. O kadar yetersiz ki, Aurelio, Appiah, Tuncay, Anelka ve Alex'li kadro mevcut kadroyu darma duman ederdi.

Orta saha bu kadar yetersiz olduğu için de Fenerbahçe'nin hücum organizasyonu temelde tek bir şeye dayanıyor "mucize vuruş". Baroni, Stoch, Meireles akıl almaz bir şut çekecek de gol olacak. İkinci varyasyon ise "topu Sow'a at, sow çalım atsın, şut çeksin, rövaşata vursun, bacaklarından bir mucize çıkarsın da gol olsun"

Sorun defansımız değil, orta sahada direnç gücü düşük olduğu için rakipler haldır haldır geliyor, defans da elinde geldiği kadar direniyor. Her oyuncunun sahada bir kaza yapma hakkı vardır, kazalar bir maçın sonucunu belirleyebilir (Bekir'in Galatasaray maçında attığı türden ters bir kafa) ama bir sezonun sonucunu belirleyemez. Çünkü kaza tanımı gereği her maç tekrarlanmaz, istatiksel olarak düşük olarak gözlenen bir durumdur. Buna karşın hata her maç gözlenebilir. Hatayı yaratan, onu ortaya çıkartan koşullar değişmedikçe futbolcular hata yapar. Rakip zaten karşı takımı hataya yöneltmek, hata olanağını arttırmak, daha fazla hata yapmasına sebep olmak için de elinden gelen her şeyi yapmak zorundadır. Maçı kazanmanın yolu, sizin yaptıklarınızın karşı tarafı çaresizliğe, hataya, beceriksizliğe zorlamaktan geçer.

Orta saha bu kadar güçsüz ve dirençsiz olduğu için sürekli kendi yara sahasına çekilmiş, burada öncelikli olarak defans yapan bir takım da hata yapacaktır. Bunun aksi mümkün mü?

Yani orta saha oyunun iki yönü için de yetersiz. 11 oyuncunun tam 5 tanesini ayırdığımız bir bölüm bugün beklentinin çok altında fayda üretiyor. Yetersiz.

Orta sahanın göbeğinde olup takımın direnç gücünü arttırması ve oyunun pozitif tarafına katkı vermesi beklenen Meireles ve Topal çok efendi, çok tatlı iki insan. Ama ne rakibi korkutacak bir halleri var, ne de orta sahada rakibi boğacak bir havaları.

Kuyt muhteşem bir aile babası. Saha içerisinde hakikaten inatçı, hırslı, çalışkan bir insan. Ama teknik kapasitesi yetersiz. Rakip oyuncuları arkasına alıp sürükleyemiyor, çalım atarken zorlanıyor, pasları istediği yere gitmiyor, orta açamıyor. Mücadeleci yanıyla bulduğu goller ve hırsı dışında takıma katkısı zayıf. Caner, Stoch, Krasic ise takıma katkıları düşük, her biri birbirinden farklı meziyetlere sahip ancak maçı alıp sürükleyebilecek (Örneğin Rapajic kadar bile sürükleyecek) nitelikten yoksunlar.

Baroni orta sahanın göbeğindeki bir oyuncu için çok yumuşak, forvet arkası mevkisi için de çok yeteneksiz. Bir anadolu takımı için iyi bir oyuncu olabilir ama Fenerbahçe standartının altında.

Velhasıl sorunumuz orta saha.

Karabükspor maçından sonra yaşanan olayları hatırlayın.

Futbolda dün yok. Hatta bu ülkenin hiçbir alanında zaten bir dün yok. Sadece başarı var. Kazanmak var. Geri kalan her şey "kazandıktan" sonra. Hem kazanıp hem de iyi bir insansanız, başka meziyetleriniz de varsa bunlar güce sahip olanın daha randımanlı övülmesi, kalplere sinmesi için birer argüman oluyor. Kimsenin kazanamayan ancak iyi bir insana baktığı filan yok.

İnsanlar 3 temmuz sürecini filan hatırlamıyor. Onlar geçti. Eskide kaldı. Yeni bir sezon açıldı ve insanlar kazanan bir takım görmek istiyorlar. 3 Temmuz sürecinde ortaya çıkan direnişin de asli sebebi ne bizim yazdıklarımız, ne mahkemenin hataları ne başka bir şey. Bunların hepsi krediyi büyüten, anlayışı güçlendiren, insanların daha fazla tahammül göstermesine neden olan motivasyon unsurları. Bunları küçümsemiyorum. Çok önemli. Saha içinin de ayakta durmasına neden olan olaylar. Ancak birinci unsur, ana faktör 3 temmuz sürecinde de arenaydı.. Takım kazandı. Yendi. İnsanları motive etti. Kazanabildiğini gösterdi. Hikaye bütün bu haksızlıklara rağmen kazanan ve ayakta durabilen bir kulübün başarısı üzerinden toplumsallaştı. Fenerbahçe lige 15. haftada havlu atsaydı geçen sene yaşadıklarımızı yaşayamazdık. Spartaküs arenada habire yenilseydi, öyle bir isyan başlatamazdı.

