Fatih Terim'in Cezası: Utanmazsan her şeyi yap!
Galatasaray - Orduspor maçında, devre arasında çıkan olaylar nedeniyle maçın hakemi Serkan Çınar Fatih Terim ile yardımcısı Hasan Şaş'ı tribüne gönderdi. Fatih Terim hemen yedek kulübesinin arkasına çıkarak buradan takıma müdahale etti. Aynı şekilde tribüne gönderildikten sonra cep telefonu ile takıma talimat verdiği ortaya çıkan Yılmaz Vural'a 5 maç ceza veren PFDK, hakaret, tehdit ve Futbol Disiplin Talimatı'na aykırılıktan kendisine sevk edilen Fatih Terim'e olabilecek en alt sınırdan 3 maç ceza verdi.
PFDK kararında aynen şöyle diyor:
"GALATASARAY A.Ş. teknik sorumlusu FATİH TERİM'in, müsabaka hakemine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi, ihraç sonrası ve müsabaka esnasındaki sportmenliğe aykırı hareketleri ve ihraç sonrası müsabaka hakemine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 3 RESMİ MÜSABAKADA SOYUNMA ODASINA VE YEDEK KULÜBESİNE GİRİŞ YASAĞI ve 30.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına."
Yani Fatih Terim'in 3 eylemi, 3 hukuka aykırı hareket ayrı ayrı Futbol Disiplin Talimatı'nın 36.maddesinde ifadesini bulan sportmenliğe aykırı hareket olarak değerlendirildi. FDT 36. madde aynen şunu söylüyor
"Diğer kişilere bir ila üç müsabakada soyunma odasına ve yedek kulübesine giriş yasağı veya on beş ila otuz gün arasında hak mahrumiyeti cezası verilir"
Şimdi demek ki PFDK ne yaptı?
Fatih Terim'in 3 hukuka aykırı hareketinin 3'ünü de "sportmenliğe aykırı hareket" olarak değerlendirdi ve her birine ayrı ayrı 1 maç, toplamda 3 maç ceza verdi.
Peki PFDK ne yapmalıydı?
Fatih Terim'e ilişkin hakem raporuna ve diğer delillere hakim değiliz. Hakaret veya tehdit edip etmediğini kesin olarak bilmiyoruz. En azından hakemin kendisinin "hakaret" edildiğini ve "tehdit"e uğradığını ifade ettiğini biliyoruz.
Ancak bir şeyi daha biliyoruz, tribüne gönderme kararı doğal olarak bir idari tedbirdir.
Futbol Disiplin Talimatı'nın 83. maddesine göre İdari tedbirler
"Görevlilerin, müsabaka öncesinde, esnasında, devre arasında ve müsabakanın tamamlanmasını takip eden 15 dakika içerisinde soyunma odalarında, koridorlarında, saha içinde ve yedek kulübesinde bulunmalarını, futbolcularına talimat vermelerini ve yedek kulübesiyle doğrudan veya dolaylı bir şekilde iletişim kurmalarını" engeller.
Futbol Disiplin Talimatı'nın 51. maddesine göreyse
"Cezaların infaz rejimine ve idari tedbir kararlarına uymayanlar veya bu nitelikteki ihlallere herhangi bir şekilde iştirak eden
(a) Futbolculara dört ila on iki müsabakadan men cezası,
(b) Kulüp yöneticilerine altmış gün ila yüz seksen gün hak mahrumiyeti cezası ve Süper Lig kulübü yöneticileri için 50.000.-TL’den 100.000.-TL’ye kadar, 1. Lig kulübü yöneticileri için 25.000.-TL’den 50.000.-TL’ye kadar, 2. Lig kulübü yöneticileri için 12.500.-TL’den 25.000.-TL’ye kadar, 3. Lig kulübü yöneticileri için 7.500.-TL’den 15.000.-TL’ye kadar para cezası,
(c) Diğer kişilere ise dört ila on iki müsabakada soyunma odasına ve yedek kulübesine giriş yasağı veya otuz günden doksan güne kadar hak mahrumiyeti cezası ve Süper Lig için 25.000.-TL’den 50.000.-TL’ye kadar, 1. Lig için 15.000.-TL’den 30.000.-TL’ye kadar, 2. Lig için 10.000.-TL’den 20.000.-TL’ye kadar, 3. Lig için 5.000.-TL’den 10.000.-TL’ye kadar para cezası verilir."
Şimdi toplayalım, sadece asgari rakamlardan gidersek ve PFDK gibi Fatih Terim'in "hakaret, tehdit" suçlarını işlemediğini kabul edersek bir hukuki değerlendirme yapalım.
3 Sportmenliğe aykırı hareket, her biri için alt sınırdan 1 maç ceza = 3 maç ceza
51. madde gereği idari tedbir kararına uymamak = alt sınırdan 4 maç ceza
Toplam asgari 7 maç ceza.
Fatih Terim'in alması gereken asgari ceza bu.
Peki ne oldu?
Önce Ünal Aysal Yıldırım Demirören ile cezaların açıklanmasından 2 gün önce Sunset restaurant'ta bir yemek yedi. İkili yemekte cezaların konuşulmadığını beyan ettiler.
Daha sonra Galatasaray'lı yöneticiler, "Fenerbahçe'lilerin Galatasaray'a ceza vermek için sosyal ve basılı medya yoluyla bir spekülasyon yaptığını, Fatih Terim'in cezasının yüksek geleceği beklentisi yaratıldığını, bu yolla düşük bir ceza geldiğinde Galatasaray'ın kayırılıyor intibağı yaratılmak istendiğini" söylediler.
Yetmedi, Galatasaray Spor Kulübü bir açıklama yaparak şunu ifade etti, aynen alıntılıyorum, hakikaten ibret alınacak bir açıklama:
"Habertürk Gazetesi'nde, gazetecilik mesleğini “her şeyi bilmek” olarak algılayan ama bilgi birikimleri “yüzeysel” ve “kulaktan dolma” olmayı geçmeyen kişiler tarafından Orduspor maçında Sayın Fatih Terim saha dışına davet edildikten sonra, hemen, arkasına giderek kendisine destek vermeye çalışan kulübümüzün hukukçu Yönetim Kurulu üyesi Sedat Doğan’ı hedef alan “Fatih hocayı uyarsaydın da taktik verip ceza yemeseydi” mealinde suçlamalar ortaya atılmaktadır.
Gerek Futbol Oyun Kuralları, gerek UEFA ve gerek TFF kuralları aşağıdaki hükümleri içermektedir. Şöyle ki;
1- Hakem, idari tedbir kararı almaya yetkili makamlar arasında değildir.
2- İhraç edilen oyuncular, yedekler ve oyundan alınan oyuncular açısından bir maç otomatik cezaya (FDT m.95) dayalı olarak, idari tedbir Talimattan doğar.
3- FDT m. 95 sadece futbolcuların durumunu düzenleyip, teknik adamlar için otomatik ceza öngörmediği, oyun kuralları karşısında da göremeyeceği için, teknik adamlar için otomatik idari tedbirden de bahsedilemez.
Bir diğer deyişle ve halk diliyle anlaşılması açısından bilinmesi gerekir ki; Teknik adamın hakem tarafından saha dışına davet edilmesi, bir hak mahrumiyeti cezası olmayıp FDT nın 99. Maddesi kapsamında değildir. Teknik adamın saha ile iletişim kurmasına engel bir durum yoktur!
