Yönetimin "Sakıncalı Taraftarla" Mücadelesi


Türkiye’de gücü elinde tutan herhangi bir birimin o an kendini güçlü hissediyorsa demokrasi, hukuk, temel hak ve özgürlükler falan gibi dertleri olmadığını biliyoruz. Maalesef artık böyle bir toplumsal geleneğimiz oluştu. Herkes olayın mağduru durumundayken bu yüce kavramlara atfen hak talep ediyor, konjonktür değişip güçlü pozisyona geçince aynı hukuksuzluk duyarsızlık ve kayıtsızlığı başkalarına reva görmekten çekinmiyor.

Son yıllarda itiraz, protesto, yürüyüş gibi mevcut iktidara karşı yapılan her eylemin terörize edilip kriminalleştiği bir dönemden geçiyoruz. Birisini eleştirdiğiniz zaman o eleştirinin bireysel bir tasarruf olduğu akla bile getirilmeden hangi gruba hizmet ettiği, aslında hangi örgütün işine geldiği falan gibi akıl yürütmelerle kendinizi bir anda bir oluşumla yan yana bulabiliyorsunuz. Bizim gibi ne muhalefet etme kültürü ne yönetme kültürü demokrasiden nasibini almış bir ülkede herhangi bir karşıt söylemin direkt olarak zaptürapt altına alınması gerektiği düşünülüyor.

Şimdi bu yazının meramına gelelim.Bugün Fenerbahçe yönetimi bir açıklama yayınlayarak Mersin İdman Yurdu deplasman biletlerinin kulüp tarafından alındığını ve kimlik fotokopisiyle satılacağını duyurmuş. Böyle bir karara gerekçe olarak da son zamanlarda kulübe zarar verici eylemlerde bulunmuş taraftar tavrından bahsetmiş. Aslında niyetin ne olduğu belli, yani Fenerbahçe Gaziantep’deki tribün olayları nedeniyle 10.000 TL ceza ödediği için böyle bir yola falan gitmedi bunu hepimiz biliyoruz. Fenerbahçe yönetimi kendisini protesto eden bir grubu biletler üzerinde dağıtım kontrolünü tutarak etkisizleştirmek istiyor. Bu grubun neye hizmet ettiği, protestolarının haklı mı haksız mı olduğu ikincil bir tartışmanın konusudur. Ama bir yönetim taraftar grupları arasında nüfuzunu kullanıp makbul taraftar- sakıncalı taraftar ayrımını resmileştirirse bu tavrın sonu iyi yerlere gitmez.

Genç Fenerliler’i yönetim olarak beğenmiyor olabilirsin, sana karşı bir takım komplolar içinde olduklarını falan da düşünebilirsin ama bu grupla böyle mücadele edemezsin. Bu gruptan yönetim olarak rahatsızsan 50 tane platformda “bunlar şu amaçla şöyle şöyle bir organizasyon içindeler taraftarlarımızın kahir-i ekseriyetinin bunları bilmesini ve bu gruba itibar etmemesini istiyoruz” dersin o zaman aklı selim sahibi insanlar da sana inanır ve tavır koyar.
Ancak bir grup bizi protesto etmesin diye herkesi fişleme yoluna gitmek,herkesten kimlik fotokopisi isteyip taraftarın sicilini tutmak gibi işlerle uğraşmak bu kulübe yakışmıyor. Fenerbahçe yönetimi böyle yöntemlerle kendilerini protesto eden kitlenin niceliğini ve etki gücünü bırakın azaltmayı arttırır.

Ayrıca diyelim bu grup gerçekten Fenerbahçe’ye zarar vermek amacıyla yönetimin istifasını istiyor bizde yönetimin bu tavrına uyup bu eylemini onayladık. Yarın herhangi bir gruba üye olmayan sıradan bir Fenerbahçeli tribünde “yönetim istifa” diye bağırdığında onun da aynı gerekçelerle kriminalize edilmeyeceğinin garantisi ne? Yani aynı fikirde olmadığımız sevmediğimiz birileri için önlenmesi gerektiğini düşündüğümüz protesto hakkını ertesi gün kendimiz için nasıl talep edebileceğiz? Bu toplumun tüm kesimleri nefret ettikleri insanlar mağdur olduğunda ses çıkarmayıp sadece sevdikleri mağdur olduğunda ayağa kalktığı için bugünkü hukuki garabetleri yaşamıyor muyuz? Daha bir sene önce nefret objesi haline getirilerek linç edilmeye çalışılmış, sahasında 12 Mayıs’da emniyet tarafından toplu katliam provası yapılmış bir kulüp öyle ya da böyle kendisini istemeyen kendi taraftarına karşı onları fişleyerek mi kendini savunma yolunu seçer ?

