Halen Futbol Yorumcusu



Geçtiğimiz haftalarda Banu K. Yelkovan'ın yazısından sonra, Papazın Çayırı ekibinden iki şahane yazı gelmişti. Özellikle Aethewulf'un yazısından sonra Banu Yelkovan'a, sırf bu yazıyı yazdırdığı için teşekkür etmek gerekli. Her ne kadar Banu K. Yelkovan, Rıdvan'ı kastetmedim dese de, yorum olarak Papazın Çayırı'na eklese de ben de kendi adıma elimdeki Rıdvan materyalini paylaşmak istedim.


Bizim çocukluk yıllarımızda aileler çocuklarının futbolcu olmasını pek istemiyordu. Şimdiki gibi değildi, şimdi ''aman futbolcu olsun'' diyorlar. Ama benim bir şansım vardı. Ben 12 yaşındayken babam rahmetli olmuştu, ama annem benim futbolcu olmamı istiyordu. Şortlarımı formamı hep o hazırlardı. Tabii, bu arada iki abimin de futbolcu olması benim de bu yolu seçmemde en büyük etkendi. Abilerimden büyük olanı Denizlispor'da profesyonel futbolcuydu. Babam işçi emeklisiydi. Annem örgücülük yapıyordu. Yoksul bir aileydik.

Ben ortaokulda ve lisede okurken hem atletizm yapıyordum hem de Nazilli Sümerspor'da bir yaş büyüğüm olan abimle beraber futbol oynuyordum.

O dönemlerde antrenörüm Mehmet Ali Hoca olsun, Osman Hoca olsun birçok insanın bende emeği vardır. Ama Nazilli'de oynarken Kemal Dirikan diye bir antrenörüm vardı, eski futbolcu, vaktiyle Beyoğluspor'da oynamış. Dirikan, Muğlaspor teknik direktörü ve aynı zamanda orman mühendisiydi. Bir gün geldi, benim antremanımı izledi, sonra maçımı izledi. Beni Muğlaspor'a transfer etmek istedi. İlk atılımım budur. Bana güvendi, ''Liseyi de orada okursun, çok büyük futbolcu olacaksın'' dedi.

Muğlaspor hem amatör takım, hem genç takım, hem de profesyonelliğe oynayan bir takımdı. İkinci lige terfi maçları vardı. O zaman 3. lig yoktu. Sonuçta beni 25 tane futbol topu karşılığında Muğlaspor'a transfer etti.

Hatta beni transfer ettiği ilk gün ''Yahu bula bula bu adamımı aldın'' dediler ona. Ben o zaman 50-51 kiloydum çünkü. Onlara da ''Bu adam Türkiye'nin en büyük futbolcusu olacak'' dedi. Bana çok güvendiğini söyledi. Böylece Kemal Hoca 1980'de beni ailemden aldı, Muğla'ya götürdü.

Muğla'da ormancılara ait lojmanda kalıyordum. Orada amatör, genç, profesyonel takımda oynamaya başladım. 76 maç oynadım. Hatta ilk hazırlık maçlarında beni oynatmadı. İlk resmi müsabakadan önce kadro bir açıklandı herkes şaşırdı, ben de şaşırdım; kadrodaydım. Heyecandan ayakkabımı bağlayamamıştım, geldi ve ayakkabımı kendisi bağladı. ''Bugünden itibaren Türkiye'nin en büyük futbolcusu sensin, bu sözümü unutma'' dedi. Sonuçta bana o güveni verdi ve o gün ben dört gol attım, orta saha oyuncusuydum. Müthiş bir sezon geçirdim.

Sezon bittiğinde, ki o yıl liseyi de bitirmiştim, Muğlaspor'la şampiyon olup ikinci lige çıktık. Amatör ve genç takımlar da şampiyon olmuştu. Kemal Hocam ''Sen artık burayı aştın, gitmen lazım'' dedi. Ben kalmak istiyordum. Hatta evinde gitmemek için hüngür hüngür ağladım. O zaman ikinci ligde Antalyaspor vardı ve birinci ligde Boluspor vardı. İkisi de beni istiyordu. Boluspor'un iyi olduğu yıllardı. Antalyaspor çok daha fazla para vermesine rağmen ''Hayır, sen birinci ligde oynaacak futbolcusun'' diyerek beni kendi elleriyle Boluspor'a teslim etti. Ağlayarak gittim aslında.

Kemal Hoca beni takımla beraber hem de tek olarak çalıştırırdı. Beni maçlara psikolojik olarak, teknik olarak hazırlardı. Bana hep bir baba gibi davranırdı. Evine götürürdü, evinde kaldım, yemeğimi yedirirdi. Geceyarılarına kadar benimle uğraşırdı. Mesela ''Arkadaşınaayak içiyle sert pas vereceksin, vurdun mu top tun diye ötmeli'' derdi. Ben hızlı ve sert pas vermenin önemini ilk olarak ondan duydum, ondan öğrendim.

Sonuçta beni 17 yaşındayken ''en büyük sensin'' diye doldurdu doldurdu, birinci lige çıkardı. Benden başka özel olarak ilgilendiği başka futbolcular da vardı. Mesela sonradan Fenerbahçe'ye gelen Serkan Balcı'yı Bodrum Yalıkavak'tan alıp yetiştirmiştir. Boluspor'da oynayan Ertan'ı da o keşfetmişti. Çok futbolcu kazandırdı. Teyenek avcısıydı.

Benim hayatımda Kemal Hoca'nın büyük yeri vardır, benim kahramanım Kemal Dirikan Hoca'dır. Bu günlere geldimse bunda en büyük emeği geçen kişi odur.

Rıdvan Dilmen

Eski milli futbolcu. Nazillispor'da futbola başladı. 1979'da Muğlaspor'a 1980'de Boluspor'a, 1983'te Sarıyer'e, 1987'de Fenerbahçe'ye transfer oldu. Sürati ve oyun zekasıyla kendini gösterdi, ama saktlıklarla boğuştu. 1994-1995'te futbolu bıraktı. Antrenörlük yaptı. Halen futbol yorumcusu.

Buraya kadar yazılanlar Rıdvan'ın kaleminden çıkmıştır. Sizin Kahramanınız Kim? isimli, NTV Yayınlarından çıkmış kitabın içinde okumuştum, evvel zaman içinde.

Saygılar...


0 comments:

Yorum Gönder