Mevzuatın uygulanması durumunda sayın Fatih Terim'in saha ile iletişim kurması sebebiyle bir ceza alması mümkün değildir.
Sayın Sedat Doğan, ilgili maç esnasında sayın Fatih Terim’in yanına gitmiş ve hukuki durumda bir sıkıntı olmadığı istişare edilmiştir. Kamuoyuna ve bilmeyenlere duyurulur.
Saygılarımızla."
Yani ne diyor Galatasaray?
1- Tribüne gönderme kararı bir idari tedbir kararı değildir.
2- İdari tedbir kararı olmadığı için tribüne gönderilen Teknik Direktör takımına talimat verebilir.
3- Her şeyi çok iyi bilen ve mükemmel bir bilgiye sahip olan Galatasaray'ın parlak yöneticisi Sedat Doğan da bu akılları Fatih Terim ile paylaşmıştır. Fatih Terim de bu sebeple takımına talimat vermiştir.
Tabi bu olabilecek en absürd yorum. Hukuka takla attırmak nedir deseniz örnek olur, afiş gibi dolaşır.
Çünkü hakemin tribüne gönderme yani ihraç kararı aynı kırmızı kart kararı gibidir. Bu kararın verilmesiyle birlikte idari tedbir talimat nedeniyle kendiliğinden doğar. İdari tedbirin neyi kapsadığına yukarıda yer verdik, uyulmaması halindeki ceza da yine yukarıda yer alıyor.
Sonuçta Tahkim Kurulu dün açıkladığı kararda ne dedi?
"PFDK'ca; teknik sorumlu Fatih Terim'in, hakemin ihraç kararından sonra, müsabaka esnasında ve müsabakadan sonra, yedek kulübesiyle doğrudan veya dolaylı bir şekilde iletişim kurması şeklindeki eylemi, tedbire uyulmamak olarak değil "sportmenliğe aykırı hareket" olarak yorumlanıp ceza tayini yoluna gidilmişse de; FDT'nin 83.,85.,95/4. ve ilgili hükümleri ile UEFA ve FIFA mevzuatı karşısında, oyun disiplinini bozması veya cezai nitelikte bir fiil gerçekleşmesi nedeniyle müsabakadan ihraç edilen kişiler yönünden İDARİ TEDBİRİN, İHRAÇ KARARININ VERİLDİĞİ ANDA BAŞLADIĞI HUSUSUNDA TEREDDÜT YOKTUR. Burada bahsi geçen idari tedbir esasında, müsabaka hakeminin ihraç kararına bağlanmış sonuçlardan biridir. Dolayısıyla, ihraç halinde ayrıca ve yeniden idari tedbir kararı verilmesine muhtaç bir durum yoktur. Böylece idari tedbirin ihraç kararına bağlanmış bir sonuç olması karşısında hakemin (müsabaka görevlisinin) de, idari tedbir kararı veren bir makam olarak algılanmaması gerekir. Hakem sadece ihraç kararını verir; idari tedbir ise kendiliğinden ve ihraç kararına bağlı olarak talimat hükmü gereğince yürürlüğe girer.
Diğer yandan, ilgili teknik sorumlunun ihraç anından sonraki bir tarihte idari tedbirli olarak Disiplin Kurulu'na sevk edilmesinin de önemi yoktur. Disiplin müfettişlerinin, FDT'nin 84/I. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak uyguladıkları idari tedbir, kendi takdirlerinde olan bir tedbir olup sevklerinde belirtilen idari tedbir tarihi de kendi verdikleri idari tedbir kararının tarihidir. Esasında, idari tedbir kendiliğinden başladığından, disiplin müfettişlerince yeniden ve tekrar tedbir kararı verilmesi de gerekmemektedir. Ancak buna rağmen, mevzuattan doğan ve ihraç nedeniyle kendiliğinden yürürlüğe giren bir idari tedbirin başlangıç zamanının, disiplin müfettişleri tasarrufu ile ileri bir tarihe (sevk kararında geçen tedbiri tarihe) ertelenmesi de mümkün değildir.
Ayrıntısı gerekçeli kararda belirtileceği üzere tüm bu açıklamalar ışığında eylemin FDT'nin 51. maddesinde düzenlenen "cezaya ve tedbire uyulmaması" olarak nitelendirilip buna göre karar verilmesi gerektiği halde PFDK'ca eylemin "sportmenliğe aykırı hareket" olarak kabul edilmesi yerinde görülmemiş, ancak aleyhe itiraz olmaması ve cezanın re'sen aleyhe bozulamaması nedeniyle PFDK'ca teknik sorumlu Fatih Terim'e verilen 1 resmi müsabakada soyunma odasına ve yedek kulübesine giriş yasağı ve 10.000.-TL para cezasının onanmasına oybirliği ile"
Yani ne diyor Tahkim Kurulu?
1- ihraç kararı ile birlikte idari tedbir kararı kendiliğinden doğar.
2- Fatih Terim'in hareketi açıkça idari tedbir kararına aykırılıktır ve 51. madde çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
3- Ancak PFDK bunu "sportmenliğe aykırı hareket olarak" değerlendirmiştir.
4- Yani PFDK asgari cezası 4 maç olan bir suçu asgari cezası 1 maç olan bir suçla değiştirip, bir de asgari sınırdan ceza vermiştir.
5- Yani PFDK asgari 7 maç ceza vermesi gereken bir olayda sadece 3 maç ceza vermiştir.
6- Ancak bu hukuka aykırıdır.
7- Yani şayet başka bir teknik direktör, ihraç kararı aldıktan sonra tribüne gidip de takıma talimat verirse 51. maddeye aykırılıktan asgari 4 maç ceza alacak.
8- Yani PFDK'nın bu uygulaması 1 kereliğe mahsus ve sadece Fatih Terim'e özel!
9- Bütün bu usulsüzliklere rağmen de TFF karara itiraz etmediği için tahkim kurulu cezayı onaylamak zorunda.
Şimdi utanmaları yok mu?
Belli ki yok.
Yahu gazeteler bir araştırma yaptılar, mevcut uygulamalar çerçevesinde çıkabilecek muhtemel cezayı yazdılar.
Şimdi karşımızda büyük bir manipülasyon heyeti, bu cezayı "Fenerbahçeli medyanın" yazdırdığını, yüksek bir beklenti yaratıldığını, sosyal medya manipülasyonu nedeniyle Fatih Terim'e haksız bir ceza verdiğini ve mağdur olduklarını alenen iddia ettiler. Yüzleri kızarır mı? Kızarmaz, kızarmayacak.
Daha iddianame bile yazılmadan, henüz soruşturma safhasında, insanlar savunma hakkını kullanamadan ceza verilmesini talep ettiler. Yüzleri kızardı mı? Kızarmadı.
Sadece medyaya çıkan bir takım bulgular ve emniyet açıklaması üzerine Fenerbahçe'nin küme düşürülmesini istediler. Yüzleri kızardı mı? Kızarmadı.