Bugün kazanamayan, tatmin etmeyen takım Fenerbahçe adına kara senaryoları da güçlendiriyor. İçimizdeki muhalif unsurlar, dış unsurlar, lobiler diye giden bir dolu dezavantajın istediği senaryonun hayata geçmesi saha içindeki skorlarla güçleniyor.

Fenerbahçe, Fenerbahçe gibi olacaksa, kendisine biçilen gömleği yırtacaksa bunu önce saha içinde yapacak.

Bu da basitçe şu demek, transfer yapmak zorundayız. Orta sahaya en az üç oyuncu alınması lazım. Bu oyuncuların da takıma yüksek katkı veren, ortalama takım kalitesini daha üst bir seviyeye çıkartacak adamlar olması lazım. Bu kadar basit.

Fenerbahçe rakibe baskı kuran, rakibi saha içinde dağıtan, iyi futbol oynayan bir takım olursa, sene sonunda yönetim de ayakta kalır, Aykut Hoca da.

En üzüldüğüm nokta şu, bu kadronun tüm yetersizlikleri nihayetinde Aykut Hocanın hesabına ciro ediliyor. İstifa sürecinden sonra bazı garantilerle geri döndüğünü biliyoru. Eğer kadro kalitesi arttırılmazsa Aykut Hocanın geleceğinin aç kurtlar arasına gönderilmiş bir kuzudan farkı yok. İçeriden dışarıdan parça parça edecekler. Kimse Fenerbahçe'nin kadro analizini filan yapmayacak. Modern çalışma yöntemleri, nasıl bir insan olduğunu da konuşmayacak. Takımın kaybettiği tekrar tekrar anlatılacak. Bütün mazeretler sonuç karşısında geçersiz sayılacak.

Futbolcuların Karabükspor maçından sonra verdiği sözün de hatırlanacağı filan ummak hata. Kadronun her maç elinden geleni yaptığı varsayılacaktır. Kadroyu sene ortasında dağıtmak da mümkün olmadığına göre bu kadroyla devam edeceğiz ve sonuçlar da teknik direktör ve yönetime yönelecek her türlü saldırının meşru bahanesi olacak.

Daha açık anlatayım.

Bu sene Fenerbahçe için final senesi.

Unutulsa da tepemizde Yargıtay'ın kılıcı sallanıyor. Türkiye'de hukukun sadece hukuk dinamikleri içerisinde hareket etmediğini hepimiz biliyoruz.

İktidar bloğu tarafından Fenerbahçe için arzu edilen bir gömlek var. Rasim Ozan Kütahyalı'nın deyişiyle "Aziz Yıldırım'ın gidişi Mübarek gibi Kaddafi gibi olacak" diye anlattıkları bir senaryo bu.

İktidara rağmen birilerinin oturduğu değil bizzatihi iktidarın yönetimini belirlediği bir Fenerbahçe talep ediliyor. İçeride de göreve talip, bunun için mücadele eden, bu yolda bir çok girişimde bulunan bir grup var.

Medya, iktidar, iç muhalefet ve daha bir dolu unsur bu senaryoda rol alıyor.

Saha içerisinde başarılı olmuş bir Fenerbahçe bu senaryonun gerçekleşebileceği şartları yok eder. Kazanan, yenen, güzel futbol oynayan bir Fenerbahçe insanları birleştirir, muhalefeti sessizleştirir, diğer unsurların hareket edebileceği alanları daraltır.

Başarısız bir Fenerbahçe de bu senaryoyu güçlendirir. İnsanlar mutsuz olur, tribünler birbirine girer, yönetimin psikolojisi bozulur, destek azalır, Yargıtay da kararı bu şartlarda verir.

Bu sene başarısız olunursa Aykut Hoca da Aziz Yıldırım da göreve devam edemez.

Yani Fenerbahçe için başarı şart. Başarı için de iyi bir kadro kurmak gerekiyor. Transfer dönemindeyiz. Takıma iyi transfer hava kadar, su kadar lazım.

