Uefa Kararı Üzerine: Yurtta Linç Dünyada Linç


Bu gece itibariyle nurtopu gibi bir UEFA sopamız daha oldu,”dünyanın etik merkezi ,adil futbolun kutsal yuvası Uefa Fenerbahçe’ye seyircisiz oynadığı bir maçta sahaya meşale atılması nedeniyle bir maç seyircisiz oynama cezası ayrıca 2 sene içinde herhangi bir olay tekrarında Avrupa Kupalarından men cezası vereceğini açıkladı. Tabii ki bu olay artık alışageldiğimiz üzere haksızlık rakibine yapılınca orgazm olan insanlar ülkesinde ve dış temsilciliklerde törenle kutlanmaya başlandı bile.

Şu olayda ilk olarak hedef gösterilecek şey taraftarın meşale atması ya da böyle bir organizasyon yapması değil, bu olay ayrıca tartışılabilir ama büyük resmi görmek açısından önceliğimiz bu cezanın dayandığı gerekçelerin aptalcalığı ve UEFA’nın Fenerbahçe’ye karşı hasmane tutumu.Taraftar bunu organize yapmış olsa bile hatta Fenerbahçe ceza alsın diye yapmış olsa bile ortada bu kadar ağır ceza verilecek bir durum yok, yani şu durum karşısında önce UEFA'yı değil taraftarı eleştirirsek, sanki ceza meşruymuş gibi bir hava veririz ki en son yapacağımız şey bu cezanın meşru olduğunu kabul etmek.

Yani şöyle örnekleyeyim kapalı alanda sigara içti diye birisine 5 sene hapis cezası veriliyorsa olaya yol açan fiilin yanlış olması birinci öncelik değil olayın sonucunda verilen kararın adaletsizliği birincil hedef olmalıdır.Kardeşim sen de içmeseydin sigarayı demek bu durumda komik bir durum olur.Burda da olayın kendisiyle yaptırımı arasında bence yukarıdaki örneğe benzer derin bir orantısızlık var. Yani bu olayın birinci faili UEFA. Şimdi böyle söyleyince bazı gerizekalıların “evet bütün dünya Fener’e düşman zaten ha ha ha ” diye bir savunma yapmalarına aldırmadan şunu söylemek lazım. Fenerbahçe üzerine yürütülen operasyonun çok net bir UEFA ayağının olduğunu zaten Şampiyonlar Ligi’nden men kararı sırasında görmüştük. Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden men kararı bizzat 3 temmuzu icra eden irade tarafından fazla tepki görmemek için UEFA’yla danışıklı dövüş sonucu alınmış bir karardı. Bu kararın piyonları olarak görev yapanlar görevlerini ifa ettikten sonra çeşitli görevlerle ödüllendirildiler ve operasyon tamamlanmış oldu.

Biz 3 Temmuz sonrası UEFA’ya gönderilen günlük ve haftalık değerlendirmelerde ve iddianameye ait bölümlerde sadece Fenerbahçe’yle ilgili bölümlerin gönderilip soruşturmada geçen diğer takımlarla ilgili bir halt gönderilmediğini de bu operasyon olup bittikten sonra alkolün etkisinden çıkmış Cornu sayesinde öğrendik.
Dolayısıyla böyle bir federasyon ve böyle bir kamuoyu ve böyle bir görünmez iradenin ve tetikçilik yapan bir medyanın olduğu bir ülkede UEFA’dan Fenerbahçe aleyhine gelecek her karar meşruiyeti sorgulanmadan “kusuru kendilerinde arasınlar” diye geçiştirilecek bunu adımız gibi biliyoruz. Ben kusuru kendimizde falan aramıyorum kardeşim. Fenerbahçe’ye verilen Şampiyonlar Ligi’nden men kararı daha önce Porto ve Milan’a uygulanmamışken Fenerbahçe’ye uygulandı ve Fenerbahçeliler dışında bir Allah’ın kulundan bu karara eleştiri gelmedi bu ülkede, şimdi de sahaya bir tane meşale geldi diye kulübe 2 yıl Avrupa kupalarından men cezası verip Demokles’in kılıcıyla 2 yıl yaşayın diyen bir cezanın hiçbir meşruiyeti yok.