Ağustos ayında Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkının UEFA tarafından alındığını söylediler. TFF başkanı "beni İlhan Helvacı ile Lütfi Arıboğan kandırdı" diye istifa etti. UEFA bu kararı UEFA'nın değil TFF'nin aldığını söyledi. Yüzleri kızardı mı? Kızarmadı.
6222 sayılı kanun ile ilgili değişiklik gündeme geldiği zaman bunun Aziz Yıldırım'ı kurtarma yasası olduğunu söylediler. Yasa çıktı, bir tek Aziz Yıldırım ve Fenerbahçeliler tahliye edilmedi. Yüzleri kızardı mı? Kızarmadı.
6222 sayılı kanun anlamında hiçbir ciddi delili, finans transferi veya başka bir maddi delili olmayan, 3 kişilik bir örgütün ekonomik çıkar amacıyla tehdit, cebir, şiddet suçu işlediğini iddia ettiler. Yüzleri kızardı mı? Kızarmadı.
TFF Etik Kurulu'nun daha savunma bile almadan verdiği ilk rapora inandılar, savunmalar alındıktan sonra Fenerbahçe'nin hiçbir maçta şike yapmadığı ortaya çıktı, yüzleri kızardı mı? Gene kızarmadı.
Türkiye'nin 8 yıl Avrupa Kupalarından men edileceğini söylediler. Fenerbahçe önce Şampiyonlar Ligi'ne sonra UEFA Avrupa Ligi'ne katıldı, hala da burada mücadele ediyor. Hiçbir ceza da gelmedi. Yüzleri kızardı mı? Hayır gene kızarmadı.
Biz bütün bunları söyledik. Biz bütün bunları hukuki delilleriyle, talimatlara, kanunlara referans vererek söyledik. Burada kendimize pusula olarak doğruları, hakkı, hukuku seçtik. Bizlere hakaret ettiler. Sınırsız, kontrolsüz bir nefretle üstümüze saldırdılar. Ne oldu? Hep biz haklı çıktık. Hep bunları yapan, Rasim Ozan Kütahyalı ruhlu, fanatik, troller haksız çıktı.
İş o raddeye geldi ki, bu manipülatörler esasında alenen kayrıldıkları, alenen kurtarıldıklar, alenen torpillendikleri bir karara bile "bu ceza çok fazla" diyecek kadar yüzsüzlük bataklığına saptılar.
İş o raddeye geldi ki, kendi SPK usulsüzlüklerine karşı Lugano'nun satış bedelini dillerine doladılar. Adama demezler mi, be kardeşim 2,5 ay önce Lugano'nun değeri 6 milyondu ama şike iddiasıyla takımın yöneticileri tutuklandı, finans olanaklar kısıtlandı, şirketin borsadaki hisseleri rekor düşüş yaşadı, takım yeni finans olanakları bulmak için acil likit beklentisi ile daha ucuz bir fiyata bu oyuncuyu satmak zorunda kaldı. Bu aynı bir arabası olan şahsın, iflas istemiyle icra takibi başlayınca arabasını hızla elden çıkartmak için normal fiyatından ucuza satması gibidir. Sen ise "iflas halindeyim" diye ağlıyorsun ama banka kredisiyle kendine ferrari alıp hava atıyorsun, bu ikisi bir mi? Şimdi biri böyle dediği zaman ne diyecekler?
İnsanın bir onuru, hakikate karşı bir saygısı olmalı. Her yalanı söylediler, insanlara paralı asker de dediler, yalancı da dediler. Her dedikleri bir kaç gün sonra, öyle veya böyle yalan çıktı, bir kere bile özür dilediklerini, yüzlerinin kızardığını görmedik.
Ahlak pusulasını kaybetmiş, kendi faydasından başka bir şeyi düşünmeyen, başarıya ulaşmak için her yolu, her eylemi mübah gören, her şeyi söyleyebilen, her zaman mağdur olduğuna inanan, her şeyi talep eden bir yeni insan tipiyle karşı karşıyayız.
Manipülasyonun da bir sonu var. Bu kadar yalan söyleyip, bu kadar utanmazlık manipülasyonla ilgili değil insan kalitesi ile ilgili.
Ahmet Altan zamanında Başbakan'a bir hadis hatırlatmıştı, "utanmazsan dilediğini yap!"
Kendisine bunu yakıştıran böyle devam etsin, şükür biz bu yollarda asla durmadık.
2 Mart 2013 18:54
En iyi başardıkları şey bu!
Çevremde hangi GS liyle konuşsam uğradıkları büyük mağduriyeti anlatıyorlar. İçi dolu olmayan ama bütün günahlarını hafifleten bir heyhula bu.
Fenerbahçe´nin bütün maçları bağladığını haksız hakem kararlarıyla kazandığını bu yüzden kel Hasan´ın‚ cacık davalının‚ mafya Terim´in bütün vahşiliklerinin hayvanlıklarının normal bir tepki olduğunu düşünüyorlar. İnsan bir yere kadar dayanabilirmiş onlarda insanmış !
Hemde nezaman? Son 10 yılın en zayıf Fenerbahçesine karşı Drogbalı Sneijderli mega kadrolu halleriyle
Tuhaf bir şekilde biz asla kendi takımımızdan mutlu‚umutlu değilken bile mağdur edebiyatını oynuyorlar ki daha önce defalarca tuttu defalarca iş gördü.
Böyle kazanmak böyle futbol adamların içlerinde o kötü ruhlarında var.
Fakir ama delikanlı GS karşısında zengin ama şımarık Fenerbahçe .
Bu durumda biz ne yapıyoruz diye sorun ?
Kocaman bir sıfır ! Hakemide yenmemiz gerektiğini düşünen bir başkan -Bkz.Daum 2006-etkisiz yorumcularımız‚ hiçbir kurulda ağırlığı adamı olmayan bir klüple karşılarındayız !
Bu sorun Aziz Yıldırım´ın sorunu değil! Konuşmasının hiçbir etkisi olmadığını defalarca gördük yine göreceğiz! Ali şende hoşlanılan bir başkan değildi pollyanna başkan olsa oda sevilmeyin bir tip olacak !
Bayern Münih´te Almanya´da en nefret edilen takım ama hiçkimse Bayern´in hakkını gasp edemez ! Bayern Münih buna asla izin vermeyecek şekilde bütün kurullarda etkindir.
Bizim başkan yönetim çıkıp Fatih Terime kesilen ucuz cezanın bile hesabını sormuyor ortalığı yangın yerine döndürmüyor !
Mağdur olan biz olmayınca bu pozisyonu kolaylıkla bu pis camia dolduruyor !
Aziz Yıldırım´dan "iyi takım Hakemide yener" açıklaması gelmesini bekliyorum ki hala gelmemesi şaşırtıcı !