Karabükspor maçından sonra yönetim sahneye çıktı en az üç transfer dedi. Her bedeli ödeyeceğini söyledi.

Bugün mali konulardan filan bahsedecek halimiz yok. Radikal dönemler radikal kararlar gerektirir. Önümüzde 6 ay ve tek cephe var. Savaşı kazanacaksan her şeyinle orada olacaksın. Mali duruma savaştan sonra bakarız. Şampiyon olamamanın, Şampiyonlar Ligine katılamamanın bedeli, bugün yapılacak transferlerden daha fazla.

O yüzden yönetimin artık harekete geçmesi lazım. Gele gele geldiğimiz nokta Belhanda transferi ve Mehmet Topal'ın stopere kaydırılması ise bunu kimse izah edemez.

İyi oynayan kazanır. Futbolcular kadar teknik direktörün de yönetimin de iyi oynaması lazım. Karşı taraf gücünü her gün arttırırken, hareketsizlik, sessizlik, suskunluk bizi sadece geriye götürüyor.

Duvara tam hız gidip ya kurtarırsak diye düşünmeye, tavla oynamaya, işi mucize maçlara, güzel zarlara bırakmaya gerek yok. Duvara çarpmak istemiyorsak, gerekeni yapalım. Bu kadar basit.


16 comments:

  1. aethewulf dedi ki...

    Yetersiz bir kadroydu evet. Ama andre santos, alex, emre, lugano da vardı. Topuzun devamlılığı çok yüksekti. Bu sezon onlar da yok. Bunun bütün faturasını Aykut Kocaman'a ciro etmek de haksızlık.

  2. Adsız dedi ki...

    Aykut Hocamız Türkiyedeki spor ortamını bilmiyor muydu ??? Bu ortamda öyle iyi niyetle ayakta kalamazsınız… Sezon başlarken oluşturulan kadro tam bir FİYASKOYDU… Benim Aykut Hocama olan inancımdaki ilk kırılma, Emre’nin saha dışı olaylar nedeniyle gönderilmesi sonucu o bölgeye bir oyuncu almaması sonucunda olmuştu… Alexsi daha az kullanacağım deyipte, oyun sistemini alexse göre kurmayacağım deyipte ondan sonra alexssiz sisteme uygun oyuncu transfer etmezsen en başta hatayı kendin yapmış olursun… Korkarım Aykut Hocamızla ilgili rüyamız çok fazla sürmeyecektir… Bu kadar kırılgan olan hocamız ilk kötü skorda çakalların ulumasıyla yine gidecektir… Ben istifa olayını hiç tasvip etmedim… Keşke Aykut Hocamız geri dönmeseydi… Sen açık açık yapılan haksızlıklara karşı kaçmayı yeğliyorsan yapacak bir şey yok… O konu da yönetimde kabahatli diyeceğim ama aziz yıldırım ve yönetimi de tam anlamıyla kapana kıstırılmış durumda… Böyle bir ortamda Aykut Hocamızın bırakıp gitmesine en ufak bir eleştiri getiremem… Ama 3 temmuz da gitmemişseniz ve o süreçte takımın tüm yükünü çekmişseniz, artık sizin daha sonra karşılaşacağınız bazı güçlüklerde ben pes ettim deme hakkınız bana göre yoktur…

    Gözüken o ki, gene takımın eksiklikleri giderilmeyecek… Sadece zaman kazanmak için bir transfer yapılarak iki ileri bir geri gidişatımız devam edecek… Sezon başında Abdullah Kiğılı’nın ben defalarca paramız var demecini dinledim… O zaman adama sormazlar mı, rakibin Galatasaray devletin büyük desteğiyle, kadro olarak güçlenmiş sense sırf aziz yıldırım kendilerinden olmadığı için devrilmesi adına yapılmış 3 temmuz iftirası ile gücünden düşürülmüşken, adam akıllı transferler yapılarak açığını neden kapatmazsın ??? Ben yönetimde olsam, param dahi olmasa çıkar taraftara bu durumu söyler ve taraftarın desteğiyle o transferleri yapardım… Bu takımın sowu rahatlatacak ve daha çok pozisyona girmesine yardım edecek, hava topu hâkimiyeti de olan bir forvete, orta sahada oyunu organize edecek, dikine oynayabilecek, kolay adam geçebilecek bir orta saha oyuncusuna ihtiyacı var… Belhanda transferi bu yıl Fenerbahçe’ye bana göre çok fazla katkı vermez… Geçmişte nobre gönderildi… Şimdi sormak lazım… Nobre istenmeyip gönderilince yerine daha kaliteli birimi alınmıştı ??? Nobre konusunu yazmamın nedeni, Fenerbahçe maalesef sportif konularda 10 tane karar veriyorsa, dokuzu akıllıca kararlar olmuyor… Çoğu zaman gelişen olayların yada rüzgarın esmesi sonucunda ana göre kararlar veriliyor… Tabii bu kararlarda kısa dönemde etkili olsa da yaraya melhem olmuyor…