Bugüne kadar sahaya meşale atıldı diye ya da maçı durduracak şekilde oyuna müdahale oldu diye kime ceza vermiş UEFA? Partizan’ın Marsilya’nın böyle hiç maçı olmamış mı mesela? Lazio maçında ırkçılık yapıldığı için 2 maç ceza verip, Fenerbahçe’ye saha dışından meşale atıldı diye 1 maç ceza vermenin akılla, mantıkla, hukukla bağdaşır bir tarafı yok. Direkt kırmızı kart gören İbrahimoviç’e 2 maç verip Meireles’e 3 maç ceza vermenin matematiğini de anlamış değilim. Ama UEFA’nın söz konusu Fenerbahçe olunca elinin rahat olmasının nedeni belli. Muhatap Fenerbahçe olunca nasıl olsa ülke federasyonundan ya da siyasi kanallardan en ufak bir eleştiri gelmeyeceğini,hatta iyi yapmışsınız diye tebrik mesajları alacağını kendi kurulları içerisindeki Türklerin “oh oh ne iyi biraz daha verseydik daha iyi olurdu” diyeceğini, hatta cezanın birebir muhatabı olan Fenerbahçe’nin bile Cas’a gitmeyeceğini bilen UEFA elini kolunu sallaya sallaya böyle ceza vermeye cüret edebiliyor.

Fenerbahçe seyircisiz bir maçta seyircilerin eyleminden nasıl sorumlu olur, Fenerbahçe’nin sorumluluğu stadın bitiminden itibaren kaç kilometrekarelik bir alanı kaplar. Meşale stadın etrafından değil Üsküdar’dan atılsa da Fenerbahçe’mi sorumludur UEFA bunlara bir cevap verse de öğrensek.
Sahaya dışarıdaki meşale gösterisinden bir tane meşale düştü diye ceza falan verilmez. UEFA Fenerbahçe’yi sürekli cezalandırılması gereken sabıkalı üye sıfatıyla değerlendirip böyle bir ceza veriyor ve UEFA içindeki Türk görevliler de bu işe çanak tutuyorlar. Şenes Erzik her ne hikmetse 3 Temmuz’dan bu yana tek kelime etmiyor, aslında Şampiyonlar Ligi’ne Fenerbahçe’nin değil Trabzon’un alınması konusunda Türkiye-Uefa arasında köprü görevi gördüğünü görmemek için kör olmak lazım. O zaman da susmayı tercih etmişti şimdi de böyle bir abukluk karşısında “böyle de ceza verilmez ki” diyemeyecek kadar etkisiz bir Fenerbahçe Kongre üyesi bir Uefa Aşbaşkanıyla karşı karşıyayız. UEFA’ya itiraz edilecektir muhakkak ama arkasında kendi ülke kamuoyu olmayan bir itirazı kolaylıkla reddeceklerdir. Fenerbahçe’nin artık bu çaresizliğe alışması değil buna çözüm üretmesi lazım.

Burada ikinci perdeye gelelim. Daha önce bu Şampiyonlar Ligi’ne katılma mevzusunda da sık sık gündeme getirmiştik. Fenerbahçe’nin kendisine karşı oluşturulmuş bu nefret kampanyasını, itibarsızlaştırma düzeneğini yok edecek bir şeyler yapması gerek. Yeni yönetimin ilk işi gerek yurt içi gerek yurtdışında alanında en iyi olan hukukçular ve halkla ilişkiler şirketleriyle çalışmak olmalıydı. UEFA nezdinde hakkında kampanyalar düzenlenirken, organize itibarsızlaştırma çabaları sarf edilirken elin kolun bağlı durursan daha çok böyle cezalarla karşılaşırız.

Çok mu zor 4-5 kişilik bir ekiple anlaşıp Cenevre’de bu algıyı kırmak için bir kampanya yapmak sadece futbol için söylemiyorum biz bu lobi eksikliği yüzünden geçen yıl voleybolda wild card alamadık. Yani bunun birebir acısını mağduriyetini yaşamışız, daha kaç karar daha alınması gerek bu kurumlarla onların anladığı dilden ilişkileri geliştirmemiz için? Şu olay olduğunda aynı gün 4 tane Fenerbahçe için çalışan profosyonel Uefa Disiplin Komitesi üyeleriyle birebir temasa geçip meselenin nasıl olduğunu anlatsa, gözlemci raporu gelmeden kendi dosyalarını paylaşacak kadar profesyonel bir çalışma yapmış olsa aynı cezayı alır mıydık, bence almazdık.
Fenerbahçe yönetimi 3 Temmuz sonrası bu lobi, halkla ilişkiler ve danışmanlık meselesinin ne kadar önemli olduğunu bizzat damdan düşerek görmesine ve yaşamasına rağmen halen bu meselelerle ilgili tek adım atmadı. Yahu bu ülkenin federasyonlarından da siyasetinden de, medyasından da kamuoyundan da bizi savunacak bir eylem gelmesini bekleyecek kadar saf olmaya devam edecek miyiz?