Hangi amaç ve saikle olursa olsun maça gitme hakkının yönetim tarafından kontrol edilip, taraftarın sicil bilgilerinin tutulması anti demokratik bir tavırdır. Bugün şu duruma ses çıkarmayıp sırf “sevmediğimiz insanlar maça gitmesin işte ne güzel” diyen insanların Balyoz davasında “üç beş delil sahteymiş canım olur öyle şeyler adamlar zaten darbeciydi” diyen ÖYM aşıklarından bence hiçbir farkı yok.


Hayatımda bir taraftar grubuna ne üye oldum ne de herhangi birine sempatim var. Bana sadece Fenerbahçeli sıfatı yetiyor. Genç Fenerliler’i de Başkan’la kanka olduğu günlerde de sevmezdim düşman olduğu bugün de sevmiyorum. Ama bütün bunlar yönetimin bu tutumunu meşru görmeyi gerektirmez. Nefret ettiklerinize karşı da aynı değerleri savunabiliyorsanız o zaman konjonktürün değil vicdanınızın sesini dinliyorsunuz demektir.



15 comments:

  1. miracsaral dedi ki...

    3 Temmuz ve sonrasındaki hukuk faciaları ve haksız muamele Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe taraftarı olarak gözümüzdeki değerini arttırmaktan daha fazlasını yaptı: "değiştirdi"

    Aziz Yıldırım Fenerbahçe yönetimindeyken hiçbir zaman demokratik, eşitlikçi ve hoşgörülü bir insan olmadı. 3 Temmuz'dan önce de öyle değildi, sonra da öyle olmadı. Bir kişinin hatalı veya yanlış şekilde yargılanması o kişiyi mağdur yapar, evet. Ama demokrasi havarisi yapmaz. Biz bunu anlayamadık.

  2. gumgumok dedi ki...

    GFB'nin bugünlerde camianın bütününe zarar verecek bir duruşta olduğunu düşünüyorum. Ama şu engelleme olayının vereceği zararın yanına yaklaşamaz.

    Böyle saçma bir şey olur mu? Bu taraftar deplasman yasağının kalkması için en onurlu mücadeleyi verecek; sen kendi kişisel hesabın yüzünden kendi taraftarlarını tribüne almayacaksın. Nasıl bir iş bu...

    Namus davası deyip taraftara umut verdiğin Cas davasını çekip sonra 'ülke menfaati' diyeceksin ve taraftarına hiçbir hesap vermeyeceksin. Ağzını açmamış oyuncuna kırmızı kart veren hakemi 'ülke menfaati' deyip koruyacaksın ve taraftarına hiç bir şey söylemeyeceksin. Bu takımın 8 yıldır efsanesi olmuş kaptanını (1. sorumlusu kendisi olsa bile) en olmayacak şekilde yollayacaksın ve 'Fenerbahçe'nin menfaati' deyip taraftara hesap vermeyeceksin. Heykelini dikmiş taraftara 'Alex efsane değil' diyeceksin.

    Fenerbahçe kulübü başkanı olarak, senin özelinde camianın bütününe karşı kurulmuş bir komploya karşı mücadele ederken, taraftar desteğini istemen en tabii hakkındır. Bu taraftar da sana o desteği kimsenin veremeyeceği kadar vermiştir. Böyle bir durumdayken taraftarı başının üzerinde tutup, iş kulüp içi herhangi bir krize geldiğinde taraftarı hiçbir suretle önemsemeyeceksin.

    Taraftarın kulüp aidiyetini bu kadar zedelemeyi bırakın artık. Sizden sonra da Fenerbahçe ve taraftarı olacak. Hangi grup ne yapmış olursa olsun, kendisine Fenerbahçeliyim diyen herkes yine stadta, deplasmanda, televizyon başında takımına aidiyetini yaşayacaktır.

    Yönetimseniz; Fenerbahçe ile uğraşanlardan hesap sorun, ama Fenerbahçe'nin kendi mensuplarına hesap verin.