  3. Adsız dedi ki...

    DEVAMI…
    Sırf bu yıl güçlü kadro kurulsun diye her yıl yaptığım maddi katkıdan daha fazlasını yaptım… Ama bu yıl bırakın çok güçlü bir kadro kurmayı, adeta Galatasaray’ın alıp başını gitmesi için yardım edildi… Kuyt transferinin mantığını ve Fenerbahçe kadrosunu düşündüğünüzde bu transfer kadronun hangi eksiğini gidermek için yapıldı merak ediyorum… Alexs onca sene oynadı… Bunca yılında appiahlı, tuncaylı, aurellolu sezon dışında alexse uygun bir kadro ve isimlerle oynamadık… 2004-2006 yılları FENERBAHÇENİN en güçlü ve en iyi kadro dönemidir… O dönem 2006 yılında şampiyonluğumuz çalınmasa idi, şuan daha farklı şeyler konuşuyor olabilirdik… Daumun 2006 yılında rekor puana rağmen, şampiyonluğunun çalınması sonrasında arkasında durmamamız yanlışlarımızdan bir tanesiydi… O sezon sonunda DAUMU şampiyon OLMUŞ GİBİ ONERE EDECEK VE Anelka dışında diğer tüm isimleri takımda tutup, iki tanede iyi oyuncu ile kadroyu korumalıydık… Ama her zaman olduğu gibi AKLI ikinci plana iterek, o anki kaosla hareket ederek, gs medyasının yalanları ve manipülasyonları ve rüzgârıyla hareket ederek, geleceğimizden çaldık… Saha dışına bakıyorum, hakemler ve tff boyutuna bakıyorum hiç ümit göremiyorum… Dönüyorum her şeye rağmen bu takım tüm engelleri aşar mı diyorum, kadroya bakıyorum, yarış adil olsa bile bu kadro bu işi alır götürür de diyemiyorum… İnşallah bir mucize falan olurda bu takım şampiyon olur… Bu yıl GS şampiyon olursa üst üste beşinci şampiyonluğa kadar alır götürür… Bu yıl bu şampiyonluğu gs’ye kaptırmamak için ADAM AKILLI TRANSFER yapmayan yönetim ve teknik adamında bu ihtimalin gerçekleşmesinde çok büyük bir katkısı olacaktır !!!

  4. miracsaral dedi ki...

    orta sahaya 3 oyuncu almak demek aykut hoca'nın elinde sıradanlaşacak 3 iyi oyuncu daha demek. en azından o adamların kariyerleri sekteye uğramasın ya.

  5. Murat dedi ki...

    Ben de faturayı Aykut Kocaman'a ciro edenlerdenim.
    Saha içinde üstün olduğu, oyunu domine ettiği, skor olarak da 2-0 önde olduğu maç 2-2 bitince, 'rakibin saldıracağını biliyorduk, bu yüzden önlemimimizi almaya çalıştık' benzeri açıklama yapmıştı.
    Bu bence Aykut Hoca'yı açıklıyor.
    Hedef büyükse, ayağını gazdan çekmeyeceksin, cesur olacaksın.
    Aykut Kocaman'ın hocalık anlayışı buna uymuyor.
    Avrupa'da Aykut Hoca ile başarı sağlayamayacağımızı ilk geldiği günden beri çevreme söylüyorum.
    Kendisi bir Anadolu kulübünü, kendi ölçeğinde başarıya ulaştırabilir ama Fenerbahçe'yi bulunduğu noktadan yukarıya taşıyamaz.

    Sorun aslında Aziz Yıldırım'ın da miâdının dolmuş olmasında. İlk 10 yılından sonra yaptığı hatalar arttıkça arttı. Fenerbahçe'ye zarar veren boyutlara ulaştı.

    Bu sene futbol ve baskette cacık olmaz.
    Aziz Yuldırım da Aykut da gider (umarım).

    Aziz Yıldım'ın cezası Yargıtay'dan döner. Cezası yattığı süre gözönüne alınarak ertelenir anlaşmalı boşanma).

    Yeni gelen CEO abiyle ne olacak bakalım. Bu konuda, bilginizi fikrinizi paylaşırsanız sevinirim.