UEFA’yla ULEB’le CEV’le ilişkileri yürütecek, sadece somut olay olduğunda değil 24 saat onlarla temas edebilecek sosyal becerisi olan ehil insanlarla çalışmanın maliyeti bu lobisizlik yüzünden yaşadığımız maddi manevi maliyetten daha mı çok olur?
Burası bir önceki sezonun Şampiyonlar Ligi şampiyonunu kupaya davet etmeyen CEV’i “kavgalı olduğunuz insanı düğününüze çağırmazsınız karar normal” diye savunabilen Erol Ünal’ların,Uefa Türk takımlarına 8 yıl ceza verecek diye yaygara koparan Mehmet Ali Aydınlar’ın , Fenerbahçe’nin yüzde bir bile aklanma ihtimali yok diyen Lütfi Arıboğan’ın ülkesi. Tezer Özlü’nün Taksim’deki 1 Mayıs 1977’den sonra söylediği “burası bizim değil bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi” sözünden mülhem Fenerbahçe için de 3 Temmuz sonrasında diyebiliriz ki “bu ülkenin Federasyonları ve bütün kurumları bizim değil bizi yok etmeye çalışanların federasyonları/kurumları”.

Havasında suyunda oksijenden çok Fenerbahçe nefreti bulunan bu ülkede Fenerbahçe’nin kaderi Fenerbahçeli olmayan kurullara bırakılamaz, ya kendi lobimizi, kendi hakkımızı kendi örgütlenme yeteneğimizle yapacak uzun vadeli bir plan yaparız ya da gelenin geçenin vurduğu ve ne ceza alsa kamuoyunca “sukut suikastiyle” karşılanıp 3 temmuzcuların Fenerbahçe'yi cezalandırma şiarı haline gelen "yurtta linç dünyada linç" sloganının öznesi oluruz

Oscar Pistorius meselesi malumunuz, suçludur ya da suçsuzdur bizim meselemiz değil ama beklenmedik ve trajik bir durumla karşılaştığı zaman tekil bir kişi olmasına rağmen o haldeyken adam bir itibar yönetimi şirketiyle anlaşma yapmayı akıl etti. Biz neredeyse iki senedir kriz halinde Demokles’in kılıcı kafasında sallanan milyonlarca seveni olan bir kulüp olarak stratejik düşünüp halkla ilişkiler, itibar yönetimi, evrensel bir spor hukuku danışmanlığı işini halledemedik. Bu kadar büyük belalarla karşılaşıp hala en ufak bir kurumsal akıl örgütlenmesine gitmemek akıl alır gibi değil.

Son söz de Platini ve şurekası için.Kendi pislikleriniz,oğlunuzun pislikleri, Dünya Kupası için Katar ve Rusya’dan neler vaat edildiği, Europol’un şike soruşturması kapsamında neden hiçbir halt yapmadığınız gibi şeyler karşısında göstermediğiniz hassasiyeti söz konusu Fenerbahçe olunca sahaya meşale atılması konusunda göstermeniz göz yaşartıcı. Allah belanızı versin.


17 comments:

  1. Unknown dedi ki...

    tek gerçeğin lobi olduğu uefa'da, şenes erzik'in ataletini gördük. dalga geçer gibi dışarıdan gelen maddeden ertelemeli men cezası 2 yıl süreyle boynumuza geçirildi. 5 büyük ligin takımlarından birisi olsa uefa bu cezayı ver(e)mezdi. geçen sene lyon deplasmanda zagreb'e 7 attığında araştırmayan, aynı gün ajax'ın real'e karşı buz gibi golleri iptal edildiğinde hakem hatası deyip geçen, porto şike yaptığını kabul etmişken şampiyonlar ligine alan, milan'ın ligde puanları silinmişken şampiyonlar ligi kupasını elleriyle teslim edenlerin adaleti de bu kadar oluyor demek ki.
    lobi demişken uefa'nın disiplin kurullarında bir çek üye var. bizim ise iki üyemiz. o iki üye kim? ilhan helvacı ve levent bıçakçı... hangi takımın taraftarları olduklarını düşününce kıllarını bile kımıldatmadıklarına eminim...

  2. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Bildiğim kadarı ile bu sezon Fenerbahçe, bir çok kez seyircilerin davranışları yüzünden ikaz edildi. Bunların hiç birisine kulak asmayınca M'gladbach maçındaki meşalelerden cezayı kestiler.