  3. Unknown dedi ki...

    fenerbahçemizin son dönem yanlışlarını, aykut kocaman'ı, aziz yıldırım'ı eleştiriyoruz. gerçekten de yapılan hatalar akla zarar.
    ama bu eleştirilerimiz bizi genç fenerbahçeli yapıyor zannedililmişse hemen uyaralım. saçmalanmasın.

    genç fenerbahçelilik artık fenerbahçe kimliğinin en çürümüş halini temsil etmekte. fenerbahçe tribünleri iktidar yağlama yıkaması yapma yeri olamaz. olmayacak da. umarım fenerbahçe camiasından da fenerbahçe tribününden de bi an önce yok olurlar.

    talip doğan karlıbel'in twitlerini bi okuyun isterseniz (o twitter adresinin önce kendisinin olmadığını söyledi sonrasında fenerbahçeli avukatlarla tazminat konusunda pazarlık yaptı o fenerbahçe düşmanı). o twitlerde genç fenerbahçeliler'den kanka olarak bahsediyor provakasyon puntosu.

    kendiniz bakın isterseniz;
    http://www.itusozluk.com/gorseller/talip+do%F0an+karl%FDbel/458311
    http://www.itusozluk.com/gorseller/talip+do%F0an+karl%FDbel/458312
    http://www.itusozluk.com/gorseller/talip+do%F0an+karl%FDbel/458313

    üsluba, seviyeye bakın ve bu insan gibilere piyon olan genç fenerbahçeliler hakkında neden olumlu düşünemeyeceğimize lütfen saygı duyun.

  4. selimcan dedi ki...

    Fenerbahçe bir siyasal parti mi?Fenerbahçe nedir?
    Ülkeyi mi idare ediyor?Fenerbahçe kime hesap ver-
    meli?Neden bunları anlatmak ihtiyacı duymadan
    ajitasyon yapıyorsunuz,merak ediyorum.Fenerbahçe
    yönetiminin hesap verme zamanı geldi mi?Kaybetmek
    nedir?Şampiyonluk gitti mi?Türkiye kupası kayıp
    mı edildi?Avrupa liginden elendi mi?Sizin bu
    tavrınızın şike suçlaması yapanlardan ne farkı var?Fenerbahçe şike yapmıştır.Delil şart deyil
    kanaat yeterlidir.Kimin kanaati,rakiplerin ve
    malum çevrelerin kanaati.Fenerbahçe şampiyonluğu
    kaybeder,kupadan ve Avrupadan elenir.Bunlar kimin
    kanaati?Yuh çekenlerin ve istifa diyenlerin.Hiç
    olmazsa şike diyenler maçlar bittikten sonra dediler.Siz daha ligin ortasında Fenerbahçenin
    her şeyi kaybettiğini iddia edenlerin değirmenine
    su taşıyorsunuz.Lütfen yanlış anlamayın ama hesap
    önce;genel kurul üyelerine verilecektir.Memnun
    olmayanlar,her şey kaybedildikten sonra gerekeni
    yapmalıdır.Nedir gereken?Yeni bir yönetim kurulu
    seçmektir.Yolun ortasında,yıkıcı tezahurat ve
    yönetim istifa seslerinin arkasında elimde değil
    art niyet arıyorum.Ayrıca şu Alex meselesi hiç
    değilse buraya yorum yapanların kafalarında tabu
    olmaktan çıkarılmalıdır.Yönetimden daha masum
    değildir Alex.Aziz Yıldırım;mukavele yapmasaydı
    geri alırdım diyerek zaten herkesten özür diledi.
    Ayrıca;
    1-Aziz Yıldırıma,şike dönemindeki destek elbette
    muhteşemdi.Ama bedeli biraz fazla acılı,ikide bir
    destek verdik lafları artık fazla olmaya başladı.
    Desteği Fenerbahçe kulübü başkanına vermenin
    bedeli bu kadar ağır olmamalı ve ödettirilmemeli.
    2-Her Aykut Kocamanı ağır eleştiren,eleştiriyi
    hakarete çeviren herkesin ağzında aynı laf.Ben
    zamanında çok desteklemiştim.Abi şimdi destekle
    asıl.Niye bu kadar esirgiyorsun.Fenerbahçe ne
    kaybetti beyler?Lütfen biraz izan sahibi olun.