  6. tofi dedi ki...

    Yazdıklarına büyük oranda katılıyorum, ancak 20005-2006 yılındaki başarıya atıfta bulunurken, selçuk şahin'in de adını anmanı isterdim. o kadroyu ezbere bilirim hala. fark nedir? geride önder, yanında kazma servet, akıllı ve topla ileri çıkan - ki çok çok önemli- luciano, yanında kralından daha iyi, soldan sağ ayak dışıyla ortalayan, devamlılığı olan fit bir ümit özat. orta saha, en iyi zamanında sorumluluk alan appiah, aurelio , deli fişek tuncay ve kesinlikle ölümüne mucadele eden Selçuk!( o 3 lü oynarken üstüste 13 maç aldık hatırlamıyorsam) önlerinde alex, ve önlerinde iyi bir nobre. anelka heyecanlandıran, ve türkiyeye fazla biriydi ama sistemimizde nobre daha yararlıydı bence. ki anelka gelince ileride onu da oynatıyım durumlarıyla, takım iki koşmayan oyuncuyu kaldırmadı- alex ve anelka-.
    diger konuları aynen yazmıssın cok dogru, 3 temmuz süreciyle gitmek zorunda olan birbirinden değerli 4 isim. bilhassa alexten bile teknik oldugunu düşündügüm, soguk kanlı- varsın defansı mukemmel olmasın- andre santos..cok maçı çevirmiştir gözümde...niang, ve 5 dk bile oynatamadıgımız emenike için bir şey bile diyemeyiz. evet futbolda, iyi oyuncular lazım, kadromuz yetersiz, topal da meireles de olmuyor, cok kişinin begendigi hasan ali de bence vasat, fenerde kanat oyuncusu cok önemli..gokhan gönul formsuz ama rakipsiz. kuyt da iyi niyetli, hırslı ama kapasitesi bi yere kadar.. o yuzden ne yapıp edip, belhanda türü bi 10 numarayı getirmemiz lazım..sorumluluk alan, calım atan, kaleye direkt giden biri lazım, bu iş ağır düsünen sezerle olmaz, belli oldu.

  7. gurkan dedi ki...

    Ben 2006'da calinan sampiyonlukla baslayan, 3 Temmuz surecinde son darbe vurulan operasyonun asil faktor oldugunu dusunmeme ragmen, FB'nin son yillarda transferlere odedigi rakamlara bakinca(aklima gelen birkac ismi sayiyorum, guiza,m.topuz,ozer,m. topal,krasic,kezman) bugunku durumda diger buyuk faktorun de yanlis transfer kararlari oldugunu dusunuyorum. Fb'nin arkasinda GS gibi binlerce yanlis yapinca toparlamasina izin vericek ve de kurtaracak bir devlet ve organizasyon yok,bu sebeple de hata yapma luksumuz yok ne yazik ki

  8. B dedi ki...

    Berbat bir analiz. Okurken sahiden çok utandım. Takımın geriye yaslanma nedeni orta alanın direncinin düşüklüğünden değil, saçma-sapan sözde alan savunmasına dayanan savunma sistemidir. Takımın topu her kaybettiğinde geriye çekilmesi set kurma isteğinden. Zaten dirençsiz bir oyuncu Valencia'da ön-libero yahut merkez oyuncu olarak veya Liverpool ve Chelsea'de merkez oyuncu olarak oynayamaz. Bu oyuncular dirençsiz gözüküyorsa bunun nedeni takımın fizik kalitesidir. Çok uzatmayayım, orta alanınız kuvvetsizse 3 adet hücum gücü düşük merkez oyuncu oynatıp oyunun odağını merkeze kaydırmak, buna başka bir çare aramamak tam bir beceriksizlik örneğidir. Daha önce bazı fena olmayan analizleriniz vardı da bu analiz çok amatör. Hadi saha içi dinamiklerini yorumlamak meziyet gerektiren bir iştir de, Krasic'i o bedelle fiyasko olarak görmemek veya Stoch'u harika bir oyuncuya dönüştürememek konularına hiç değinmemişsiniz. Neyse çok uzar bu, 10 cümlenin 8'i yanlış çünkü.