    Seyircisiz maçta dışarıdan sahaya atılan meşaleler basit bir olay değil. Bu UEFA'ya mesaj vermek için yapıldı. Bizim ülkede bu tarz şeyler hafife alınabilir ama elin yabancısı otoritesini zedeleyenlere acımıyor. Elbette sadece dişini geçirebildiklerine gücü yetiyor ama durum bu.

    Sadece UEFA değil, TFF'nin de Fenerbahçe'ye son yıllarda verdiği seyircisiz oynama cezaları oldukça fazla. Yönetim, bunları engellemek için göstermelik bir kaç beyanın dışında hiç bir şey yapmadı. TFF niyete bakmıyor olabilir ama UEFA bakıyor. Dolayısı ile UEFA, her defasında cezanın şiddetini arttıracaktır. Bundan doğal bir şey olamaz. Adamlar defalarca yapma dediler biz dinlemedik. Voleyboldaki durum da aynı. Bir çok kez bizi uyardıklarından ama bizimkilerin bunları dinlemediğinden bahsettiler.

    Tabi elbette yerli yabancı her kurumun bize karşı olduğu düşünülebilir. Veya belki de yönetim yani başkan bilinçli olarak bu kurumları bize karşılarmış gibi gösterecek davranışlarda bulunarak güç toplama gayretinde de olabilir. 3 Temmuz sürecinde ezilen, haksızlığa uğrayan bir kulübün başkanını nasıl desteklediğimizi gösterdik. Bu durumun devam etmesi, yeni haksızlıklara uğramamızın başkanın koltuğunu sağlamlaştırdığı da malumdur.

    Sahaya meşale sokulmasını engellemeyen yönetim, başkan bunların yakılıp atılmasını engellemeyen bizler gelinen noktanın sorumlularıyız. Meşaleyi sokanları ve sokturanları desteklediğimiz sürece kafamıza vuracak kişiler çok olacak. Bunlara izin verdiğimiz sürece daha çok men ve seyircisiz cezalarına çarptırılacağız. Malesef konu kendimiz olunca akıldan yoksun kaldık.

  3. gurkan dedi ki...

    buyuk cogunlugunun bakkal, manav kadar vizyon sahibi insanlarin yonettigi bir klupten bahsediyoruz bu tarz olaylarin olmasi cok da ilginc degil ne yazik ki.

  4. Cengiz dedi ki...

    Yazının ana fikri olan UEFA'nın Fenerbahçe'ye karşı önyargısı olduğunu kabul edelim. Emsal bir çok eylemde bu kadar sert yaptırımlara gitmediğini, UEFA'da ağırlığı olan ülke ve takımların kayrıldığını da zaten biliyoruz. Lobisidir itibar yönetimidir bunlar tabii ki faydalı şeyler. Uluslararası platformdaki yalnızlığımız gün gibi aşikar. Bunların hepsi kabulümdür. Yalnız kabul edemediğim şey, amaç ister kendi gerizekalı hesabınca eğlenmek, ister kavgalı olduğu yönetime mesaj göndermek olsun, adeta düşmana cephane verircesine bu aptalca eylemi yapanlar için iki çift laf etmeyip konuyu UEFA bize ceza verdi çünkü bizi sevmiyor, istemiyor noktasına getirmektir.

    Bizim şirkette çalışan gençten fanatik diyebileceğim bir Fenerbahçe'li çocuk var. Bate maçından sonra asansörde karşılaştık ve bu meşale konusunu çıtlattım. O akşam orada meşaleyi atan grupta olduğunu, meşalenin çok ciddi bir hesap kitap yapıldıktan sonra atıldığını hatta bunun için mühendislerden yardım aldıklarını ballandıra ballandıra anlattıktan sonra asansörden çıktık ve yolumuza gittik. Çocuk yaptığı şeyin zevkini hala o kadar doruklarda yaşıyordu ki, acaba dün biz final maçını mı kazandık dedim kendi kendime.

    Şimdi maç esnasında sahaya kuş pislese UEFA'dan men edilecek pozisyona gelmemizi sağlayan zihniyet işte budur. Dış mihraklar zaten en ufak bir fırsatı değerlendirmek için hazırda beklerken, o fırsatları sırf kendi küçük beynindeki hesaplarını tatmin edebilmek için düşmana altın tepside sunan iç mihraklar varken bizi hangi lobi kurtarır? Dünyamızı idealize etmeye çalışırken işe önce kendi kapımızın önünden başlamak daha doğru olmaz mı? Artık şu 3 Temmuz duygusallığı olaylara bakışımızda ciddi arızalar çıkartmıyor mu?

  5. selimcan dedi ki...