  5. Adsız dedi ki...

    Yazının tümüne imzamı atıyorum… Özellikle şu cümle yıllardır ülkede yaşanan sorunlarda insanların gösterdiği tepkileri gözlemem sonucunda benim de yıllardır taşıdığım bir fikirdir… “Bu toplumun tüm kesimleri nefret ettikleri insanlar mağdur olduğunda ses çıkarmayıp sadece sevdikleri mağdur olduğunda ayağa kalktığı için bugünkü hukuki garabetleri yaşamıyor muyuz?” Türkiye de ki yaşanan tüm adaletsizlikleri çözemeyişimizin nedeni budur… Kişisel yaşamımızda bile bu böyledir… İşyerimde, bir arkadaşın diğer bir çalışan arkadaşımızı insafsızca eleştirmesi karşısında bu arkadaşa haksızlık ettiğini söylediğimde, bu eleştiriyi yaptığım kişi selamı sabahı benden kesiverdi…

    Yıllardır Türkiye de örneğin başörtüsü sorunu varken, laik kesim bu haksızlığa karşı sırtını döndü, görmezlikten geldi… Aynı şekilde bugün muhafazakâr kesimler ve dini gruplar yargıda yaşanan onca haksızlığa karşı duymamazlıktan ve görmemezlikten geliyorlar… Bugün yargılananlar generaller değil de dini cemaat liderleri olsa idi dini çevreler yine bu şekilde sessiz mi kalacaklardı… Türkiye de siyasi mücadele içerisinde olanların ekseriyeti rakipleri karşısında zafer kazanmayı düşlüyorlar… Onlar için kazanmak karşı tarafa hayat hakkı tanımamaktan geçiyor… Ben ve benim gibi belki binlercesi siyasi bir kimliği olmayan sıradan insanların sesi ve soluğu bu ortamda çıkmıyor… Türkiye de birçok insan geçim derdinde olduğu için bu tür konularda refleks ve tepki de gösteremiyor…

    Bu ülkenin sorunları ve sıkıntıları ne zaman solcu olan birilerinin probleminde en ön safta bu kişilerle birlikte sağcılar yürüse ve aynısı diğer durumda da gerçekleşirse işte o zaman çözeriz… Akp iktidarı ve muhafazakâr kesimin çok büyük bir kısmı sorunun çözümünü diğer grupları asimile ederek, ezerek, pasifize ederek, yok sayarak, umursamayarak, kendi doğrularını dikte ederek, kendi yaşantısını ülkenin her sathına yayarak kısacası tüm gücüyle kendisinden olmayanları ve kendisine itaat etmeyenleri, biat etmeyenleri kontrol ederek çözmeye çalışıyor… Ve bugün iktidarın bu hoyratlığına geçmişte laik kesimin zulmüne maruz kalanlar destek veriyor… Geçmişte zulüm yapanlar için söylediklerinin tümünü kendileri yapıyor…

    Türkiye de güç kimde ise haklı olan o… Borusunu öttüren o… Beyaza kara da dese o ne diyorsa geçerli olan o… Ve bu kadar omurgasızlığa maalesef vatandaşın önemli bir kısmı da en azından sessiz kalarak ortak oluyor… Güçlü olandan yana oluyor… Akp kötü de Chp çok mu iyi… Onlar da sanki geçmişte yaptıkları onca bu ve buna benzer işler hiç olmamış gibi samimiyetsizce eleştiriyor… Sanki kendileri geçmişte şuan ki iktidarın hoyratlığını yapmamış gibi konuşuyor, yazıyor ve çiziyorlar… Ülke insanı olarak adaletin ve hukukun bu ülkede tesis edilmesinin yolunun kendimiz gibi olmayanların yaşadığı veya yaşayacağı sorunlarda ve adaletsizliklerde o kişilerin yanında olmamızla düzeleceğini kesin bir inançla kabul edip yaptığımız gün düzeleceğini anlamamız lazım….

  6. Adsız dedi ki...

    gumgumok Rumuzlu arkadaşın tüm yazdıklarına imzamı atıyorum… “Namus davası deyip taraftara umut verdiğin Cas davasını çekip sonra 'ülke menfaati' diyeceksin ve taraftarına hiçbir hesap vermeyeceksin. Ağzını açmamış oyuncuna kırmızı kart veren hakemi 'ülke menfaati' deyip koruyacaksın ve taraftarına hiç bir şey söylemeyeceksin. Bu takımın 8 yıldır efsanesi olmuş kaptanını (1. sorumlusu kendisi olsa bile) en olmayacak şekilde yollayacaksın ve 'Fenerbahçe'nin menfaati' deyip taraftara hesap vermeyeceksin. Heykelini dikmiş taraftara 'Alex efsane değil' diyeceksin.” Eline sağlık arkadaşım… Aziz Yıldırım’ın yaptıklarına vefa adına Yargıtay kararına kadar başta kalması bugüne kadar mücadele verdiğimiz değerler ve prensipler açısından gerekli… Ancak Aziz Yıldırım yaptığı hoyratlıklarla bu kararımızı dahi gözden geçirmemize neredeyse neden olacak… Hayırlısıyla Yargıtay kararını verse de Aziz Yıldırım bir an evvel görevi bıraksa… Mahkûmiyet kararında zaten bırakacak… Ancak Yargıtay ( hiç sanmıyorum, aziz yıldırımın kalemi çoktan kırıldı… bu benim kişisel fikrim.. ) kararı olumlu da olsa bir saniye bile aziz yıldırım o koltukta oturmamalıdır…