3 Mart 2013 11:23
Restaurantta yemekte ceza konuşmadınız da ne konuştunuz beyzadeler ??? Tam da Terimin Tahkim de görülecek duruşması öncesi yenilen bu yemek için hala utanmadan ve sıkılmadan ceza konuşmadık demek için ne olmak gerekir ??? Kamuoyunu bu kadar aptal yerine koymaya utanmıyor musunuz ??? Yıllarca Fenerli medya diyen utanmaz Hıncal, şu yemekli görüşme için de insansan çıkta bir şey söyle… Utanmaz, sıkılmaz ve arlanmazlar… Meireles olayında itirazını kurumsal yapıya yakışır biçimde ve olması gerektiği gibi yapan Aziz Yıldırım ve Fenerbahçeliler için söylemediğiniz söz kalmayan sözüm ona muhafazakar ve inançlı medya etiketiyle inandığınız tüm değerleri çiğneyen tgrt’si, kanal a’sı, kanaltürk’ü, tv8’i şimdi DUT YEMİŞ BÜLBÜLE NEDEN dönüyorsunuz ???? Aziz Yıldırımın her açıklamasını, her doğal hakkını kullanmasını başka yönlere çeken ilkesizler şu yemek neyin nesi oluyor ??? Sizin ilkeleriniz bu kadar aşağılık mı, değerleriniz bu kadar değişken mi ??? Aziz Yıldırıma ve Fenerbahçe’ye gelince başka türlü, başkalarına gelince başka türlü konuşmak, değerlendirme yapmak sizin karakteriniz olmuş…
Fatih Terim, arkasında birileri olmadan başarılı olma konusunda bir hiçtir… Korkağın tekidir… Galatasaray’ın zor da olduğu dönemde saha dışı destekleri görmeyince göreve gelmeyen korkağın tekidir… Zaten bu korkaklığı nedeniyle asabidir, kabadayı vari davranışları vardır… Gs’nin medyadaki kalemşörleri yıllarca konunun öznesi Fenerbahçe olunca ahlaktan, erdemden, sportmenlikten, kaybetmeyi hazmetmekten, efendilikten teyyareler üfürürler… Ancak bu konularda Fatih Terim gibi birine de arka çıkma erdemsizliğini ve ahlaksızlığını alınlarında bir çamur olarak yıllarca taşımışlardır…
Türkiye’nin hangi kurumunda şeffaflık ve adalet var… Milli eğitim bakanlığında yönetici atama yönetmeliği defalarca değiştirildi, defalarca mahkemelerce iptaller yapıldı… Lise mezunu birine bile gel hakkaniyetli bir yönetici atama yönetmeliği yap desen yapar… İsminde adalet kelimesini kullanan, kelli felli ve üniversite etiketi taşıyan, bunun yanında da Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa elini keserim diyen bir peygamberin değerlerinin sözcüsü olduğunu her platformda yüksek perdeden dillendiren bu kişilerin HAKKANİYETLİ bir yönetmeliği dahi çıkarmamaları neyin nesi oluyor ??? Hangi değerlerden bahsediyorlar… Bu örneği konunun anlaşılması için paylaştım…
Biz genel anlamda kalitesiz, ilkesiz ve inandığı değerleri hiçe sayan bir toplumuz… Adaleti hiçbir zaman uygulamıyoruz… Adamın yalan ve düzmece yazdığı rapor görüntülerle çürütülüyor, hala utanmadan hakemin korunmadığından bahsedebiliyorlar… Lisansı yırtılıp atılacakken, pamuklarla sarmalanıp koruma altına alınıyor… Çünkü bu düzmece raporu hazırlayan hakem, onların sevmediği Fenerbahçe için yaptı bunu… Yani kendilerinden olmayanlara, ötekilere kötülük yapan herkes onların kahramanı… Bu kadar iğrençlikten ve adilikten ve ahlakın yerle bir edilmesinden iğreniyorum….
3 Mart 2013 15:10
çok ironik bir yazı olmuş. başlık ta tam onu yazanın taraftarı olduğu camiayı yansıtan cinsten.
4 Mart 2013 20:05
Yener kardeşim sen hala Fenerbahçe’nin, Aziz Yıldırım’ın ortalığı yangın yerine çevirmekle netice alabileceğini mi düşünüyorsun ??? Aziz Yıldırım’ın ve dolayısıyla Fenerbahçe’nin her eylem ve söylemini farklı yansıtan, sürekli Fenerbahçe ile ilgili negatiflik ve olumsuzluk yayan bu medya araçlarıyla, hiçbir zaman HAKLARIMIZIN korunamayacağını göremiyor musun ??? Aziz Yıldırımı beğenelim beğenmeyelim ama yiğidi öldürüp hakkını teslim edelim… Bu ülkede kaç tane başkan Aziz Yıldırım’ın yaptığının çeyreğini yaptı ??? Sorun sportif açıdan bakılınca Aziz Yıldırımda değil… Galatasaray kulübü, Galatasaray lisesi ve üniversitesi vasıtasıyla bu ülkenin önemli akademisyenlerini, önemli hukukçularını, önemli televizyoncu ve gazetecilerini yetiştiren ve bunlarında ülkede önemli mevkilere gelmesiyle işini daha en başta bitiren ve bu kişileri kulübe hizmet ettiren güçlü bir organizasyona sahip… Avrupa kupası kaldırıldıktan sonra büyük ekonomik çöküntüye rağmen, Türkiye liginde Fenerbahçe kadar başarı elde etmelerinin nedeni bu güçlü organizasyondur… Şayet gs’nin durumuna Fenerbahçe düşse ve gs taraftarının ilgisizliği gibi, Fenerbahçe taraftarı da ilgisiz kalsa idi, o durumda Fenerbahçe perişan olurdu…
Bugün Televizyonlarda spor programlarının komutanları Galatasaraylı… Gazetelerde yazı yazan ve bu işi ustalıkla yapabilen, kelimeleri etkili kullananların yüzde doksanı Galatasaraylı… Fenerbahçe’nin yüzde yüz haklı olduğu olayları görmezlikten gelen, Galatasaray’ın ise yüzde yüz haksız olduğu konularda dahi, Galatasaray’ı haklı göstermek için kırk takla atan bu medya varken, Fenerbahçe’nin ağzıyla kuş tutması bile işe yaramaz… Taraftar olarak mağdur olduğumuz her konuda meydanlara mı çıkalım ??? Fenerbahçelilerin çığlıkları, inleyişleri, mağduriyetleri iletişim araçlarında yer bulamıyorsa, yer bulma şansı kalmamışsa bu CAMİANIN başında OBAMADA olsa derdini anlatamaz…
Mhk Fenerbahçe’nin milyonlarca dolarlık yatırımını, kaale almıyor… Biz taraftarların takımımız güçlü olsun, şampiyon olsun diyerek yaptığımız onca katkıyı iplemiyor… Milyonlarca Fenerbahçelinin üzüntüsünü, çaresizliğini umursamıyor… Deneme tahtası misali gencecik bir hakemi şampiyonluğu doğrudan ilgilendiren bir maça veriyor… Hadi buna da razıyız… Maç öncesinde mhk başkanı hakem kararlarından en çok etkilenen Beşiktaş diye açıklama yapabiliyor… Fenerbahçe’ye ikinci ligde yer alan ve kritik bir maça çıkacak herhangi bir takıma gösterilen özen kadar dahi özen gösterilmiyor… Bu durumda ne Aykut’a kızalım, ne de İletişim kuramıyor, algı ve kamuoyu algısını yönetemiyor diye Aziz Yıldırımı suçlayalım… Karşımızda başarı için her yolu mubah sayan, yeri geldiğinde başkanlığını dahi yapanları ( adnan polat ) şeytanlaştıran, ahtapot gibi her yeri sarıp sarmalamış ve asla bu yapı içerisinde Fenerbahçelilerin ortam dahi bulmasına izin vermeyen bir organizasyonla karşı karşıyayız…
4 Mart 2013 20:06