    ''Büyük çoğunluğunun bakkal,manav kadar vizyon sahibi insanların yönettiği klüp Fenerbahçe''
    diyebilen GURKAN; vizyon sahibi bir yönetimi
    tarif et!!Eğer bu tarif,pusu kuranlara uyuyorsa
    borsa simsarcıları vizyon sahibi ise ve sen
    Fenerbahçe yönetimine hakaret etme özgürlüğünü
    iliklerinde hissedebiliyorsan,Fenerbahçe savaşı
    kaybetmiştir.Sen gelecek değilsin.Sen bugünsün.
    Pılını pırtını topla Beyoğlu-Tünel taraflarına
    göç et.Bu gün mutluluk senin hakkın,onlar gibi.

  6. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Selimcan. Vizyon sahibi demek bir kişinin kafasında gelecekle ilgili bir görüntü olması ve buna ulaşmak için çalışması demektir. Atatürk "İstikbal göklerdedir" derken veya Martin Luther King " Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var." derken vizyon sahibi olduklarını göstermişlerdir.

    Gürkan'ın yazdığı manav, bakkal, yani esnafın özelliği günlük yaşamasıdır. O gün karnı doyuyorsa iyi, doymuyorsa ertesi gün 2 saat fazla çalışır. Esnaflar büyük bir şirket gibi 1-5-10 yıllık planlar yapmazlar. Kendisini tanımam ama "Esnaf kadar vizyonun var" derken hakaret etmediğini düşünüyorum. Ayrıca yazdıklarından durumdan mutlu olmadığı, canının yandığı ve sitem ettiği anlaşılıyor.

    Bizim yönetimin yeterince vizyonu olmadığı, hatta yönetim diye bir şey olmadığı, 3 Temmuz sürecinde alenen ortaya çıkmıştır. Fenerbahçe yıllardır tek adam sistemi ile yönetiliyor. Dolayısı ile vizyonumuz, tek adamın vizyonu ile sınırlıdır. O vizyon da bence egoya kurban gitmiştir.

    Anlamayacaklar için not: amacım hakaret etmek değil. Fenerbahçe'yi çok seviyorum ve aldığı cezadan dolayı kahroldum. Bu kulübün sahibi taraftarıdır. Fenerbahçe'yi çok sevdiğim için padişahlık sistemine ve padişahım çok yaşa zihniyetine karşıyım. Çünkü kulübün ancak demokratik ortamda ilerleyebileceğini düşünüyorum.

  7. selimcan dedi ki...

    Sayın Ertuğ Kaya;
    1-"Esnaf kadar vizyonun var"Baltayı yine taşa vurmak demokrat arkadaş.Demokrat ol ve bir
    meslek grubunu küçümse,olmadı,hiç olmadı.
    2-Padişah yakıştırması;ne kadarda yakışıksız
    demokrat arkadaş?Son Fenerbahçe seçimlerinde
    altı bine yakın oyla seçilen bir başkan var.
    3-Eğer genel kurul üyelerini küçümsüyorsan,onlar
    çeşitli mesleklere sahip insanlar.Onları kimse
    yönlendiremez.Bu konuyu biraz araştır.Aralarında
    binlerce,ESNAF olmasına mı kızıyorsun yoksa?
    4-Ayrıca sana göre vizyonu olan o malum lise(g.s)
    mezunları gibi üyeler tasavvur ediyorsan haklısın
    onlara benzer üye yok.
    5-Yıllardır tek adam sistemi ne demek?Demokrat
    olmak,adaylığa sınır getirmek mi?Çoğunluk evet
    derse tüzük değişir.Mesela,iki dönem yapılır
    denir.Ve sizin demokratlığınız işler.Dışardan
    hakaret ederek olmaz.
    6-Demokratik bir ülkede her şey iyi gidiyor da
    hukuka uymayan uygulamalar almış başını giderken
    Fenerbahçe başkanı padişah.Güldürmeyin.

  8. Ertuğ Kaya dedi ki...

    Sevgili Selimcan. Benim yazdıklarıma sizin cevabınız hiç alakalı olmamış. Sizin düşüncelerinize saygı duyuyorum ama kişilerin ne dediğine dikkat etmenizde fayda vardır. Zira öncelikle düşünce bana ait değil. Sadece Gürkan arkadaşımızın ne demek istediğini söyledim. Esnaflara veya herhangi birisine yönelik hiç bir hakaretim olmadı. Günübirlik yaşamak bir tercihtir, ayıp bir şey değildir. Esnaflar için gerekli ve yeterlidir. Ama Fenerbahçe ölçeğindeki bir şirketi günübirlik yönetip başarılı olamazsınız. Söylenenin ana fikri buydu.