    Fenerbahçe’yi sevdiği için hapis yattım dese de, cas davasından geri adım atılması, fırat aydunus olayında sessiz kalınması, Mehmet ali aydınlar dan 45 milyon euorunun tahsil edilmemesi ve buna benzer birçok olayda ki tavırla aziz yıldırım korktuğu için egemen güçlere boyun eğdiğini göstermektedir… Ben haksızca hapis yatıp dışarı çıksa idim ve Fenerbahçe taraftarı da bu süreçte arkamda kaya gibi dursa idi, değil Tayyip, OBAMA bile ricacı olsa gene de O CAS DAVASINDAN vaz geçmez idim… O CAS davası meze masalarında DARAĞACINDAKİ sandalyeye tekme atan ADAMLARA atılacak en büyük TOKAT olacaktı…

    Aziz Yıldırım ben ne dersem taraftar destekler tavrından vaz geçmeli… Fenerbahçe’yi gerçekten çok seviyor ise, kodesteki günlerde yaptığı gibi radikal çıkışlarına ve pis spor düzenini ele geçirmek isteyenlere karşı pabuç bırakmasında göreyim… Genç Fenerbahçeli hain, selim soydan kötü, Tuncay takımı sattı, sadettin saran kötü, o kötü bu kötü, bir tek aziz yıldırım haklı… Bu yaklaşım taraftarları bölük pörçük etmekten ve Fenerbahçe’yi güçten düşürmekten başka bir işe yaramıyor… Aziz Yıldırım kendisine yapılanları çok çabuk unutmuş… Şuan zalim rolüne soyunuyor…

  7. Unknown dedi ki...

    yazdıklarına saygı duyuyorum ancak olaya diğer yönünden bakmanın da faydası var.

    yanılmıyorsam saha kapama cezasının sınırlarındayız yine. ligdeki durumumuz belli; önümüzdeki maçlar kritik. biz dünya fenerbahçeyi konuşacak diye beklerken 1-2 kötü sonuçla lige bile havlu atabiliriz. bu sözü veren kişiyi yıkmak adına bazı taraftar gruplarının ellerinden gelen herşeyi yapacağını hala öğrenemediysek ya bu ülkede yaşamıyoruz ya da polyana ile bir kan bağımız var.

    kulüp açıklamasında da keza şöyle denmiş:

    "Bu kapsam ve koşullarda bilet satın alıp, maçı izleyecek taraftarlarımız Sporda Şiddet Yasası’na aykırı olası bir tribün eyleminde birey olarak bizzat sorumlu olacaklardır."

    bildiğim kadarıyla ingilterede de bazı deplasman maçlarına sadece kongre üyeleri gidebiliyor. oradaki hak hukuk adaletin işleyişini de ortada. bırak stada girmeyi neredeyse stad çevresinde kimliksiz dolaşılmıyor. kimlik bilgileriyle bilet satışı ülkemizdeki 6222 yi de destekleyen bi karar. zaten olması gereken buydu şimdiye kadar. isteyen gidip bilet de alabiliyor. ortada özgürlüğü kısıtlama adına bi hukuksuzluk yapıldığı da yok.

    iyi düşünün, yönetimde siz de olsanız böyle bi karar verebilirdiniz bence.

  8. Sonsuz dedi ki...

    Aziz Yıldırım tahamüllerimi zorluyor. Bitmiş bir aşk gibi. Ne kadar üzücü. Bu stadda küfür yemesini istemem biz F.Bahçe taraftarına da yakışmaz ama artık gitmesi herkez için iyi olur daha kötü hatırlanmamak için bir an önce istifa etmeli =(

  9. Adsız dedi ki...

    yönetime yapılan eleştiriyi prensip olarak doğru buluyorum. Teoride kimse bu şekilde bir ayrımcılığa, ötekileştirmeye, iktidar gücünü kullanarak kriminalize etmeye yeltenmemeli.