Fenerbahçe kulübünün taraftar gücü karşısında Galatasaray kulübünün lobi, medya ve bürokrasi gücü var… Ve bu güç bizim gibi sivil toplum anlayışı olmayan ülkelerde milyonlarca insana rağmen istediği gibi at oynatabiliyor… Türkiye kısa bir sürede sivil toplum olamayacağına, olsa dahi her konuda Fenerbahçe’nin hakkının alınması için taraftarın sokağa inemeyeceğine göre FENERBAHÇE olarak bizler öyle veya böyle kaybetmeye mahkûmuz… Aziz Yıldırım’ın Gs medyasınca tüm kötülüklerin babası olarak lanse edilmesinin en önemli nedenlerinden biri, Fenerbahçe’nin muazzam taraftar gücünü organize etmesi nedeniyledir… Fenerbahçe koleji, üniversitesi, kendi televizyonu, dergisi gibi organizasyonlar Galatasaraylıları korkutmuştur…
Aziz Yıldırımın bu işlerdeki bana göre tek hatası bu organizasyonları ve araçları yönetecek, kullanacak ve toplumun geniş kesimlerine daha etkili götürecek profesyonellerle zamanında çalışmaması olabilir… Egosu bu konuda bana göre biraz yaptıklarından tam bir meyva almamızı engelledi… Fenerbahçelilerin, Galatasaray’ın bu güçlü organizasyonu karşısında örgütlenmekten başka çıkar yolu yok… Bu işte öyle hemen kolayca olmuyor… Zamana ihtiyaç var… Bu süreç 3 temmuzla adeta yerle bir edildi… Tekrar ayağa kalkması ve Galatasaray karşısında denge kurabilmesi bana göre en az 30-40 seneyi bulur… Bu arada da yeni 3 Temmuzlarla işimiz bitirilmezse tabi… Ben 40 yıllık ömrümün sporu takip ettiğim son 20 yılı sonrasında artık şuna inanıyorum ki, Fenerbahçe’nin böyle bir organizasyona ulaşma şansı yok… Bundan dolayı bu kadar yatırım yapmaya gerek yok… Altyapıdaki genç çocuklarla amatör düzeyde spor yapalım daha iyi bence… Çünkü eninde sonunda üzülen biz oluyoruz… Ne yaparsak yapalım sonucu değiştiremiyoruz…
Şuan sırf taraftar olarak sayısal çoğunluğumuzdan dolayı arada bir başarılı olmamıza izin veriliyorsa, bunun tek sebebi, sporun para kaynağı olmamız ve Galatasaray’a karşı meze olup, onların tatmin olmalarına araç olarak kullanılmamızdandır… Organizasyonu gerçekleştirebilmemiz için Fenerbahçeli olduğunu iddia eden iş adamı, bürokrat, gazeteci, muhabir, ekonomist, bankacı velhasılı bütün Fenerbahçelilerin tıpkı Galatasaraylıların, Galatasaray’ın bir askeri gibi hizmet ettiği gibi, Fenerbahçelilerinde Fenerbahçe için hizmet etmeleri ile mümkün olabilir… Bu birliktelik 3 Temmuz gibi yumurta kapıya dayanmadan olmalı… Yoksa varlığı tehlikeye girmişken, son anda yapılan güç birliği ile varlık devam ettiriliyor… Ama işkence bitmiyor…
18 Mart 2013 16:37
bu yazının Gökhan Zan manyaklığından sonra tekrar yayımlanması gerek sanki!
2 Nisan 2013 03:14
Birinci Bölüm -
Bu kadar tek yanlı bakmayınız; Türkiye'nin en zengin şirketlerinin ailelerinin üyeleri/sahipleri Fenerbahçe'li ve Fenerbahçe için çoğu aktif görevlerde bulunuyorlar. sponsor desteği, maddi destek veriyorlar. Ülker grubu, doğuş grubu, koç, acıbadem vs...basket takımına ülkerin yaptığı katkı, salon inşası, acıbademin voleybol şubesine katkısı, ferit şahenk, ali koç'un bizzat cebinden sow’u getirmeleri vb... ben ömrü hayatımda bir Galatasaray'lı yönetici veya başkanın cebinden para verip bir şey aldığını görmedim.
Bürokrasi, politika, medya deniyor. Benim bildiğim başkabakan koyu fenerli, bir sürü politikacı fenerli, davanın savcısı, hakimi, emniyet müdürü bile fenerli. Spor medyasına yön veren NTVspor diye bir kanal var; kanalda çalışanların yorumcuların alayı Fenerli; değilse Beşiktaşlı. Sahibi Ferit Şahenk hasta Fenerli. Ben muhabirler dahil Galatasaray'a sempati besleyen biri olduğunu sanmıyorum. Özgür Buzbaş yıllarca Galatasaray muhabiri idi o bile Fenerbahçeli. Medyada cengiz çandar, ertuğrul özkök, can dündar, cüneyt özdemir, vs.. bir sürü yazar, gazeteci, televizyoncu; Lig tv steril yayın yapıyor. Şike falan hiç bahsetmedi.
TFF'nin bütün kurullarında ezici çoğunluk yine fenerbahçeli. Bunu Fenerbahçe yöneticilerinin kendileri ifade ediyordu tapelerde.
Yani özetle öyle iddia edildiği gibi bir tek taraflılık yok; ne kadar Galatasaraylı varsa belki o kadar veya daha fazla Fenerli var. Ve bence üstelik daha etkin yerlerdeler. İşte geçen akşam M. Ali Aydınlar televizyonda açıkça Fenerbahçeyi korudum dedi. Ama adam tu kaka edilmişti. Fenerbahçe küme düşmesin diye adam kendi kariyerini bitirdi. Kendi önünü tıkadı. Ama gene yaranamadı. Üstelik bunu TFF başkanıyken; herkese tüm kulüplere tarafsız olması gerektiği bir yerde yaptı. Başbakan çıktı kişilerle kurumları ayırın dedi. Açık açık. Meali nedir? Yani bir takım kişiler bazı eylemle içinde bulunmuşlardır ancak bundan kulübü sorumlu tutmayalım. Sanki o kişilerin eylemlerinden kulüp fayda ve menfaat sağlamamış gibi böylesine bir hukukun katledildiği bir önerme üzerine bina edildi herşey. UEFA ile Platini ile görüştü, sahaya yansımama gibi saçma sapan bir şey icat edildi. Şikeye teşebbüs diye bir şey uyduruldu. Ya bunlar dünyanın neresinde hangi talimatta yazıyor. Bunlar nasıl ibarelerdir. Açıkça bir sürü adam nasıl kurtarırız diye uzun uzun düşünüp böyle saçma sapan laflar ve kavramlar üzerine inanılmaz bir ört bas operasyonu yaptı. süreç devam ederken FDT 52. madde değiştirildi; bunların hepsi niye yapıldı arkadaşlar? Fenerbahçe küme düşmesin diye. Her şeye, herkese rağmen; fenerbahçe korundu. Bundan mutlu musunuz? Ben olsam olmazdım. Fenerbahçe'ye kurum olarak aklanma şansı bile tanımadılar. Fenerbahçeli olmayan herkesin gözünde bence bazı Fenerbahçeliler için bile artık şike yaptı damgası yedi koskoca kulüp. Yapmasa bile bunca operasyondan sonra yedi bu damgayı. Suçlu olsun olmasın bilmiyorum; ama ilk derece mahkemeye göre başkanı suçludur. yargıtay süreci de devam ediyor. Ayrıca TFF, 2 yöneticisini müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüsten suçlu bulmasına rağmen; hani tüm hukuki yollar bittiğinde savunmalar alındığında; deliller aylarca incelendiğince tamamen yepyeni bir etik, pfdk, takhkim kurulu incelemesine rağmen bu kurullar sırf Fenerbahçe'yi aklamak ve bu işi bitirmek maksadı ile göreve gelmiş bu kurullar bile bazı yöneticileri şike gerekçesi ile suçlu buldu ve 2 yıllık hak mahrumiyeti cezaları verdi. bunlar neden konuşulmuyor. Bazın yöneticiler açıklanan kararlarda ve tahkim kurulunca onanan kararlara göre eğer müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs ettilerse neden o maçların sonuçları yeniden tayin edilmez.