    Galatasaray'ın nasıl yönetildiği konusunda ne düşündüğümü bilmenize imkan yok, çünkü bunu söylemedim. Söylesem de burada yayınlanmaz. Sadece hisse senetleri ile yaptıkları bile zaten ilgili sıfatı hemen bulmanızı sağlıyor.

    Fenerbahçe'nin padişahlık sistemi ile yönetildiğini bizzat Aziz Başkan'ın kendisi söylemiştir. Alex'i neden ve nasıl gönderdiği ile ilgili açıklamalarını okuyunuz. Yine de padişahlık olmadığını düşünebilirsiniz. Ben de saygı duyarım. Önemli olan farklı düşüncelere saygı duyabilmektir.

  9. gurkan dedi ki...

    Ben soylemimde Gs'in yonetimi hakkinda birsey demedim sadece FB'nin hak ettigi sekilde piyasa degeri 1 milyar $ civarinda bir sirket gibi profosyenelce yonetilmedigini soylemek istedim. Eger Fb'nin cok iyi, profosyonelce yonetildigini dusunuyorsaniz dediklerime katilamazsiniz.
    $1 milyar civarinda piyasa degeri olan sirketlerin yonetim organizasyonlarinin nasil oldugunu, ne gibi sistemler kullandiklarini, nasil uzun vadeli stratejik planlar yaptiklarini universitelerde zaten isletme(business management) derslerinde ogretiyorlar.
    Ertug arkadasimizin dedigi gibi esnafa hakaret etme gibi bir amacim yok ama buyukbir sirket gunu kurtarmaya yonelik kisa vadeli planlarla yonetilmez demek icin o sozu kullandim.

  10. tofi dedi ki...

    çok dogru soylemissin, heryerimiz düşman kaynıyor, içeride ve dışarıda. keşke, bunları birazcık topçularımız da okusa ve utansalar, hala dünün etkisindeyim, herkese yenilebilirdin ama 2 senedir agzından sözüm ona şike kelimesini eksik etmeyen beyinsiz ordusuna karşı, yenilmiycektin.

  11. portasophia-perennis immortalis dedi ki...

    Fenerbahçe yönetimi=sözü sadece 25 yaş altı taraftara geçen kifayetsiz muhterisler topluluğu

    Kusura bakmasın, böylesi niteliksiz adamlardan oluşan bir yönetim kurulu Fenerbahçe Spor Kulübüne yakışmıyor.

    Tek adam düzeni de yürür, ama tek adamlığın ilk şartı "adam" olmaktır. Yönetimde olan kişiler Fenerbahçe'ye hizmet edecek. Fenerbahçe onlara değil.

    Tez zamanda düzgün dirayetli isimlerden yönetim kurulsun inşallah

  12. malawi dedi ki...

    Aziz Yıldırım vizyon sahibi olamadığı için mi bugün 1 milyar dolar ediyor Fenerbahçe'miz ?... Bu vizyonsuzlukla mı kendi stadını kendi yapıyor hem de bir ilk olarak...Kendi sports arenası var, yine bir ilk , ama vizyon yok tabii... Kimileri vergi afları, örtülü ödeneklerle, HES'lerle, SPK vurgunlarıyla beslenirken, biz MASAK dan 1 lira açık vermeden çıkabilirken , Aziz Yıldırım'ın yetersizliğine rağmen mi oldu bütün bunlar ? "Esnaf" (??) gibi günlük düşünerek yaptı / yaptık bunları ve daha da onlarcasını, öyle mi ? Uzatmayayım örnekleri de, eleştirmek başka bir şey ama, bu artık bambaşka bir şey...İşletme derslerinde 3 Temmuz(ki bu süreç 3 Temmuz da mı başladı ? 3 Temmuz tepe noktası mı ?) da anlatılıyor mu ? Bu ülkenin üniversitelerinde hukuk dersleri de vardır herhalde ama aleyhinde hiç bir delil olmayan insanlar en temel haklarından mahrum yıllarca / kolaylıkla içeride tutulabiliyor ? Bu kadar basit yani, üniversitede ders var, olmadı git bi özel hoca tut bi kaç saat tamam...Neyse, Aykut Hoca da 4-4-2 oynamıyor zaten, hatta Sow'da solda oynamaz ki... Ona da zaten biraz Hocalık (!)gerek...