  9. mergung dedi ki...

    bence orta sahaya gelmesi gereken ilk adam, geçmişte olanları geçmişte bırakarak, alper potuk'tur. eğer onu da galatasaray'a kaptırırsak, gelme olasılığı hala var olan sneijder ile birlikte muazzam bir orta sahaya sahip olacaklar. ben açıklarımızın çalışmadığını düşünüyor ve 4-4-2'lik bir düzeni yeğliyorum. bence defanstan topla çıkmak açısından topal'ı stoperlerden biri olarak kullanmak akıllıca ki daha önce burada önermiştim. orta saha da belhanda veya gourcuff gelirse alper - salih (cristian) - meireles - belhanda/gourcuff şeklinde olur. ileride de kuyt - sow yer alır.

  10. Arif dedi ki...

    Aykut Kocaman'a faturanın tamamını kesmek doğrudur demiyorum, ama aslan payı kendisinindir.Kadro yetersiz, eyvallah.Ama kadroyu kuran ben miyim kardeşim, bu takıma Topal, Cristian, Meireles gibi 3 tane benzer oyuncuyu, tamamen kumar olan Krasic'i, ne kadar iyi niyetli olsa da katkısı sınırlı olacak olan Kuyt'ı bu takıma hiç bir kadro planlaması olmadan getiren bizler değiliz heralde.Kaldı ki takımın en kilit 2 oyuncusunu takımda tutamayan, yönetemeyen de kendisi.Ha oyuncuların hiç mi suçu yok dersin, o ayrı bi başlık.
    Ama biz çok daha yetersiz kadroların, çok daha iyi futbol oynadığını gördük, Uğur Boral'ı Dani Alves'i maymun edecek seviyeye çıkaran hocalar gördük.
    Bir de çok adam diyoruz ya Aykut Kocaman'a, benim gibi 19 yaşındaki Fenerbahçelilerden efsanemizi çaldı diye galiba, ya da Fenerbahçe teknik direktörlüğünden zırt pırt istifa ediyor diye.

  11. selimcan dedi ki...

    Zor64 dediki.......
    Gelin toparlayalım.Siz ne olduğunuzu iyi bilen
    sadece Fenerbahçelilersiniz.Başka bir dünyayı
    farkedemiyecek kadar Fenerbahçelisiniz.Sizler
    çok yakışır postmodern insanlarsınız.Siz uzun
    adamın dediklerini düşünmediniz.Uzun adamın kim
    olduğunu bildiniz.Karısı kimdir?Eminim biraz
    fazla okuyanlar biliyor.Bence postmodern kafayı
    takmaz boşverin.Ben de takmıyorum,sadece 1970
    öncesini hatırladım.Gümüşsuyunda okurken güzelim
    Mithatpaşa stadını ve Mithat paşayı hatırladım.
    Sevgili postmodern Fenerbahçeliler;konuşalım.
    1-Neden?Denizli maçında berabere kalıp kaybettik?
    1-Şampiyon oldular.Maddi durumları düzeldi mi?
    3-Bursaya verdik şampiyonluğu,tatmin oldular mı?
    4-Borçları 1(bir)milyar dolara çıktı.Ellerinden
    tutan oldu mu?Hayır,peki sonra,futbolcu Şaban
    devreye girdi.(bu günkü kayıkçı kavagasını ciddiye almayın)Başkanlarını,Lise buldu.Rekabet
    için.Adam uluslararası borsacı,hadi bakalım bir
    postmodern daha(borsacılar postmodern kabul ediliyor,yenifelsefi ekoller tarafından)
    5-Bu arada Fenerbahçe yine şampiyon oldu.İktidar
    çok kızdı.(sanmayinki iktidar Fenerbahçeye düşman
    asla)T.S söz vermişlerdi olmadı.Bursa oldu.T.S
    olmadı.Ahhhhooo büyük Aykut Kocaman işi bok etti.
    Muktedirler işi zaten beklemekte olan,şabana
    tamam dediler.Sayın berkmert hayat böyle bir şey.
    Şaban,yeminli Aziz Yıldırım düşmanı LASNAS'la iş
    tutuyor.
    6-3 temmuz sürecinden sonra,teknik direktörünüz
    varsa hala transfer yapabiliyorsanız,bu 1919
    ruhudur.Postmodern felsefede geçmiş konuşmak
    acizliktir.Saygılar.....