2 Nisan 2013 03:19
ikinci bölüm - devamı
Kişilerin yaptığı hukuksuz ve etik dışı bu eylemlerden Fenerbahçe kulübü fayda sağlamamış mı oluyor? bu sakat mantıktan da bahsedelim o zaman. Gariptir ki işin başında olduğu aleni belli olan Aziz yıldırım ise ortada bir mahkeme kararı olmasına rağmen olaylarla hiç ilgisi olmadığına kanaat getirildi TFF tarafından. Bunca kişiyi suçlu bulup bütün tapelerde başroldeki başkanı olayların dışında tutmayı başardı TFF.
Şimdi koca bir emniyet teşkilatının, savcının incelemesinin, mahkeme kararlarının tamamen düzmece, yalan, uydurma, masa başı işi olduğunu varsayarsak ben sadece neden bunca eziyet ve zahmete katlanıldığı ve böylesine büyük bir yolsuzluk yapmayı neden bunca kurum ve kişinin yeltendiği sorusu insanın aklına takılıyor. milyonlarca taraftarı, seveni olan 100 yılı aşkın bir spor kulübünü bitirmenin, yok etmenin kime ne faydası var ve neden yapılsın? hangi iktidar, hangi politikası, kurum, lobi böyle bir risk alır. milyonları karşısına almayı düşünür. ortada bir şey yokken uydurma delillerle koskoca bir camiayı bitirme operasyonuna girişilmesi fikrine hakikaten inanıyor musunuz? Olay bu kara basit yani. Birileri düğmeye bastı, şu fener aldı başını gidiyor önünü keselim mi dediler? Ya da Aziz yıldırım’ı bitirelim ama onu öyle bitirelim ki buna Fener’i de alet edelim mi dediler? Niye desinler?
aziz yıldırım ve bu işe bulaştığı iddia edilen yöneticiler ve diğer tüm şahıslar püri pak mıdır? masum mudur? bakın ben suçludur demiyorum ama ortaya saçılan dokülen deliller, onca konuşmalar, eylemler hiç sizde bir acaba sorusu uyandırmaz veya uyandırmadı m? ben bunu gerçekten merak ediyorum.
yoksa direk bu bir komplo; bir takım belirsiz güçler Fenerbahçe'yi bitirmek, küme düşürmek istiyor? ele geçirmek istiyor? Tamam da neden yahu; deli mi bu güçler? napacaklar ele geçirip, turşusunu mu kuracaklar. şeriat mı getirecekler Fenerbahçe'ye! Daha hucüma yönelik bir takım mı kuracaklar, korkak (futbol anlamında) Aykut kocaman’ın yerine daha ofansif bir hoca mı getirmek için bunca sıkıntı? saçmalamanın son noktası diyorum. Bana hiç mantıklı gelmiyor bunlar.
Koskoca camia bunca rezalete rağmen hala bu adama başkan diye sahip çıkıyorsa o zaman bence ağlamamalıdır. Rakiplere de şu oluyor bu oluyor diye dövünememelidir.
fatih terim kararı skandaldır. aynı şekilde gökhan zan kararı da. ama aynı şekilde meireles kararı da skandaldır. hakemin iki kere yazdığı rapor, bu rapora ve tüm maç görüntülerine göre karar veren pfdk'ya göre 12 maçlık oldukça terbiyesiz ve ahlaksız eylemler içinde bulunan bir futbolcunun cezası hakemin ısrarlı beyanı; pfdk'nın kararına rağmen; tahkim tarafından yok sayılmıştır. ağızdan çıkan sıvının tükürük amaçlı olmadığına varacak kadar bir niyet okumasına götürecek bir inceleme ile. ama aynı tahkim ısrarla kendisine tükürüldüğü hakaret edildiğini savunan hakemi dinleme cüreti bile göstermemiştir. Buradan çıkacak sonuç şudur o zaman: tahkim kurulu hakemi alenen yalancı, taraflı, düzenbaz ilan etmiştir. Çünkü bu anlık bir karar değil. adamın bizzat yaşadığı ve maruz kaldığı bir hadise; görüntülerin gölgesinde kalmıştır. Ama aynı tahkim yine bir tükürme vakasında hem hakem raporuna hem de pdfk raporuna hem de civardaki diğer futbolcuların reaksiyonlarına göre melonu tükürme eylemini yaptığına kanaat getirmiştir. Görüntülerde tükürdüğü net olarak belli olmamasına rağmen.
Şimdi bunları alt alta yazdığımızda çıkan sonuç nedir: TFF ve onun kurulları rüzgar nereden eserse oraya göre karar verir. Fenerbahçe camiası niye itiraz etmedi Fatih Terim'e. çünkü onlar da Meireles için aynı baskıyı kurdu da ondan. her iki konu da tahkim kurulu toplantısından önce oldu. ha yemekte olmuş, ha TFF binasında ne farkeder? bu demektir ki TFF kesinlikle tarafsız ve bağımsız değildir. Göreve gelmesinin tek sebebi Başbakan tarafından şike sürecini bitirmek içindi. şimdi kimse tarafından Fenerbahçe tarafından bile güvenilmediği için acz içinde. Bunlar kuralları, talimatları işleteceklerine maalesef saçmalık üstüne saçmalık yapıyorlar.