  13. gurkan dedi ki...

    avrupada orta ve ust duzey herhangi bir takimda olan bir stadi yapmayi vizyon olarak gormeye devam edeceksek zaten bugunku fb yonetiminden ve de fb'nin potansiyeline gore ulastigi sportif basari seviyelerinden de memnun oluruz.sonra da bunu uzun vadeli planlama,kurumsal yonetim diye yutturmaya calisiriz.
    Sadece birkac tane konu basligi vericem, artik siz karar verirsiniz FB'nin nasil yonetildigine. kiyaslarken de bir zahmet avrupa klupler ile kiyaslayalim.
    futbolda altyapi, futbol/erkek baskette oyuncu transferlerinin efektifligi ve kararlarin seffafligi, halkla iliskiler, evrensel bir hukuk ve lobi yonetimi, kurumsal kultur,elestiriye aciklik ve baskanlik sistemi,futbol ve erkek baskette harcamalara karsin elde edilen sportif basarilarin yeterliligi/yetersizligi

  14. Adsız dedi ki...

    UEFA’NIN verdiği cezaya bir türlü kızamıyorum… Hatta kalbimin derinliklerinde ohhh olsun diyorum… CAS davasında sen böyle boyun eğersen olacağı budur… Cas davası UEFA denen kuruluşa da atılacak okkalı bir cevap olacaktı… Bu ülkede adalet olmayacağından o kadar emindim ki tek avuntum CASTAN çıkacak karardı… O kararla İLHAN HELVACILARA, LÜTFİ ARIBOĞANA, UEFA SOPASIYLA BİR YILI bize zehir edenlerin suratına indireceğimiz en önemli ve tek tesellimizdi… Yönetim, ülke menfaati diyerek milyonlarca taraftarının dört gözle beklediği davayı çekiverdi… Cas davasının çekildiğini öğrendiğim de tam 2 saat oturduğum yerden kalkamadım… Günlerce Fenerbahçelilere işkence edenlere karşı kazanacağımız ve utanmaz suratlarına çarpacağımız elimizdeki tek tutar davadan yönetim vazgeçmişti…

    Şimdi UEFANIN ilk fırsatta fenerbahçeden intikam almaya kalkmasına kızamıyorum… Çünkü bu kulüp yüzde bir milyon haklıyken mücadeleden vaz geçerek, kaçarak, taraftarını yüz üstü bırakarak zaten böyle sindirilmeyi hak etti… Cas davası çekilmeyipte uefa bu nedenle bize değil 1 yıl isterse 5 yıl men bile verse hiçbir şekilde umurumda olmaz, her zaman da kulübüme arka çıkmaya devam ederdim… Ancak 3 temmuzda yaşananlardan sonra bu davanın çekilmesini asla kabul edemiyorum… Bir ömür boyu da edemeyeceğim… Şimdi çıkıp biz çekmeseydik, şöyle olurdu, böyle olurdu demelerinin hiçbir önemi yok…

    3 Temmuzda Fenerbahçelilere kan kusturup kızılcık şerbeti içirenlere biz iyilik yaptık… O dava çekilmeyecek gerekirse milli takım ve diğer kulüpler de olmak üzere men de gelse, haklı davamızdan vaz geçmeyecektik… Bu ülkenin emniyeti, yargısı, rakip takımı, taraftarları, medyası seni lime lime doğrarken, ülke menfaatini yani bu yargısız infazcıların menfaatini düşünmek Fenerbahçeyemi kaldı ???

  15. Signature dedi ki...

    A ah! E bu ülkede futbola dair kurumların tamamını Fenerbahçe yönetiyor zaten !!1!!1 Tabi ki ironi...Senelerdir nasıl çalıştıysa adamlar helal olsun diyrum.Öyle bir ters algı yarattılar ki insanlarda,medyada her gün Fenerbahçe linç edilirken "Aman Fenerbahçeli derler" diye bir allahın kulu ağzını açamazken garibim Rıdvan Dilmen "Galatasaray bu anlayışla gruptan çıkamaz." dediğinde,Güntekin Onay tabiri caizse göte göt dediğinde art niyetli olabiliyolar.Yani Fenerbahçe'nin linç edilmesi gayet normal bir olay haline gelmişken ve linçe katılmayanlar "Azizci" diye yaftalanırken,pırlanta gibi imparator sahaya çıkıp bütün futbolcularını dövse "Ay canım!Resmen bi baba gibi :))" deniliyor.