  12. Unknown dedi ki...

    Takimin neresi yetersiz? Galatasaray takimi cok mu yeterli? Umut ve burak uberstarlar mi? Dani muazzam stoper mi? Semih? Takimda iyi oyuncu diyebilecegin bir dripling ozelligi olmayan selcuk, melo, ve eboue var. Kalecisi iyi. Baska bir bok yok. Ama bir anlayislari var, dogru yanlis uyguluyorlar, baskili oynamaya calisiyorlar, lig standardindan yuksek kaliteleri oldugu icin baski kurdugun olcude basarili da oluyorsun. Fenerbahce'nin ise bir duzeni yok. Baski kurmaya yonelik anlayis yok. Turkiye liginde sampiyonlar liginde kullanacagin taktikle oynadigin zaman kadronun kalitesi arka planda kaliyor. Stoperlerin ceza sahasi onunde kaliyor, hucumda top kaptirdiginda takim haldir haldir 60 metre debeleniyor. Hala hizli pas oyunu oynayamiyorsun. Yetersiz dediginiz kadroda ondan fazla milli oyuncu var. Eskiden umit ozatin sol bek, serkan balcinin sag bek, selcuk sahinin direk onbir oynadigi takimlarin daha pozitif futbol oynadigini gorduk. Krasic var, kuyt var, sow var, stoch var. Semih cokmus. Recep diye diline doladigin genc bir hucumcu var. Manisada on gol ortalamasi olan sezer var. Orta sahanda milli takimin capasi topal var, bir zamanlar kopek gibi mucadele eden topuz var. Portekiz milli takiminin merkez oyuncusu var. Kalburustu cristian var her mevkide standart oynayan. Yine ove ove bittigin salih diye bir cocuk var. Milli takimin bekleri elinde. Nijerya milli takiminin stoperi, milli takimin dort bes stoperinden ikisi var. Kalecin milli takimin kalecisi. Hatta o kadar kadronu yeterli goruyorsun ki alexe yol vermissin.

    E nereye yetersiz kadro. Delici oyuncun yok-galatasarayda ribery mi var? Emreyi besiktas mi aldi?

    Hedef aykutu yipratmak degil. En azindan bos yere yipratmak hic degil. Sorular sunlar:

    1-kulup 40 milyon euro harcayip transfer yapmisken son bir senede nasil olur da farkini hic bir macta ortaya koyamiyorsun?
    2-nasil oluyor da hicbir oyuncun fenerbahcedeki kariyerlerinde kendilerini gelistiremeyip surekli geri gidiyor?
    3-delici oyuncu eksikligi varsa ve belhanda ilac ise nasil emre bir kalemde siliniyor, sene basinda yerine kimse alinmiyor?
    4-nasil oluyor da hala fenerbahcenin ne oynamaya calistigi kimse tarafindan anlasilamiyor?

    Fenerbahce kadrosu bariz bir bicimde iyi yonetilmiyor. Oyuncularin kendilerini gelistirmesi yonunde bir icraat yok. Transfer kaos icerisinde yapiliyor. Turkiye ligine uygun olmayan garip bir futbol dili antrenor tarafindan tekrar tekrar dillendiriliyor. Takim ileride pres yapmak yerine geri cekilmeyi tercih eden bir anlayisla hareket ediyor.

    Aykut hatali. Seviyorum, ama su ana kadar nazarimda basarisiz. Nasil sampiyon yaptiginda dauma isinamadiysam, zico zamani sampiyon olamadigimizda diger donemlere gore zevk aldiysam, simdi de kagit uzerindeki basarisina ragmen aykutun futbolundan keyif almiyorum. Bu kadar basit. Su futbolcular varken kadro yetersiz demek komik. Daha iyi olabilir, evet, stoper ve delici orta saha transferi takima katki yapar, ama bir iki tas eksik diye orantisizca rezil futbolu kabul edemiyorum.

  13. Adsız dedi ki...

    bütün analizde tek katılacağım nokta psikolojik yıpranma kısmı.

    defans yeterli deniyor, katılmıyorum.

    Fenerbahçe gibi pas üzerine oyun kurmaya çalışan bir takımın defansı bu oyunculardan kurulu olmamalı. En az 1 stoperin Luciano, Popescu, Pique kıvamında ayağına top yakışan, topla çıkabilecek bir oyuncu olması gerek. Defnasın top özürüne Volkan'ı da katmak gerek. Oyunu hızlı başlatacağım diye 5 kişi arasındaki Stoch'a, Caner'e Kuyt'a hızlı toplar atmaya çalışması, oyunun temposundan ya da yediğimiz baskıdan bi' haber hareket etmesi defanstaki genel oyun bilgisi özürünün bir parçasıdır. Mert bu konularda Volkan'dan daha önde, en azından takımın oyununu daha iyi okuyor, ona uygun hareket ediyor.

    Kuyt'ın katkısı sıfır deniyor, Topal, Meirelles rakibi korkutmuyor, boğmuyor deniyor - Yine katılmıyorum.