19 Nisan 2013 22:28
zachpaulsen’e cevap…
“ortaya saçılan dökülen deliller, onca konuşmalar, eylemler hiç sizde bir acaba sorusu uyandırmaz veya uyandırmadı mı?” ŞİMDİ BEN SORAYIM… Ortaya saçılan hangi delil var ??? Tape denen telefon konuşmaları ve maç öncesi rakiplerle yenen yemekli rutin toplantı fotoğraflarından başka ne var ??? Madem bu kadar SANAT ESERİ bir soruşturma yürütüldü de, neden bir kez olsun suçüstü yapılmadı ??? Hani Eskişehir’e götürülen paralar ???Nerede Manisa başkanına şike ve teşvik için verildiği iddia edilen paralar ??? Malum savcı bey telefon konuşmalarından Manisa başkanına verilen parayı teşvik için verildi diye isnat etti… Oysa mahkemede insanların verdiği ifadelerle kişisel olarak verilen, daha sonra da geri ödemesi alınan bir parayı savcı bey sözüm ona sizin ayet gibi inandığınız o tapelere dayanarak teşvik olarak nitelendirmişti… Savcının ve emniyetin her iddiasını doğru kabul edeceksek o zaman mahkemeye ne gerek var, hakime ne gerek var, avukata ve savunmaya ne gerek var ??? Sizin operasyon ile ilgili insan aklına sığmayan yüzlerce nokta konusunda en ufak bir şüphe duymamanıza da bizler hayret ediyoruz…
“fatih terim kararı skandaldır. aynı şekilde gökhan zan kararı da. ama aynı şekilde meireles kararı da skandaldır.” HOPPP HOOPPP, ağır ol bakalımmm, GERİ BASSS, sapla samanı birbirine karıştırıp gerçekçi ve dürüst yorum yazıyorum havası verme kendine… Yorumuyun devamında yüzün hiç kızarmadan yalanları sıralamışsın… Sen şimdi canerin de aydunusa LAN DEDİĞİNİ iddia edecek kadar alçalırsın… Çünkü melo ve meirelesin tükürme hadiseleri ile ilgili anlattıklarından sonra Caner lan demiştir demen gerekiyor… Melonun tükürdüğü belirsizmiş… Bu kadar KARAPROPAGANDAYA soyunmaya hiç utanmıyorsunuz değil mi ??? Galatasaraylılık böyle olsa gerek… Sakın fenerbahçeliyim yalanına sığınma…
Yıllardır FENERBAHÇE için her türlü çamur ve iftira kampanyasında en önde giden hıncal uluç yıllarca ntv’de programa çıkartıldı… Ercan taner hangi takımlı acaba ??? Mehmet aslan hangi takımlı acaba ??? böyle uyduruk ve gerçeklerle alakasız noktalara değinmekle ve yalanlarla yazdıklarımıza cevap vermiş olmuyorsunuz… Güya galatasarayın özellikle medyada ki örgütlenmişliğini yok göstermeye kalkıyorlar… Devlet televizyonu TRT bile gs tv’den fazla Galatasaraylılık yapıyor… Programlarının renkleri dahi çoğu zaman sarı kırmızı…Sen gelmiş bize MASAL anlatıyorsun…
20 Nisan 2013 12:59
@Berkmert
@berkmert
ağır ol, geri bas, yalan söylemek, yüz kızarmak, alçalmak, vs... bunlar yakışıksız laflar dostum. ben kimseyi aşağılamadım, kötü söy söylemedim, kendi meşrebimce düşüncelerimi yazdım, paylaştım, beğenirsin beğenmezsin ama bu şekilde reaksiyon vermek olmaz. tartışmanın bir edebi adabı vardır.
herhangi bir şeyi gizlemek gibi bir niyetim yok, yani yazıya başlarken ben hasan, istanbuldan yazıyorum, galatasaray tarafatarıyım mı demem lazım? ben de bir taraftarım ama elimden geldiğince herşeye sadece futbola değil objektif bakmaya çalışırım. hiçbir şeyi gizlemedim fenerliyim de demedim. hepimiz önce insanız fanatizm boyutuna varacak kadar karşındakine nefret duymak doğru değildir. ben fenerbahçeye de kıymet verdiğim için bu blogu ve çıkan yazıları okuyorum, zaman zaman burada yazan yorumlara kendimce cevap veriyorum.
Demişim ki medyada ne kadar fenerbahçe lobisi veya gücü varsa o kadar da Galatasaray'ın vardır. Ve bunu da bir takım kişileri, kurumları örnek göstererek yaptım. TRT izlemiyorum ama devletin Galatasaray'ı yüceltmek gibi bir misyonu olduğunu da sanmıyorum. Ben de böyle bir intiba uyanmadı en azından. Mehmet Aslan bildiğim kadarı ile koyu bir Fenerbahçelidir. Ercan Taner ise beşiktaşlıdır, Hıncal Uluç aynı şekilde Aziz Yıldırım'ın isteği ile NTVspordan gönderilmiştir. Ancak bunlar bir şeyi değiştirmez. Böyle bir algınıya sebep olacak tek yanlılık yok ;dengeli bir dağılım var medyada. Hatta NTVspor gibi çok izlenen bir kanal bence Fenerbahçe'ye daha yakın.Milliyet ve Hürriyet spor servisleri de keza öyledir. Ama bunlar önemli benim nazarımda.
Fatih Terim ve Gökhan Zan kararlarına skandal derken gerçekten böyle inandığım için söyledim. Çok yanlış işler, fatih terime daha fazla ceza gelmeliydi ordu maçında sonra, gökhan zan'ın cezasının affedilemesi ise büyük eyyam ve hatadır. Caner konusunda öyle bir düşüncem yok, hakemin büyük hatası var. Ama meireles ve melo kararlarındaki tutarsız ve ipe sapa gelmez kararlar konusundaki düşünce hala aynı. Melo konusunda gerekçeli kararda oğuzhanın yüz hareketine dayanılarak ceza verildiği yazılmıştı. zira görüntülerde tükürük veya sıvı görünmüyor. benim zaten söylediğim pfdk, tahkim konusundaki kararsızlılar, TFF'nin omurgasızlığı, yönetemezliği, mhk'nin zavallılığı ile ilgiliydi. Eğer sen melo ve meireles arasında bir tutarsızlık yok diyorsan o da senin düşüncen.
Şike soruşturmasında emniyet ve savclığın iddialarını mahkeme kabul etti ve bir sürü mahkumiyet kararı verdi hatırlarsan. yargıtay da onarsa şike kararı hukuken kesinlişecek. mahkeme kararını yok sayıyorsan diyeceğim bir şey yok. isnat edilen bir suçun mahkemece kabul görmesi için illa ki suçüstüne gerek yok yoktur. savcılık makamınca öne sürülen diğer deliller mahkemece kabul ve yeterli görülürse suçun subut ettiğine karar verilir ki burada böyle olmuştur. ben sadece Fenerbahçe camiasının büyük bir kısmında bütün bu sürecin büyük bir komplo olduğuna yönelik inancın sorgulanması ve neye dayandığını merak ediyorum. Tabi ki kimse kabul etmez kendi takımının bu işlere bulaştığını ancak bu denli sahiplenmenin sorgulanması gerektiğine inanıyorum.
masal falan anlatmıyorum, düşüncelerimi yazdım. hepimiz insanız farklı takımları destekliyor oluşumuz bizi birbirimizden çok farklı yapmaz. sen katolik ben protestan değilim, sen katalan ben de castillan değilim. ikimiz de istanbul'da yaşıyoruz,türküz, sen fenerlisin ben de galatatasaraylı. bu kadar basit. düşman değiliz,adam gibi hakaret etmeden dövmeden gerçekler üzerinden konuşabilmeliyiz. bir takım ispatı imkansız komplo teorileri ve paranoyalara dayanan dedikodularla fikir yürütemeyiz.