    Neyse,ceza mevzuu çok saçma.Kulüp stadın 200 metrelik çevresinden sorumlu.Tamam belki 1 maçlık ceza kararındadır.Ama allah aşkına Avrupa'dan men etmek nedir?Bu arada Avrupa'dan men edildik zaten onu düzeltelim,sadece cezayı ertelemiş beyzadeler.Yanlışım yoksa Lazio Gladbach maçında Laziolular stadın hemen yanında Gladbachlı birini sebepsiz yere bıçakladılar ve sadece 2 maç ceza aldılar.Yaptıkları ırkçılık da cabası.Zenith resmen ırkçılığın kalesi halinde,ama hiçbir uyarı gelmeden yoluna devam ediyor.Kiğılı paraya kıyıp ŞampiyonlarLigi'ne sponsor olursa belki bize de her şey serbest olur,ha?Zenith'in sahibi Gazprom'un sahibi bu arada.Gelgelelim,Lazio ve Zenith resmen teşvik edilirken sportmenlik dışı hareketlere;Fenerbahçe,kabul edelim ki görsel olarak mükemmel ve futbol ruhuna uyan,bence maçı iki kat güzelleştiren bir gösteri yapıldı diye organizasyondan men ediliyor.Ve bu UEFA hala adalet timsali olarak görülebiliyor.Halbuki uyguladıkları şey şeriattan hallice.

    Bir de aklıma gelmişken,acaba hafta içi Ünal Aysal'ın Platini'ye yemek sözü var mı?Biliyoruz ki insanlara yedirmeyi içirmeyi çok seven,son derece centilmen bir insan,örnek başkan.Keşke her kulübü o yönetse :)))

  16. malawi dedi ki...

    Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet de nedir ki dünyada yüzlerce cumhuriyet var demek ne ise, kendi durum / şartları itibariyle o stadı yapmayı bu kadar küçültmek de aynı yorumdur. Son olarak, alt yapı diyen kaç kişi, takımının bir yıl bile ligde ikinci olmasına tahammül gösterir ? İkincilik = başarızlık iken, bu kadar tahammülsüzlük var iken, altyapıdan nasıl çıkarılabilir birileri ? İstikrar gerektiren başarılar nasıl elde edilir ? (3 kulvarda giden takım için yaratılan başarısız algısı örnek ama ayrı bir konu) Tabii başkanın amatör branşlara yaptığı yatırımlarda ayrı bir vizyonsuzluk... Herşey dört dörtlük demiyorum, eksikler vardır, hem de belki çok büyük ve nedense tekrarlanan eksikler / yanlışlar vardır, bu ayrı , bunu dile getirmek ayrı. Ama bu vizyonsuz / kapasitesiz insanlardan zaten ne beklenirkiye giden bir yorum en azından yapılmış olanlara haksızlık etmektir.

  17. Signature dedi ki...

    @malawi kesinlikle katılıyorum.Ayrıca ben Bundesliga takımları haricinde Premier Lig dahil herhangi bir ligde orta halli bir takımın bizimki gibi bir stadının olduğunu görmedim.Arsenal bile kaç senedir modern stadında oynuyor şunun şurasında?

    Vizyon meselesi ise bambaşka.İşte diyoruz ya,liseli medya diye;öyle çalışıyorlar ki artık Fenerbahçeliler bile göremez oldu kendi kulüplerinin olumlu işlerini.Tamam ben de Aziz Yıldırım'ın artık bırakması gerektiğini düşünüyorum ama bu sadece bir kan değişikliği için gerekli.Aziz Yıldırım o kadar çok şey yaptı,Fenerbahçe'yi o kadar büyük bir marka haline getirdi ki artık o da daha ileri götüremiyor hiçbir şeyi.Ama bugün Recep Niyaz'dan,Beykan'dan ve hatta bir transfer olmasına rağmen Salih'ten söz ediyorsak bu Aziz Yıldırım'ın,kendisinden önce rezil durumda olan altyapıyı adam etmesinden kaynaklıdır.Türkiye'de ilk defa böyle bir stat yaptı ve onun geliriyle rakipleriyle arasında uçurumlar açtı.Fenerbahçe her fırsatta paçalarından aşağı çekilmeseydi şu anda fersah fersah uzaktan bakıyor olacaktık Galatasaray'a,Beşiktaş'a.Galatasaray eni stadına ancak geçtiğinde biz belki ŞL'de artık yarı finali zorlayabilir miyiz diyor olacaktık.Ama yok! Denizlispor olayıyla en az 1 sene geri gitti kulüp,3 Temmuz ise bitirici bir darbe oldu.Belki 7-8 senede Fenerbahçe'nin oluşturduğu gerek sportif gerekse mali anlamda üst düzey imaj malum kişiler tarafınca bir anda yerle bir edildi.Ama biz taraftarların işi kolay tabi:Aziz vizyonsuz,Aykut bedenci...

Yorum Gönder