    Kuyt takımda aynı istikrarda sağ açık, forvet, defansif forvet ve hatta sol açık oynayabilecek bir oyuncu. Model bir profesyonel, hırslı, koşan, kafaya çıkabilen, şutu olan, arka direkte senede 10un üzerinde gol atan bir oyuncu. Bu arkadaşdan daha ne tür bir katkı bekliyorsunuz???

    Raul ve Topal ise AVRUPA'nın kalburüstü orta saha oyuncuları. Bu iki oyuncu da bugün bırakın Türkiyeye, CL ve UEFA daki Mart ayına gelebilmiş ekiplerin 75%inde direkt 11 oynayabilirler.

    Sözün özü, evet takım kötü oynuyor. evet oyuncular bitkin ve formsuz, ve son olarak Aykut Kocaman'ın iyi bir sezon geçirdiğini söylemek zor - ANCAK, bu orta saha ve forvette bir kalite sorunundan ziyade, saha dışında yaratılmış şartlardan kaynaklı bir vehamet içindeyiz. Sevgili Kaptanımız Alex ise açıkcası bu hassas ortamda biraz olsun normalleşmemize izin vermeyecek bir hamlede bulundu, ve işleri bizim için daha zor hale getirdi.

    Bundan sonra ne olur? Bu kısımda da yazara katılmıyorum. Belhanda'nın gelişi ve Topal'ın stopere çekilmesiyle sorunlar giderilmez denmiş - cevabım; BAL gibi giderilir! Hamlelerin bu olması gerektiğini söylemiyorum, ancak 1-2 yerinde hamleyle bu sezon bambaşka yerlere gidebilir.

    Ligin kalitesi meydanda. 6 puan önde denilen (*not, yanlış yazılmış)Galatasarayın şubat sonunda ya bizimle aynı puan, ya bizim gerimizde olacağını düşünüyorum. Bu rakibimizin kötülüğünü istemekle ilgili değil, adamların aşağı yukarı her maçını izledim. İyi futbol oynamıyorlar. Korkunç bir kamp dönemi geçirdiler. Terimin kimyasının yerinde olduğunu da düşünmüyorum. BJK bu sene bana göre en büyük adaylardan biridir. Yanına bir de Anadolu takımı piyangosu çıkmaz ise 3 büyükler bu işi sonuna kadar götürür.

    Belhanda dediğiniz adam Avrupanın sayılı forvet arkası oyuncularındandır, buraya adaptasyonunun da sıkıntılı olacağını düşünmüyorum.

    Topal ya da bir başka top yapan stoper ise arzulanan pas trafiğini takımın geneline yayacaktır. öde pres yememize engel olacaktır.

    Artık elimizde Salih ve Sezer gibi iki değerli orta saha oyuncusu da var.

    Kısacası enseyi karartmayın. Bu iş burada bitmez. Gelecek isimler bekleninin üstünde katkı yapar. Zaten lig ortada, oynanan futbol ortada, bu ligde azıcık kafayı kaldıran herkesin şansı var. Fenerbahçenin 3 maçlık bir seri yakalaması demek bu lige ortak olması demek. daha inançlı olun.

  14. gumgumok dedi ki...

    Herkeste yılgınlık ve yorgunluk var. Artık mücadele edecek bir güç yok denecek kadar az. Kadronuza 10 kişi de alsanız bu böyle olacak gibi.

    Ringte birkaç kişiye karşı dövüşen bir boksör gibi Fenerbahçe. İyi direndi. Ama karşıdakiler habire değişiyor, yenileniyor, artıyor. Birgün savcı geliyor, birgün polis, bir gün hakim, birgün hakem, birgün gazeteci...

    Kendinizi düzeltmenize fırsat kalmadan darbe almaya devam ediyorsunuz. Bence olay burada kilitleniyor. Ben yazıda bahsedilen görüşten tam tersi bir yerdeyim. Eğer Messi'yi, İniesta'yı falan getirmeyeceksiniz, saha içini kazanma şansımız artık yok. Önce rekabet şartlarını eşitleyeceksiniz. Bunu yapmadan ya da çok çok iyi futbolcular getirmeden, rekabet edemezsiniz.

  15. gurkan dedi ki...

    gumgumok'un yorumuna 100% katiliyorum. Fb her zaman yarisin icinde kalir cunku istenilen bu ama basari cok cok istisnalar disinda gelemez saha disindaki sartlar esinlenmeden.

  16. ismail keleş dedi ki...

    Transfer vardı ama...
    http://www.makrospor.com/futbol/hakeme-formasini-verdi-mi-h1507.html

Yorum Gönder