    Ancak;

    Yine teoride bu gfb denen garabeti "sessiz çoğunluğun" bastırabilmesi, Fenerbahçe için - yönetim ya da gfb değil - doğru olanı yapma iradesine sahip olması gerekmez mi?

    Peki bunu yapabiliyor mu Fenerbahçe seyircisi? gol yediğimizde sevinen taraftarı ıslıklayabiliyor mu? ya da MAA gibi bu camianın başına atanmış bir şahsiyetle kolkola girmiş bir oluşumu dışlayabiliyor mu?

    cevap hayır. zira gfb de tıpkı burada eleştirilen Aziz Yıldırım gibi şiddet kullanıyor, tehdit, şantaj ve siyasi ortaklıklar peşinde koşuyor. Tribünlere giden her okuyucu bilir 15% lik gfb nin geri kalan ve onlardan nefret eden 85% nasıl ve ne şekilde sindirdiğini.

    Dolayısıyla teoride eleştiriye katılmakla beraber pratikte yapılanlara çok da kızamıyorum. Kötünün iyisini seçmek zorunda kalsanız bu camianın kaderini öyle ya da böyle seçimle gelmiş bir baçkana mı bırakırsınız, yoksa ne üdüğü belirsiz bir "reis"e mi?

  10. CETOBO67 dedi ki...

    ben o tribünlerde Bravo aykut hocam berkan büyük yetenek dediğim zaman Gfb arkadaşlar berkan ın kim olduğundan bile haberi yoktu ve hepsi neredeyse Aykut hocam dediğim için beni stadda linç edeceklerdi,Talip Doğan Karlıbel ile aynı frekansta olan ve tribünde adeta terör estiren bu insanları, sevdası sadece renge olan ve takımını seyretmek desteklemek gerekirse protesto etmek üzerine hayat tarzı benimsemiş insanlardan ayrıştırmak demokrasinin gereğidir.

  11. 07GENÇLİK dedi ki...

    bildiğim kadarıyla ingilterede de bazı deplasman maçlarına sadece kongre üyeleri gidebiliyor.

    merhaba bu söz doğru olabilir ama yurt dışında kulup aidatları cüz i olduğu için bir cok taraftar da üye olup oy kullanabiliyor... bizde ise sadece iş adamları

  12. Unknown dedi ki...

    Aziz Yıldırım Fenerbahçe'ye adeta çağ atlatmış, yeni bir dönem açmıştır. Başkanın yaptıkları elbette unutulmaz fakat 3 Temmuz süreci ve sonrasında yönetsel olarak yaptıkları mantıklı ve kabuledilebilir olaylar olmaktan çıkıyor zaman zaman. Lakin Aziz Yıldırım'ın da dediği gibi kimse Fenerbahçe'den büyük değildir sözünü de kendi kendine tekrar etmesinde fayda vardır. Fenerbahçe'nin 3 yıldır futbolunda gelişme olmadığı gibi zaman zaman bu duruma kendince tepki gösteren taraftarın da "ayrılıkçı" olarak değerlendirilmesini yanlış bulmaktayım.

  13. Unknown dedi ki...
    Bu yorum yazar tarafından silindi.
  14. Unknown dedi ki...

    Amatör branşlardaki müsabakaları bile sadece yönetime sallayabilmek uğruna sabote etme noktasına gelmiş gözü dönmüş bir güruh var karşınızda. Sahaya meşale , yabancı madde atıp-attırıp , küfür edip-ettirip Fenerbahçe'ye ceza verdirmeye çalışan , bunda da kısmen başarılı olan profosyonel bir güruh. Türkiye'nin başına çökmüş cemaat belası gibi Fenerbahçe'nin başına çökmüş bir güruh.

    Bu işin naifliği de demokratlığı da olmaz olamaz. Mevzubahis olan Fenerbahçe ise gerisi teferruattır.

  15. Adsız dedi ki...

    BATE maçında yaşanan paraşütlü fişek, üstüne ortaya çıkan H. Belgü ve takvim satın alması GFB denen hadisenin ne kadar küçük paralar karşılığı ne camiaya ne büyük zararlar verdiğinin en somut örneğidir.

    ister fare kapanı ister fare zehiri kullanılsın, bu haşereler tribünlerden temizlenmelidir.

Yorum Gönder