Unutulanın Dışında...



Hikaye basit. "Beni aldatan bir kocanın evinde bir gün bile durmam; nafakasız derhal boşanırım" deyip durur kadının biri... "Kocan seni aldatıyor; bakalım ne yapacaksın" derler. Kadın, gerçekten aldattığını öğrenir. "Sana bir sorum var. Ama ne olur bana doğruyu söyleme" deyip, “Beni aldatıyor musun?" diye sorar kocaya

Durumu çakan kocaya; "Benim de hayatta kırmızı çizgilerim var; yalancı bir kocayla yaşayabilirim; ama beni aldatan bir kocayla yaşayamam.." der.

3 Temmuz'dan bu yana söylediğimiz binlerce şey var. 140 karakterlik adamsanız özet geçelim; "Kıyamet kopsun ama adalet yerini bulsun."

Değeri 2 milyar dolara yaklaşan Türk futbol piyasasına, gönüllü yöneticiler derc edip, ellerine yüzlerine bulaştırmalarını izlediniz. Sonra da iyi niyetinden şüphe etmediniz...

"Savcılık ve mahkeme boyutunda cereyan eden gelişmeler, sonuçları itibariyle üzerinde yorum yapılamayacak kadar hassas bir içerikte sürmektedir" deyip akabine "Kupamızı istiyoruz." dediniz. Haklı oldunuz, mağdur oldunuz, Her şey oldunuz, rezil olmadınız...

400 Milyon doları kaç derbi için verdiniz? Şimdi kaç derbi var? Play-off için ek ücret talep ettiniz, fiyatlarınızı yükselttiniz. "Biz böyle olduğunu bilmiyorduk." dediniz...

Sıfırdan kurulan takıma daha çok maç oynama imkanı sunan play-off sistemi en çok kime yaradı deseniz, "bize" diye parmak kaldıracaksınız, şimdi "icat" diye burun kıvırmaya, "olmasaydı, tur atıyorduk" diye söylenmeye, olası şampiyonluk kaybını "masa başı icadı" diye etiketlemeye başladınız. Devre arasını ikinci bitirdiğinizde nerdeydiniz?

Son 10bilmemkaç yılda beraberlikten ötesini göremediniz. İçerde dışarda, her yerde her koşulda, mahkum olduğunuz eziyetleri unutup meşale yaktınız, iyi oyunu, "play-off olmasaydı gerçekleşen şampiyonluğu" ve nicelerini kutlamaya başladınız...

Son 5 yılda 2 kez son maçta kaçırdık şampiyonluğu. Bu yıl Şampiyonlar Ligi kuralarına 24 saat kala kupadan ihraç ettiniz. Başkan, asbaşkan ve diğerleri tutuklandı. Kaç maç ceza aldık, almaya da devam ediyoruz. Önemli oyuncuları kaybettik. Bu sene sonunda şampiyon olsak bile ne olacağı meçhul. İstediğimiz transferleri yapamadık. Kalan oyuncular travmalı. Teknik heyet, yönetim istifadan döndü. Bu takım yine de şampiyonluğu, Türkiye kupasını havlu atmadan, son ana kadar kovalıyor...

Marie-Jeanne Rose Bertin 1747-1813 yılları arasında yaşamış, Kraliçe Marie-Antoinette’nin moda bakanı olarak bilinir. Marie-Jeanne Rose Bertin şöyle buyurmuş: “Unutulanın dışında yeni hiçbir şey yoktur.”

Önemli olan unutmamak.

Futbol keyif için vardır. Futbolsuz da yaşanır...


2 comments:

  1. Unknown dedi ki...

    Unutmak ihanettir !

  2. Signature dedi ki...

    Başkanımızı,yöneticlerimizi ibra bile etmeden göndermemiz gerekiyor.Çünkü biz güce tapıyoruz,güce tapmadığımızı göstermek için camiaya hizmet eden,Türkiye'de sporun hacmini misli misli katlayan yöneticileri gözümüzü kırpmadan harcamamız gerekiyor.Güce tapıyoruz ya,ondan yani.Türkiye'de çok büyük hataları olsa da eli ayağı en düzgün ve iddia ediyorum en temiz yönetimini başımızdan def etmiyoruz.Halbuki bi gerçekleştirsek şunu,tüm Türkiye bir anda sevecek bizi.Bir anda yönetimimiz herkesin göz bebeği olacak.
    Artık takmamak gerekiyor sanırım dediklerini.Ama takmadan da olmuyor ki,gözümüzün önünde hakaret ediyorlar armamıza,taraftarımıza,sporcumuza.Bacağını kırıyorlar küçücük kızın,bizzat kulübe ait olan ve Avrupa'nın en iyisi olan sporcularımızı taşıyan otobüsü tekmeliyorlar.Şimdi bunları takmadan da vicdanımız rahat etmeyecek.Ya da vazgeçeceğiz arma aşkından,tribünlerden.
    Offf hayır hayır!Nasıl uzak kalınız ki Fenerbahçe'den.O kadar çok denedim,ama her zaman kendimi gene Fener maçını izlerken buldum.Yok yok bırakak olmaz.Biz sığdıramayız ki onu yere göğe,heybetinden!O zaman bir ağızdan bağıracağız inleteceğiz sokakları,caddeleri "Aristokratların değil,sarayın değil,halkın kurduğu,halkın kulübü Fenerbahçe" Varsın anlamasın onlar,güce taptığımızı sansınlar,biz bilsek yeter bu armaya gönül verenleri arkasından bıçaklayamayacağımızı.

Yorum Gönder