6 Mayıs 2013 20:59
@zachpaulsen’e cevap…
3 Temmuzla birlikte Galatasaraylı ile Fenerbahçeliler arasındaki fark, Katolikler ile Protestanlar arasındaki farktan bile daha fazladır… Çünkü ben taraftarım… Kulübüme iftira atıldığında kulübüme benzin döküp yakmaya kalkan Galatasaraylılar değil miydi ??? Siz sıradan taraftarın kaç tanesi yönetiminize yapmayın ayıptır beyler dediniz ??? Tribünde birde alkış tuttunuz… 3 Temmuz ve sonrasında yaşananları bu ülkede olupta görüp, hala dostluktan bahsedenlerin aklına şaşarım… Neyin dostu olacağız ??? Attığınız iftiranın mı dostu olacağız ??? Zekeriya Öz Galatasaray kongre üyesi değil mi ??? Operasyonu ilk başlatan, aziz yıldırımın telefon konuşmalarından şüphelenen, konuştuğu kişi olan Mahmut Özgener’i ise sonuna kadar dinlemeyen Galatasaray kongre üyesi savcı Zekeriya öz benim külahıma anlatamaz bu davayı…
Daha sonra davayı Mehmet Berk’e neden bıraktı biliyor musun ??? Sırf kamuoyu algısını yönetmek ve hukuken altı boş olan davayı güçlendirmek ve Fenerbahçelileri ikna etmek için soruşturmayı Mehmet Berk’ e bıraktı… Çünkü dava sırasında GS MEDYASINDA en çok dillendirilen ve davaya destek olarak sunulan ARGÜMAN Mehmet Berk’in Fenerbahçeli oluşu idi… Öyle güçlü delilleri olsa Zekeriya Öz böyle bir davayı Mehmet Berk’e devreder miydi ??? Hazır bunun nimetini almak varken, neden davayı Mehmet Berk’e terk etti…
Şikeyi adam gibi delillerle ortaya serebilecek olsa idi, hiç bu şekilde davranır mıydı ??? Gerçekten cahil misin yoksa sırf MEDYANIZ gibi kara propaganda mı yapıyorsun bilemeyeceğim… Ama bu bloğu takip edecek kadar spora ilgin varsa Mehmet Arslan’ın Fanatik bir Galatasaraylı olduğunu bilmen gerekir… İkincisi Ercan Taner’e Beşiktaşlı diyebildiğine göre ben senin samimiyetine ASLA inanamam… Ya sen söylediğin gibi değilsin yada dezenformasyon yaparak aklın sıra yalanlara inanmamızı bekliyorsun…
Yazdığın şeylerin gerçeklerle bir ilgisi olsa yüreğim yanmayacak ama bu kadar aşikar gerçeklere rağmen bunları yazabilmek doğal olarak insanları sinirlendirir… Çünkü söylediğiniz bazı şeyler kişisel görüş ve düşünce değil, olgu olarak sunmaya çalıştığınız şeylerdir… TRT ile ilgili bir örnek vereyim de belki aklın yerine gelir… Benfica maç günü devletin televizyonu olan, Fenerbahçelilerin verdiği vergilerle de beslenen kanalın hiçbir kanalında maç öncesinde 5 dakikalık bir program bile yapılmadı… Sen kalkmış yok şöylede yok böylede diye kafa mı buluyorsun bizimle ??? Bilmiyorsan git öğren… Yalan yanlış bilgilerle yorum yapmaya kalkmayın… GS MEDYASININ pazarladığı palavralarla zihnini zehirlediysen bu duruma bir şey diyemem…
6 Mayıs 2013 21:02
@zachpaulsen’e cevap…
GS MEDYASI sözüme inanmıyorsan, Fenerbahçe şampiyonluğa giderken konuşulan, çizilen, programlarda defalarca dile getirilen konuların hiçbirinin Galatasaray şampiyonluğa giderken dile getirilmemesi yada hakem kararlarının didik didik edilmemesi, birtakım insanların çıkıp lig kirliliğinden bahsetmemeleri gibi noktalara dikkatini çekerim… Bu nasıl fenerli medyadır ki kendi takımına çamur atarken gs’ye ise hiç dokunmuyor ??? Galatasaray’ın şampiyonluğunda hiç bu işlere girmemesi ve çok temiz bir lig oluyor modunda yayınlar yapması seni hiç düşündürmüyor mu ???
Pfdk ile mhk arasında yaşanan tutarsızlıkların nedeni Pfdk’da Fenerbahçeliye ölümü gösteriyorlar, tahkimde ise Fenerbahçeliyi sıtmaya razı ediyorlar… Caner kararının bir benzeri şayet Galatasaray’a verilse ve o sezon Fenerbahçe şampiyon olmuş olsa idi, Galatasaraylılar olarak en az 10 yıl boyunca bu pozisyon üzerinden ORTALIĞI KASIP KAVURURDUNUZ… Bugün hala ANELKANIN pozisyonunu yorumunda dile getiren binlerce Galatasaray askeri var medyada… Oysa HAGİNİ hakemin ayağına bastığı, yüzüne tükürdüğü, arif erdemin emek hırsızı penaltıları ise hiç olmamış gibi dile getirilmez… Ve sen hala medyayı dengede görebiliyorsun…
Son olarak insan hata yapar mı ??? Yapar… İnsan kasıtlı davranıp gerçekleri farklı yansıtabilir mi ??? Yansıtır… İftira atar mı ??? Atar… Kamu kuvvetini kötüye kullanır mı ??? Kullanır… Mahkemeye düşen herkes kesin suçlu mudur ??? Değildir… Hukukta hakim ve savcı yorumu değil deliller konuşur…. Bir insan 99 kere suç işlese de, 100. Davasında da delil olmadan sırf kanaatle yada akıl yürütmekle suçlu olamaz… Mahkemelerin verdiği her karar adaletin tecellisi midir ??? Değildir… Hele de akp hükümetinin bu döneminde AB İLERLEME raporlarında yerden yere vurulan yargı sistemi ortadayken, Genelkurmay başkanından terör örgütü lideri çıkartabilen yargı sitemi ortadayken, Türkiye de YARGININ SİYASALLAŞTIĞI konusunda tam bir fikir birliği varken, Ergenekon, balyoz ve benzeri davalarda hukuki birçok problem ortadayken bu davada KABAK gibi hiçbir itiraz yapmamıza neden olmayacak bir delil var da biz mi görmek istemiyoruz…
Tapelerdeki benzer konuşmaların birine suç isnat edip, diğerine suç isnat etmemek HUKUK değildir… Bunun adı ADAMINA GÖRE MUAMELEDİR…. Fenerbahçeliler merak etmeyin sizden daha fazla onurludur… Şikenin yapıldığını adam gibi BİR TEK DELİL İLE DELİLLENDİRSİNLER, Aziz yıldırım ve kim şike yapmışsa TÜZÜNE TÜKÜRÜP, YAKASINA YAPIŞIP HESAP SORMAYAN fenerli şerefsizin tekidir… Biz bu konuda DELİL istiyoruz arkadaş… 100 küsur yıllık CAMİALAR savcının kendince yorumladığı tapelerle MAHKUM EDİLEMEZ… Bu kulübe GÖNÜL VERMİŞ MİLYONLARCA İNSANA yapılmış en büyük HAKSIZLIK, HUKUKİ OLARAK delil olmaksızın bu kulübe çamur atmaktır… Bunu da Aziz Yıldırım Değil, maalesef ve maalesef kamu adına yetki kullanan kişiler yapmıştır…